metalic
New member
- Katılım
- 18 May 2006
- Mesajlar
- 3,007
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 119
Suat COŞKUN
“Cambridge Üniversitesi’nde bir madde bilimci olan Colin Humpher şöyle demiş : ”Bilgisayar yongalarının yapımında kullanılan silikon normalde ışık geçirmez.Ama nanometre ölçeğinde ışık yayıyor.Dolayısıyla nanometre büyüklüğünde yongalarla,iç sinyallerini ışık hızıyla ileten bir bilgisayar yapılabilir.Sıradan bir bilgisayarın içinde sinyaller bu hızın ancak yirmide biri bir hızla hareket edebildiğine göre,ışık yayan silikonla beraber makine içindeki mesafeleri kısaltan süper-minyatürleştirme de göz önüne alındığında,günümüz bilgisayarlarından yüz milyonlarca kere daha hızlı bilgisayarlar yapılabilir. “
Sayın Başbakan ise şöyle diyor: Biz parti olarak dini nitelik taşıyan bir parti değiliz. Rejimin tehlikede olduğu iddialarına katılmıyorum. Bir din devleti peşinde değiliz.
Yine Newcastle Üniversitesi’nde enerji koruma konusunda uzman Ian Fells tarafından ortaya atılan sava göre,gazların yutulmak üzere kara deliğe doğru akarken çok büyük bir hıza ulaşacağı ve bu hızın türbinleri döndürmekte kullanılabileceği iddaa ediyor.Yani “Sınırsız Enerji”
Sayın Baykal ise ; Türban bizim kültürümüzün parçası değil. Başörtüsü, örtünme bizim kültürümüzde vardır. Ama, saçımın telini bile göremezsin diye bir şeyin olmadığını savunuyor.
“ İsviçre’nin Cenevre kentindeki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi (CERN), mayıs ayında bugüne kadar yapılmış en büyük fizik deneyini gerçekleştirecek. 4 milyar dolara mal olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (Large Hadron Collider, LHG) ilk kez denenecek. Bu deneyde, atomlar birbirlerine ışık hızına yakın bir hızla çarpıştırılacak. Ortaya evrenin var olmasına neden olan “Büyük Patlama”nın ilk saniyelerinin küçük bir örneği çıkması bekleniyor. Böylece evrenin kökeniyle ilgili bilgi elde edilecek.”
Bütün dünya Mayıs ayındaki bu tarihi anı beklerken biz 21 Şubat Perşembe günü yapılacak MGK’nın olağan toplantısını bekliyoruz.
“Ohio State University’den Scott Gaudi bizim güneş sistemimizin küçültülmüş bir benzerini bulduk" dedi. Araştırmacılar yeni güneşin etrafındaki gezegenlerin Satürn ve Jüpiter’e benzediklerini, ama yüzde 20 daha küçük olduklarını kaydetti. Yeni güneş sisteminin "microlensing" denen bir teknik kullanılması sayesinde bulunduğu, bu tekniğin uzaktaki yıldızların ışığını 500 kez büyüttüğü kaydedildi. Mikrolensing yöntemini kullanarak daha önce de 4 tane tek gezegen bulunmuştu.”
Peki ya biz neyi bulduk? Tabi ki türbanı Üniversiteye sokmanın yolunu.
Yapay zeka konusunda uzman Amerikalı teknoloji adamı Ray Kurzweil kılcal damarlar yoluyla beynimize dek gidebilecek nanobotların, nöronlarımızla doğrudan etkileşerek' insanları daha akıllı kılacağını, daha iyi anımsamalarını sağlayacağını ve sinir sistemi aracılığıyla sanal gerçeklik oluşturabileceğini söylüyor.
Bizse çene altı formülüyle daha aydın nesiller yetişebileceğimizi düşünüyoruz.
Huges araştırma laboratuarlarında çalışmış bir bilim adamı olan Robert Forward Dünya ile ay arasında bir taşıma sistemi olacağını öne sürüyor “.Böylece ağırlığı beş tona kadar varan malzemeleri uzayda yaklaşık yarım milyon kilometre uzağa fırlatabileceğini ispatlamaya çalışıyor”.Arthur C.Clark’ın konu ile ilgili fikri ise şöyle; “36.000 kilometre karelik bir ipin bir ucu ekvator yakınlarında bir yere,diğer ucu Dünya’nın çevresinde Dünya’nın dönüş hızıyla aynı hızla dönen bir uyduya bağlanacak .Bu gergin ipin üzerindeki bir asansör insanları ve yükleri aşağı götürüp getirecek.”
Örnekleri çoğaltmak elbette mümkün.Ancak telaşa mahal yok, hali vaziyet gösteriyor ki nasılsa bir gün bu dünya gerçekten biz Türklere kalacak.
Kaynakça
Berry ,Adrian; çev.Aslı Biçen.Sonsuzluğun Kıyıları:Bilim Dünyasından Şaşırtıcı Ama Gerçek Öyküler.9.bs. Ankara:Tübitak ,2005
http://teknoloji.milliyet.com.tr/
öncevatan'a teşekkürler...
