Kara Kartal
Banned
- Katılım
- 4 Nis 2007
- Mesajlar
- 1,531
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kim cinayet kim ihanet kavmidir
Geçtiğimiz hafta CEVİZ KABUĞU programında İsrail’in Filistin ve Lübnan’a karşı saldırısı konu edildi. Konuşmacılar İsrail’in çoluk çocuk, genç yaşlı ve kadın erkek gözetmeden sivillere karşı giriştiği korkunç katliamı tartıştılar. Bu korkunç ve de savaş kurallarına uygun düşmeyen İsrail saldırıları karşısında Arap aleminin sessiz ve tepkisiz tavırlarını ele aldılar. Konuşmacılardan HALKIN YÜKSELİŞ PARTİSİ Genel Başkanı Prof. Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK konuşmasının bir yerinde "Araplar ihanet kavmi, İsrail ise cinayet kavmidir." diyerek konu ile ilgili değerlendirmesini özetledi. Yaşar Nuri Öztürk’ün bu kanaati hem Arap’lar için hem de İsrail’liler için tam bir karine, tarihi olaylarla sabitleşmiş kaziye-i muhkeme (kesin hüküm)’dir.
Yahudilerin kutsal kitabı TEVRAT sanki işledikleri cinayetleri anlatan bir tarih kitabıdır. Bunu abartılı ya da anti-semitist (Yahudi düşmanlığı) bir duyguyla verilmiş hüküm zannedenlere sadece Tevrat’tan alınmış iki ayetle cevap vermek isterim.
"Ve Sihon kendisi ve bütün kavmi Yohats’ta cenk için karşımıza çıktı. Ve Allah’ımız Rab önümüzde onu ele verdi. Ve onu, ve oğullarını, ve bütün kavmini vurduk. O vakit bütün şehirlerini aldık, ve her şehri, erkekler, ve kadınlar, ve çocuklarla beraber tamamen yok ettik; arta kalan kimse bırakmadık. Kendimiz için ancak hayvanları ve aldığımız şehirlerin malını çapul ettik." (Tevrat, Tensiye, 2. bab 24-35 Ayet)
"Ve Abimelek bütün gün o şehre karşı cenk etti. Ve şehri alıp onda kalan kavmi öldürdü. Ve şehri yıkıp ona tuz ekti." (Tevrat, Hakimler, 9 bab 45. ayet) Yahudiler sadece kendilerine düşman kabul ettikleri diğer kavimleri yok etmekle değil, peygamberleri de ya öldürmüşler ya da öldürülmelerini temin için her türlü iftira ve yalana başvurmuşlardır. Bilindiği gibi Hz. İsa’da böyle bir iftira ile çarmıha gerildiği İncil’de anlatılmaktadır. Yahudilerin peygamberlere karşı işledikleri bu cinayetler yine bir Tevrat ayetine dayandırılmaktadır. Tevrat’ın o ayeti de şudur. "Ancak bir peygamber kendisine söylemeyi emretmediğim bir sözü küstahça benim ismimle söyler, yahut başka ilahların ismiyle söylerse, o peygamber ölecektir. Ve Rabbin söylemediği sözü nasıl bilelim? Diye yüreğinde dersen; peygamber Rabbin ismiyle söylediği zaman, o şey olmaz ve çıkmazsa Rabbin söylemediği şey odur. Peygamber küstahlıkla söylemiştir. Ondan yılmayacaksın." (Tevrat, Tensiye, 18 bab, 15-22 ayet)
Yahudilerle akraba olan Arap’lar da tarihlerinde ihanetlerle ortaya çıkmışlardır. İslam tarihinde Arap’ların üç büyük ihaneti görülmüştür. Bunlardan birisi, Peygamber evladı (Ehl-i Beyt)’na karşı ihanet etmiş ve onları Kerbela’da katletmişlerdir. İkinci ihanetleri ise Kur’an-ı Kerim’in aziz ve nezih itikadına yöneliktir. Kur’an-ı Kerim "Ey insanlar, biz sizleri bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizleri kavimlere, kabilelere ayırdık: Herhalde Allah indinde en asiliniz, takvada en ileri olanınızdır. Muhakkak ki Allah ilm-i mutlak sahibidir ve her şeyden haberdardır." (Hucurat Suresi 13. Ayet)
Kur’an-ı Kerim’in bu ayeti bütün insanların bir anne ve babadan türetildiklerini ve kardeş olduklarını, hiçbir insanın bir diğerine göre üstün olamayacağını, üstünlüğün ancak Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla mümkün olabileceğini hükme bağlayarak; Yahudilerin kendilerini Allah’ın seçilmiş kavmi olduklarını ileri sürdükleri Tevrat itikadını tekzip etmektedir. Ne yazık ki Araplar çok kısa süre sonra Tevrat itikadını, Kur’an-ı Kerim’in bu asil ve nezih itikadına tercih ederek Müslüman kavimler arasında ben ve ötekiler ayrılığını ortaya çıkardı. İslam topluluğunu Araplar ve Acem (Arap ve Arap olmayanlar)ler diye ikiye ayırdı. Kendilerini Kavm-i Necib (Temiz Kavim) olarak takdim edip, diğer İslam topluluklarına bunu dini bir zaruretmiş gibi kabul ettirdiler.
