Canakkale savaşının Bilinmiyenleri.(İbretlik)

AfrA

New member
*/ÇANAKKALE SAVASININ BİLİNMEYENLERİ/*
*/Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine
kazandırmak istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize
İngilizlerin göz göre el koyduğunu, tüm ültimatomlarımıza rağmen paramızı
geri ödemediklerini ve bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak
Çanakkale'ye yolladıklarını/*
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/Enver Paşa'nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir
imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan gizli
anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl
geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece
hayran olunanların değiştiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/ Sultan Abdülhamid'in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale'deki
tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa
ettirdiğini, O'nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini
değiştirdiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir'i bombaladıklarını ve
86 şehit verdiğimizi
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/Avustralya'nın ve Yeni Zelanda'nın gençlerinin "Avrupa'yı Almanlardan
kurtarmak ve Avrupa'nın özgür kalmasını sağlamak" propagandasıyla
toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile
duymadıklarını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini
soran bir yaşlı adama "Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları
öldürmeye gidiyoruz" dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce
kilometrekarelik çöle doğru baktığını ve "Eee gelsinler ne olacak ki
burada yer çok" dediğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/Padişahın "Cihad" ilanını duyan ve Avustralya'da yaşayan iki zenci
müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit
edildiklerini, Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın
nedenini uzun süre anlayamadıklarını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç
yenilmediğini, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini,
bu donanmanın bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp
kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı
derecesinde inandıklarını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını,
gemilerden birinin adının "Agamemnon" olduğunu, Agamemnon'un binlerce yıl
önce Truva'ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan
komutanının adı olduğunu
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Agamemnon'un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına
kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL'in Çanakkale
zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını "Hektor'un İntikamını Aldık"
diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en
güzel şekilde ifade ettiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını
sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini
zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi
planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler kurduklarını

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/Şair deyince insanların aklına terbiye, iman ve insanlık sahibi yüce
kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de -hem
de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde
"Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya'nın çinilerini sökmek, İstanbul'un
en güzel lokantalarında balık yemek" olarak yazdıklarını
_____________________________ ___/*
*/Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı
ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin, İngiliz-Fransız donanmasının
gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul'da sevinç gösterileri yaptığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti
Eskişehir'e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını,
gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid'in bu teklife
şiddetle karşı çıktığını, "Biz İstanbul'u alırken Bizans İmparatoru
kanının
son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim!
Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz" dediğini, bu sözler üzerine
payitahtın utandığını ve İstanbul'da kalmaya karar verdiğini, Direkten
dönen bu düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral
çöküntü yaratmış olabileceğini

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım)
gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne
zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi
tarafından kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek
biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin
boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit
edemediklerini çünkü Nusret'in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra
sabaha karşı bıraktığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız
gemilerinin taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar
yaptıklarını daha sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz
gemilerine yol açmak için kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya
paralel yerleştirilen mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik
yaşandığını, ortalığın karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200
yıldır yenilmeyen dünyanın en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını
Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi
bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz
komutanlarının -muhtemelen kendileri tersini yapmış olacakları için- olaya
bir anlam veremediklerini Her fırsatta bize insan hakları, medeniyet,
modernite tokatları patlatanların o gün aldıkları bu insanlık dersi
karşısında şok geçirdiklerini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı
bombardımanda kullanılamaz hale gelince "Ya Allah Bismillah" diyerek üç
tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa
sürdüğünü

ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı
metal bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin
"Ocean" zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan "Ocean"ın
sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak
havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı
mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu başaramadığını
Bunun üzerine Komutanın "Bu merminin tahtadan bir maketini getirsinler, Bu
yiğidin fotoğrafını çeksinler" diye emir verdiğini, Bu fotoğrafın
hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının günümüze ulaşan tek fotoğrafı
olduğunu
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL'in Edremit'i ziyareti
sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin bilmediğini
Kaymakamın Seyit Onbaşı'yı Mustafa KEMAL'in huzuruna çıkarmadan önce
kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise giydirdiğini, bu olayın
Mustafa KEMAL'i derinden yaraladığını Kaymakam dahil orada bulunan herkesi
azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde
perişan yaşadığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin'de demirli olduğunu ve
ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile
Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını,
birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın taramacıları
sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar
sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin
ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar
yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini
anlayınca onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek
temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için
Mısır'da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce
askeri toplayıp "Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak"
diyerek bu askerlere baştan savma bir eğitim verdiklerini, Burada toplanan
askerlerin 16 farklı ülkeden geldiğini, Aralarında Müslümanların bile
olduğunu, daha sonra bu askerlerin savaş esnasında kandırıldıklarını
anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada toplanan askerlerin büyük
çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire sokaklarında
yapmadıkları rezilliğin kalmadığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli
"Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu
Birliği" yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş
harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya
tarihine geçtiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını,
akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını,
aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve
kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise
Ezineli Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin
olmadığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa'nın çıkarma
beklenen bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve
Türkleri olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu
bölgeye çekmeyi, bu sayede Avrupa'da savaşan Alman askerlerinin karşısında
daha zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı
amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal
olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman
Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine
rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat
Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları
kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini
değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek
güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle
emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar
akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların tüm
savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını/*

