- Katılım
- 25 Eki 2006
- Mesajlar
- 12,862
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 122
Fenerbahçe’ye attığı iki golle ve özellikle de Volkan’ı yerine çivileyen müthiş frikiği ile bir anda ülke gündemine oturan Julio Cesar Da Silva De Souza... Yani Cesar ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ilgi çekeceğini düşünüyoruz. İşte haftanın kahramanı...
**Şu an bütün ülke Fenerbahçe’nin yenilmezliğine son veren müthiş gollerini konuşuyor. Daha önce de Galatasaray’a muhteşem bir gol atmıştın. Neler söyleyeceksin?
Fenerbahçe maçı bizim açımızdan son derece büyük önem taşıyordu. Ve aldığımız galibiyet de çok önemliydi. Gol attığım için elbette ki mutluyum ama her şeyden önce takım olarak galibiyet aldığımız için daha çok mutluyum. Galibiyette katkım olması tabi ki çok güzel. Fenerbahçe, her zaman şampiyonluk mücadelesi veren büyük bir kulüp ve sekiz maçtır yenilmiyorlardı. Fakat biz de takım olarak maça çok iyi hazırlanmıştık ve özellikle ikinci yarıda oynadığımız oyunla galip gelmesini bildik. Gaziantepspor’un gücünü bütün Türkiye’ye gösterdik.
**Bu maçta özel bir motivasyonunuz var mıydı? Başkandan gelen bir istek ya da prim vaadi gibi?
Başkanımız bize, “Bu maçı benim için oynayın ve alın. Sezden bunu istiyorum. Gerisine de karışmayın” dedi. Biz de maçı aldık ve gerisine karışmıyoruz. Başkanımız her şeyin en iyisini bilir ve yapar. Ayrıca Hocamız Couceiro’nun de bizi bu maça hazırlamak için özel çabaları oldu ama takım sırrı onlar. Ve en büyük motivasyon da elbette ki bize yenilgisiz ve 8 galibiyetle gelen lideri devirme isteğiydi. Bu özel bir başarı. Futbolu güzel yapan da bu olaylar. Bazı şeyler yaşarsınız ki şampiyonluk kadar mutlu eder insanı. Bu galibiyet bizim ve taraftarımız için öyleydi.
**Evet maçtan sonra aşırı bir sevinç gösterisi vardı sanki.
Biraz aşırı olabilir. Ama galibiyetin son dakikada gelmesi. Rakibinin Fenerbahçe gibi bir marka olması ve bizim aşırı isteğimiz sevincimizi de büyük yaşamamıza neden oldu. Büyük galibiyetin sevinci de büyük oluyor.
**Brezilya’da başlayan ve Avrupa’nın çeşitli kulüplerinde devam eden bir futbol geçmişin var… Ve şu an Gaziantepspor’dasın. Gaziantep’e gelmende ne etkili oldu?
Buraya gelmeden önceki son altı ayımda futboldan uzak kaldım. Kulübüm Rapid’le bir sıkıntı yaşadım ve bu sıkıntıdan dolayı futbol oynayamadım. Brezilya’da tek başıma antrenman yapmak zorunda kaldım. Zor bir dönemdeydim. Hocam Jose Couceiro da bu durumu biliyordu ve beni davet etti. Buraya gelmemi, Gaziantep’i ve takımı görmemi, ne düşündüğümü bilmek istedi. Ben de geçen sezonun sonuna doğru geldim ve arkadaşlarımla tanıştım ve herkesi sevdim. Onlar da beni çok iyi karşıladı, herkes çok sıcaktı. Sonuç olarak teklifi kabul ettim ve başladım. Şu ana kadar her şey yolunda gidiyor ki inşallah devamı da gelir.
** Türkiye’de çok fazla Brezilyalı futbolcu forma giyiyor. Çok önemli yeteneklerin yetiştiği bir ülkenin futbolcusu olarak Türk futbolunu nasıl değerlendiriyorsun?
Benim gördüğüm kadarıyla çok rekabetçi, yarışmacı bir lig var burada. Çünkü her takım kendine özgü bir sistemle oynuyor ve her maçta gördüğüm kadarıyla hepsinin kazanma hırsı, isteği çok yüksek. Şu ana kadar oynadığımız maçlarda öyle oldu. Zaten büyük takımları biliyordum ama diğer oynadığımız takımlar da gerçekten iyi futbol oynayan, çok mücadeleci takımlardı. Bence bu lig her geçen gün çok daha iyi oluyor, konuştuğum arkadaşlarım da bunu söylüyorlar. Gün geçtikçe Türk futbolunun çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
** Transferin gerçekleştiğinde başarılı olup olmayacağın merakla bekleniyordu. Daha sonra gösterdiğin performans ve attığın gollerle ‘Beklenen kurtarıcı’ olarak görülmeye başlandın. Nasıl değerlendiriyorsun bu durumu?
İnsanların ilk zamanlarda bu şekilde düşünmesi üzdü beni tabi ama hak vermiyor da değilim çünkü altı ay hiç futbol oynamamış bir adam olarak geldim ben buraya. Öyle şüpheleri olması normal ama gün geçtikçe bahsettiğiniz gibi goller geldi, kendime güvenim arttı. Hala tam olarak hazır olduğumu düşünmüyorum, önümde yapmam gereken çok şey var. Altı ay gibi bir süre hiç futbol oynamadığım için o maç ritmini yavaş yavaş yakalıyorum ve henüz istediğim seviyede değilim. İstediğim seviyeye bir an önce gelmem gerekiyor. Çünkü düşündüğüm zaman hocanın bana verdiği bir güven var, aşıladığı bir sabır var ben de bu sabrın sonunda bir şeylerin daha iyi olmasını istiyorum. Şu ana kadar kötü gitmiyor ama çok daha iyi olmasını istiyorum kendi açımdan.
