- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
DÜŞ KURMANIN SINIRSIZ GÜCÜ
Tolga ÇELEBİ
Ne düşünüp hissedersek, onu yaşarız. Hayatın her anında, karşımıza düşüncelerimiz çıkar. Düşüncelerimizle çizdiğimiz yollar çıkar karşımıza. Yol ayrımlarına geldiğimizde, yine düşünerek karar verdiğimiz yöne doğru gideriz. Düşünerek var olur, düşünerek yaşarız.
Hayalinin peşinden giden insanlar mutludur. Etrafınızda, hayalim ‘gerçek oldu’ diyen bir sürü insan var. Düş kuran, kurduğu düşün peşinden koşan ve başarılı olan bir çok insan var. Hepsini tebrik ediyorum, tüm kalbimle. Bu insanların hepsi mutlu ve tatmin olmuş bir hayat yaşıyorlar. Peki, bana şöyle diyeceksiniz: ‘Herkes hayallerine kavuşamıyor ki.’ Evet, doğru herkes başarılı olamıyor maalesef. Bu durumda; hayallerine kavuşamayan insanlara ne oluyor? İnanın bana; onlar da mutlu. Onlarda tatmin olmuş güzel bir hayat yaşıyor, başarısız olsalar bile mutlular. Neden mi? Çünkü denediler. Bir hayalin peşinden koştular, çalışıp çabaladılar. Ama gerçekleşmedi!... En azından onlar da denediler. Peki, hiç denememiş olsalardı, hayallerini bir kenara bırakıp, ellerini tersiyle itselerdi daha mı mutlu olacaklardı? Tabiki hayır. Eğer denemeselerdi, hayatlarının sonuna kadar pişmanlık duyacaklardı. Bu pişmanlıktan kurtulmanın verdiği hafiflik, barısızlığın getirdiği mutsuzluktan çok daha fazla...
Yeryüzündeki tüm icatlar, ‘düşünce’ ile ortaya çıktı. Bir ihtiyaç doğdu, karşılığına bir düşünce belirdi, biraz çalışma ile büyük bir buluş gerçekleşti. Örneğin telefon. Uzaktaki insanların bir biri ile haberleşmeye ihtiyaç duyması sonucu ortaya çıkan bir icat. Uçak; mesafeleri kısaltmak için ihtiyaç duyulan bir icat. Aklınıza her ne gelirse, mutlaka bir ihtiyaç doğduğu için icat edilmiştir. Temelinde de düşünce vardır. Düş kurmak vardır. Başarı vardır.
Şükran ve minnet dolu bir kalp, her zaman evrendeki kusuruz uyuma ve düzene çok daha yakındır. Huzur dolu bir ev, başarılı bir iş hayatı, sevgi dolu bir eş için düş kurun. Düş kurun ki evrenin tüm cömertliğinden faydalanın. Gözünüzü kapatın ve bir ev düşünün, içinde her kesin mutlu olduğu bir ev. Elinizi uzatsanız, dokunacağınız kadar gerçek bir düş kurun.
Geçen hafta ‘Beş Boyutlu Sinema’ ya gittim. O kadar gerçekçi ki anlatamam. Sanki gerçek bir trenin içindesiniz. Hızla giderken, yüzünüze rüzgar çarpıyor, üzerinize su sıçrıyor ve hafifçe ıslanıyorsunuz. Aşağı inerken koltuk sizi yerinizden zıplatıyor. Gerçekte olan biten hiçbir şey yok. Sinemadasınız ve bir koltuktasınız. Ama o salonda, filmi gerçekmiş gibi algılamanız için her şeyi yapıyorlar. Siz bir koltukta otururken, film başlayınca hızla giden bir trenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Filmden çıkınca; “öyle bir düş kurmalıyım ki, bu kadar gerçekçi olmalı” dedim kendime. Zihnim, o salondaki her şeyi gerçek sandı. Tüm duygusal tepkilerim, gerçekmiş gibiydi. Şimdi gözlerimi kapatıyorum ve düşlüyorum. Güzel bir hayat düşlüyorum ve elimiz uzatacağım kadar yakın bana...
Zihnimizde zaman ve mekan yok. Geçmiş bu güne, bu gün geleceğe dönüşebilir. Tüm imkansızlıklar, zihnimizde mümkün hale gelebilir. Düşünce korkudan bağımsızdır, hür ve özgürdür.
Düş kurmak için birkaç tavsiye;
Sessiz bir oda seçin, rahat bir yere oturun. Zihninizi huzura kavuşturun, gevşeyin ve hareketsiz durun. Yoğunlaşın, tüm enerjinizi, dikkatinizi düşünüze verin. Bir sorun varsa, çözüme odaklanın. Bir şey istiyorsanız, isteğinize odaklanın. Mükemmel bir sonucun, ya da elde ettiğiniz şeyin sizi ne kadar mutlu edeceğinizi düşünün. Yüzünüzde bir gülümseme belirsin, kalp atışlarınız hızlansın. Bilinçaltını, düşleriniz gerçek kılmak için her şeyi yapacaktır...
