AntidepresaN
New member
Bugünkü Türk medyası Atatürk'ün tarif ettiği medya mı?
Kamuyu olaylardan haberdar etme aydınlatmanın yanı sıra demokrasiyi korumak, halk adına devlet organlarının-kurumlarının denetimini yapmak, insan hak ve özgürlüklerini korunmakla da görevlidir. İşte bu nedenlerle medyanın-basının önemi büyüktür ve inkâr edilemez.
Ancak bugünkü Türk medyası-basını gerçekten bu saydığımız görevlerini hakkıyla, namusuyla yapıyor mu ? İşte bu sorunun cevabı önemli. Ben de bugünkü Türk medyasının Atatürk'ün düşündüğü, tarif ettiği medya olup olmadığını anlamaları için Atatürk'ün medya-basın konusundaki düşüncelerini, görüşlerini okuyuculara sunuyorum. Okuyucular bunu okuduktan sonra kararlarını versinler.
İşte Mustafa Kemâl Atatürk',ün 1922'de açıkladığı medya-basınla ilgili düşünceleri ;
"Bir toplumun müşterek ve umumi hisleri ve fikirleri vardır. Toplumların kıymetleri, medenileşme seviyeleri, arzu ve eğilimleri ancak bu umumi his ve fikirlerin belirme ve görünme derecesiyle anlaşılır.
Bir toplumu yöneten insanlar için, toplumun talihi üzerinde hüküm vermek mevkiinde bulunan dostlar ve düşmanlar için ölçü, bu topluluğun kamuoyundan anlaşılan kabiliyet ve kıymetidir. Bundan ötürü milletler, kamuoyunu dünyaya tanıtmak mecburiyetindedir.
Dünya kamuoyu hakkında bilgi sahibi olmak ise, yaşam şartlarının düzenlenmesi ile mümkündür. Bu hususta ise mevcut vasıtaların birincisi ve en mühimi basındır.
Basın, milletin umumi sesidir.
Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermede, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.
Basın kötüye kullanmalara mani olur ve hükümet vasıtalarını, vazifelerini doğru yapmaya mecbur eder. Yayın en etkili kontrol vasıtalarındandır. Bu noktada tenkidin kolay ve fakat yapmanın güç olduğu gerçeğini unutmamak lazımdır.
Gerekli görülen fikirler, umumun iyiliği için ortaya atılmalıdır. Bu fikir hareket noktası olunca, tenkit ve münakaşa devletin iyiliği için yapılmış ve vatandaşların toplumsal ve siyasi eğitimlerini yükseltmeye hizmet etmiş olur."
Bir de Mustafa Kemâl Atatürk'ün bir gazeteye yazdığı uyarı mektubu var
Mustafa Kemal Atatürk Bingazi'de görev yaparken Hanya'da yayınlanan İstikbâl adlı bir gazetenin yayın politikasını beğenmez ve 29 Ekim 1908 tarihinde bir mektup yazarak sahip ve yöneticilerine göndererek şu uyarıda bulunur ;
"Gazetelerimizin ahlâkımıza yükseklik, hislerimize temizlik ve maneviyatımıza kuvvet verecek makalelerin sergilendiği yer olduğunu görmek isteriz."
Kurmay Kd. Yüzbaşı Mustafa Kemal
Bugünkü Türk medyasına baktığınızda, Atatürk'ün düşündüğü, istediği şekilde milletin ne ahlâkını ne de maneviyatını yükseltecek bir durum görürsünüz. Medya yayınlarının çoğu, ülkemizin ve milletimizin yararına değil, batının veya Atatürk'ün kurduğu çağdaş, laik cumhuriyet rejimini yıkmak isteyenlerin yararına yönelik.
Gazeteler birinci sahifeden son sahifeye kadar yarı çıplak kadın resimleriyle süsleniyor, yazılarda, haberlerde vatana ihanet edenler kahramanlaştırılıyor, gerçek kahramanlar bir kenara atılıyor. Din ve iman, kalpleri ve beyinleri küflü kişilerce maddi çıkar ve saltanat için istismar ediliyor. Yeşil dolarlar ve şöhret için millet ve vatan satılıyor.
Televizyon kanallarında ise yine yarı çıplak kadınlarla, dönmelerle ahlâki kurallardan uzak magazin, çoğu ehliyetsiz, bilgisiz kişilerce yapılan açık oturum veya tartışma proğramlarında, insanları eğitme,aydınlatma ve medenileştirme yerine onların bilinçlenmesini, düşünmesini ve eleştiri yapmasını önlemeye yönelik olarak beyinler uyuşturuluyor.
