Bu Fotoğrafta Ne Görüyorsunuz?

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
6xr3z9k.gif



Bu Fotoğrafta Ne Görüyorsunuz?

Açık İstihbarat
Aşağıdaki fotoğrafta Bush; Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy'i Beyaz Saray'ın kapısında değil, arabasının kapısında karşılıyor.

Beyaz Saray'ın ne kapısında, ne yan kapısında, ne Bush'un ofisinin dış kapısının önünde, ne iç kapısının önünde karşılanmayan;

Bush'un ofisinin iç kapısının iç tarafında karşılanırken de "look at him" tarzı laubali hitaplara maruz kalanlar bu fotoğrafa iyi baksınlar.

Bu fotoğrafta "stratejik ortaklık" 'ı görecekler...

Bu fotoğrafta "devlet adamı muamelesi" görmeyi görecekler...

Bu fotoğrafta ülkelerinin çıkarları için başka devletlerin başkanlarının yüzünden kararlılık okumaya çalışmayacak kadar kendine güvenen ülke yöneticilerini görecekler...

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, asla kendilerini göremeyecekler.
 
yok yok bush abisi tayyibi de çok sever :D:D
 
Birileri hala göremiyecek....

Destek destek tayyip destek diye bağıracaklar...

Nerden bilecekler destek verdiğin kişi bu ülkenin en büyük kösteği....


Fotoğrafta belki hiç göremeyecek olanlar artık aynalarda bile kendilerini göremez tanıyamaz oldular...
Çünkü yaranmak için bin bir surat olanlar... Şekilden şekile girenler SAYGI yı hak eder mi ?
 
ama haksızlık ediyorsunuz tayyip olumlu, pozitif :D:D

İstediğini aldı ya nasılda mutludur şimdi

Kod:
# Tahrik edici,yerici,uzlaşma zemini arama kaygısından uzak,yıkıcı yorumlarda bulunmak yasaktır.
 
Oyalamaya Devam

Hilmi Taşkın - ADD



Günlerdir medyada ve iktidar çevrelerinde 5 Kasım görüşmeleri üzerine çok şey yazıldı ve söylendi.

Ama görüldü ki Erdoğan-Bush görüşmesinde dağ fare doğurdu!

Başbakan Erdoğan TBMM’den teskerenin geçmesinden sonra, “gelecek ay ABD’de bu konuyu Başkan Bush ile görüşeceğim” dedi. Gücün adresini gösterdi!

Önceki gün de bu görüşme gerçekleşti. Beyaz Saray’da 1,5 saat süren konuşmadan Türk halkının beklediği sonuç çıkmamıştır. Beklenen de bu sonuç idi.

Şimdi biraz geriye gidelim.

2003 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ve Colin Powell’in imzaladığı anlaşmada , “Kuzey Irak’a girmeme” sözü verilmiştir.

Bu anlaşmanın benzeri, “Dubai Anlaşması” olarak bilinen ve altında şimdiki Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın imzasının olduğu anlaşmadır.

Bu anlaşma ile 8,5 milyar dolar karşılığında ABD’ye yine “Kuzey Irak’a girmeme” sözü verilmiştir.(ABD yine aynı noktadadır)

Bu iki anlaşma ulusal çıkarlarımıza aykırı ve terörle mücadelede elimizi kolumuzu bağlayan anlaşmalardır. Ayrıca her iki anlaşma da TBMM’den kaçırılmıştır.

Bir süre sonra PKK terörü ile mücadele için ABD tarafından koordinatörlük makamı fikri ortaya atılmıştır.

ABD, Türkiye ve Irak birer koordinatör atayarak yeni bir oyalama dönemine girilmiştir.

Bu uygulamada bir süre sonra çökmüştür.

Terör olaylarının artması üzerine ABD sürekli olarak bize “Irak ile sorunu aranızda çözün” telkinin de bulunmuşlardır.

Bu telkinler etkisini göstermiş ve Türkiye ile Irak arasında yakın geçmişte bir işbirliği anlaşması imzalanmıştır.

Ancak bu anlaşmada Türkiye “sıcak takip” hakkından da feragat etmiştir!

