Cumhuriyetin İlk iş Kadınları

icemen

New member
Katılım
7 Şub 2007
Mesajlar
20,136
Reaction score
0
Puanları
0
turkiyenin-ilk-is-kadinlari-4098.jpg


SORBONNE ÜNİVERSİTESİNDEN MEZUN İLK TÜRK KADINI TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN İLK KADIN KİMYACISI PROF. DR. REMZİYE HİSAR Prof. Dr. Remziye Hisar,

birçok ilke imzasını atmış bir Türk kadını. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın kimyacısı olmasının yanısıra, Fransa'nın Sorbonne Üniversitesi'nden mezun olan ilk Türk kadını.. 1992 yılında yitirdiğimiz Remziye Hisar, tipik bir Cumhuriyet kadınıydı. Dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Pisikoloji Cemiyeti'nin tek Türk azası psikiyatrist Deha Hanım'ın annesi Remziye Hisar, 1902 yılında Üsküp'te dünyaya gelmişti.. Davutpaşa'daki üç yıllık Mekteb-i İptidayiyi bir yılda başarıyla tamamlayıp mezun olmuş ve dokuz yaşında ilk şahadetnamesini almıştı. Daha sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas Rüştiyesi'ne devam eder. Çok sevdiği Türkçe öğretmeninin İstanbul Darülmuallimatı'na transfer olmasıyla, öğrenimini bu okulda sürdürür. 15 Temmuz 1919 tarihinde bu okulun Darülfünun'a hazırlamak üzere oluşturduğu iki sınıflık bölümünden birincilikle mezun olur. Sınıfın iyi öğrencileri arasında yeralan Remziye Hisar, küçük sınıflardaki öğrencilere geometri ve matematik dersleri vermeye başlar. Mezun olmasının ardından Darülfünun'un kimya bölümüne kaydını yaptıran Remziye Hisar, kimya bölümünü yeğlerken Türkiye'yi temsil eden bir ismin bulunmamasının kendisini üzmüş olmasından ötürü seçtiğini yakınlarına anlatır. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden ayrı saatlerde ders aldığı bu dönemde, öğretmeni ve okul arkadaşlarıyla birlikte Bakü'ye gider. Ve birden bire bir savaşın tam ortasında bulur kendisini. Kafkasya'daki savaşlar ve Bakü'de kendilerine gereksinim olmadığını öğrenmek bile onu yıldırmaz ve bir erkek öğretmen okulunda öğrencilere ders verir. Ancak, terslikler ve şanssızlıklar birbirini izler Sovyet Rusya'nın Azerbaycan'ın bağımsızlığına son vermesi ile orada tanışıp evlendiği eşi Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile birlikte İstanbul'a döner. İlk çocuğunu dünyaya getirmesinin ardından, Adana'da Darülmuallima'ya müdür olarak tayin olan Remziye Hisar, çocuğunu annesine bırakarak Adana'ya gider. Güç koşullarda çalışmasını sürdürmek zorunda kalan Hisar, eşinin tedavi için Paris'e gitmesinin ardından, bilgisini geliştirmek için Paris'e gider. Adını bilim dinyasında duyurmak amacı ile Sorbonne'da kimya bölümünde öğrenim görmeye başlar. Biyokimya sertifıkası alan Hisar, Paris'te Maarif Vekaleti'nin verdiği bursla öğrenim görür. Doktorasına başlayacağı dönemde bursu kesilen Hisar, Erenköy Lisesi'ne kimya öğretmeni olarak atanır. Öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalarak yurda dönen Remziye Hisar, zorlu bir çaba sonucunda doktorasını yapmak üzere 1930 yılında yeniden Paris'e gider. Eşinden boşanan ve Paris'e kızı ve kardeşiyle giden Remziye Hisar, günlerini çalışmaya verir. Doktora tezini tamamlamasının ardından, Türkiye'ye döner. 1933 - 1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde kimya ve fıziko kimya doçenti olarak görev yapar. Daha sonra, Ankara Hıfsısıhha Müessesesi'ne farmakodinami şubesi hayati kimya mütehassısı olarak atanır. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör olduktan sonra 1973 yılında da, emekliye ayrılır.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-2786.jpg


