Bu Sorgu Akşam'a Nasıl Sızdı ?

W

WoLF

Guest
bu-sorgu-aksama-nasil-sizdi--2402111200_l.jpg


Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz, Odatv yöneticileriyle ilgili sorgu tutanaklarının Akşam gazetesine sızmasını sorguladı. Yılmaz’ın “132 soruda terör örgütü soruşturması” başlıklı yazısı şöyleydi:

AKŞAM gazetesinde Soner Yalçın’ın “sorgu tutanağı” neredeyse tam metin olarak yayımlandı. 4.5 saat süren sorguda 132 soru sorulmuş.
Baktım benim de ismim bir “ara başlıkta” geçiyor, merakla okudum tabii!
Soner Yalçın ve arkadaşlarının “terör örgütü üyesi” oldukları için gözaltına alındıklarını, evlerinin ve işyerlerinin arandığını ve bu nedenle tutuklanıp cezaevine gönderildiklerini zannediyordum. Yandaş medya liberalleri öyle söylüyordu.
132 sorunun neredeyse tamamı şöyle:
“O haberi niye yayımladın, bu haberi niye yayımladın, bilmem kim sana şöyle haber yap dedi mi, şu tutukluyu tanır mısın, bu tutukluyla ilişkin nedir, bu haberin amacı nedir” gibi sorular.
Terör örgütü üyeliğini destekleyecek kanıtlar ile ilgili herhangi bir soru yok!
“Bu silahı nereden buldun”, “Bu soygunu kimle planladın” gibi sorular da!
Bu arada sorgu sırasında Soner Yalçın ile tutuklu gazeteci Barış Terkoğlu arasında geçen bir telefon konuşması da sorulmuş.

Terkoğlu, davanın savcısı ile ilgili bir haber yapmak istiyor, Yalçın haberin yapılmasını sakıncalı buluyor, “Bırak onu da Mehmet Yılmaz yapsın” diyor!
Demek ki dışarıdan bakılınca yazdığım yazılar böyle görülüyormuş! “Köyün delisi, aklına gelen her şeyi ötesini, berisini düşünmeden yazıyor” diye!

Savcı sormadan açıklayayım: Soner Yalçın’ı tanımam, bir kere bile konuşmadım, yazılarımı nasıl yazacağım ile ilgili bir talimat da almadım. Kendimden başka kimseyi de takmam! Zaman zaman kendimi bile takmadığım olur, nasıl olsa telefonlarımı dinliyorsunuzdur, sizde bilirsiniz!

Şimdi Akşam’ın bu yayınından sonra benim de sormak istediğim iki konu var:

1- Bu bir terör örgütü soruşturması ise neden sadece yazılıp, çizilenler ile ilgili sorgulama yapılmış? Bu sorunun yanıtını yandaş liberallerden bekliyorum!

2- Hazırlık soruşturması gizliyken, ifadenin neredeyse tamamı gazeteye nasıl sızmış? Bu sorunun yanıtını kimseden alamayacağımı bildiğim için öylesine, ortaya soruyorum. Belki Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı üzerlerine alınırlar diye!

Odatv.com

KaynaK
 
başbakan da o haberleri yaptıkları için tutuklanmadılar demişti değil mi ?

gel sen onu külahıma anlat =)

milletin gözünün içine baka baka yalan söylemek bi müslüman a yakışır mı orası da ayrı bi soru.

uyuyun milletim uyuyun aman sizin uykunuzu biri bölmesin aman.
 

Haberine katkı olsun !!!
Yeniçağ yazarı Sabahattin Önkibar “İki olay ve milenyum faşizmi!” başlıklı yazısında bir adaletsizliğe şöyle isyan etti:
Yaşanan iki sıcak konuyu sunacağım.
Birinci olay.
İki gazeteci Deniz Yıldırım ile Ufuk Akkaya Başbakan’ın internete düşen Remzi Gür ile yaptığı “Kızıma 25 gönder” mesajının bulunduğu malum konuşmasını Aydınlık’ta haber olarak yayınladıkları için aylarca hapiste kaldı ki Deniz Yıldırım hâlâ çile çekiyor.
Ve ikinci olay:
Abartısız onlarca örnek var ama son olanları sunalım.
Akşam gazetesinde önceki gün Soner Yalçın’ın savcılıktaki ifadesi yayınlandı. Keza bir önceki gün de Şamil Tayyar ekrana çıkıp Soner Yalçın’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderdiği mektubu okudu.
Hayır, hem Akşam’da yayınlananlarda hem de Şamil Tayyar’ın açıkladığı mektupta zerre bir suç unsuru bulunmadığı gibi kamuoyunu alakadar edecek hiçbir bir şey de yok.
Peki mektubu yayınlayan Şamil Tayyar Deniz Yıldırım-Ufuk Akkaya misali sorgulanıp tutuklandı mı?
Ne gezer!
Tam tersine Şamil gizli belgelere ulaşan büyük gazeteci diye taltif gördü!
Kuşkusuz kastım elbette Tayyar tutuklansın demek değildir, söylemek istediğim ortaya konan iki tutum arasındaki korkunç farktır.
Biri hapse gönderilirken, diğeri büyük gazeteci ilan ediliyor!
Böyle bir bakış veya anlayışın bırakın adillik ve demokratlıkla, insanlıkla alakası olabilir mi?
Peki soruyorum nasıl oluyor da Akşam gazetesinde o ifade tutanağı yayınlanabiliyor?
Şamil’e o mektup nereden ulaştı?
Birileri veremezse mümkün olmaz değil mi?
İyi de kim o birileri?
Sorarım size böyle bir durumun yaşandığı bir toplumda devlete ve kurumlarına güven duyulabilir mi?
Ondan sonra kürsüye çıkıp bu ülkenin asla korku devleti olmadığını söylersiniz değil mi!
İnceleyin orada her şey en azından açıktan yapılıyor, bizdeki gibi örtülü ve kılıflı diktatörlük yoktur.
AKP’nin bu hâli ya da getirdiği rejimin adı Yeni Milenyum faşizmidir!

Odatv.com

ŞAMİL TAYYAR BÜYÜK GAZETECİ! DENİZ YILDIRIM TUTUKLU
 
Geri
Üst