Bu siteler TSK'nınsa Ergenekon'unkiler kimin?
Türkiye'nin baş döndüren gündeminde olayları anlayabilmek için öncelikle çok dikkatli olmak ve sık sık arşivlere bakmak şart.
Önce kısa bir hatırlatma yapalım. Malum, ihbarcı bir subayın İrtica ile Mücadele Eylem Belgesi'nin orijinalini savcılara ulaştırdığı ortaya çıkmıştı. Adli Tıp da belgeyi ve altındaki imzayı teyit etmişti. İhbarcı subayın bilgilerini terhis olan bir er de doğrulamıştı. Aynı subay 5 Kasım'da yeni bir mektup yollayarak cuntacıları ve eylem planlarını deşifre etti.
Aynı mektupta ayrıca internet andıcı vardı. Buna göre Genelkurmay kara propaganda için web siteleri kurup yönetiyordu. Burada ilginç bir şey daha yaptı karargâh: Kabul ettiği faaliyetlerin başbakanlığın direktifi ile olduğunu iddia etti. Başbakanlık "Bizde böyle bir şey yok" deyip emri sordu ama Genelkurmay 2000 yılını adres gösterdi.
Bu kadar kronolojik bilgiyi verdim çünkü her şey birbirine karışıyor. Aslında birazda istenen bu. Çünkü Genelkurmay basın bilgilendirme toplantısında sorulara cevap vermekten çok hedef şaşırtma-yönlendirme yapıyor.
Sitelere dönersek. Biz akredite sayılmadığımız için orada değildik ve kafamızı kurcalayan soruları soramadık. Şimdi buradan soralım.
Öncelikle bu hangi direktif ve içeriği ne? Ayrıca kamu hukukunda çok net bir kural vardır ki hiçbir yönetmelik, direktif hatta kanun yürürlükteki Anayasa'ya aykırı olamaz. Kanunsuz bir emri kim nasıl verdi? Bu emrin kanunsuzluğu ile ilgili bir itirazınız oldu mu? Atıf yapılan madde internetin takibini ve düzenlenmesini içeriyor. Fakat sahiplendiğiniz siteler kara propaganda siteleri. Dediğiniz gibi bu siteler 2007 yılındaki kanun değişikliği ile değil 2009 başında konunun basına yansımasından sonra değiştirilmiş. Yani ortada tarih yanlışları var.
Şimdi gelelim işin bam teline.
Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu'nun 'Bizim' dediği 42 sitenin 35'i bir yerden tanıdık geliyor.
O tanıdık yer de Ergenekon soruşturması. Hatırlanacağı gibi Türk'ü, Ermeni'yi, Kürt'ü, Rum'u bir birine düşürmeyi hedefleyen, irtica yaygarası yapan 35 sitenin yapımcısı eski yüzbaşı-bilişimci Ataman Yıldırım çıkmıştı. Ataman 10. dalgada gözaltına alınmış ve örgüt yöneticisi olmaktan tutuklanmıştı. Hâlâ da tutuklu.
Yıldırım 'Naryaz' adlı yazılım şirketinin sahibi. Evinde yapılan aramada 'hayhay' adı verilen bir belge çıkmıştı. Bu isme dikkat... Çünkü 35 sitenin hepsinde iletişim adresi [email protected].
İz süren güvenlik birimleri Ataman'ın TSK'da sivil memur olan M. Bülent Sarıkaya ile ilişkide olduğunu tespit etmişti. Tespitlere göre kara propaganda yapan 35 site aynı adresten besleniyor. İlgili mail adresine Sarıkaya'nın kullandığı ADSL hattından da girilmiş.
Biraz karmaşık gelebilir. Özetle; kara propaganda için TSK site açıyor. Ama aynı sitelere Ergenekon sanıkları lojistik destek veriyor. Aracı ise TSK'da görevli.
Savcıların iddiasına göre Ergenekon bir terör örgütü ve bir örgüt internette kara propaganda için site açabilir. Cevabı aranan ve dikkati çeken şey ise şu: TSK "Bu siteler benim" demişse Ergenekoncuların durumu ne oluyor? Bu siteler ordununsa Ergenekon'da ordunun bir parçası mı oluyor? Çubuklu kara propaganda sitelerini sahiplenirken acaba Ergenekon'u da sahiplenmiş mi oldu? Başta da dediğim gibi akredite olsaydık sorardık. Gerçi böyle sorular soran birini de akredite ederler mi? O da ayrı soru tabii.