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri
birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve
arkadaşlarının eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı
koyduğunu, mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş
edilmediğini, neredeyse hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların
orada çakılı kaldığını, bir santimetre ilerleyemediklerini, takım
komutanlarının üstlerine telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında
kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini,
dışarıdaki kıyımı gören İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun
üzerine komutanlarının onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya
gönderdiklerini Havadan savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz
pırpır uçağının pilotunun kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin
kıpkırmızı kan ile dolduğunu gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç
şey olduğunu söylediğini ve muhtemelen aklını oynattığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu
çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma
yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken
zamanın kanla kazanıldığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o
bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin
kaçarak bölgeyi terk ettiklerini, bu olayın yıllar sonra kendi
raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup
ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya
çalıştıklarını, Başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge
askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını Ölümün kesin
olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin
kullanıldığını Mel GIBSON'un gençlik yıllarında başrol oynadığı
"Gallipoli" adlı sinema filminde bu konuya inceden göndermeler yapıldığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/İngilizlerin tüm savaş boyunca hata üstüne hata yaptıklarını, aptalca
kararlar aldıklarını, emir-komuta zincirlerinde sürekli kopukluklar
olduğunu, verilen önemli emirlerin asla yerine ulaşmadığını, kimden
geldiği belli olmayan emirlerle önemli stratejik hatalar yaptıklarını,
mevzi ve can kaybının bu nedenle çok artığını, İngiliz savaş
kaynaklarında,
askerlerin anılarında ve araştırma eserlerinde bunun gibi yüzlerce olay
yaşandığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Gelibolu siper savaşlarının tarihin gördüğü en acıklı savaş olduğunu, on
binlerce askerin savaştığı düşman askerini bir kere bile göremeden can
verdiğini, İngilizlerin tokat üstüne tokat yedikçe Türk siperlerine kurşun
yağdırır gibi bombalar yağdırdıklarını, kolların bacakların havalarda
uçtuğunu, yerin altının ve üstünün sürekli yer değiştirdiğini, her
defasına "Tamam bu sefer canlı Türk bırakmadık" diyerek saldırıya
geçtiklerini, her defasında Allah'tan başka sığınacak hiçbir şeyleri
kalmamış Mehmetlerin kabus gibi tekrar tekrar karşılarına çıktığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Savaş istatistiklerine göre bir m2'ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın
dünya savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu Havada iki merminin
çarpışma ihtimalinin 600 milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden
Çanakkale'de
onlarca bulunduğunu Savaş Gazilerinin "Cehennem diye bir yer vardır Biz
orayı gördük" dediklerini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Galatasaray Sultanisi (Lisesi) öğrencilerinin okul sıralarını bırakarak
cepheye koştuklarını, 15-16 yaşlarındaki bu fidanların hepsinin tek bir
saldırıda İngiliz makinelisi ile biçildiğini, Olayı gören bir Türk
askerinin yıllarca ağzını bıçak açmadığını ve ne zaman Çanakkale'den
bahsedilse hüngür hüngür ağladığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Darü'l Fünun'un tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için o sene hiç
mezun vermediğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Gömülemeyen ölülerin on binleri bulduğunu, ortalığın kokundan ve
sineklerden geçilmediği, domuzun bile yaşamayacağı şartlarda askerlerin
savaştığını, ilk ateşkesin dostluk gösterisi değil, şartların her iki
taraf için de artık kaldırılamayacak kadar ağırlaştığı için zorunlu olarak
alındığını İki tarafın askerlerinin o gün arkadaşlık yaptıklarını,
birbirlerine cigara, yiyecek ve tespih, yüzük, rütbe gibi ufak tefek
hediyeler verdiklerini, bu manzarayı gören bir Türk Subayının "gören
insanın zalimleşeceğini, bir zaliminde insanlaşacağını" ifade ettiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Ortalığı basan sinekler yüzünden hiçbir yiyecek maddesinin birkaç tane
sinek yutmadan yenilemeyeceğini, Salgın hastalıkların da savaş kadar can
aldığını, bir İngiliz askerinin hasta arkadaşını büyük abdestini yapmak
için tuvalet çukuruna girerken gördüğünü, oradan çıkmayınca çukura
koştuğunu, hasta askerin bayılarak pisliklere batmış olduğunu,
arkadaşlarının ise onu yukarı çekemeyecek kadar güçsüz kalmış olduklarını,
bu hasta askerin kendi pisliğinde boğularak can verdiğini Çanakkale
savaşlarına daha önce hiç bilinmeyen zeka ürünü hileler ve aldatmacalara
başvurulduğunu, Türklerin soba borularından top bataryaları yaptığını ve
bu şaşırtmacanın işimize çok yaradığını, askerlerin Tahta düzenekler
yaparak siperden hiç çıkmadan tüfek atışı yapabildiklerini, bomba fırlatan
düzenekler yapıldığını, İngilizlerin Türk topçusunu yanıltmak ve zaten az
olan mühimmatı boşa harcatmak için tahtadan kocaman gemiler inşa edip
yüzdürdüklerini Toprağın altında bile savaş olduğunu, her iki tarafın
tüneller açarak düşman siperlerinin altına kadar gelip patlayıcı
yerleştirdiklerini, bu şekilde iki tarafın da çok kayıp verdiğini

