EURO 2016 organizasyonu nasıl kaybettiğimizi TFF Yönetim Kurulu üyesi anlattı.
Bedeli ödensin!EURO 2016 organizasyonu için gecesini gündüzüne katan Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Zafer Yıldırım sert çıktı!
“2008 ve 2012’den sonra 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı da alamadık. Başarısızlık varsa bunun bedeli mutlaka ödenmeli. Federasyonsa federasyon,
yöneticiyse yönetici, projede çalışanlarsa onlar ya da UEFA’daki temsilcimiz...”
Birçok önemli turnuvaya ev sahipliği yapmamıza rağmen futbolda ne Dünya ne de Avrupa Şampiyonası organize edebildik. 2008 ve 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığının ardından son olarak 2016 için aday olan Türkiye, 1 oy farkla turnuvayı Fransa’ya kaptırmıştı. Yaşanan hayal kırıklığının ardından UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik’in uluslararası alanda gücünü yeterince kullanmaması eleştiri toplamıştı. Bu duruma tepki gösterenlerden biri de organizasyon için en büyük uğraşı veren Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Yıldırım oldu. Yıldırım, HABERTÜRK’e çarpıcı açıklamalar yaptı:
“GERÇEKLERİ KAMUOYU BİLMELİ”
Ana tema olarak 2016’yı kaybetmemiz ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun UEFA ve FIFA ile ilişkilerine değinmek istiyorum. Şuna dikkat çekmeliyim; kimseyi yaralamak, suçlamak maksadımız değil. Ama bazı gerçekler var. Bunların kamuoyu tarafından bilinmesi lazım. 2008 ve 2012 gibi 2016’yı da alamadık. Başarısızlık varsa bedeli ödenmeli. Federasyonsa federasyon, yöneticiyse yönetici, projede çalışanlarsa onlar ya da UEFA’daki temsilcimiz...
“BU İŞ YÜZDE 70 BİZİM ELİMİZDEYDİ”
Bu konu bana çok dokundu. Yanlış yapıldı ve yanlış yapılıyor. Artık bunların anlatılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye, çok büyük ve güçlü bir ülke.
Biz bunu temaslarımız sırasında gördük. UEFA Yönetim Kurulu’nda yer alan ve seçimde oy kullanan 15 federasyon başkanı ile görüştük. Federasyonun çalışmalarını, projelerini ve Türkiye’yi çok takdir ediyorlar. Ama bunlar gerekli sonuçları vermiyor. 3 kere kaybettik. 2016 adaylığı bizim elimizdeydi.
Türkiye bu işin üstesinden çok iyi gelir. Türkiye çok iyi tesisler yapacak. Genç bir nüfus var. Ve futbol pazarının büyüme mecburiyeti var. Doğal
koşullar, turnuvanın Türkiye’de olmasını gerektiriyor. Karşındaki iki rakip de daha önce turnuvayı organize etmiş. Bu iş yüzde 70 elimizdeydi. Ve ağrıma giden de elimizde olan işi kaybetmemiz...
“UEFA’DA KİMSEYİ RAHATSIZ ETMİYOR”
Şenes Bey, Türk futbolu içerisinde önemli bir insandır. Kendisine saygım çok fazladır, fazlaydı! UEFA’da da saygınlığı çok iyidir. Ama oradaki konumlandırmasını, kendi geleceği ve beklentileri üzerine yaptı. O hiç kimseyi rahatsız etmiyor. 20 senedir orada. Peki, 72 milyonluk Türkiye’den kaç
tane adam UEFA’da? Daha yeni yeni görev alınıyor. Çünkü oradaki bütün işler ona ihale edilmiş.
“HER ŞEY ORTADA, KRAL ÇIPLAK!”
2016 diye bakmıyorum olaya; Türkiye’nin menfaatleri olarak bakıyorum. UEFA’da Türkiye’nin menfaatlerinin güçlü olarak temsil edilebilmesi için bir
başkasının olması gerekiyor. İşin doğrusu budur. Kral çıplak! Bunu söyleyerek üzerime düşen görevi yaptığıma inanıyorum.
‘TEK VÜCUTTUK’
“Bu yarışta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve spor bakanımızın desteği bizi mutlu etti. Mansimov’a da teşekkür ederim”
Bizler federasyon bazında destek istedik. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da kendi seviyelerinde destekler verdi. Ülke devlet başkanları ve başbakanlarla bire bir görüştüler. Ayrıca spor bakanımız, aday kentlerin vali ve belediye başkanları inanılmaz bir işbirliği içinde bulundu. Bu bizi çok mutlu etti. Türkiye böyle bir konuda bu kadar gösterişli şekilde ilk kez tek vücut olarak mücadele verdi. Ayrıca Mübariz Mansimov’un da ismini vermem gerek. Hakkını ödeyemeyiz. Çok büyük destek sağladı. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum. Sadece futbol değil, sosyal ve ticari ilişkilerinizi de devreye sokmak zorundasınız. Örneğin İsrail. Kendileriyle çok güzel ilişkiler kurduk. Oy vermediler ama çok üzüldüler. İsrail Federasyon Başkanı, UEFA’ya 2020’nin bize verilmesi için teklif götürdü. Bunlar tek yönlü ilişkiler değil. Büyük bir pasta. Oradaki arkadaşımızın da fotoğrafı görmesi lazım.
“ORTADA BİR SENARYO MU VAR?”