Oysaki BM bile teröre karşı sıcak takip hakkını kabul etmektedir.

Irak yönetiminin ABD kontrolünde olduğu düşünüldüğünde, yapılan anlaşmanın içeriği daha net anlaşılabilir.

Artan terör olaylarından sonra, terör örgütünün barındığı Irak’ın Kuzeyine yönelik bir sınır ötesi hareket konusu konuşulmaya başlandı.

12 Nisan tarihinde Genel Kurmay Başkanı, “karar siyasi iradenin, yetki verilirse gireriz başarılı da oluruz” demiştir.

Fakat siyasi iradenin lideri, içerdekiler ve dışarıdakiler tartışmasını gündeme getirerek, teskere konusunda adım atılmayacağına işaret etmiştir.

Ancak terörün artması ve halkın baskısı sonucu iktidar, TBMM’den teskere ile sınır ötesi hareket için bir yıllık bir süre almıştır.

Alınan bu yetkinin hemen kullanılmayacağını ifade eden başbakan, konuyu başkan Bush ile görüşeceğini ifade etmiştir.

Ve bu görüşme gerçekleşmiştir.

Başkan Bush görüşme sonrasında, istihbarat paylaşımından söz etmiştir. PKK’nın “ortak düşman” olduğunu söylemiştir.

Üç ülkenin (Türkiye, ABD ve Irak) Genel Kurmay İkinci Başkanları arasında sürekli bir koordinasyonun kurulmasını istemiştir.

Başkan Bush görüldüğü gibi istihbarat paylaşımı ve üçlü mekanizma dışında başka bir şey söylememiştir.

Toplantı sonrası Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açıklamada “Operasyon kararı aldık, şeklini TSK bilir” ifadesini kullanmıştır.

Bu ifade topu taca atmak olarak değerlendirilebilir.

“Tezkereyi kullanacağız” ifadesi de toplumsal gaz alma olarak değerlendirilmelidir.

Erdoğan-Bush görüşmesi icazetle siyasetin yeni bir örneğidir. Ama kamuoyunun beklediği icazet alınamamıştır!

ABD tarafının sürekli dile getirdiği “diplomasi”, bu görüşmede de ana ilke olarak kabul edilmiştir.

Sınır ötesi operasyon bu görüşme ile askıya alınmıştır.

Ancak teröre bağlı olarak sınırlı ve nokta hedeflere bir hava operasyonu düşünülebilir. (kış yaklaştığı için terör örgütünü eylemsizlik dönemine gireceği de beklenmektedir)

Bu hava saldırıları ile de toplumun tepkisinin düşürülmesi amaçlanmaktadır.

5 Kasım görüşmesi için söylenebilecek en özet söz ise, terörle mücadeleyi ABD’ye bırakmaya veya onun icazeti ile yapmaya devam ediyoruz!

Mal hırsıza teslim…

Zaman yine BOP planı lehine işlemeye devam ediyor.
 
Erdoğan, Bush'la neden gizli konuştu?