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
*/İkinci çıkarmadan önce İngilizlerin komutanlarını değiştirdiğini, yeni
gelen Sopford'un emekli bir asker olduğunu, çıkarma yapıldıktan sonra uzun
zamandır Gelibolu'da bulunan tüm subay kadrosunun şiddetli itirazlarına ve
"Hemen şimdi saldırırsak Türkleri arkadan çevirip bu işi bitiririz, bu
tepeler bomboş" önerilerine karşın büyük bir aptallık yaparak "Yoldan
geldik yorgunuz Bugün dinlenelim, yarın rahat rahat savaşırız" diyerek
askerlerine dinlenme emrini verdiğini, çıkarma yapan askerlerin bomboş
tepeler önünde gün boyu denize girerek eğlendiğini, mangal yaparak keyif
yaptığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Bu sırada çıkarmayı haber alan Esat Paşa'nın Yarımadanın öbür ucunda
bulunan birliğe düşmanı karşılama emrini verdiğini, bu komutanın ise
"Askerlerim günlerdir uykusuz ve yorgun Bu şartlar altında yarımadayı
yürüyerek geçemeyiz" itirazını anında o subayı görevden alarak
cevaplandırdığını, yerine Anafartalar Grup komutanı olarak Mustafa KEMAL'i
görevlendirdiğini, aç, yorgun ve sefil Mehmetlerin Mustafa KEMAL'in
arkasından 20 saat yürüdüğünü, bu sırada İngiliz askerlerinin kıyıda
mangal ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zıt ve mantıksız şartları
yaşan birliklerin sabah güneşinde karşılaştıklarını, Türk askerinin
mermiyle, mermi bitince süngüyle ve daha sonra kendini uçurumdan aşağı
atarak vatan toprağına yapılan son saldırıyı da durdurduğunu,
Conkbayırı'nın 24 saat içinde 7 kere el değiştirdiğini, bunun bir savaş
değil, boğuşma olduğunu, sonunda İngilizlerin ne yaparlarsa yapsınlar bu
işi başaramayacaklarını anladıklarını, İngilizlerin ve tüm
işbirlikçilerinin bu işten vazgeçme kararı aldıklarını, Çanakkale
seferinin son direnişinin ileride vatanı bir kere daha kurtaracak ve
Cumhuriyeti kuracak olan genç liderimizi tüm dünyaya tanıttığını Müslüman
ülkelerde Mustafa KEMAL'in kahraman ilan edildiğini, kartpostallarının ve
posterlerinin kapış kapış satıldığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Mustafa Kemal'in Anafartalar'da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan
cep saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini
engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL'in askerin
morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, daha
sonra Liman Paşa'ya parçalanan saatini hatıra olarak verdiğini ve Liman
Paşa'nın çok şaşırıp heyecanlandığını ve kendi altın köstekli cep saatini
Mustafa KEMAL'e hediye ettiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Çanakkale'de doktorların askerlerden daha çok yorulduğunu, binlerce
yaralıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, Ümitsiz vakalarla hiç
ilgilenilmediğini ve kurtulma şansı olanlara öncelik verildiğini, Bir Türk
doktorun önüne kendi oğlunun getirildiğini, "Kurtulma şansı yok"
diye oğlunu tedavi etmediğini, hemen bir sonraki yaralıyı istediğini,
yaralılardan ancak ertesi gün başını alabildiğini ve o zaman oğlunun
mezarına gidebildiğini
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/İngilizlerin kendi ifadelerine göre mükemmel bir geri çekilme planı
yaptıklarını, hiçbir kayıp vermeden çekip gittiklerini, onların ifadesine
göre Türklerin hiçbir şeyden haberinin olmadığını ama yine kendi
yalanlarını kendi kaynaklarından suratlarına tükürürcesine, ger çekilme
esnasında bizim siperlerden onların siperlerine üzerine kağıt sarılmış bir
taş fırlatıldığını, bu kağıtta düzgün bir İngilizceyle "Gittiğinize
üzülüyoruz, Süveyş Kanalında Görüşürüz" yazdığını Bu olayın, geri
çekilmeden Türklerin haberleri olduğunu ama artık savaşamayacak kadar
yıpranmış olduklarını ispatladığını Okuma yazma oranının yüzde beşlerde
olduğu bir dönemde bizim Çanakkale'ye hangi yetişmiş evlatlarımızı
yolladığımızı ve memleketin en az 100 yılını bozuk para harcar gibi
harcadığımızı
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Gelibolu topraklarına çıkıp, Marmara denizini görebilen sadece tek bir
İngiliz askeri olduğunu, bu askerin aslen İrlandalı olduğunu, Türk
askerini şaşırtmak için gece kumsala tek başına çıkıp bir sürü meşale
yakarak çıkarma sanki oraya yapılıyormuş gibi bir kandırmaca yapmaya
çalıştığını, bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarımadanın çok
içerisine kadar girdiğini, daha sonra bir şekilde dönerek kurtulduğunu, bu
olayın yıllar sonra askeri günlükler okununca öğrenildiğini/*