"Medeniyetin amacı, insan şahsiyetinin gelişmesidir"
Hulusi ŞENEL
Kamuyu olaylardan haberdar etme aydınlatmanın yanı sıra demokrasiyi korumak, halk adına devlet organlarının-kurumlarının denetimini yapmak, insan hak ve özgürlüklerini korunmakla da görevlidir. İşte bu nedenlerle medyanın-basının önemi büyüktür ve inkâr edilemez.
Ancak bugünkü Türk medyası-basını gerçekten bu saydığımız görevlerini hakkıyla, namusuyla yapıyor mu ? İşte bu sorunun cevabı önemli. Ben de bugünkü Türk medyasının Atatürk'ün düşündüğü, tarif ettiği medya olup olmadığını anlamaları için Atatürk'ün medya-basın konusundaki düşüncelerini, görüşlerini okuyuculara sunuyorum. Okuyucular bunu okuduktan sonra kararlarını versinler.
İşte Mustafa Kemâl Atatürk',ün 1922'de açıkladığı medya-basınla ilgili düşünceleri ;
"Bir toplumun müşterek ve umumi hisleri ve fikirleri vardır. Toplumların kıymetleri, medenileşme seviyeleri, arzu ve eğilimleri ancak bu umumi his ve fikirlerin belirme ve görünme derecesiyle anlaşılır.
Bir toplumu yöneten insanlar için, toplumun talihi üzerinde hüküm vermek mevkiinde bulunan dostlar ve düşmanlar için ölçü, bu topluluğun kamuoyundan anlaşılan kabiliyet ve kıymetidir. Bundan ötürü milletler, kamuoyunu dünyaya tanıtmak mecburiyetindedir.
Dünya kamuoyu hakkında bilgi sahibi olmak ise, yaşam şartlarının düzenlenmesi ile mümkündür. Bu hususta ise mevcut vasıtaların birincisi ve en mühimi basındır.
Basın, milletin umumi sesidir.
Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermede, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.
Basın kötüye kullanmalara mani olur ve hükümet vasıtalarını, vazifelerini doğru yapmaya mecbur eder. Yayın en etkili kontrol vasıtalarındandır. Bu noktada tenkidin kolay ve fakat yapmanın güç olduğu gerçeğini unutmamak lazımdır.
Gerekli görülen fikirler, umumun iyiliği için ortaya atılmalıdır. Bu fikir hareket noktası olunca, tenkit ve münakaşa devletin iyiliği için yapılmış ve vatandaşların toplumsal ve siyasi eğitimlerini yükseltmeye hizmet etmiş olur."
Bir de Mustafa Kemâl Atatürk'ün bir gazeteye yazdığı uyarı mektubu var
Mustafa Kemal Atatürk Bingazi'de görev yaparken Hanya'da yayınlanan İstikbâl adlı bir gazetenin yayın politikasını beğenmez ve 29 Ekim 1908 tarihinde bir mektup yazarak sahip ve yöneticilerine göndererek şu uyarıda bulunur ;
"Gazetelerimizin ahlâkımıza yükseklik, hislerimize temizlik ve maneviyatımıza kuvvet verecek makalelerin sergilendiği yer olduğunu görmek isteriz."
Kurmay Kd. Yüzbaşı Mustafa Kemal
Bugünkü Türk medyasına baktığınızda, Atatürk'ün düşündüğü, istediği şekilde milletin ne ahlâkını ne de maneviyatını yükseltecek bir durum görürsünüz. Medya yayınlarının çoğu, ülkemizin ve milletimizin yararına değil, batının veya Atatürk'ün kurduğu çağdaş, laik cumhuriyet rejimini yıkmak isteyenlerin yararına yönelik.
Gazeteler birinci sahifeden son sahifeye kadar yarı çıplak kadın resimleriyle süsleniyor, yazılarda, haberlerde vatana ihanet edenler kahramanlaştırılıyor, gerçek kahramanlar bir kenara atılıyor. Din ve iman, kalpleri ve beyinleri küflü kişilerce maddi çıkar ve saltanat için istismar ediliyor. Yeşil dolarlar ve şöhret için millet ve vatan satılıyor.
Televizyon kanallarında ise yine yarı çıplak kadınlarla, dönmelerle ahlâki kurallardan uzak magazin, çoğu ehliyetsiz, bilgisiz kişilerce yapılan açık oturum veya tartışma proğramlarında, insanları eğitme,aydınlatma ve medenileştirme yerine onların bilinçlenmesini, düşünmesini ve eleştiri yapmasını önlemeye yönelik olarak beyinler uyuşturuluyor.
"Medeniyetin amacı, insan şahsiyetinin gelişmesidir"
Hulusi ŞENEL