VolkaN
Altın Üye
- Katılım
- 28 Haz 2007
- Mesajlar
- 8,232
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
CHP, beş yılda 119 yasa ve anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı ve çoğu kez istediğini aldı. Halkçı değil 'devlet'çi politikasıyla yargıyı siyasallaştırmakla suçlanan CHP'liler, "Görevimizi yapıyoruz." diyor
Aksiyon Dergisi son sayısında CHP'nin Anayasa Mahkemesi kapısını son 5 yılda kaç kez çaldığına yer verdi. Haberde yargı ile siyasetin iç içe girdiğine değiniliyor. İşte o haberden notlar:
Son beş yılda "Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvurusunu kabul etti." kabilinden haberleri duymaya iyice alıştık artık. Yargı ile siyasetin iç içe girdiği bu zaman diliminde 119 yasa ve anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı CHP. Bu, 2003-2008 arasında çıkarılan kanunların yüzde 10'una yakınının mahkeme muhalefeti yoluyla işlevsiz hâle getirilmesi anlamına geliyor. Ekonomiden siyasete, güvenlikten çevreye kadar farklı birçok alanı kapsayan bu davaların kimi kabul edildi, kimi reddedildi. Ancak her başvurunun ardından "Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne olur?" sorusu akıllarda yer edindi. Hükümet üyeleri, icraatın baltalanmak istendiğini savundu, birçok siyaset bilimci ise yasamanın gücünün yargı eliyle zayıflatıldığına, yargının siyasallaştırılmak istendiğine dikkat çekti.
CHP lideri Deniz Baykal genel başkanlık koltuğuna oturduktan sonra muhalefetini kritik kanunlar üzerinden Anayasa Mahkemesi zemininde sürdürdü. Başörtüsü, ek vergiler, nükleer santral, vakıflar, kaçak konut, cumhurbaşkanı seçimi oylaması (367), 2B arazileri ve orman, telefon dinleme, sosyal güvenlik reformu gibi konularla ilgili birçok kanun bunlardan sadece birkaçıydı.
CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne ilk başvurusu 15 Nisan 2003 tarihinde, TBMM içtüzüğündeki değişiklik üzerineydi. Kısa sürede Anayasa Mahkemesi'nden yürütmeyi durdurma kararı aldıran CHP başarılı olmuştu. Başvuruların ardı arkası kesilmedi. 12 Haziran 2007'ye kadar ana muhalefet partisi toplam 112 defa Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açtı. Anayasa Mahkemesi, 41 yasa ve anayasa değişikliği ile ilgili başvuruda, çeşitli kanun ve maddeler hakkında yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verdi. 2003-2007 arasında yapılan 112 başvurunun 42 tanesi ise hâlâ sonuçlanmadı. 13 başvuruyu ise mahkeme doğrudan reddetti.
CHP başvurularının içinde en çok tartışmaya yol açan ise cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasını geçersiz sayan '367' başvurusuydu. Baykal, mahkemenin kendi istedikleri yönde karar vermemesi durumunda ülkede kaos çıkacağını öne sürmüştü. Mahkeme de CHP'nin başvurusunu kabul edip oylamayı iptal etti.
CHP, 23. hükümet döneminde ise 7 defa Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açtı. Başörtüsü, Vakıflar, Nükleer, Tanık Koruma, Hâkimler ve Savcılar kanunları bunların arasında yer alıyor. Bunların yanı sıra, çok fazla gündeme gelmeyen nükleer santral kurulmasıyla ilgili kanun bunlardan biri.
Peki CHP'nin bu şedit muhalefetinin altında ne yatıyor? Cumhuriyet Halk Partililerin buna ilk cevabı "devleti koruma görevi" şeklinde oluyor. Zaten Baykal da 22 Temmuz seçimlerini kaybetmesinin ardından CHP için "Biz partiyi inşa etmeye çalışıyoruz... İktidara bir seçimde gelebilir, gelemeyebilir ama daima etkin, ağırlıklı bir kurum olarak kendisini gösterecektir." demişti. Bu ve benzeri açıklamalar CHP için önceliğin iktidar olmak değil siyasette 'ağırlıklı bir kurum' sıfatıyla yer almak olduğuna işaret ediyor. Zaten son 5 yılda CHP'nin 'ağırlıklı kurum' olma çabası Meclis ile Anayasa Mahkemesi arasında dokuduğu mekikte daha net ortaya çıkıyor. Yasama organının içinde yıllardır ana muhalefet ve muhalefet olarak yer alan CHP, devletin diğer kurumları eliyle yasama organının, dolayısıyla demokrasi ve özgürlüklerin, ekonomik liberalizm ve yatırımların da önünü kesiyor, icraat alanını daraltıyor.