KUMARI YASAKLAYAN İLK KADIN MUHTAR ATATÜRK'ÜN ÖDÜLLENDİRDİĞİ KADIN GÜL ESİN AYDIN

1933 yılında Türkiye'nin ilk kadın muhtarı seçilen Gül Esin Aydın, Çine İlçesi, Karpuzlu Bucağı'nın muhtarlığını yaptığı dönemde Atatürk tarafından ödüllendirilmiştir. Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklayan Gül Esin, kız kaçırma olaylarını önlemiş ve nikah işlerini düzene sokarak da büyük başarı elde etmişti. KORE SAVAŞINI GÖRÜNTÜLEYEN KADIN İLK TÜRK KADIN FOTOĞRAFÇISI SEMİHA ES 1956 yılında Tifdruk tekniği ile basılan Hayat Dergisi fotoğraf dünyamıza yeni değerler kazandıran bir dergi oldu. Derginin birinci sayısında Hikmet Ferudun Es'in Malatya'dan yolladığı bir yazı dizisi yayınlanmaya başlamıştı. Bu röportajı fotoğraflarıyla zenginleştiren ise; Semiha Es idi.. Bu ikili daha sonra, Kongo, Hollywood yıldızları, kadın gözü ile Tahran isimli çalışmalara Hayat Dergisi bünyesinde imza attılar. 25 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nda Kore Savaşı'na katılmak üzere 4 bin 500 kişilik silahlı birliğin Birleşmiş Milletler emrine verilmesi kararlaştırıldı. Hürriyet Gazetesi, savaşın görüntülenmesi için, Semiha Es'i görevlendirdi. 11 Kasım 1950 tarihinde gazetede verilen Kore eki ile Türkler savaşı Semiha Es'in objektifınden izleme olanağına kavuştu.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-3334.jpg


İLK KADIN DOKTOR KURTULUŞ, BALKAN VE 2. DÜNYA SAVAŞLARININ DOKTORU SAFİYE ALİ

Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmış bir ailenin kızı olan Safiye Ali, 1891 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiş, özel eğitiminin yanısıra Amerikan Kız Koleji'nden mezun oldu. Balkan savaşı günlerinde cepheden getirilen pekçok yaralıyı görüp doktor olmaya karar verir. Ancak; onun bu isteğini gerçekleştirmek zor olacaktı. Çünkü; o yıllarda bir kadının tıp öğrenimi görmesi olanaksızdı. Oldukça yetenekli ve başarılı bir kişi olarak dikkatleri çeken Safiye Ali, dönemin Maarif Vekili Şükrü Bey'in desteği ile Almanya'ya tıp eğitimine gönderilir. Bu ülkede kadın ve çocuk hastalıkları üzerine ihtisas yapan Safiye Ali, Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiği günlerde yurda döner ve hemen işe başlar. Kısa sürede Cağaloğlu'nda açtığı klinikte tedaviye başlayan Safıye Ali, o dönemin ünlü doktorlarından Besim Ömer Paşa, Akil Muhtar ve Operatör Emin Bey'den büyük destek görerek süt ve bakımevlerinde çalışır. Ayrıca Türkiye'yi yurtdışındaki tıp kongrelerinde temsil eden Safiye Ali, bir zaman sonra sağlık nedeniyle eşiyle birlikte Almanya'ya gider ve mesleğini burada sürdürür. İkinci Dünya Savaşı günlerinde Almanya'da yara alanların ve hastaların bakımını üstlenen Ali, savaşın ardından Türkiye'ye döner. Yakalandığı kanserden kurtulamayan Safıye Ali, 1952 yılında yaşamını yitirir.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-7204.jpg


