Bunun adı teneke suikast

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
BUNUN ADI TENEKE SUİKAST


pic.php


Sözde Bülent Arınç suikastı

Atilla Akar Türkiye'de suikast konularını araştırmış yazmış nadir gazetecilerden biridir. Gazeteci-Yazar Akar, atillaakar.com.tr sitesinde Bülent Arınç "suikastını" bakınız nasıl değerlendirdi:

“Bu kez lafı dolandırmadan doğrudan konuya gireceğim. Dünya ve Türkiye tarihinde olmuş bütün suikastları ve girişimlerini incelemiş, bu konuda iki de kitabı olan bir yazar olarak söylüyorum; Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’a yönelik olduğu söylenen suikast iddiası türünden “acayip” bir olayı ilk defa görüyorum. Bana göre dile getirilen iddiaların bazı açılardan oldukça “kafa karıştırıcı” yönleri mevcut. Gene de iddia vahimdir ve üzerinde “çok yönlü” olarak düşünülmelidir.

Daha doğrusu suikastlar tarihinde ve istihbarat literatüründe böyle bir kavram mevcuttur ve daha ziyade sanki onu andırıyor gibidir. Bu kavram “Teneke Suikast”tır. (Teneke Suikast: çeşitli siyasi hesaplarla gerçekte yapılmamış ama yapılmış yahut yapılacakmış gibi gösterilen suikasttır. Daha doğrusu gerçek suikasttan ziyade suikastın “şov”udur. Örneğin geçmişte François Mitterand’ın kendisini yeniden siyaseten parlatmak ve gündeme oturtmak için böylesi bir “düzmece suikast” tertiplettiği söylenir.) Meraklı okurlarıma bu konuda Bernard Thomas’ın -kitapçılarda değil ama sahaflarda bulabilecekleri- “Tarih Boyunca Polis Kışkırtmaları” (Koza Yayınları. 1975) başlıklı eserini okumalarını tavsiye ederim.

Ancak konuya girmeden önce önemle belirteyim; burada Bülent Arınç’ın kendi kendine olmayan bir suikast girişimi tertiplettirdiğini yahut bu imajı yarattığını iddia edecek değilim.
Fakat burada bazı “güçler” Bülent Arınç üzerinden, Arınç’ı da içerir bir şekilde (Ki, AK Parti içine ordu karşıtı beyanlarıyla en çok öne çıkan isim o olduğu için seçilmiş olabilir) bir “senaryo” hazırlamış ve uygulamış olabilirler. Muhtemelen buna “servis” edilme biçimine bağlı olarak Bülent Arınç’da inandırılmış olmalı ki, o günden beri adeta bağırıp duruyor.

Hatırlarsak partisinin Manisa’daki İl Danışma Meclis toplantısında üstü kapalı olarak konuya değinen Arınç şunları söylemişti: “Siz bu zihniyetle devam ederseniz, Bizi vatan haini gözüyle görmeye devam ederseniz ve bu suçlamalara aynen iştirak ederseniz Türkiye’de birilerine hedef göstermiş olursunuz. Bu birilerinden hedef gösterdiğiniz insanlar bir şekilde zarar görecek olursa memnun mu olacaksınız?” Bülent Arınç, bununla da yetinmeyip “olayı MGK’na götüreceğini” söyleyip, bir “Milli güvenlik sorunu” haline getireceğini de ayrıca açıkladı. (Bülent Arınç gerçekten bu konuyu MGK’ya getirir ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un istifasını isterse o zaman kafamda bazı soru işaretleri kaçınılmaz olarak oluşacaktır ama şimdi değil!) Bakalım “iş” nereye varacak?