Tolga ÇELEBİ
Ne düşünüp hissedersek, onu yaşarız. Hayatın her anında, karşımıza düşüncelerimiz çıkar. Düşüncelerimizle çizdiğimiz yollar çıkar karşımıza. Yol ayrımlarına geldiğimizde, yine düşünerek karar verdiğimiz yöne doğru gideriz. Düşünerek var olur, düşünerek yaşarız.
Hayalinin peşinden giden insanlar mutludur. Etrafınızda, hayalim ‘gerçek oldu’ diyen bir sürü insan var. Düş kuran, kurduğu düşün peşinden koşan ve başarılı olan bir çok insan var. Hepsini tebrik ediyorum, tüm kalbimle. Bu insanların hepsi mutlu ve tatmin olmuş bir hayat yaşıyorlar. Peki, bana şöyle diyeceksiniz: ‘Herkes hayallerine kavuşamıyor ki.’ Evet, doğru herkes başarılı olamıyor maalesef. Bu durumda; hayallerine kavuşamayan insanlara ne oluyor? İnanın bana; onlar da mutlu. Onlarda tatmin olmuş güzel bir hayat yaşıyor, başarısız olsalar bile mutlular. Neden mi? Çünkü denediler. Bir hayalin peşinden koştular, çalışıp çabaladılar. Ama gerçekleşmedi!... En azından onlar da denediler. Peki, hiç denememiş olsalardı, hayallerini bir kenara bırakıp, ellerini tersiyle itselerdi daha mı mutlu olacaklardı? Tabiki hayır. Eğer denemeselerdi, hayatlarının sonuna kadar pişmanlık duyacaklardı. Bu pişmanlıktan kurtulmanın verdiği hafiflik, barısızlığın getirdiği mutsuzluktan çok daha fazla...
Yeryüzündeki tüm icatlar, ‘düşünce’ ile ortaya çıktı. Bir ihtiyaç doğdu, karşılığına bir düşünce belirdi, biraz çalışma ile büyük bir buluş gerçekleşti. Örneğin telefon. Uzaktaki insanların bir biri ile haberleşmeye ihtiyaç duyması sonucu ortaya çıkan bir icat. Uçak; mesafeleri kısaltmak için ihtiyaç duyulan bir icat. Aklınıza her ne gelirse, mutlaka bir ihtiyaç doğduğu için icat edilmiştir. Temelinde de düşünce vardır. Düş kurmak vardır. Başarı vardır.
Şükran ve minnet dolu bir kalp, her zaman evrendeki kusuruz uyuma ve düzene çok daha yakındır. Huzur dolu bir ev, başarılı bir iş hayatı, sevgi dolu bir eş için düş kurun. Düş kurun ki evrenin tüm cömertliğinden faydalanın. Gözünüzü kapatın ve bir ev düşünün, içinde her kesin mutlu olduğu bir ev. Elinizi uzatsanız, dokunacağınız kadar gerçek bir düş kurun.
Geçen hafta ‘Beş Boyutlu Sinema’ ya gittim. O kadar gerçekçi ki anlatamam. Sanki gerçek bir trenin içindesiniz. Hızla giderken, yüzünüze rüzgar çarpıyor, üzerinize su sıçrıyor ve hafifçe ıslanıyorsunuz. Aşağı inerken koltuk sizi yerinizden zıplatıyor. Gerçekte olan biten hiçbir şey yok. Sinemadasınız ve bir koltuktasınız. Ama o salonda, filmi gerçekmiş gibi algılamanız için her şeyi yapıyorlar. Siz bir koltukta otururken, film başlayınca hızla giden bir trenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Filmden çıkınca; “öyle bir düş kurmalıyım ki, bu kadar gerçekçi olmalı” dedim kendime. Zihnim, o salondaki her şeyi gerçek sandı. Tüm duygusal tepkilerim, gerçekmiş gibiydi. Şimdi gözlerimi kapatıyorum ve düşlüyorum. Güzel bir hayat düşlüyorum ve elimiz uzatacağım kadar yakın bana...
Zihnimizde zaman ve mekan yok. Geçmiş bu güne, bu gün geleceğe dönüşebilir. Tüm imkansızlıklar, zihnimizde mümkün hale gelebilir. Düşünce korkudan bağımsızdır, hür ve özgürdür.
Düş kurmak için birkaç tavsiye;
Sessiz bir oda seçin, rahat bir yere oturun. Zihninizi huzura kavuşturun, gevşeyin ve hareketsiz durun. Yoğunlaşın, tüm enerjinizi, dikkatinizi düşünüze verin. Bir sorun varsa, çözüme odaklanın. Bir şey istiyorsanız, isteğinize odaklanın. Mükemmel bir sonucun, ya da elde ettiğiniz şeyin sizi ne kadar mutlu edeceğinizi düşünün. Yüzünüzde bir gülümseme belirsin, kalp atışlarınız hızlansın. Bilinçaltını, düşleriniz gerçek kılmak için her şeyi yapacaktır...