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Savaşta Türk ordusunun tek bir pırpır uçağı olduğunu, bu uçağın arada
sırada askere moral vermek için uçtuğunu, bu uçağın tüm birliklerimizin
sevgilisi olduğunu ve ona "Tek Kuyruk" adını taktıklarını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Savaşın özellikle sonlarına doğru ordunun istihkakları azalttığını,
askere günde sadece yarım ekmek verilebildiğini, bu ekmeğin de taş gibi
kuru olduğunu Açlık içinde siperlerde yaşayan Mehmetlerin ayakkabı
köselelerini kaynatıp çorba niyetine içmeye çalıştıklarını Eğer fedakarlık
buysa bizim bildiğimiz hiçbir fedakarlığın fedakarlık olmadığını
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Medeniyetin öncüsü İngilizlerin beyaz
bayrak sallayan Türk askerlerini kurşuna dizdiğini, esir askerlerimizi
tahta barakalara doldurarak yaktıklarını Esir alınan aç Türk esirlere
maymunlara fıstık atar gibi yiyecek kırıntıları atarak eğlendiklerini Türk
askerinin savaşta silahsız düşman askerini öldürmediklerini hayretle
gördüklerini, bu sayede çok sayıda İngiliz ve Anzak'ın ölümden döndüğünü,
bunlardan birinin sonraki yıllarda İngiltere Genel Kurmay Başkanı
olduğunu, yaşadıkları ağır yenilgiyi psikolojik olarak örtbas etmek için
yapılan son centilmen (!) savaş olduğunu söylediklerini,
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/İngiltere ve Avustralya'nın aradan bu kadar yıl geçtikten sonra
Gelibolu'nun küresel miras olduğunu ve uluslar arası toprak sayılmasını
istediklerini, kendi şehitliklerinin olduğu bölgelerin ise kendi
toprakları

olarak kabul edilmesini istediklerini/*

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Anzak günü olarak kutlanan 25 Nisan'da TV'lerde Anzak törenlerinin en
ince ayrıntısına kadar anlatıldığını, aynı gün yapılan bu memleketin
gerçek sahibi her görüşten Türk gençlerin 20 bin kişilik yürüyüşünün ise
Türk TV'leri tarafından, gösterilmediğini/*
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

*/Çanakkale savaşının sonuçları itibariyle hiçbir savaşla kıyaslanamayacak
kadar Dünya'yı etkilediğini, Bir çok ülkede politik gidişi etkilediğini,
özellikle Rusya'da Bolşevik devrimine yol açtığını Yarım milyon cesedin
ise Gelibolu'da toprağın kimyasını değiştirdiğini ve yeşillendirdiğini
Hâlâ toprağın altında kemikler, boş mermi kovanları ve patlamamış top
mermileri çıktığını/

 

SpyAgeNT

New member
Süpersin...! Enver Paşa'nın Allah belasını versin!!! Bu arada mehmetçik için üzülcek bir şey yok Dünya'nın en büyük mertebelerinden birine ulaşmışlar ve en güzel içecek olan şahadet şerbetini içmişler...!
 

HTML

Üst