Hatta böylesi muhtemel bir “suni suikast”ın “ikili” bir amacı bile olabilir. Hem Arınç üzerinden orduyu zorda bırakacak fiili bir “durum” yaratmak hem de Arınç’a bir “dolaylı gözdağı” verilerek ona muhtemel bazı konulardaki ittifaklarından “geri adımlar” attırmak. (Bu arada Bülent Arınç'ın bayramdan sonra "Ne Danıştay ne Bülent Arınç kalacak?" şeklindeki sözlerini de nedense hatırladım!) Kısaca ister “gerçek” ister “uydurma” olsun olayın kendisi gerçekten ilginç. Maalesef toplumumuz, medya, istihbarat merkezleri, yöneticiler şu anda “tek odak teorisi”ne fazlasıyla kapıldıklarından, “şablon izahlar” a fazlasıyla inandıklarından “çoklu odaklar”ı ve planları yeterince göremiyor olabilirler.

Kolay infiale kapılma, aceleden gaza gelme, hemen “hazır adresler” gösterme, “etiketleme” standart beyinlerin en tipik göstergesidir. “Kuşkular” nedense hep “tek yönü” ve “tek adres”li yorumlar duyulurken başka türlü de olabileceğini akıllarına dahi getirmek istemiyorlar. Oysa “oyun içinde oyun”lar olabilir ve bunlar öyle “konserve izahlar”la bir çırpıda anlaşılamaz…

Peki bu olayda basında geçtiğine göre ilk anda göze çarpan “tuhaflıklar” nelerdir?

İddia 1: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin bulunduğu sokakta ‘suikast’ şüphesiyle gözaltına alınan Genelkurmay Karargahı’nda görevli Albay E.Y.B. ile Binbaşı İ.G’nin, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli oldukları öğrenildi.

Yorum: Eğer bunlar “suikast timi” iseler hakikaten dünyanın en “embesil” suikastçıları olmalılar. Sokakta defalarca turlamaları bir yana “Albay” ve “Binbaşı” rütbesinde suikastçılarda yeni “icat” olmalı. Oysa biz suikastlar tarihinden biliyoruz ki, suikastçı odaklar genellikle “taşeron” kullanırlar ve asla kendilerini riske atmazlar. Bunlar da genellikle kolay bulunabilen “lümpen” yahut “yarım akıllı” tetikçilerdir. Oysa burada bu işler için özel eğitim almış “Özel Kuvvetler”e mensup iki subay söz konusudur. Ayrıca arkasında güçlü bir “yapı” varsa o planların çoktan “zaten hazır” olması gerekmez mi?

İddia 2: bir ihbar üzerine durdurulan şahıslar biri TSK’ya ait, diğeri kiralık iki araçtaydılar. Suikast ihbarında bulunan kişi Bülent Arınç'ın korumalığını yapan kişiydi. İhbar 20 gün önce yapılmıştı.

Yorum: 20 gün önce yapılan “ihbar”a niçin 20 gün sonra “operasyon” yapıldığı sorusu bir yana hiçbir suikastçı bağlı bulundukları kurumun (burada TSK) aracıyla gelmezler ve ayrıca kimlik beyanı gerektiren kiralık araçta kullanmazlar. Daha ziyade “çalıntı” araç kullanırlar. Ayrıca defalarca ve günlerce aynı sokakta “kabak gibi” turlamazlar.

İddia 3: Merkez Komutanlığı yetkilileri beklenirken savcılık talimatıyla araçlarda ve iki subayın üzerinde arama yapılmaya başlandı. Bu sırada Binbaşı İ.G.’nin bir not kağıdını ağzına götürerek yemeye çalıştığı fark edildi. Kağıt Binbaşı’nın elinden alındı. Savcı not kağıdına el koyarken, notta “1424 Cadde ....” şeklinde devam eden ve Arınç’ın adresinin bulunduğu tespit edildi.
Yorum: Bunlar nasıl “eğitimli” suikastçı ki, bir adresi ezberleyecekleri yerde bir kâğıda yazıp, o kâğıt ceplerinde turluyorlar. O ana kadar Arınç’ın evini tespitten bile acizlerse zaten hiçbir işe yaramazlar demektir. Ayrıca o cadde üzerinde başka bir yeri “istihbari amaçlı” olarak gözlüyor olabilirler. O kişinin bilinmemesi içinde böylesi bir “yöntem” seçmiş olabilirler.

