Bulutların ülkesinden.

miraa

New member
Herkese merhaba. Forum da yeni bir üyeyim biliyorsunuz ama çok sevdim burayı çok sıcak bir ortamı var en azından. İrem (Tears of Heaven) burda olduğu içinde ayrıca şanslıyım tabii ki.

Her neyse neden günlük açtığımı inanın bende bilmiyorum. Yazı yazmayı severim ama daha çok okurum. Buraya o gün yaşadığım olayları, beğendiğim yazıları, şiirleri paylaşacağım sanırım. Arada da kendi yazılarımı koyarım ama : )

Neden bulutların ülkesi peki diye soracak olursanız; bulutları ve gökyüzünü çok severim. Başımı kaldırdığım her an onlara baktığım zaman içime sebepsiz bir huzur dolar.




Ve bence bulutlar bu dünyaya göre fazla güzeller.
 

miraa

New member


Gökyüzünü çok seviyorum. Çünkü; ikimiz de kafamızı kaldırdığımızda, aynı maviliği görüyoruz ve belki, senin verdiğin nefesi, ben bir kaç beden sonra, içime çekiyorum.
 

miraa

New member
Gökyüzüne hiçbir zaman ulaşamayacağımı biliyorum elbet. En basit örneği şuana kadar uçağa bile binmedim. Oysa balonların beni gökyüzüyle buluşturacağına inananlardanım. Aldığım balonları gökyüzüne bıraktığım zaman benim yerime bulutlara dokunuyorlar biliyorum. O yüzden bana en güzel hediye 1 TL değerinde alınan o renk renk balonlardan sadece bir tane. He unutmadan en sevdiğim renk kırmızı, bilginize.

Hala içimde küçük bir çocuk var, farkındayım. Ama yapabileceğim bir şey yok gökyüzüne ve bulutlara aşık bir kızım ben.


Canım sıkıldığı zamanlarsa böyle şeyler yapıyorum işte.

 

miraa

New member


Küçüksün çocuk! Çocuksun; safsın; her güzel şeye kanarsın! Akıllısın ama fazla masumsun! Sen de büyüyeceksin, ne yazık! Sen de öğreneceksin martıların çok uzun süre çok yüksekte kalamayacağını çocuk! Sen de anlayacaksın hayallerin uzun süre devam edemeyeceğini. Sen de herkes gibi olacaksın bir gün çocuk! Seni de çekecekler içlerine. Sen de göğe bakmayanlardan olacaksın. Sana da uçma izni vermeyecek hayat bir gün. Şimdi uç, şimdi uç ki tadını al. Belki de sen bu zinciri kırarsın. Biz kıramadık küçük, biz küçüktük. Sen belki büyük bir çocuk olarak kalırsın!
 

miraa

New member


Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun
Kanatlarımız dokunarak uçalım
İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın
 

miraa

New member
Bazen bir şeylerin yoluna girmesi için gitmek istersin. Bazen bir şeylerin yoluna girmeyeceğini bilsen dahi gitmek istersin. Bazen, sadece gitmek istersin..

Sadece gitmek istedim.

Uyandığım en anlamsız sabahlara, ufakta olsa bir anlam katabilmek için. En azından ‘gidebildim’ diyebilmek için.

Gidemedim.

Sadece konuştum, nefesim kesilene kadar. Sonra yazdım. Durmayacaktım. Güne başlamak istediğine emin olmadan başlamak mide bulandırıyor. Hayır, kahve bile mutlu edemez. Belki gitsem..

Gidemem.

Bazen gitmek yerine kalmak gerekiyor, savaşılması gereken savaşların var. Bazen kalmak ; gitmekten daha zor. Her zaman zordu, her zaman savaşmak gerekiyordu.

Gitmedim.

Unutmadığım bir şey var, her zaman aklımda olan bir şey var. Seneler sonra bile kalbimi değiştiremedim. Değişmeyecektim. İstediğim bir şey var. Kahramanım olamayan adamın dahi yapabildiği bir şey.


” Gitmek ”
 

miraa

New member
Yalnızlık daha doğrusu onsuzluk, çok kötü.