KAYNAK
Aksiyon Dergisi son sayısında CHP'nin Anayasa Mahkemesi kapısını son 5 yılda kaç kez çaldığına yer verdi. Haberde yargı ile siyasetin iç içe girdiğine değiniliyor. İşte o haberden notlar:
Son beş yılda "Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvurusunu kabul etti." kabilinden haberleri duymaya iyice alıştık artık. Yargı ile siyasetin iç içe girdiği bu zaman diliminde 119 yasa ve anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı CHP. Bu, 2003-2008 arasında çıkarılan kanunların yüzde 10'una yakınının mahkeme muhalefeti yoluyla işlevsiz hâle getirilmesi anlamına geliyor. Ekonomiden siyasete, güvenlikten çevreye kadar farklı birçok alanı kapsayan bu davaların kimi kabul edildi, kimi reddedildi. Ancak her başvurunun ardından "Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne olur?" sorusu akıllarda yer edindi. Hükümet üyeleri, icraatın baltalanmak istendiğini savundu, birçok siyaset bilimci ise yasamanın gücünün yargı eliyle zayıflatıldığına, yargının siyasallaştırılmak istendiğine dikkat çekti.
CHP lideri Deniz Baykal genel başkanlık koltuğuna oturduktan sonra muhalefetini kritik kanunlar üzerinden Anayasa Mahkemesi zemininde sürdürdü. Başörtüsü, ek vergiler, nükleer santral, vakıflar, kaçak konut, cumhurbaşkanı seçimi oylaması (367), 2B arazileri ve orman, telefon dinleme, sosyal güvenlik reformu gibi konularla ilgili birçok kanun bunlardan sadece birkaçıydı.
CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne ilk başvurusu 15 Nisan 2003 tarihinde, TBMM içtüzüğündeki değişiklik üzerineydi. Kısa sürede Anayasa Mahkemesi'nden yürütmeyi durdurma kararı aldıran CHP başarılı olmuştu. Başvuruların ardı arkası kesilmedi. 12 Haziran 2007'ye kadar ana muhalefet partisi toplam 112 defa Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açtı. Anayasa Mahkemesi, 41 yasa ve anayasa değişikliği ile ilgili başvuruda, çeşitli kanun ve maddeler hakkında yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verdi. 2003-2007 arasında yapılan 112 başvurunun 42 tanesi ise hâlâ sonuçlanmadı. 13 başvuruyu ise mahkeme doğrudan reddetti.
CHP başvurularının içinde en çok tartışmaya yol açan ise cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasını geçersiz sayan '367' başvurusuydu. Baykal, mahkemenin kendi istedikleri yönde karar vermemesi durumunda ülkede kaos çıkacağını öne sürmüştü. Mahkeme de CHP'nin başvurusunu kabul edip oylamayı iptal etti.
CHP, 23. hükümet döneminde ise 7 defa Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açtı. Başörtüsü, Vakıflar, Nükleer, Tanık Koruma, Hâkimler ve Savcılar kanunları bunların arasında yer alıyor. Bunların yanı sıra, çok fazla gündeme gelmeyen nükleer santral kurulmasıyla ilgili kanun bunlardan biri.
Peki CHP'nin bu şedit muhalefetinin altında ne yatıyor? Cumhuriyet Halk Partililerin buna ilk cevabı "devleti koruma görevi" şeklinde oluyor. Zaten Baykal da 22 Temmuz seçimlerini kaybetmesinin ardından CHP için "Biz partiyi inşa etmeye çalışıyoruz... İktidara bir seçimde gelebilir, gelemeyebilir ama daima etkin, ağırlıklı bir kurum olarak kendisini gösterecektir." demişti. Bu ve benzeri açıklamalar CHP için önceliğin iktidar olmak değil siyasette 'ağırlıklı bir kurum' sıfatıyla yer almak olduğuna işaret ediyor. Zaten son 5 yılda CHP'nin 'ağırlıklı kurum' olma çabası Meclis ile Anayasa Mahkemesi arasında dokuduğu mekikte daha net ortaya çıkıyor. Yasama organının içinde yıllardır ana muhalefet ve muhalefet olarak yer alan CHP, devletin diğer kurumları eliyle yasama organının, dolayısıyla demokrasi ve özgürlüklerin, ekonomik liberalizm ve yatırımların da önünü kesiyor, icraat alanını daraltıyor.
KAYNAK