İLK AVUKAT SÜREYYA AĞAOĞLU

Yassıada'da hukuk profesörü babasını savundu..Hür Fikirleri Yayma Derneği'nin kurucusu..Çocuk Dostları Derneği'nin kurucusu..Milletlerarası Hukukçular Komisyon'u üyesi..Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyeti Üyesi.. Yazar.. Kadın hakları savunucusu.. Süreyya Ağaoğlu, tarihimize ilk kadın avukat olarak geçmiştir. 1989 yılında 85 yaşında yitirdiğimiz Ağaoğlu, yaşadığı dönemin en cesur entellektüel kadınlarından birisiydi. 58 yıl süreyle avukatlık yapan Süreyya Ağaoğlu, hukuk Profesörü Ahmet Ağaoğlu'nun kızıydı. Lise yıllarında sınıfta cumhuriyet rejiminden söz ettiğinde, arkadaşlarının: gavur olarak çağırdığı Süreyya Ağaoğlu, avukat olmayı kafasına koyar. Hukuk fakültesine kaydını yaptırmak istediğinde ise; engellerle karşılaşır. O yıllarda kız öğrenci olmadığından, üniversitenin rektörü olan Haldun Taner'in babası Selahattin Bey'e başvurur. Dönemin kadınlarının henüz çarşafla dolaştığı bir zamanda başını bile kapatmadan görüşmeye giden Ağaoğlu, Selahattin Bey'e fakülteye girmek istediğini söylediğinde, odanın içinde kahkahalar yankılanır. Ancak; Süreyya Ağaoğlu, bu direnişin ardından kendisi gibi avukat olmak isteyen 3 arkadaşını daha götürünce, Size hemen fakülteyi açalım cevabını alır. O yıllarda öğleden önce erkeklere, öğleden sonra ise; kadınlar ders izleyebiliyor ve oldukça da yorucu olduğundan, fakültenin çabası yalnızca bir dönem sürmüş. Başını kapatmamakta direnen Ağaoğlu'na erkekler, Başını açma dediklerinde verdiği yanıt: Ben açıyorum, sen bakma oluyormuş. Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Süreyya Ağaoğlu, avukatlığının yanısıra sıkı bir kadın hakları savunucusu olur. 1948 yılında Berlin, Milletlerarası Hukukçular Komisyonu Üyesi olan Ağaoğlu, Hür Fikirleri Yayma Derneği, Çocuk Dostları Derneği'nin de kurucusu.. 1949 yılında Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyeti'ne seçilen Ağaoğlu, 1960 ihtilalinin ardından Yassıada Davaları'nda babasının avukatlığını üstlenerek hukuk savaşı verir. Süreyya Ağaoğlu, Adli Mülahazat adlı İngilizce bir etüt, Londra'da Gördüklerim ve Bir Hayat Böyle Geçti isimli kitapların yazarı.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-3629.jpg


İLK KADIN HEYKELTRAŞ SABİHA BENGÜTAŞ

Heykellere şekil veren ilk kadın parmakları Sabiha Bengütaş'a ait. O Türkiye'nin ilk kadın heykeltraşı olarak tanınıyor. Atatürk, İsmet İnönü, Abdülhak Hamid, Ahmet Haşim, Bedia Muvahhit gibi tarihte iz bırakan pekçok kişi onun parmaklarında yoğurduğu çamurla abideleşti. 1910 yılında dünyaya gelen Sabiha Bengütaş, babasının Şam'da görevlendirilmesiyle eğitimini Şam'da Fransız Katolik Okulu'nda yapmış. İstanbul'a dönmelerinin ardından Köprülü Fuat Paşa Okulu'na devam edip mezun oldu. Küçük yaşlarda güzel sanatlara ilgi duyduğundan henüz liseyi bitirmeden 16 yaşındayken Sanayi-i Nefise Mektebi in resim bölümüne kaydolmuş. Kendi kendisine antik bir büstü kopya eden Sabiha Bengütaş'ın bu yaptığını gören heykel öğretmeni, kendisinin yaptığına başta inanmadıysa da, daha sonra ikna olunca onu destekleyip okulun heykel bölümüne ilk kız öğrenci olarak alınmasına yardımcı oldu. Yeteneği kısa sürede farkedilen Bengütaş, okulunu birincilikle bitirdi. Roma Güzel Sanatlar Akademisi'nde ihtisas yaptı. İtalya'da büyük deneyimler kazanan Sabiha Bengütaş, Taksim Meydanı'ndaki Atatürk abidesini yapan ünlü İtalyan heykeltraş Canoci'nin asistanlığını yaptı. Abdülhak Hamid'in torunu Emin Bey ile evlenen Sabiha Bengütaş, kocasının diplomat olması nedeniyle birçok yabancı ülkede bulundu, mesleğini bu ülkelerde sürdürdü. Geleneksel Galatasaray sergisine 1925 yılında katılan ilk kadın sanatçılardan biri olan Bengütaş, 1938 yılında Atatürk ve İnönü için açılan heykel yarışmasında birincilik aldı. Atatürk heykeli Çankaya Köşkü'nün bahçesinde, İnönü heykeli ise; Mudanya'da bulunmaktadır. Uzun yıllar çalışmasını sürdüren Bengütaş, 1992 yılında yaşamını yitirdi.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-8641.jpg


