Bir şeyi itiraf etmek istiyorum. Savunanı olsun, karşı görüşlüsü olsun gerçekten çok hararetli bir konu oldu bu. İçimizden birilerinin, karşı tarafın görüşleri ya da ispatları sonucu ikna olup olmaması da önemli değil. En büyük gerçek şu ki; benim doğrum bana göre %100 doğru, karşımdakinin doğrusu da ona göre öyle. Bu insanoğlunun fıtratındaki en muhteşem dürtülerden biri. Allah Rasulu de, kendilerini ikna etmelerini istedikleri bazı kimselere “size ne gösterirsem ikna olursunuz” diye sormuştu. Onlar da “ayı ikiye yar” dediler. Hepinizin bildiği üzere istedikleri gerçekleşti, ama onlar “bize sihir yaptın! Gözlerimizi boyadın! “ dediler. İşte böyle. Fazla uzatmayalım, herkesin kendine göre doğrusu en doğru.
Farkında mısınız? Ben bu defa kızgın yazmıyorum, kabullendim bazı şeyleri. Sizin doğrularınızı size bıraktım, siz de benimkileri bana bırakın. Ama, ama… Son bir şey daha var ki, şu ana kadar kendimi çok zor tutmuş olmakla birlikte, bazı arkadaşların bir konuyu, hadlerini aşarak fazla ileri götürmeleri hasebiyle resmen bana “abi pes etmeden önce şu konuya da bi dokundur” der gibiydiler. Ne mi o konu? Şöyle ki;
Dikkat ettim, “Atatürk yaşasaydı, sizin gibileri iki dakka yaşatmaz anında asardı” gibi ya da buna benzer bazı ifadeler aralarda kaynamış. Bu ne vahşet! Bu ne itham! Bunu söyleyen arkadaşlar, kimler için bunu söylemiş;
Türban savunan, dini terimler kullanan, resmi yerlerde de namaza izin olmalıdır diyen, doğru ya da yanlış CHP’ ye hakaret eden, sakal sünnettir diyen, çarşaf giyen kadınlar düşman değildir diyen vs vs. Ne olursa olsun, bunları yazan kişiler, bu saydıklarımdan daha da öte çok ağır yazılar bile yazsa, hiç kimse kalbini yarıp içindekini görmeden Başkomutan Atatürk hakkında tahmini ifade KULLANAMAZ ! HİÇ KİMSE ATATÜRK ADINA HÜKÜM VEREMEZ !
Böyle şey mi olur? Nasıl dersiniz “asardı, keserdi, boynunu vurdururdu” Youtube’ dan çok kafa kesme videoları seyretmekten mi oluyor bunlar? Biz kimiz ya? Biz kimiz ki, Atatürk gibi, İslam dinine son derece saygılı, hürmetli birinin yanına başı kapalı kadınları yakıştıramıyoruz? Biz kendimizi ne sanıyoruz ki, Atatürk gibi, dindar insanları gerçekte çok seven bir şahsiyetin yanına sakallı insanları, dedeleri yakıştıramıyoruz. Aslında suçun %40’ ı bizde. Geri kalan çoğunluğu “Atatürk sizin gibi sarıklı, cüppeli, sakallı insanları hep imha etmiştir” diye bize öğreten, aşılayan ya da bilinçaltımıza sokanlarda. Zaten biz de bize ne verilirse “eyvallah, bu kadarı bana yetti” deyip onunla amel etmeyi çok severiz. Ama bakın biraz sonra aşağıda size tarihten nasıl kareler sunulacak. Aslında forumda powerpoint tabanlı bi sunum imkanı olacaktı ama neyse...
ATATÜRK İLE, KAPALI KADINLARI VE SAKALLI İNSANLARI BİRARADA DÜŞÜNMEYE TAHAMMÜL EDEMEYENLERE DUYURULUR !
Atatürk'ün TBMM’nin açılışında dua ederken çekilen fotoğrafın orijinali satışa çıkarılacakmış.
Gerçi bu epeyce tanıdık bir resim ama bilmediğimiz daha doğrusu gözümüzden saklanan o kadar çok ‘öteki’ Atatürk resmi var ki!
Merak ediyoruz: Bunlar ne zaman satılacak veya gün yüzüne çıkacak?
Mesela mı? Mesela Çankaya Köşkü’nde çekilen çarşaflı kadın fotoğrafları… En başta da Latife Hanımın ve ailesininkiler.
1923-1924 yıllarında o zaman için normal sayılan kapalı yalnız türbanlı değil üstelik çarşaflı kadın misafirlerin fotoğrafları nedense ısrarla saklanmaktadır bazı çevreler tarafından. Hatta eski adı Akit olan Anadolu’da Vakit gazetesinin birkaç hafta önceki bir haberine göre Cumhurbaşkanlığının internet sitesinden bile itinayla temizlenmiştir bu zamanını şaşırmış fotoğraflar.
İkinci olarak Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sona ermesinden sonra çıktığı ünlü yurt gezisinde Konya’da çekilmiş (muhtemelen 1923 başları) bir fotoğrafını görüyoruz. Solda Latife Hanım Atatürk’e şiir okuyan bir kız öğrenciyi ilgiyle dinliyor. Sağdaki yüzleri peçeli ve çarşaflı kadınlar ise öğretmen.
İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çekilmiş ünlü ‘âyetli’ fotoğraf…
Başbakan İsmet İnönü kürsüde konuşuyor ve başının üzerinde irice bir hat levhası asılı göze çarpıyor. Levhadaki yazıyı dahi okuyabiliyoruz buradan. Şûra suresinin 38. ayeti yazılıdır fotoğraftaki talik levhada. Bir zamanlar TBMM’nin Kur’an’ın gölgesinde çalıştığını bilmekten yüzü kızarıyor olmalı birilerinin.
Ve işte 1923 yılının başlarındayız. Günlerden 26 Şubat 1923’tür. Lozan görüşmelerine ara verilmiş dış ilişkiler trafiği iyice yoğunlaşmıştır.
Bu defa o devrin yani Hakkı Tarık Us’un Vakit gazetesi Mustafa Kemal Paşa’nın ziyaret ve görüşme haberlerine geniş yer verirken ilginç bir fotoğraf da yayınlar.
Alt yazısına “Hususi fotoğrafçımızın aldığı resim” kaydı düşülen bu fotoğrafta TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa’yı başında kalpağıyla Eskişehir taşından mamul uzun bir tespihi seçerken görüyoruz. Hem de öyle böyle değil görüntüye bakılırsa tekkelerde çekilen 999’luk tespihlere benziyor Paşa’nın elindeki.
Satın alıp almadığını bilmiyoruz tabiatıyla. Buraya fotoğrafın altındaki yazıyı da alıyorum: “Mustafa Kemal Paşa Eskişehir taşından mamul tespih vesaire satın alırken.”
Arayın bakalım bu fotoğraflara rastlayabilecek misiniz elinizdeki yayınlarda? Pek sanmıyorum. Hele sonuncusunu temin edebilmek için epeyce ter döktüğümü söylemeliyim.
İşimiz uzun ve zor anlayacağınız… Atatürk’ün resimlerine bile sansür konuluyorsa varın gerisini siz düşünün…
Devam edelim…
Bu yukardaki fotoğraf Cumhuriyet’in ilanından 5 ay kadar önce, Mayıs 1923’de Çankaya Köşkü’nde çekilmiş. Atatürk, yanında kayınbiraderi, kayınvalidesi Adviye Hanım ve Latife Hanım olmak üzere bir hanım misafirle köşkün fotoğrafçısına böyle poz vermiş. Bir başka deyişle, üç çarşaflı hanım Çankaya’da
Bu fotoğraf Manisa’da çekilmiş. Tarih 1922 güzü. Halk Mustafa Kemal Paşa’yı heyecanla bağrına basmış. Sağda ve solda görülen ama yüzleri görünmeyen peçeli ve çarşaflı hanımlar, Manisalı öğretmenler olmalı. Önde bir öğrenci muhtemelen Gazi’ye şiir okuyor.
Bu defa Akşehir’deyiz. 1922 sonu veya 1923 başı. Gazi, Latife Hanım’la birlikte yurt gezisinde. Sol tarafta gördüğümüz kapalı hanımların kendilerine iyice yaklaşmış bulunan Latife Hanım’a doğru ilerlemek istedikleri beden dillerinden okunuyor. Gazi, fotoğrafın en sağında...
Türk Kadınlar Birliği Atatürk’ü ziyaret ediyor. Birlik 1924’de kurulduğuna göre fotoğraf Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait olmalı. Atatürk’le birlikte poz veren kadınlardan en sağdaki, yüzünü açmış olsa da çarşafıyla dikkat çekiyor. Hemen yanındaki kadının başörtüsü ise oldukça iddialı. Kadınların her biri farklı tarzlarda da olsa tesettürlüler. Ve kadın haklarını savunuyorlar! Gazi’yi ziyaretlerinin maksadı da kadınlara daha fazla hak talep etmek.
Şimdiye kadarki fotoğraflara, ‘o Cumhuriyet’ten önce çekilmiş’ veya ‘ilk yıllarda bu kadarı normal’ diyerek burun kıvıranlar bu fotoğrafa ne diyecekler, merak ediyorum. Yıl bu defa 1937. Atatürk ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, çarşaflı bir kadının derdini dinliyorlar. Yüz hatları ve tavırları kadının başındaki örtüyle değil, içiyle ilgilendiklerini yeterince gösteriyor sanıyorum.
Arkadaşlar, elimde daha fotoğraf var bunlar gibi ama uzatmaya gerek yok. Hele hele bu son fotoğraftan sonra yazıyı nasıl bitireceğimi bulamadım. Ne diyeyim, nasıl bağlayayım sunumu. Gazi Paşa' ya yakıştırdığınız bir çok mesnetsiz iddialarınız çürüdü mü diyeyim? Gazi yaşasa acaba kimi sallandırırdı diye gerçi çok tiksindirici bir ifade ama hani bazıları bize diyor ya ne bileyim ben de öyle mi diyeyim? Atatürkçülük bu fotoğrafların dışında bir yerlerde, içinde halkın bulunmadığı, maddi manevi infaz eylemlerinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı siyasal bir hale mi sokuluyor gitgide mi diyeyim?
Not: Resimlerle içli dışlı olan yazı mustafaarmagan.com' dan alıntıdır. Yazar, 1961 Cizre doğumlu, İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu olup, sürekli Word programı kullandığından Photoshop kullanmasını bilmemektedir. Bunu da espri olsun diye yazdım, yemin ederim ki birilerini kızdırmak için söylemedim. Okumaktan sıkılanlardan özür diler, sıkılmayanlara teşekkür ederim. Dudak bükenler avucunu yalasın. Onlara bişey yok!