“Cambridge Üniversitesi’nde bir madde bilimci olan Colin Humpher şöyle demiş : ”Bilgisayar yongalarının yapımında kullanılan silikon normalde ışık geçirmez.Ama nanometre ölçeğinde ışık yayıyor.Dolayısıyla nanometre büyüklüğünde yongalarla,iç sinyallerini ışık hızıyla ileten bir bilgisayar yapılabilir.Sıradan bir bilgisayarın içinde sinyaller bu hızın ancak yirmide biri bir hızla hareket edebildiğine göre,ışık yayan silikonla beraber makine içindeki mesafeleri kısaltan süper-minyatürleştirme de göz önüne alındığında,günümüz bilgisayarlarından yüz milyonlarca kere daha hızlı bilgisayarlar yapılabilir. “
Sayın Başbakan ise şöyle diyor: Biz parti olarak dini nitelik taşıyan bir parti değiliz. Rejimin tehlikede olduğu iddialarına katılmıyorum. Bir din devleti peşinde değiliz.
Yine Newcastle Üniversitesi’nde enerji koruma konusunda uzman Ian Fells tarafından ortaya atılan sava göre,gazların yutulmak üzere kara deliğe doğru akarken çok büyük bir hıza ulaşacağı ve bu hızın türbinleri döndürmekte kullanılabileceği iddaa ediyor.Yani “Sınırsız Enerji”
Sayın Baykal ise ; Türban bizim kültürümüzün parçası değil. Başörtüsü, örtünme bizim kültürümüzde vardır. Ama, saçımın telini bile göremezsin diye bir şeyin olmadığını savunuyor.
“ İsviçre’nin Cenevre kentindeki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi (CERN), mayıs ayında bugüne kadar yapılmış en büyük fizik deneyini gerçekleştirecek. 4 milyar dolara mal olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (Large Hadron Collider, LHG) ilk kez denenecek. Bu deneyde, atomlar birbirlerine ışık hızına yakın bir hızla çarpıştırılacak. Ortaya evrenin var olmasına neden olan “Büyük Patlama”nın ilk saniyelerinin küçük bir örneği çıkması bekleniyor. Böylece evrenin kökeniyle ilgili bilgi elde edilecek.”
Bütün dünya Mayıs ayındaki bu tarihi anı beklerken biz 21 Şubat Perşembe günü yapılacak MGK’nın olağan toplantısını bekliyoruz.
“Ohio State University’den Scott Gaudi bizim güneş sistemimizin küçültülmüş bir benzerini bulduk" dedi. Araştırmacılar yeni güneşin etrafındaki gezegenlerin Satürn ve Jüpiter’e benzediklerini, ama yüzde 20 daha küçük olduklarını kaydetti. Yeni güneş sisteminin "microlensing" denen bir teknik kullanılması sayesinde bulunduğu, bu tekniğin uzaktaki yıldızların ışığını 500 kez büyüttüğü kaydedildi. Mikrolensing yöntemini kullanarak daha önce de 4 tane tek gezegen bulunmuştu.”
Peki ya biz neyi bulduk? Tabi ki türbanı Üniversiteye sokmanın yolunu.
Yapay zeka konusunda uzman Amerikalı teknoloji adamı Ray Kurzweil kılcal damarlar yoluyla beynimize dek gidebilecek nanobotların, nöronlarımızla doğrudan etkileşerek' insanları daha akıllı kılacağını, daha iyi anımsamalarını sağlayacağını ve sinir sistemi aracılığıyla sanal gerçeklik oluşturabileceğini söylüyor.
Bizse çene altı formülüyle daha aydın nesiller yetişebileceğimizi düşünüyoruz.
Huges araştırma laboratuarlarında çalışmış bir bilim adamı olan Robert Forward Dünya ile ay arasında bir taşıma sistemi olacağını öne sürüyor “.Böylece ağırlığı beş tona kadar varan malzemeleri uzayda yaklaşık yarım milyon kilometre uzağa fırlatabileceğini ispatlamaya çalışıyor”.Arthur C.Clark’ın konu ile ilgili fikri ise şöyle; “36.000 kilometre karelik bir ipin bir ucu ekvator yakınlarında bir yere,diğer ucu Dünya’nın çevresinde Dünya’nın dönüş hızıyla aynı hızla dönen bir uyduya bağlanacak .Bu gergin ipin üzerindeki bir asansör insanları ve yükleri aşağı götürüp getirecek.”
Örnekleri çoğaltmak elbette mümkün.Ancak telaşa mahal yok, hali vaziyet gösteriyor ki nasılsa bir gün bu dünya gerçekten biz Türklere kalacak.
Kaynakça
Berry ,Adrian; çev.Aslı Biçen.Sonsuzluğun Kıyıları:Bilim Dünyasından Şaşırtıcı Ama Gerçek Öyküler.9.bs. Ankara:Tübitak ,2005
http://teknoloji.milliyet.com.tr/
öncevatan'a teşekkürler...