KADIN SAVAŞ PİLOTU ŞENAY GÜNAY

Türkiye'de uçağa binen ilk kadın Belkıs Şevket Hanım'dır. (1912) Türkiye'nin ilk uçağını kullanan kadın ise; Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçe'dir. Türkiye'nin ilk kadın askeri pilotu yine Sabiha Gökçe'dir. Atatürk'ün Türk kadınının her alanda başarılı olabileceğine inandığını, buna örnek olarak da kendisini yetiştirmek istediğini söylemesi üzerine 1935 yılında havacılığa başlayan Sabiha Gökçen, Sovyetler Birliği'nde Yüksek Planör Okulu'nu bitirdikten sonra, planör öğretmenliği yaptı. Türk havacılık tarihi ilerleyen yıllarda başka kadın pilotları da yetiştirdi. Bunlardan birisi var ki, bir ilke imza attı. Şenay Günay, ilk kadın savaş pilotumuz olarak tarihe geçti.Demokrat Merkez Parti'nin kurucu üyelerinden de olan Şenay Günay, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin ikinci sınıfında okurken, Hava Harp Okulu'na kız öğrenci alınmasına dair çıkan yasadan yararlanarak 1956 yılında bir kız arkadaşı ile birlikte Hava Harp Okulu'na girer. İki yıl eğitim alan Günay,Asteğmen olarak mezun olduktan sonra; İzmir-Gaziemir'deki Uçuş Okulu'na gider. Bu okuldan sonra; Eskişehir Jet Filo Komutanlığı'nda eğitimine devam eden Günay, jet brövesi alarak jet pilotu oldu ve 22 yıl süreyle Türk Hava Kuvvetleri'nde hizmet gördü.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-8621.jpg


İLK KADIN SENDİKACI ZEHRA KOSOVA DURMAZ 13 GÜN İŞKENCEDE KALAN, 45 GÜN FALAKAYA YATARILDIĞINDAN 6 AY TEDAVİ GÖREN, TÜTÜNCÜLER KRALİÇESİ Zehra Kosova Durmaz,

Türkiye'nin ilk kadın sendikacısıdır. 1928 yılında illegal bir tütün işçisi olarak ilk sendikal faaliyete başlayan Durmaz, çalışmalarını 1946 yılında Ferit Kalmak başkanlığında tütüncüler kendi sendikalarını kurana değin yoğun ve illegal biçimde sürdürdü. Sendikacılık yaptığı dönemde 13 gün işkencede kalan Durmaz, 45 gün falakaya yatırılmış ve bu nedenle 6 ay tedavi görmüştür. 1950 yılında sendikanın kapanmasıyla birlikte tutuklanan ve 1951 yılında 16 ay Harbiye Askeri Cezaevi'nde tutuklu kalan Durmaz, hapisten çıkınca sendikal yaşama yeniden dönmüştür.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-2159.jpg


İLK KADIN BÜYÜKELÇİ FİLİZ DİNÇMEN

1939 Zonguldak doğumlu. Ankara Kız Lisesi'ni bitirdikten sonra; Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun olan Dinçmen 1961 yılında Dışişleri Bakanlığı, BM Dairesi 3. katibi oldu. 1982 yılında Hollanda Lahey Büyükelçisi olan Dinçmen, 1984 yılında Strasbourg'da Avrupa Konseyi Türkiye Daimi Temsilcisi oldu. 1988 yılında ise; bakanlığın ilk kadın müsteşar yardımcısı ve 1991 yılında bakanlık sözcüsü oldu. Filiz Dinçmen'e göre kadın katkısı olmazsa ülke kalkınamaz. Kadınların Türkiye'de tüm haklara ulaşması ve toplumun gelişmesine, kalkınmasına yardımcı olmaları, bu yolda sorumluluk yüklenmeleri bir zorunluluktur.

turkiyenin-ilk-is-kadinlari-9990.jpg


TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN İLK KADIN BAKANI Prof.Dr. TÜRKAN AKYOL

Cumhuriyet döneminin ilk kadın bakanı, 1971 yılında kurulan partilerüstü Nihat Erim Hükümeti'nde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak görev alan Prof. Dr. Türkan Akyol, Başbakan Nihat Erim tarafından parlamento dışından atanmıştı. Bakanlığının sekizinci ayında hükümet içinde çıkan anlaşmazlıklardan ötürü 11 Bakan ile birlikte görevinden istifa eden Akyol, istifasının ardından Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'ne seçildi ve 1983 yılında SODEP'in kurucusu olarak siyasete atıldı. Halen serbest doktorluk yaparak yaşam sürdürmektedir.​
 
Geri
Üst