neb34
Banned
- Katılım
- 20 Nis 2007
- Mesajlar
- 1,110
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bir dönem bir birlerini ağır şekilnde eleştiren CHP ile DTP arasında bir yumuşama seziliyor. İki partinin büyük şehirlerde birbirlerinin adaylarını desteklemek için ittifak yaptığı idia ediliyor.
Yazarımız Burak Orhan yerel seçimler öncesinde CHP ile DTP arasındaki yumuşamaya dikkat çekerek önemli bir tespitte bulundu. DTP'nin de AK Parti'ye karşı muhalefetinde CHP ile omuz omuza bir siyaset güttüğünü yazan Orhan, bütçe görüşmelerindeki AK Parti'ye karşı DTP-CHP birlikteliğine dikkat çekti.
CHP'ye Ankara'da gidecek her oy DTP'ye
Tabi başlığı görünce nerde diyeceksiniz.
Cevabını vereyim.
29 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde.
CHP Lideri Deniz Baykal, 1991’deki “SHP-HEP” ittifakını örtmek adı altında, DTP’ye demediğini bırakmamıştı geçen sene.
Ama devir değişti.
Onlara göre zaman, komüniste, şoveniste, rantçıya, hırsıza, bölücüye şirin gözükme zamanıdır.
Özellikle Ankara’da hedef Melih Gökçek olunca, CHP için her yol mubahtır.
Murat Karayalçın’ı aday göstermese Ankara’da şanslarının çok düşük olduğunu dünya alem biliyordu.
Yapması gerekeni de yaptı aslında.
İşte bu nedenle, CHP ile SHP arasında bahar havası yaşanıyor.
DTP’nin bu süreçte Karayalçın’ı desteklemesi kadar normal bir şey olamazdı. Karayalçın, SHP’nin başına geçtiğinden beri DTP’li vekillerle samimi görüntüler içinde olagelmiştir.
***
Bu ilginç birlikteliği görünce, TBMM’de geçtiğimiz Plan ve Bütçe komisyonunda 2009 bütçesi görüşmelerinde yaşanan CHP-DTP ittifakı da çok anlamlı hale geliyor.
DTP AK Partiye karşı çıkmak adına CHP’lilerle omuz omuza mücadele ediyor.
DTP’nin Plan ve Bütçe Komisyonundaki tek üyesi Hasip Kaplan, saldırıyor CHP’liler destekliyor. Karşılıklı volelik pozisyonlar hazırlanıyor. Al da boş kaleye at deniyor.
DTP ve CHP seçimler öncesinde metropollerde gizli bir anlaşma yaptı mı diye sorası geliyor insanın.
Şahin Baykal, DTP’lilerin desteği için Kanarya olacak mı bunu seçim süreci gösterecek.
1991 senesinde sırf oy için HEP’lilerle ittifak yapan eski SHP yeni CHP; şimdi de iki oy için, iki belediye başkanlığı kazanmak için DTP’ye teslim olacak.
CHP eşittir MHP söylemi 30 Mart seçimlerinde CHP eşittir DTP şekline dönüşeceğini söylemek için çok ileri görüşlü olmaya gerek yok.
AKREDİTE BİR GÜNAYDIN
Gündemdeki bir diğer konu Başbakanlığın uyguladığı bazı gazetecilere yönelik akreditasyon konusu.
Geçtiğimiz hafta içinde bazı gazetelerin Başbakanlık muhabirlerinin akreditasyonlarının yapılmaması nedeniyle bunun basına yönelik ciddi bir sansür olduğunu koro halinde dile getirdi Aydın Doğan medyası.
İşin ilginç tarafı bunun sansür olduğunu söyleyen yazarlardan hiçbirisi Genelkurmay Başkanlığının basına yönelik uyguladığı akreditasyon konusunda tek kelime dahi yazmayan yazarlar. Oktay Ekşi dışında. Hakkını yememeli Oktay Ekşi bu konuda çok yazı yazdı.
Aslında Genelkurmay Başkanlığının akreditasyonu Başbakanlığınkinden çok farklı.
Genelkurmay’ın akreditasyonu gazetecilere değil kurumlara yapılıyor.
Yani Kanal7 ya da Zaman çalışan bir gazeteciyseniz, görüşünüz ne olursa olsun akreditasyon engeline takılırsınız.
Aynı uygulamayı geçmişte bugünün Ergenekon davasının sanığı İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu yaptığında da basından tık çıkmamıştı.
CHP Genel Merkezi’nin, sevmediği gazetelere akreditasyon uyguladığını da bilmeyen yok.
Benim kızdığım bu yazarların çifte standardı.
