Yüzyıllar takvim yapraklarından koparken, ilk İstanbul Beyi çağ kapatıp açarken, dünya Türkün ince sanatını ve yüksek hayat zevklerini konuşurken, biz saraylara ve camilere rağmen, Sinan’a ve Itrî’ye rağmen üslubumuzu kaybettik. Üslubumuz kimliğimizdi.
Yabancı misafir ile kendisini ağırlayan Türk, kahve içip İstanbul’u seyretmek için yüksekçe bir yere çıkarlar. Misafirin daha oturur oturmaz yüzünü ve sözünü hayret ifadeleri kaplar. Misafirperver Türk, övünerek ve kendinden emin:
– Ya, işte İstanbul böyle bir şehirdir, diye başlayacakken, ecnebi camileri ve sarayları göstererek,
– Bunları kim yapmış, diye sorar.
Bizimki iftiharla cevap verir: “Biz!” Misafir “Olmaz!” diye bağırınca bizimki şaşırır. Ama ecnebinin itirazı sağlamdır:
– Bu camileri, bu sarayları yapan bir millet (apartmanları göstererek) buralarda yaşayamaz. Bu kadar zevksiz ve birbirinin aynısı evlerde oturanlar, o camileri yapanların torunları olamaz.
Hikâyenin bundan sonrası yok. Muazzam bir medeniyeti, engin bir kültürü, zevki selim, hissi selim, aklı selimi, ihtişam ve tevazu ile taşıyan camiler ve saraylardan, zamane binalarına geçişi ve o arada bu millete olup biteni nasıl anlatmıştır adam bilinmiyor. Ama hikâye bize kadar ulaştığına göre en azından adamın aklında kalmış, hatta içine oturmuş ecnebi sözü. Nasıl oturmasın, söz hakikat. Hakikat acı.
alıntıdır.
Yabancı misafir ile kendisini ağırlayan Türk, kahve içip İstanbul’u seyretmek için yüksekçe bir yere çıkarlar. Misafirin daha oturur oturmaz yüzünü ve sözünü hayret ifadeleri kaplar. Misafirperver Türk, övünerek ve kendinden emin:
– Ya, işte İstanbul böyle bir şehirdir, diye başlayacakken, ecnebi camileri ve sarayları göstererek,
– Bunları kim yapmış, diye sorar.
Bizimki iftiharla cevap verir: “Biz!” Misafir “Olmaz!” diye bağırınca bizimki şaşırır. Ama ecnebinin itirazı sağlamdır:
– Bu camileri, bu sarayları yapan bir millet (apartmanları göstererek) buralarda yaşayamaz. Bu kadar zevksiz ve birbirinin aynısı evlerde oturanlar, o camileri yapanların torunları olamaz.
Hikâyenin bundan sonrası yok. Muazzam bir medeniyeti, engin bir kültürü, zevki selim, hissi selim, aklı selimi, ihtişam ve tevazu ile taşıyan camiler ve saraylardan, zamane binalarına geçişi ve o arada bu millete olup biteni nasıl anlatmıştır adam bilinmiyor. Ama hikâye bize kadar ulaştığına göre en azından adamın aklında kalmış, hatta içine oturmuş ecnebi sözü. Nasıl oturmasın, söz hakikat. Hakikat acı.
alıntıdır.