Türkiye, UEFA’nın yapacağı operasyonlardan vergi almayacağını garanti etti. Fransa, AB üyesi olduğu için bu garantiyi veremiyor. Yani 300-400 milyon
dolarlık kârın vergisini tepti. Bu kadar yanlış bir kararı nasıl veriyorlar diye düşünüyorum. Acaba ortada bir senaryo mu var? Baştan beri “Türkiye
kazanamaz” dendi. Ankara ve İzmir havaalanı için yetersiz raporu verildi. Adamlara anlattık ama İcra Kurulu’nun önüne rapor eksik gitti. Şenes Bey burada da devreye girmedi. En azından bunun kavgasını vermeliydi.
‘DEĞİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ’
Mevcut durumu değiştirmek için mücadeleyi bizlerin vermesi lazım. Oradaki temsilcimiz gibi duvar kurarsanız mücadeleyi veremezsiniz.
Duvarları açmanız lazım.
‘TARAFLI OL DEDİK AMA...’
UEFA Başkanı Platini olmasaydı seçim farklı olurdu. Kesin kazanırdık. Platini doğrudan değil ama dolaylı olarak temaslarda bulundu. Ben de ülkem için
bunu yapardım. Şenes Bey’le bu konuda ayrılıyoruz. “Tarafsız kalamazsınız. Sen de taraflı ol” dedik. “Hayır” dedi. “Taraflı olmayacağım, karar aldık” dedi. Diğer oy verecek adamlar da bakıyor; “Ülkesi için bu kadar tarafsız olan bir insan varsa neden kendimi ateşe atayım” diyor.
‘YAZIK DEĞİL Mİ EMEKLERİMİZE?’
Gazetelerde çıkan birkaç haber üzerine Dünya Kupası’ndayken bir televizyonda Şenes Bey yayına katıldı. Doğrudan beni suçlayan açıklamalar yaptı. Suçlanacak biri varsa o da kendisidir. Biz suçlanacak hiçbir şey yapmadık. Koştuk, uğraştık... Yazık değil mi harcanan paralara? Dünya Kupası’nda Güney Afrika’nın nasıl dünya gündemine taşındığını gördük. 2012 de gitti, 2016 da gitti. Sorumlusu kim peki? Bir bardak su içtik üstüne. Tarafsızlık yapacağım demek bu değildir ki... “20-25 senedir tanıştığım adamlar var” diyorsun, açarsın konuşursun.
‘HİÇ DÜŞÜNMEDEN TÜRKİYE’YE VERİRDİM’
UEFA’nın sahibi olsam, gider ‘Buyrun kardeşim, bu işin doğru adresi burasıdır’ deyip organizasyonu Türkiye’ye verirdim.
‘TEMASLAR HEP ENGELLENDİ’
2008’de Portekiz’e oy verdik. İstesene oyunu! Bize ilk oy vermesi gerekenlerden biri Almanya’ydı. Konuştuk, neden oy vermeleri gerektiğini anlattım. Adamlar 5-10 sene içindeki turnuvalar için plan yapmış. “Sen beni burada destekle, ben seni başka yerde” diyorlar. Almanya, Fransa’ya 2016 için söz vermiş. O da Dünya Bayanlar Şampiyonası için destek veriyor. Ama bana bir tane Türkiye’nin böyle bir paktını gösteremezsin. Türkiye hangi yapılanma içinde? 2018’de hangi ülkeye oy verecek? Kararı kim verecek? Orada temsilcimiz var. Kendi başına mı verecek? Türkiye’nin böyle temaslara girmesi hep engellendi.
‘ŞENES BEY’İN KİMSEYE FAYDASI YOK’
2016’yı kaybettikten sonra Şenes Bey’le görüşmedik. Sevilen bir isim ama kimseye bir faydası olmadığı için sevilmiş olmak yetmiyor. Türkiye’ye fayda yaratacak bir insanın orada olması gerekiyor. Sonuçta Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Bu ülkenin de söz hakkı olması lazım.
‘TFF’DEN KİMSE DOĞRUDAN UEFA İLE KONUŞAMAZ’
Kalkıyor birileri 6 oy alınmasını büyük başarı diye sunuyor. Türkiye’nin gerek FIFA’da gerek UEFA’da temsili zayıf. Kulüplerin direkt UEFA ve FIFA ile ilişkisi yoktur. Bu ayıp bir şey. TFF’den kimse UEFA ile doğrudan konuşamaz. Senelerdir böyle bir yapı oluşturulmuş. Oradaki temsilciniz üzerinden gitmeniz gerekiyor. Bir şey yapar da haber vermezseniz kırılmalar olur. UEFA ve FIFA bünyesinde profesyonellerimiz yoktu. Yeni yeni federasyondan arkadaşlarımız
görev almaya başladı.
‘TÜM ORGANİZASYONLARA TALİP OLMALIYIZ’
Türkiye, tüm organizasyonlara talip olmalı. Tüm federasyonlarla yakın ilişkiler kurulması lazım. Böyle yaklaşılmadığı için çok sinirleniyorum. Biz organizasyonu almış gibi tüm projeleri hayata geçirmeliyiz. EURO 2016’yı alsaydık 3 milyon insan gelecekti. Türkiye’nin eksik bir yüzü var yurt dışında. Gelmeyenler negatif bakıyor. İş sahası açılacaktı. Federasyona 40-50 milyon dolar kalacaktı. 3 milyar dolar ciro olacaktı.
FEDERASYON BAŞKANI UEFA’DA OLMALI’
Federasyon kendi gücünü kendi temsil etmeli. Seçim öncesi 16 federasyon başkanı ile tanıştım. UEFA’da o ülkeyi başkanı temsil etmeli. Erzik de ısrarla bunu söylemiş ve ‘Ülkesinde başkan olmayan tek insan benim’ demiştir. Ya onun Türkiye’de başkan olması ya da TFF başkanının UEFA’da olması lazım. Bana göre 2.’si doğru. Çünkü o zaman adamlarla konuştuğunda ‘Ben federasyonun başıyım’ diyeceksin.
kaynak