İddia 4: Şahıslar silahlıydılar. (Ki, bu beyan Arınç’ın kendisine ait) Ancak bu silahlar kendilerinin zimmetli, ruhsatlı silahlarıydı. (Genelkurmay açıklamasında bu yok)

Yorum: hangi suikastçılar kendi “beylik” silahlarıyla suikast yapmaya giderler ki? Suikastlarda kullanılan silahlar “ruhsatlı” olmayıp, yasadışı-yeraltı piyasasından ya da başka yollarla kolaylıkla temin edilebilecek türde silahlardır. Hiçbir suikastçı –varsa- kendi özel silahıyla suikast yapmaz.

Dolayısıyla bu olay “suikast timi”nden ya da planından çok başka durumlara daha baştan itibaren benziyor. O halde ne olabilir? Varsayımlarımızı yürütmeye devam edelim;

1) Olay gerçekten suikast amaçlıdır. (Bu tez eldeki verilerle şimdilik çelişmektedir)
2) ”Yakalanan ekip” takip ve izleme yapmaktadır. Ancak Arınç’ı mı başkasını mı izledikleri belli değildir.
3) “Yakalanan ekip” dinleme yapmaktadır. Ancak Arınç’ı mı başkasını mı dinledikleri belli değildir. (Fakat araçlardan dinleme sistemi çıkmadığı söylenmektedir.)
4) Bilemediğimiz ya da akla gelmeyen bir nedene bağlı olarak oradadırlar. Dolayısıyla bu “neden” bilinemediği için ilk anda yapılan bir “yanlış analiz” veya “paranoya” sonucu olay “suikast şüphesi”ne evrilmiş ve bugünkü içinden çıkılmaz halini almıştır.
5) Bilinçli olarak böylesi bir “senaryo” üretilmiş, o kişilerin orada gerçekte niçin bulundukları bilindikleri halde sanki bir “suikast timine” baskın havası verilerek olay birileri tarafından başka yönlere çekilmek istenmiştir.

Nitekim son Genelkurmay Başkanlığı açıklaması bu konuda bize bazı ipuçları sunmaktadır. Buna göre; “Söz konusu askeri personel, uzun süredir devam eden, kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirilmişlerdir.” denilmektedir.

O halde akla şu soru gelmektedir; Acaba bu “operasyon” bir “karşı-operasyon” olabilir mi? Yani ki “bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel”i (Nereye ve kimlere sorusuyla birlikte) “koruma” amaçlı yapılmış olabilir mi? Böylelikle bir tür “misilleme” yapılmış ama bu misilleme “Arınç’a karşı suikast” söylemiyle mi perdelenmiştir? Bu noktada Bülent Arınç’ın adı kullanılıp boş yere paniğe mi sevk edilmiştir? Böylelikle zaten süren psikolojik savaşa bir de “suikast senaryosu” argümanı mı eklenmiştir?

Elbette ki, şu da unutulmamalıdır. Bu ülkede defalarca cinayetler işlenmiştir ve bu odaklar (tetikçilerin bir kısmı bulunsa bile) aydınlığa kavuşturulamamıştır. Ordu içindeki “kontrgerilla” iddiaları da tüm açıklığıyla ortaya konulamamıştır. Bu açıdan bakıldığında Bülent Arınç dahil, şu anda ülkeyi yöneten herkes “potansiyel” olarak “suikast hedefi” sayılmalıdır. Bu anlamda ihtimal “sıfırdır” kimse diyemez. Ancak bu “olasılık hesabı”ndan hareketle de kimse “kesinlik” de öne süremez. Zaten aynı nedenle çok dikkatli olarak araştırılmalı ve tartışılmalıdır. Ancak en azından şu süreçte tüm yönleriyle araştırılmadan da köşeli kanaatler ya da sıklıkla yapıldığı gibi “ima”lardan kaçınılmalıdır. Aykırı sorular soran herkese de hemen “Ergenekoncu musun siz” yaftası vurulması, fikirleri susturma alışkanlığından vazgeçilmelidir. Ünkü şu sıralar en çok “aykırı sorular”a ihtiyacımız var gibi geliyor bana.