Bayaz Saray’daki randevunun toplam süresi 1.5 saat.
Bunun 1 saat 15 dakikalık bölümü Erdoğan’la Bush arasında yapılan baş başa görüşmede geçti.
Heyete kalan süre 15 dakika.
Türk tarafında 7 kişi vardı.
Bu 7 kişi, sadece isimlerini söylese bile bu süre ancak yeterdi.
O zaman sormak lazım, bu kalabalık heyet neden oluşturuldu?
İki lider heyeti güvenilmez buldu da mı kapıları kapattı?
Yoksa bu heyeti oluşturma amacı Türk kamuoyunu etkileyip, yönlendirmek için miydi?
Başbakan görüşme sonrasında hamd-ü senalar etti, lakin hamd’ın ne için olduğu hâlâ meçhul?
15 dakikalık heyetlerarası görüşme bölümünde hamd edecek bir şey yok.
Belli ki kast edilen 1.15 saatlik zaman dilimi.
Ne oldu, ne konuşuldu bu uzun zaman diliminde.
Sakın böyle şeyler, yani baş başa konuşmalar her görüşmede olur demeyin.
Ben benzerlerinden geçmişte 8’ini izledim, olan şudur.
İki lider 5 ile 10 dakika arası bir zaman içinde baş başa konuşabilir.
Konuşur demiyorum, konuşabilir diyorum.
Nitekim iyi hatırlıyorum Demirel 1992’de baba Bush ile konuşmamış, Çiller ise 1994’de Clinton’la 8 dakika konuşmuştu.
Diyeceksiniz ki bunların muhabbeti başka, konuşur da konuşur.
Tamam da orada söz konusu olan Bilal’ın evine ekmek götürmesi değil ki, söz konusu olan Türkiye’nin bekasıdır.
Bush’la yapılan bu konuşmadan sonradır ki Erdoğan Barzani’nin adını adeta unutmuş ya da hafızasından çıkarmıştır.
Kerkük diye bir şey de zihninde yok gibidir.
K.Irak’ın geleceğini adeta adeta hiç mi hiç umursamıyor.
Haksızlık mı yapıyoruz?
Beyaz Saray randevusu sonrasında bütün bunlara dair Erdoğan’dan tek bir söz olsun işiten var mı?
Evet bu 1.15’lik sürede ne oldu da Başbakan susarak hamd etme noktasına geldi?
Bu görüşme bizzat Erdoğan tarafından açıklanmalıdır.
Eğer açıklanmazsa komplo teorileri ve türlü iddialar havada uçuşacaktır.
Mesela Erdoğan’ın K. Irak’ta Bağımsız Kürdistan’a razı olduğunu bile söyleyen olabilir.
Dahası, hamd etmeyi, AKP iktidarına ABD desteğinin sürmesi şeklinde de yorumlar yapılabilir.
Sahi, Erdoğan’ın, “Hamdolsun istediğimiz her şeyi aldık” beyanı ne anlama geliyor?
Öyle ya, sınır ötesi harekat ve Türkiye’nin caydırıcılığı ilelebet güme gitmiş, PKK taraf konumuna yükseltilmiş ve Türkiye adeta K.Irak’taki bütün haklarından feragat etmiş. Peki ama o zaman bu hamd niçin?
Yok yok bu hamd etmenin gerekçesi, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmede gizli.
Hayale ve ümide kapılmayın bu hamd Türkiye’den ziyade, AKP’nin bekası adına yapılmışa benziyor... Değilse Başbakan neden hamd ettiğini açıklamalıdır.
Sebahattin ÖNKİBAR
 
Fotoğrafta neler görünmüyo ki?????????????????
Her şey var , merdivenler var, kırmızı halı var, bi tane denizci asker var. kocaman bir çift kanatlı kapı var hem de iki yanında iki nöbetçi asker var. bi tane otomobil var, iki tane adam var,
Bizimki sağ taraftaki Değil Mi? Gözlerim iyi seçemiyor da.
GÖRÜŞMELERE GELİNCE
Dağ fare Doğurdu diyenlere teessüf ederim...............Hem de KOCAMAN bir TEESSÜF.

Dağ Fare Doğurdu Demek İçin büyük ve olumlu bir beklenti içersinde olmak gerekir.

Ortalama bir insan bu görüşmelerden bir şey çıkmayacağını bilir.
Zaten Başbakanı oşekilde karşılayan biri ne verir ki,
Siz hatırlamazsınız bu bush varya işte onun babası bush ta Turgut Özal'ı golf oynarken kabul etmişti.
Özal da oraya 1 milyar dolarcık bir para istemeye gitmişti ( 1. körfez savaşının zararlarına istinaden)

Sonra bir şarkı çıkıverdi ortacığa, HEY CORC VERSENE BORÇ
OLMAZ MAYKIL BENDE DE YOK
diye.:clap:clap

Fazla değil çok yakında Halk denilen büyük usta bir türkü attırıverir bu hususta.
 
yorumlarınız bölüm kurallarına uygun olsun..
tekrar uyarmam sizi..
 
hangisi aktif hangisi pasifki bunların Gerçi bizene özel hayatlarından...
 
Geri
Üst