Hürriyet
**Şu an bütün ülke Fenerbahçe’nin yenilmezliğine son veren müthiş gollerini konuşuyor. Daha önce de Galatasaray’a muhteşem bir gol atmıştın. Neler söyleyeceksin?
Fenerbahçe maçı bizim açımızdan son derece büyük önem taşıyordu. Ve aldığımız galibiyet de çok önemliydi. Gol attığım için elbette ki mutluyum ama her şeyden önce takım olarak galibiyet aldığımız için daha çok mutluyum. Galibiyette katkım olması tabi ki çok güzel. Fenerbahçe, her zaman şampiyonluk mücadelesi veren büyük bir kulüp ve sekiz maçtır yenilmiyorlardı. Fakat biz de takım olarak maça çok iyi hazırlanmıştık ve özellikle ikinci yarıda oynadığımız oyunla galip gelmesini bildik. Gaziantepspor’un gücünü bütün Türkiye’ye gösterdik.
**Bu maçta özel bir motivasyonunuz var mıydı? Başkandan gelen bir istek ya da prim vaadi gibi?
Başkanımız bize, “Bu maçı benim için oynayın ve alın. Sezden bunu istiyorum. Gerisine de karışmayın” dedi. Biz de maçı aldık ve gerisine karışmıyoruz. Başkanımız her şeyin en iyisini bilir ve yapar. Ayrıca Hocamız Couceiro’nun de bizi bu maça hazırlamak için özel çabaları oldu ama takım sırrı onlar. Ve en büyük motivasyon da elbette ki bize yenilgisiz ve 8 galibiyetle gelen lideri devirme isteğiydi. Bu özel bir başarı. Futbolu güzel yapan da bu olaylar. Bazı şeyler yaşarsınız ki şampiyonluk kadar mutlu eder insanı. Bu galibiyet bizim ve taraftarımız için öyleydi.
**Evet maçtan sonra aşırı bir sevinç gösterisi vardı sanki.
Biraz aşırı olabilir. Ama galibiyetin son dakikada gelmesi. Rakibinin Fenerbahçe gibi bir marka olması ve bizim aşırı isteğimiz sevincimizi de büyük yaşamamıza neden oldu. Büyük galibiyetin sevinci de büyük oluyor.
**Brezilya’da başlayan ve Avrupa’nın çeşitli kulüplerinde devam eden bir futbol geçmişin var… Ve şu an Gaziantepspor’dasın. Gaziantep’e gelmende ne etkili oldu?
Buraya gelmeden önceki son altı ayımda futboldan uzak kaldım. Kulübüm Rapid’le bir sıkıntı yaşadım ve bu sıkıntıdan dolayı futbol oynayamadım. Brezilya’da tek başıma antrenman yapmak zorunda kaldım. Zor bir dönemdeydim. Hocam Jose Couceiro da bu durumu biliyordu ve beni davet etti. Buraya gelmemi, Gaziantep’i ve takımı görmemi, ne düşündüğümü bilmek istedi. Ben de geçen sezonun sonuna doğru geldim ve arkadaşlarımla tanıştım ve herkesi sevdim. Onlar da beni çok iyi karşıladı, herkes çok sıcaktı. Sonuç olarak teklifi kabul ettim ve başladım. Şu ana kadar her şey yolunda gidiyor ki inşallah devamı da gelir.
** Türkiye’de çok fazla Brezilyalı futbolcu forma giyiyor. Çok önemli yeteneklerin yetiştiği bir ülkenin futbolcusu olarak Türk futbolunu nasıl değerlendiriyorsun?
Benim gördüğüm kadarıyla çok rekabetçi, yarışmacı bir lig var burada. Çünkü her takım kendine özgü bir sistemle oynuyor ve her maçta gördüğüm kadarıyla hepsinin kazanma hırsı, isteği çok yüksek. Şu ana kadar oynadığımız maçlarda öyle oldu. Zaten büyük takımları biliyordum ama diğer oynadığımız takımlar da gerçekten iyi futbol oynayan, çok mücadeleci takımlardı. Bence bu lig her geçen gün çok daha iyi oluyor, konuştuğum arkadaşlarım da bunu söylüyorlar. Gün geçtikçe Türk futbolunun çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
** Transferin gerçekleştiğinde başarılı olup olmayacağın merakla bekleniyordu. Daha sonra gösterdiğin performans ve attığın gollerle ‘Beklenen kurtarıcı’ olarak görülmeye başlandın. Nasıl değerlendiriyorsun bu durumu?
İnsanların ilk zamanlarda bu şekilde düşünmesi üzdü beni tabi ama hak vermiyor da değilim çünkü altı ay hiç futbol oynamamış bir adam olarak geldim ben buraya. Öyle şüpheleri olması normal ama gün geçtikçe bahsettiğiniz gibi goller geldi, kendime güvenim arttı. Hala tam olarak hazır olduğumu düşünmüyorum, önümde yapmam gereken çok şey var. Altı ay gibi bir süre hiç futbol oynamadığım için o maç ritmini yavaş yavaş yakalıyorum ve henüz istediğim seviyede değilim. İstediğim seviyeye bir an önce gelmem gerekiyor. Çünkü düşündüğüm zaman hocanın bana verdiği bir güven var, aşıladığı bir sabır var ben de bu sabrın sonunda bir şeylerin daha iyi olmasını istiyorum. Şu ana kadar kötü gitmiyor ama çok daha iyi olmasını istiyorum kendi açımdan.
Hürriyet