Tabii her ne olursa olsun olayın kendisi vahimdir. Çünkü ortada Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan Yardımcısı'nı öldürmeye teşebbüs hazırlığı iddiası vardır. İkinci vahim yanı bunun Türkiye Cumhuriyeti ordusu veya onun içinden birilerinin yapacağı varsayılmaktadır. Sırf iddianın ortalığı “karıştırması” bile yeterince yıpratıcıdır. Kurumlar arası güvensizlik ve “iç savaş”a tavan yaptırmaktır. (Öyle ki “kurumlar arası savaşı kızıştırmak” isteyen kimi güçlerin eseri olabilir. Bu açıdan bakıldığında Ak Parti Elazığ Milletvekili Fevzi İşbaşaran’ın “Tarikat karşıtı polislerin komplosu” açıklaması ilginçtir!) O bakımdan ister “gerçek”, ister “yalan” isterse de “teneke” olsun yarattığı etkiler mide bulandırıcıdır. Sonuçta hepsi kötüdür ve devletin “ne halde” olduğunun bir göstergesidir. O yüzden hiçbir “önyargı”ya mahal bırakmayacak şekilde bu olay en ince ayrıntısına kadar aydınlatılmalı ve tartışmasız bir şekilde net olarak ortaya koyulmalıdır. Yok eğer gerçekten bir “suikast girişimi” hazırlığı var ise de – varsayımlarla değil delilleriyle birlikte- gereği bir an önce yapılmalıdır…

Bu açıdan bakıldığında olayın “şuyuu vukuundan beter” bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz…

Bu arada unutmadan kimi “ufuksuz kafalar”a da “uyarı”mı da yapayım; Bülent Arınç’a “suikast senaryosunu” hazırlayan güçler, biz birbirimizi, yerken, projelerini bir adım daha ileri götürüp bu sefer gerçekten bir suikast yapabilirler ve “bakın işte gördünüz mü gerçekmiş” dedirtebilirler. O yüzden güvenlik güçlerinin Arınç’ı her zamankinden daha sıkı bir şekilde korumalarını öneririm. Aman dikkat!..”
BUNUN ADI TENEKE SUİKAST @ Kuvayi Milliye Haber Detay
 
ihtiyar gerçekten de kendine suikast düzenleneceğini mi sanıyor acaba..ki yazarın dediği gibi subaylar gerçekten de suikast yapacak olsa niye kendilerini ve askeriyenin kimliğini riske atsın..bu kadar aptal mı..?soruyorum size..!hukukçu olan bu adam daha birşey kanıtlanmadan istihbarat burosunu apar topar baskın yaptırıyor..5 tane savcı ile toplu ve belliki anlaşmalı bir biçimde.kurumları töhmet altında bırakıyor..sen hukukçusun bunun bu kadar hızlı bir biçimde yapılmayacağını biliyorsun..bu kurumların arşivlerinde hazine değerinde gizli bilgiler var..Türkiyeyi o kadar karıştırdı ki hükümet artık bu tarz olayları dikkate almaz ve normal birşeymiş gibi karşılar olduk..hangimiz huzurluyuz sorarım size..gerçekten de bu senaryolar gerçek olsa bile kamuoyunda bu tarz şeyler çocuk gibi ağlayarak paylaşılır mı..koskoca meclis başkanlığı yapmış adama yakışmıyor..sonuç olarak ergenekon ve bu suikast meselelerinde somut birşey kanıtlanamadı ve hiçbir zaman kanıtlanamayacak..çünkü bu mezvuların %90 ı yapay..korku toplumu yaratmaya çalışıyorlar.belki bilerek belki de bu milletvekillerini bazı ideolojilere inandırarak..gerçekten senaryo yazılsa bu kadar güzel film olmaz..ileride daha neler göreceğiz izleyelim görelim..filmin sonunda güler miyiz ağlar mıyız belli değil!!!
 
konu yargıya intikal etti biraz sabır

yoksa yargıya güvenmiyormusunuz?
 
