Bu yazı hoşunuza gidecek

TuğяuL

Banned
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,259
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ne gülüyorsun bu anlattığım senin hikayen!
Nasıl efendi, nasıl mahcup, nasıl rikkat sahibi... Küfürbaz hemcinslerine benzemediği gibi, böyle bir konuyla karşıma çıkmış olmaktan da fevkalade müteessir.

Üslubu hoş...

Söyledikleri ölçülü...

Hakaret etmiyor. Lakap takmıyor. “Şunun bunun çocuğu” olmakla, bilmem ne örgütünden nemalanmakla suçlamıyor... “Vatan haini” ilan etmiyor.

Böyle ulusalcıya can kurban...

Düşündüklerini ve nasıl bir dünya tahayyül ettiğini yazmış.

Böyle bir dünya mümkün değil elbette. Farklılıkların ve karşıtlıkların olmadığı, herkesin bir tek “ideal” etrafında toplandığı bir dünya henüz icat edilmedi.

Olsun...

Ütopyasını yazmış.

İyi de kurgulamış üstelik.

Bir de isteği var: “Sayın yazar, siz de arada sırada gerçekleri yazsanız, bir kıvılcım çaksanız, halkımızı aydınlatsanız.”

Esasında “gerçekleri” değil, duymak istediği şeyleri yazmamı istiyor.
Son zamanlarda posta kutuma dadanan serseri takımı da gerçekleri yazmam gerektiğini, yazmadığım takdirde, inşallah bir gün “keser ve sap dönerse”, bunun hesabını ağır bir şekilde ödeyeceğimi söylüyor.

Peşi sıra bir ton küfür...

Peki yazayım. Bir kıvılcım çakayım:

Memlekette Kürt yoktur.

Bazıları, ülkenin Güneydoğu’sunda, kendilerine “Kürt” diyen etnik bir topluluğun yaşadığını, bunların arada sırada kötü davranışlarla karşılaştığını iddia ediyor ama, inanmayın.

Kaç yıldır gazetecilik yapıyorum, ben böyle bir şey duymadım. Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımız, biliyorsunuz, karda yürürken “kart-kurt” diye sesler çıkarırlar. Kürt ismi buradan gelmektedir işte. Bu gerçek, sayın komutanım tarafından “bilimsel olarak” kanıtlanmıştır.

Bazı satılmış kalemler, 12 Eylül döneminde sistematik işkence yapıldığını öne sürüyor...

İnanmayın.

Bunlar, devletimizi bölmek isteyen liboşların, “numaracı cumhuriyetçilerin” ve yandaşların uydurmasıdır.

Bunlara bakarsanız, “inandığı gibi yaşama özgürlüğünün” olmadığını da söyleyeceklerdir.

Kökü dışarıda düşüncelerin etkisinde kalıp “demokrasi” ve “inanç özgürlüğü” diye tutturanlara kanmayın.

Demokrasi kazanırsa, cumhuriyet kaybeder. Cumhuriyet kaybederse, hepimiz kaybederiz.

Memlekette Kürt olmadığı gibi, Ergenekon diye bir şey de yoktur.
Danıştay suikastı bir “türban kalkışması”dır.

Cumhuriyet gazetesini gericiler bombalamıştır.

İlhan abi büyük bir demokrattır.

Darbe iddiaları ise Zekeriya Öz denilen savcının uydurmasıdır.

Bilakis, darbeyi Meclis yapmış, devleti ele geçirilmiştir.

Bugün Türkiye’de bir “karşıdevrim süreci” yaşanmaktadır. Devrimciler, karşıdevrim tehlikesine karşı CHP etrafında kümelenmelidir. Deniz Baykal Başbakan, Kemal Kılıçdaroğlu Maliye Bakanı, Onur Öymen Dışişleri Bakanı olmalıdır.

Eğitim şarttır.

Eğitilmiş halk “çağdaşlık”tan yana oy kullanacağı için, kendiliğinden CHP’yi iktidara taşıyacak, “serbest piyasa”, “insan hakları” ve “demokrasi” gibi yanıltıcı kavramlar üzerinden yükselen “karşıdevrim süreci” sona erecektir.

Bazı darbeler iyi, bazı darbeler kötüdür.

12 Mart ve 12 Eylül kötüdür. Ülkeyi yeniden “devrim” sürecine sokan 27 Mayıs ve 28 Şubat iyidir.

Bugün geldiğimiz noktada bir “iyi darbe” daha şarttır.

Nasıl? Oldu mu bacım?

Hoşuna gitti mi?