Bu siteler TSK'nınsa Ergenekon'unkiler kimin?
Türkiye'nin baş döndüren gündeminde olayları anlayabilmek için öncelikle çok dikkatli olmak ve sık sık arşivlere bakmak şart.
Önce kısa bir hatırlatma yapalım. Malum, ihbarcı bir subayın İrtica ile Mücadele Eylem Belgesi'nin orijinalini savcılara ulaştırdığı ortaya çıkmıştı. Adli Tıp da belgeyi ve altındaki imzayı teyit etmişti. İhbarcı subayın bilgilerini terhis olan bir er de doğrulamıştı. Aynı subay 5 Kasım'da yeni bir mektup yollayarak cuntacıları ve eylem planlarını deşifre etti.
Aynı mektupta ayrıca internet andıcı vardı. Buna göre Genelkurmay kara propaganda için web siteleri kurup yönetiyordu. Burada ilginç bir şey daha yaptı karargâh: Kabul ettiği faaliyetlerin başbakanlığın direktifi ile olduğunu iddia etti. Başbakanlık "Bizde böyle bir şey yok" deyip emri sordu ama Genelkurmay 2000 yılını adres gösterdi.
Bu kadar kronolojik bilgiyi verdim çünkü her şey birbirine karışıyor. Aslında birazda istenen bu. Çünkü Genelkurmay basın bilgilendirme toplantısında sorulara cevap vermekten çok hedef şaşırtma-yönlendirme yapıyor.
Sitelere dönersek. Biz akredite sayılmadığımız için orada değildik ve kafamızı kurcalayan soruları soramadık. Şimdi buradan soralım.
Öncelikle bu hangi direktif ve içeriği ne? Ayrıca kamu hukukunda çok net bir kural vardır ki hiçbir yönetmelik, direktif hatta kanun yürürlükteki Anayasa'ya aykırı olamaz. Kanunsuz bir emri kim nasıl verdi? Bu emrin kanunsuzluğu ile ilgili bir itirazınız oldu mu? Atıf yapılan madde internetin takibini ve düzenlenmesini içeriyor. Fakat sahiplendiğiniz siteler kara propaganda siteleri. Dediğiniz gibi bu siteler 2007 yılındaki kanun değişikliği ile değil 2009 başında konunun basına yansımasından sonra değiştirilmiş. Yani ortada tarih yanlışları var.
Şimdi gelelim işin bam teline.
Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu'nun 'Bizim' dediği 42 sitenin 35'i bir yerden tanıdık geliyor.
O tanıdık yer de Ergenekon soruşturması. Hatırlanacağı gibi Türk'ü, Ermeni'yi, Kürt'ü, Rum'u bir birine düşürmeyi hedefleyen, irtica yaygarası yapan 35 sitenin yapımcısı eski yüzbaşı-bilişimci Ataman Yıldırım çıkmıştı. Ataman 10. dalgada gözaltına alınmış ve örgüt yöneticisi olmaktan tutuklanmıştı. Hâlâ da tutuklu.
Yıldırım 'Naryaz' adlı yazılım şirketinin sahibi. Evinde yapılan aramada 'hayhay' adı verilen bir belge çıkmıştı. Bu isme dikkat... Çünkü 35 sitenin hepsinde iletişim adresi [email protected].
İz süren güvenlik birimleri Ataman'ın TSK'da sivil memur olan M. Bülent Sarıkaya ile ilişkide olduğunu tespit etmişti. Tespitlere göre kara propaganda yapan 35 site aynı adresten besleniyor. İlgili mail adresine Sarıkaya'nın kullandığı ADSL hattından da girilmiş.
Biraz karmaşık gelebilir. Özetle; kara propaganda için TSK site açıyor. Ama aynı sitelere Ergenekon sanıkları lojistik destek veriyor. Aracı ise TSK'da görevli.
Savcıların iddiasına göre Ergenekon bir terör örgütü ve bir örgüt internette kara propaganda için site açabilir. Cevabı aranan ve dikkati çeken şey ise şu: TSK "Bu siteler benim" demişse Ergenekoncuların durumu ne oluyor? Bu siteler ordununsa Ergenekon'da ordunun bir parçası mı oluyor? Çubuklu kara propaganda sitelerini sahiplenirken acaba Ergenekon'u da sahiplenmiş mi oldu? Başta da dediğim gibi akredite olsaydık sorardık. Gerçi böyle sorular soran birini de akredite ederler mi? O da ayrı soru tabii.
Bu siteler TSK'nınsa Ergenekon'unkiler kimin?