Arapların en büyük ihaneti ise 20. yüzyılda çektikleri bütün acı ve sıkıntıların sebebi olarak Kur’an-ı Kerim’in ilahi tanıklığı ile sabit olmuş, Müslüman Türk Milletine yaptıkları ihanettir. Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de "Sizler, müthiş bir şecaat sahibi olan bir kavm ile karşılaşmaya davet olunacaksınız. Ya onlarla harp edeceksiniz veyahut onlar Müslüman olacaklar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verecek, fakat önceden döndüğünüz gibi gene yüz çevirecek olursanız, sizi çok acı bir azap ile azaplandıracaktır." (Fetih Suresi 16 Ayet)1400 yıllık İslam Tarihi incelenirse Arapların karşılaştıkları şecaat sahibi kavim Türk’lerdir. Türk’ler, Müslüman olduktan sonra ayette de belirtildiği gibi İslam topluluklarının hakimi ve hamisi olmuş, İslam bayrağını Viyana’ya kadar taşımıştır. Bu süre içinde Araplar, tarihlerinin en huzurlu, en rahat ve mutlu yıllarını yaşamışlar ve Allah tarafından böylece mükafatlandırılmışlardır. Ne zaman ki 20. yüzyıl başlarında İngiliz altınlarıyla akılları çelinen Araplar, Osmanlı’yı arkadan vurup, Türk’lere ihanet edince; ayetteki ilahi hüküm gerçekleşmiş, Allah onları azapların en çetiniyle cezalandırmıştır. Başlarına Yahudileri musallat etmiş, bir asırdır güler yüz görememişlerdir.
İsrail’in son Filistin ve Lübnan saldırılarıyla yaptığı vahşet Arapların ihanetinin bir karşılığı olarak görülmekte ise de Yahudilerin gerçekten bir "CİNAYET KAVMİ" olduğunun da reddedilmez bir ispatıdır. Bugünkü Müslüman Arapların Filistin’de ve Lübnan’da soydaş ve dindaşlarının kaldığı mezalime duyarsızlıkları da onların kendi kardeşlerine yeni bir ihaneti olarak değerlendirilebilir. Arapların, Türk’lerin hakimiyetleri altında yaşadıkları huzurlu ve mutluluk dolu asırları reddedip, bugünkü acı ve ızdıraba biraz da kendileri talip olmuşlardır. Hüküm ve karar Allah’ındır. Kararların ve hükmün en güzeli de O’na ait olandır.
--------------------------------------------------------------------------------Hasan DİNÇ
Geçtiğimiz hafta CEVİZ KABUĞU programında İsrail’in Filistin ve Lübnan’a karşı saldırısı konu edildi. Konuşmacılar İsrail’in çoluk çocuk, genç yaşlı ve kadın erkek gözetmeden sivillere karşı giriştiği korkunç katliamı tartıştılar. Bu korkunç ve de savaş kurallarına uygun düşmeyen İsrail saldırıları karşısında Arap aleminin sessiz ve tepkisiz tavırlarını ele aldılar. Konuşmacılardan HALKIN YÜKSELİŞ PARTİSİ Genel Başkanı Prof. Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK konuşmasının bir yerinde "Araplar ihanet kavmi, İsrail ise cinayet kavmidir." diyerek konu ile ilgili değerlendirmesini özetledi. Yaşar Nuri Öztürk’ün bu kanaati hem Arap’lar için hem de İsrail’liler için tam bir karine, tarihi olaylarla sabitleşmiş kaziye-i muhkeme (kesin hüküm)’dir.
Yahudilerin kutsal kitabı TEVRAT sanki işledikleri cinayetleri anlatan bir tarih kitabıdır. Bunu abartılı ya da anti-semitist (Yahudi düşmanlığı) bir duyguyla verilmiş hüküm zannedenlere sadece Tevrat’tan alınmış iki ayetle cevap vermek isterim.
