Buyrun o zaman!

lonpofiely

Banned
Katılım
10 May 2007
Mesajlar
152
Reaction score
0
Puanları
0
'Buyrun o zaman!'


Taraf'ın genç yazarı Yıldıray Oğur, bugünkü yazısında "Sahiden iç savaş mı istiyorsunuz?" diye sorduktan sonra öyle düşündürücü bir Türkiye tasviri yaptı ki: İnsanın yüzüne tokat gibi çarpan tam bir korku filmi senaryosu gibi...



Yıldıray Oğur/Taraf

Buyrun o zaman

Sahiden iç savaş mı istiyorsunuz.
Tamam öyleyse. Ama bakın sonra pişman olduk diye yoldan dönmek yok.
Gelin öyle bir savaşalım ki nasıl geçen 1000 yıl dünya Türklerin ve Kürtlerin binbir badire atlatan birlikteliğini konuştuysa önümüzdeki binyıl da Kürtlerin ve Türklerin korkunç savaşını konuşsun.
Öyle bir birbirimizi kıralım ki ne Yahudi soykırımı hatırlansın, ne İspanyol iç savaşı, ne Ruanda ne de Bosna... Vahşetimizi anlatan Spielberg filmleri Oscarlar alsın. Birlikte yaşamayı beceremedik bari iç savaşımız dillere destan olsun.
En baştan anlaşalım. Öyle bir kere savaşa tutuştuk mu ortasında mızıkçılık yapıp barış çağrıları, kardeşlik edebiyatı falan yapmak yok. Kan tutanlar, ceset görünce kusanlar, roket sesinden korkanlar şimdiden terk etsinler savaş alanını.
Ortak kutsal kitabımız üzerine el basalım: Yemin edelim. Hiç acımayacağız birbirimize. Komşumuz, okul arkadaşımız dinlemeyeceğiz. Birbirimize karşı öyle gaddar olacağız ki 1000 yıllık muhabbetimizden geriye en ufak bir iz kalmayacak. Bütün dünya bizim birbirimize reva gördüğümüz bu vahşeti konuşacak. Asla manşetlerden düşürmeyeceğiz iç savaşımızı. Bağdat’ta 200 kişi mi öldü? Balıkesir’de 500 kişi ölecek. Onlar kelle mi kesti, biz karın deşeceğiz.
Nasıl başlasak?
Hazır Bolu mahkemeleri “düşünce özgürlüğü” kapsamında saydı, oradan başlayabiliriz.
15 şehide karşı 15 DTP’li.
Meclis kürsüsünden teslim olun çağrısı yapılsın önce. Şayet devletin şefkatli kollarına teslim olmayıp kaçarlarsa Meclis’te sürek avına çıksın ulusalcı-milliyetç i vekiller.
Onlar beceremezse profesyoneller çağrılsın Ergenekon hapishanelerinden. JİTEM’in kurucusu Albay Arif Doğan, Veli Küçük, Oktay Yıldırım, Zekariya Öztürk’ten vatan için son bir hizmet daha istensin.
Şemdinli bombacısı astsubaylar DTP’lileri yakalamak için Meclis kulislerinde pusu kursunlar. Operasyonda Mehmet Ağar ile Sedat Bucak’ın arazi bilgilerinden faydalanılsın.
İpsiz Recep’in hikâyesinden dizi yapan TRT iç savaş özel yayına geçsin. Canlı yayın için Ertürk Yöntem geri çağrılsın. Öldürülen PKK’lıların cesetleri çizgi film aralarında yayımlanacak Anadolu’dan Görünüm programıyla çocuklara da izletilsin.
Kızmayın, hemen mideniz kalkmasın. İç savaşa tutuştuk bir kere.
“Türkiye Türklerindir” rumuzunun hakkını versin Hürriyet. Genel Yayın Yönetmeni “Erbil’de 2000 evin camını kırsak Barzani akıllanır” yazılarının dozajını artırsın. Yılmaz Özdil’in kalemi serbest bırakılsın, ölüm-kan metaforları sansürlenmesin. Türk Solu’ndan Gökçe Fırat’a da Ahmet Hakan’ın karşısında yer açılsın. Altınova haberlerinde Kürtler’den “doğu kökenli vatandaşlar” diye bahsederek Kürtlerin bu topraklarda bir kökeni olduğunu çaktırmadan bize yutturmaya çalışan editörler işlerinden atılsın.