''Bu açıdan bakıldığında Ak Parti Elazığ Milletvekili Fevzi İşbaşaran’ın “Tarikat karşıtı polislerin komplosu” açıklaması ilginçtir!''


hmmm....bak bunu hiç düşünmemiştim....
 
ddia 3: Merkez Komutanlığı yetkilileri beklenirken savcılık talimatıyla araçlarda ve iki subayın üzerinde arama yapılmaya başlandı. Bu sırada Binbaşı İ.G.’nin bir not kağıdını ağzına götürerek yemeye çalıştığı fark edildi. Kağıt Binbaşı’nın elinden alındı. Savcı not kağıdına el koyarken, notta “1424 Cadde ....” şeklinde devam eden ve Arınç’ın adresinin bulunduğu tespit edildi.
Yorum: Bunlar nasıl “eğitimli” suikastçı ki, bir adresi ezberleyecekleri yerde bir kâğıda yazıp, o kâğıt ceplerinde turluyorlar. O ana kadar Arınç’ın evini tespitten bile acizlerse zaten hiçbir işe yaramazlar demektir. Ayrıca o cadde üzerinde başka bir yeri “istihbari amaçlı” olarak gözlüyor olabilirler. O kişinin bilinmemesi içinde böylesi bir “yöntem” seçmiş olabilirler.
BU İDDİAYA EKLENECEK ÇOK ÖNEMLİ BİR DETAY:ALBAY VE BİNBAŞININ ELLERİNDE BİR ADRESE HİÇ GEREK YOK.BIRAKALIM EZBERLEMEYİ,BIRAKALIM KAĞIDA YAZMAYI.APARTMANIN KAPISINDA FİBERGLAS EKMEK SATIŞ BÜFESİNE BENZER KONTROL NOKTASI VAR.KAPISINDA BİRİ İÇİNDE DİĞERİ BAHÇE ÖNÜNDE DOLAŞAN OTOMATİK SİLAHLI İKİ POLİS.EĞER BŞK.YRD.SINA SUİKAST YAPILACAKSA YANLIŞLIĞI ANCAK VE ANCAK APTAL OLANLAR YAPAR.TÜRK ULUSUNU APTAL YERİNE KOYAN SENARİSTLERE BİR İKİ GERİLİM FİLMİ İZLEMELERİNİ ÖNERİRİM.SENARYOYU FETOCULAR YAZINCA KABAK GİBİ AÇIĞA ÇIKIYORLAR.SÖZDE İNANDIRICI OLDUKLARINI GÖSTERMEK İÇİN DE KAĞIDI YUTMAĞA ÇALIŞTIKLARINI ANLATMIŞLAR.VAY CANINA BİZ DE YUTTUK...
 
ne kadar meraklıyız savcılık yargıclık avukatlık oyunu yapamaya :hadiordan

olay yargıda sabırsızlanmayın :hadiordan
 
Adreside mahhallenin bakkalına sormuşlardır kesiiiinnn çünkü bu suikastçıların hiç beyni yok yaa belkide suikast için arınçtan randevu istemişlerdir :)
_____________________________________________________

pic.php
 
ne kadar meraklıyız savcılık yargıclık avukatlık oyunu yapamaya :hadiordan

olay yargıda sabırsızlanmayın :hadiordan
Akp yıllardır imam hatip mezunlarının subay,hakim,doktor vb. olmaları için olmadık numaralar çevirdiler.Gerekçeye bakın.Dinini bilen subay,hakim,doktor..TSK içine bir kendini iyi gizlemiş olanlar dışında hiçbir gericiyi sokamadılar.Kendini iyi gizleyenler de Genelkurmay karargahından hükümete bilgi sızdırıyorlar.Sanki işgalci İngiliz karagahının işlevini bugün üstlenenler kilit noktalara yerleştirdikleri hakim,savcı vb.Kürt Said müridi Feto'nun yönlendirmesi ile mütareke yıllarındaki gibi İngiliz çıkarlarına hizmet ediyorlar.Yalan ve hile dinciler için "dar-ül harp"koşulları vardır diye meşrudur.Her türlü yalan ve hile amatörce insanların gözüne bata bata uygulanıyor.
Ey Türk Milleti,
Bunun hesabı ilk seçimde Akp'nin yerine ulusalcı bir hükümet gelmesiyle mutlaka sorulmalıdır.
 