"Ve Sihon kendisi ve bütün kavmi Yohats’ta cenk için karşımıza çıktı. Ve Allah’ımız Rab önümüzde onu ele verdi. Ve onu, ve oğullarını, ve bütün kavmini vurduk. O vakit bütün şehirlerini aldık, ve her şehri, erkekler, ve kadınlar, ve çocuklarla beraber tamamen yok ettik; arta kalan kimse bırakmadık. Kendimiz için ancak hayvanları ve aldığımız şehirlerin malını çapul ettik." (Tevrat, Tensiye, 2. bab 24-35 Ayet)
"Ve Abimelek bütün gün o şehre karşı cenk etti. Ve şehri alıp onda kalan kavmi öldürdü. Ve şehri yıkıp ona tuz ekti." (Tevrat, Hakimler, 9 bab 45. ayet) Yahudiler sadece kendilerine düşman kabul ettikleri diğer kavimleri yok etmekle değil, peygamberleri de ya öldürmüşler ya da öldürülmelerini temin için her türlü iftira ve yalana başvurmuşlardır. Bilindiği gibi Hz. İsa’da böyle bir iftira ile çarmıha gerildiği İncil’de anlatılmaktadır. Yahudilerin peygamberlere karşı işledikleri bu cinayetler yine bir Tevrat ayetine dayandırılmaktadır. Tevrat’ın o ayeti de şudur. "Ancak bir peygamber kendisine söylemeyi emretmediğim bir sözü küstahça benim ismimle söyler, yahut başka ilahların ismiyle söylerse, o peygamber ölecektir. Ve Rabbin söylemediği sözü nasıl bilelim? Diye yüreğinde dersen; peygamber Rabbin ismiyle söylediği zaman, o şey olmaz ve çıkmazsa Rabbin söylemediği şey odur. Peygamber küstahlıkla söylemiştir. Ondan yılmayacaksın." (Tevrat, Tensiye, 18 bab, 15-22 ayet)
Yahudilerle akraba olan Arap’lar da tarihlerinde ihanetlerle ortaya çıkmışlardır. İslam tarihinde Arap’ların üç büyük ihaneti görülmüştür. Bunlardan birisi, Peygamber evladı (Ehl-i Beyt)’na karşı ihanet etmiş ve onları Kerbela’da katletmişlerdir. İkinci ihanetleri ise Kur’an-ı Kerim’in aziz ve nezih itikadına yöneliktir. Kur’an-ı Kerim "Ey insanlar, biz sizleri bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizleri kavimlere, kabilelere ayırdık: Herhalde Allah indinde en asiliniz, takvada en ileri olanınızdır. Muhakkak ki Allah ilm-i mutlak sahibidir ve her şeyden haberdardır." (Hucurat Suresi 13. Ayet)
Kur’an-ı Kerim’in bu ayeti bütün insanların bir anne ve babadan türetildiklerini ve kardeş olduklarını, hiçbir insanın bir diğerine göre üstün olamayacağını, üstünlüğün ancak Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla mümkün olabileceğini hükme bağlayarak; Yahudilerin kendilerini Allah’ın seçilmiş kavmi olduklarını ileri sürdükleri Tevrat itikadını tekzip etmektedir. Ne yazık ki Araplar çok kısa süre sonra Tevrat itikadını, Kur’an-ı Kerim’in bu asil ve nezih itikadına tercih ederek Müslüman kavimler arasında ben ve ötekiler ayrılığını ortaya çıkardı. İslam topluluğunu Araplar ve Acem (Arap ve Arap olmayanlar)ler diye ikiye ayırdı. Kendilerini Kavm-i Necib (Temiz Kavim) olarak takdim edip, diğer İslam topluluklarına bunu dini bir zaruretmiş gibi kabul ettirdiler.
Arapların en büyük ihaneti ise 20. yüzyılda çektikleri bütün acı ve sıkıntıların sebebi olarak Kur’an-ı Kerim’in ilahi tanıklığı ile sabit olmuş, Müslüman Türk Milletine yaptıkları ihanettir. Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de "Sizler, müthiş bir şecaat sahibi olan bir kavm ile karşılaşmaya davet olunacaksınız. Ya onlarla harp edeceksiniz veyahut onlar Müslüman olacaklar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verecek, fakat önceden döndüğünüz gibi gene yüz çevirecek olursanız, sizi çok acı bir azap ile azaplandıracaktır." (Fetih Suresi 16 Ayet)1400 yıllık İslam Tarihi incelenirse Arapların karşılaştıkları şecaat sahibi kavim Türk’lerdir. Türk’ler, Müslüman olduktan sonra ayette de belirtildiği gibi İslam topluluklarının hakimi ve hamisi olmuş, İslam bayrağını Viyana’ya kadar taşımıştır. Bu süre içinde Araplar, tarihlerinin en huzurlu, en rahat ve mutlu yıllarını yaşamışlar ve Allah tarafından böylece mükafatlandırılmışlardır. Ne zaman ki 20. yüzyıl başlarında İngiliz altınlarıyla akılları çelinen Araplar, Osmanlı’yı arkadan vurup, Türk’lere ihanet edince; ayetteki ilahi hüküm gerçekleşmiş, Allah onları azapların en çetiniyle cezalandırmıştır. Başlarına Yahudileri musallat etmiş, bir asırdır güler yüz görememişlerdir.
İsrail’in son Filistin ve Lübnan saldırılarıyla yaptığı vahşet Arapların ihanetinin bir karşılığı olarak görülmekte ise de Yahudilerin gerçekten bir "CİNAYET KAVMİ" olduğunun da reddedilmez bir ispatıdır. Bugünkü Müslüman Arapların Filistin’de ve Lübnan’da soydaş ve dindaşlarının kaldığı mezalime duyarsızlıkları da onların kendi kardeşlerine yeni bir ihaneti olarak değerlendirilebilir. Arapların, Türk’lerin hakimiyetleri altında yaşadıkları huzurlu ve mutluluk dolu asırları reddedip, bugünkü acı ve ızdıraba biraz da kendileri talip olmuşlardır. Hüküm ve karar Allah’ındır. Kararların ve hükmün en güzeli de O’na ait olandır.
--------------------------------------------------------------------------------Hasan DİNÇ