Etrafında onlarca insan olsa da sadece onu arasın. Mutluluğunu, üzüntünü tek biriyle paylaşmak istersin ama olmaz. Kırarsın insanları yok yere. O yok diye hayatı mahvedersin, kendini kapalı zindana kapatırsın. İletişimi kesersin hayatla. Her geçen gün daha kötü olur. Alışmak yerine daha çok özlersin. Kalbinde ki acı öyle ağırlaşır ki içinden çıkarıp atmak istersin, atamazsın. İçten kahkahanın ne demek olduğunu unutursun.


Çünkü,

O gitti,

O mutlu,

O unuttu,

Sen ise,

Onsuzsun,

Özlüyorsun,

Ama o yok.
 

miraa

New member


Belki de gerçekleri öğrenmek istemediğimiz için yalanlar canımızı yakmıyordu.Belki de bu yüzden ihanetlere,terk edilişlere üzülmüyorduk ve mutluyduk,yalandan da olsa mutluyduk.
 

miraa

New member
Van depremini hepimiz biliyoruz. Ülkemizin doğusunda meydana gelen olay hepimizin canını yaktı ve hepimiz elimizden geldiğince yardım etmeye çalıştık. Bugün sözlükleri dolaşırken şöyle bir şeyle karşılaştım. Ve tüylerim diken diken oldu, 'bir yerlerde hala insanlık varmış' dedim kendi kendime. Ve bunu sizinle de paylaşmak istedim.

 

~PRENSES~

Romantizmin Delisi
Unreal arkadaşım beyenmiyorsan yorum yazmak zorunda degilsin. Günlük kurallarını okuyup ona göre yorum yaparsan sevinirim.
 

miraa

New member
Önce İstanbul vardı o yoktu
Sonra bi gün çıktı geldi
Bütün kapılar yerini buldu
Önce gözlüklerini çıkardı pencereye koydu
Çantasından sigara paketini çıkardı koydu
Yalnızlığını çıkardı koydu
O zaman bütün aşklar bütün bulutlar geçti aklından

Adı kimseye lazım değil…

İstanbul coğrafyada ışıksız bi şehir
Tuttu ayışığını parçaladı
Her sokağa birer parça dağıttı
O Tanrı mıydı sanki -Haşa-
Ama gönlü öyle istedi öyle yaptı
O zaman bütün aşklar bütün bulutlar geçti aklından


Adı kimseye lazım değil..

(Ayrıca 4-5 gündür foruma giremiyorum ve haliyle de buraya birşeyler yazamadım, malum lise öğrencisiyim tam da sınav haftası o yüzden kusura bakmayın.)

 

miraa

New member
Aramanı bile bekledim bazen. Ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını…Bunca zaman aramayışlarını biriktirdim. Seni bekledim ben çünkü… Seni bekledim
İçtim…içtim…içtim…
Kustum.
En çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.
 

miraa

New member
Mutlu olmak istiyormuş.. Yalan.


Kimse mutlu olmak istemiyor, herkes mutlu olmak istediğini söylüyor ama yalan. İnsanlar haklı olmak istiyorlar, başkalarını kontrol etmek istiyorlar, sevilmek istiyorlar, kendilerine değer verilmesini istiyorlar, çalişmadan kazanmak istiyorlar, bakılmak istiyorlar, rahat yaşamak, güzel olmak istiyorlar. İstedikleri zaman istedikleri şeyi yapmak istiyorlar, haklarında güzel şeyler söylenmesini istiyorlar, ama mutlu olmak istemiyorlar. Size desemki bende bir sihir var, sizi dünyanin en çirkin ama en mutlu insanı yapabilirim, yada en güzel ama en mutsuz insanı yapabilirim. Hangisini seçersiniz?

İnsanlar mutluluğun birşeyin sonunda olduğuna inanıyorlar. “Bir gün istediklerim yerine gelince, mutlu olacağım.” Hayatta böyle bir şey yok. Hayatta “bir gün” diye bir şeyde yok. “Bu gün” var. Nasıl mutlu olacaksınız bu gün?

Bakın negüzel bir hikaye. Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistancevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun, tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde, maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür. Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak, özgürleşmektir. ….

Joseph Goldstein

Evet, mutluluğu dışardan alıp, içerde yaşamak var, yada, içerde yaratıp dışarda yaşamak var. Aşı istiyorsanız, tek söyleyeceğim şey: Mutluluğu ararsanız bulamıyacaksınız. Mutluluk erişilecek bir yer değil, başlanacak bir yer.
 

miraa

New member


Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur

İşe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
İyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya

Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.



Cemal Süreyya
 
Üst