Hoşuna gittiyse kes, çerçevelet, duvara as.

Bir çift söz de serseri takımına:

Siz de beğendiyseniz, lütfen “küfürlerinize” biraz ara verin de, işime gücüme bakayım...


 
Bununla da yetinmezler... Birilerinin kellesini isterler.. İmralıdakinin kellesini mi..? Hayır asla.. Onun kellesini zaten onlar kurtardı.. Memlekete hizmet edenlerin kellesini isterler. Tıpkı 48 yıl önceki gibi....
 
Hoşlarına gitmek ne kelime bayılmışlardır.
 
Bak hoşuma gitmedi işte Ahmet Bey. Bak yine nasılda böldünüz bizi. Hemen altındaki yorumlarda ergenekoncuların, namı diyar muhaliflerin hoşuna gitmiştir diye yazılar çıktı. Bence bu senin işin. Bu senin hoşuna gitti mi?

Sen ne için para aldını söyler misin? Star gazetesinde yazıyorsun. Sana orada yazma şansını veren adama küfredemezsin ya. Neden karşı tarafa sövdüğünü anlıyorum şimdi!...

Para para para...

İşte senin gibi satılık kalem çok olduğu için gazete okunmuyor bu memlekette. Birisi Cumhuriyette yazar, öbür tarafa küfreder; biride starda yazar senin gibi diğer tarafa küfreder. Birinizde iğneyi kendinize batıramazsınız; çünkü paranızı keserler. Biride sizlere sırf karşı tarafa küfrediyor diye okur aşşağıda da beğenmiştir, beğenmiştir yorumunu yapar.

Sen bu yazdıklarımı okuyamazsın Ahmet Bey. Sen buralarda gezemezsin. Bu sitelere bakmazsın sen. Sen feysbukta bilmem ne vidyosunu paylaş en iyisi, ya da git tatil yap çocuklarınla gez toz eğlen.

Hala üç beş kuruş için memleketi siyasi kavganın ortasında tutuyorsunuz ya hayret ediyorum. Birileride arkanızdan gelip beğenmişlerdir, beğenmişlerdir yorumu yapıyor ya ona daha beter hayret ediyorum. Ülkenin dış borcunu bütün gerçekçiliğiyle ortaya koyduğumuzda ağızlardan dökülen laf; cebindeki paradan 6 sıfır atıldı paran değerli falan filan. Hem dünyanın en zengin ülkeleri en çok borcu olan ülkeler gibi safsatalarla karşımıza çıkıyor. Diyoruz ki onların yaptığı üretimle seninki bir mi? Adamlar trilyon dolarlarla dans ediyor, sen açık veriyorsun. Adam üretim yapıyor, sen ne yapıyorsun hazır alıyorsun.

Bunu yazınca, aradan bir iki laf cımbızlanıyor sonra gelip bize mamal okuyorlar. Satın alma gücün yükseldi mi yükselmedi mi diyorlar. Diyorum ki eskiden 20 liraya 250 kontür alırdım, pederin maaşı 500 liraydı, şimdi 48 liraya 250 kontür alıyorum pederin maaşı 550 lira. Sadece bu örnek bile gösteriyor. Zeytinyağının litre fiyatının 7 yıldaki değişimini araştırın diyorum. Tabi kim uğraşacak. Kim gogılı açıp yazacak.

Her neyse bunlar başka. Yani anlayacağın benim içim yanıyor. Ramazanda babaannemin elini öpmek varken evde oturmuşuz. Evden bir şehir dışı yapmanın azami maaliyeti 400 liradan başlıyor. Gülüyorum hepinize. Hala ekenomi iyi diyebiliyorsunuz ya. Gerçekten gülüyorum. Emekli olunca anlarsınız ne demek isteğimi.

Haaa bu arada Ahmet Bey sen sakın bu yazdıklarımı yazma. Sonra seni Başbakan'ın damadı affetmez, paranı keser birden bire. Sonra başlarsın Cumhuriyet'te yazmaya. Kaderin cilvesi bir başka bunu unutma.

Bir hatırlatma daha, biz bu açılımdan korkmamızın sebebi; eruhta yapılan şenliktir. Diyarbakır'da patlak veren olaylardır. Dtp'nin her gittiği yerde yaptığı konuşmaların, dahada arsızlanmasıdır. Eee sizin yumuşak tavrınızı gördükçe korkmamak elde değil. Sonra Kürt sorununa karşı çıkmamak elde değil.

Anlayana, anlayabilene konuşuyoruz tabi.

SAYGILARIMLA...
 
Geri
Üst