Hepinize akreditasyonun ne kadar olumsuz bir durum olduğunu gördüğünüz için günaydın demek geldi içimden.
http://www.8sutun.com/koseyazisi?id=1680
Yazarımız Burak Orhan yerel seçimler öncesinde CHP ile DTP arasındaki yumuşamaya dikkat çekerek önemli bir tespitte bulundu. DTP'nin de AK Parti'ye karşı muhalefetinde CHP ile omuz omuza bir siyaset güttüğünü yazan Orhan, bütçe görüşmelerindeki AK Parti'ye karşı DTP-CHP birlikteliğine dikkat çekti.
CHP'ye Ankara'da gidecek her oy DTP'ye
Tabi başlığı görünce nerde diyeceksiniz.
Cevabını vereyim.
29 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde.
CHP Lideri Deniz Baykal, 1991’deki “SHP-HEP” ittifakını örtmek adı altında, DTP’ye demediğini bırakmamıştı geçen sene.
Ama devir değişti.
Onlara göre zaman, komüniste, şoveniste, rantçıya, hırsıza, bölücüye şirin gözükme zamanıdır.
Özellikle Ankara’da hedef Melih Gökçek olunca, CHP için her yol mubahtır.
Murat Karayalçın’ı aday göstermese Ankara’da şanslarının çok düşük olduğunu dünya alem biliyordu.
Yapması gerekeni de yaptı aslında.
İşte bu nedenle, CHP ile SHP arasında bahar havası yaşanıyor.
DTP’nin bu süreçte Karayalçın’ı desteklemesi kadar normal bir şey olamazdı. Karayalçın, SHP’nin başına geçtiğinden beri DTP’li vekillerle samimi görüntüler içinde olagelmiştir.
***
Bu ilginç birlikteliği görünce, TBMM’de geçtiğimiz Plan ve Bütçe komisyonunda 2009 bütçesi görüşmelerinde yaşanan CHP-DTP ittifakı da çok anlamlı hale geliyor.
DTP AK Partiye karşı çıkmak adına CHP’lilerle omuz omuza mücadele ediyor.
DTP’nin Plan ve Bütçe Komisyonundaki tek üyesi Hasip Kaplan, saldırıyor CHP’liler destekliyor. Karşılıklı volelik pozisyonlar hazırlanıyor. Al da boş kaleye at deniyor.
DTP ve CHP seçimler öncesinde metropollerde gizli bir anlaşma yaptı mı diye sorası geliyor insanın.
Şahin Baykal, DTP’lilerin desteği için Kanarya olacak mı bunu seçim süreci gösterecek.
1991 senesinde sırf oy için HEP’lilerle ittifak yapan eski SHP yeni CHP; şimdi de iki oy için, iki belediye başkanlığı kazanmak için DTP’ye teslim olacak.
CHP eşittir MHP söylemi 30 Mart seçimlerinde CHP eşittir DTP şekline dönüşeceğini söylemek için çok ileri görüşlü olmaya gerek yok.
AKREDİTE BİR GÜNAYDIN
Gündemdeki bir diğer konu Başbakanlığın uyguladığı bazı gazetecilere yönelik akreditasyon konusu.
Geçtiğimiz hafta içinde bazı gazetelerin Başbakanlık muhabirlerinin akreditasyonlarının yapılmaması nedeniyle bunun basına yönelik ciddi bir sansür olduğunu koro halinde dile getirdi Aydın Doğan medyası.
İşin ilginç tarafı bunun sansür olduğunu söyleyen yazarlardan hiçbirisi Genelkurmay Başkanlığının basına yönelik uyguladığı akreditasyon konusunda tek kelime dahi yazmayan yazarlar. Oktay Ekşi dışında. Hakkını yememeli Oktay Ekşi bu konuda çok yazı yazdı.
Aslında Genelkurmay Başkanlığının akreditasyonu Başbakanlığınkinden çok farklı.
Genelkurmay’ın akreditasyonu gazetecilere değil kurumlara yapılıyor.
Yani Kanal7 ya da Zaman çalışan bir gazeteciyseniz, görüşünüz ne olursa olsun akreditasyon engeline takılırsınız.
Aynı uygulamayı geçmişte bugünün Ergenekon davasının sanığı İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu yaptığında da basından tık çıkmamıştı.
CHP Genel Merkezi’nin, sevmediği gazetelere akreditasyon uyguladığını da bilmeyen yok.
Benim kızdığım bu yazarların çifte standardı.
Hepinize akreditasyonun ne kadar olumsuz bir durum olduğunu gördüğünüz için günaydın demek geldi içimden.
http://www.8sutun.com/koseyazisi?id=1680