Bu arada Altınovalılar; hadi biraz hareket. Öyle iki kişi öldürüp, üç beş cam çerçeve indirmekle olmaz. Oturmaya mı geldik. Daha birbirimizi keseceğiz. Egeden denize dökeceğiz ‘işbirlikçi’ Kürtleri.
Kürtlerin de eli armut toplamasın tabii. Karakolları bıraksınlar, bataklığı kurutsunlar. Erlerin sıcak evlerinden, zorunlu askerlik gereği soğuk dağlara çıkışına karşı bir tedbir düşünsünler.
Mesela köklerini kazıtmak için asker uğurlama zamanı Esenler Terminali’ne, Harem’e roketli saldırı düzenleyebilirler. Ya da gürültücü asker uğurlama konvoylarının yoluna mayın döşeyebilirler.
Yaratıcı olsunlar, ne yaparsak Fatih’teki Türkler, Horhor’daki Kürtleri kebapçıların lahmacun fırınlarında yakmaya başlarlar diye hesap edip öyle eyleme geçsinler. Boş yere üniversiteye hazırlanan zavallı dershane çocuklarını patlatmaktan vazgeçsinler.
Halkla ilişkilersiz savaş olmaz. Acılı asker ailelerine “ Çocuğunuzu demokratik özerklik, demokratik anayasa talebimize karşı çıktığı için öldürdük” açıklaması göndermeli PKK. Evlat acısı yeterince bağırtmaz, bir de çocuklarının bir hiç uğruna öldüklerini hatırlatmalı onlara.
Kürtler ile Türkler birbirini kırarken vicdan sahibi hiç kimse de ne olur bu iç savaşta araya girmesin lütfen.
Ne kimse PKK’ya “ayrı devletten vazgeçtin, siyasi talepler için artık ne diye adam öldürüyorsun” diye hesap sorup boş yere Kürtleri üzsün, ne de biri çıkıp Genelkurmay’a “5 kez basılan, geçen yıl uydu görüntüleriyle ihmalinizin ortaya çıktığı bir karakolda ölen 15 gencin hesabını verin” demeye cesaret etsin. Başbakana, hükümete, aydınlara bu iş nereye gidiyor, ne yapacaksınız diye isyan edip öfkelerini çekmeye de gerek yok.
Türkler Türk, Kürtler Kürt cephesinde sessizce ölenleri saysın.
Yesinler birbirini, bırakın.
Nasıl olsa bir gün savaşmaktan yorulurlar, akıllanıp barışırlar. Baksanıza Abdullah Öcalan kendisiyle İmralı’da görüşüp pazarlık eden kişinin Ergenekon’da yakalanmamak için Rusya’ya kaçan Tuğgeneral Levent Ersöz’ün, tutuklu yardımcısı Emekli albay Atilla Uğur olduğunu söylemiş avukatlarına.
'Bu sorunu kendi aramızda çözelim' demiş Öcalan’a albayken.
Tamam, aralarında çözsünler o zaman, izin verin. Görüştürsün devlet bunları. Çıkarsın Ergenekoncuları hapisten, götürsün İmralı’ya.
Ahmet Türk ile tokalaşmaya bile tenezzül etmeyen Erdoğan çözemeyecek bu işi anlaşıldı.
Siviller çözemedi. Bari askerler çözsün.
Çok mu sert oldu? Acımasız. Komik. Mide bulandırıcı?
İnanın bu yazıyla kimseyi üzmek istemedim. Bu yazıyla kimseyi kırmak, kimsenin midesini bulandırmak, kimseyi güldürmek, kimseyi ağlatmak istemedim.
Ama kabul ediyorum, evet sizi korkutmak istedim. Umarım çok korkmuşsunuzdur. Korkun ve bir şeyler yapın. Korkun ve ne yapıyorsanız onu yapmaktan vazgeçin. Korkun bu gidişattan. Başımıza gelecek en uzak, en korkunç, en acı ihtimali düşünerek korkun.
Korkun ve başkalarını da korkutun. O ihtimal ortadan tamamen kalkana kadar barışın üzerine titreyerek, korkun.
 
Geri
Üst