ne kadar meraklıyız savcılık yargıclık avukatlık oyunu yapamaya :hadiordan

olay yargıda sabırsızlanmayın :hadiordan


olay yargıda da tsk yı karalama çalışmaları piyasada ve had safhada...sağduyulular konuşmasın mı diyosun?hep bağnazlar, akıl hocalarından aldıklarını mı yayacaklar piyasaya...YOK ÖYLEEEE....
 
olay yargıda da tsk yı karalama çalışmaları piyasada ve had safhada...sağduyulular konuşmasın mı diyosun?hep bağnazlar, akıl hocalarından aldıklarını mı yayacaklar piyasaya...YOK ÖYLEEEE....


olayı başka yelere çekiştirme :hadiordan sağ duyulular konuşur ama endişelenmez :rolleyes:

biz ne yazarsak yazalım kararı yargı verecek :wink:


yargıya güvenmiyorum diorsan o ayrı :rolleyes:
 
olay yargıda da tsk yı karalama çalışmaları piyasada ve had safhada...sağduyulular konuşmasın mı diyosun?hep bağnazlar, akıl hocalarından aldıklarını mı yayacaklar piyasaya...YOK ÖYLEEEE....

tsk da adam akıllı cevap versin o zaman .. orda sözde birini arıyorlarmış.. (yok yaaa!) gerçekten orda isrihbarat görevi yapan asker olsaydı afedersin ama oraya gelen polisi itin g*tune sokarlardı.. kağıdıda polise yuttururlardı .. belliki gizli işler var kağıdı yemesinden ne kadar telaşlı oldukları da apaçık bellii
 
olayı başka yelere çekiştirme :hadiordan sağ duyulular konuşur ama endişelenmez :rolleyes:

biz ne yazarsak yazalım kararı yargı verecek :wink:


yargıya güvenmiyorum diorsan o ayrı :rolleyes:
yargının tutumu belli...ben tsk ya güveniyorum ve sahip çıkıyorum...

ayrıca endişemiz falan yok...doğrular er ya da geç ortaya çıkacaktır...
 
tsk da adam akıllı cevap versin o zaman .. orda sözde birini arıyorlarmış.. (yok yaaa!) gerçekten orda isrihbarat görevi yapan asker olsaydı afedersin ama oraya gelen polisi itin g*tune sokarlardı.. kağıdıda polise yuttururlardı .. belliki gizli işler var kağıdı yemesinden ne kadar telaşlı oldukları da apaçık bellii

TSK neyi ne zaman nerede nasıl yapacağını iyi bilir....sen bunu nerden biliyorsun dersen;gayet basit ;
aç tarihe bir göz at...görürsün...
 
yargının tutumu belli...ben tsk ya güveniyorum ve sahip çıkıyorum...

ayrıca endişemiz falan yok...doğrular er ya da geç ortaya çıkacaktır...


ben onu diorum hele şükür ömrümüz olursa allahtan birşey mani olmazsa buradayız karar çıksın o nuda yorumlarız :wink:
 
"yani öyleymiş te şöyle olmuş sonra bu olmuş bi bakmış ki kağıdı yutmuş" gibi karar istemiyoruz.

ne karar çıkarsa çıksın insanların içinde şüphe bırakmayacak bir karar çıksın yeterki..
 
"yani öyleymiş te şöyle olmuş sonra bu olmuş bi bakmış ki kağıdı yutmuş" gibi karar istemiyoruz.

ne karar çıkarsa çıksın insanların içinde şüphe bırakmayacak bir karar çıksın yeterki..

yani diyosun ki, çıkacak kararı beğenip beğenmemem garanti değil....ve buna da hukuka saygı derim diyosun....
 
Geri
Üst