atn42
New member
Son zamanlarda medyada sayıları ve şirretlikleri durmadan artan iktidar borazanlarına baktıkça aklıma hep şu şarkı geliyor:
“Borazandan nağmeler ufkumu sardı…
Bir şarkı ki, orada hep yalan, fitne, iftira vardı…”
Eskiden sureta da olsa, bir yansızlık gösterisiyle, zevahiri kurtarmaya çalışırlardı. Şimdi ise artık bunlara hiç ihtiyaç kalmadı, kadrolu borazanlıktan medya borazanlığına yatay geçiş olağan sayılmaya başlandı.
Hangi borazanın nereye alınacağı, nereye çağrılacağı, nereye konuşlandırılacağı, neyi çalacağı konusunda danışman olanlar, şimdi “müstakil borazan” olarak “kendilerine has ve özgün fikirlerini” ortaya döküyorlar.
Mustafa Balbay’a ait olduğu söylenen ve asılları Cumhuriyet’te yayımlanacak olan notlar son zamanlarda borazanların en büyük ilgi alanını oluşturuyor.
O ifadelerin elde ediliş şeklini, Balbay’a ait olduğu ileri sürülen notların alınışındaki usulsüzlükleri bir yana bırakıyorum.
Bu alçakça sızdırılmaları, bu yolla, hem sızdıranın hem yayımlayanın suçlarını, bunların ısrarla kovuşturulmamasını ve bu durumların demokrasi açısından ortaya çıkardığı tehlikeleri de koyuyorum bir yana…
Borazanların yargısız infazcılık çabalarına da çok dokunduk, bu iğrenç ef’ali de şimdi söz konusu etmiyorum.
***
Bugün üzerinde durmak istediğim, gürültüleriyle sivil darbenin duyulmasını engellemeye çalışan ve durmadan “askeri darbe geliyor” çağrısı yapan borazanların, Türkiye’de muhal bir darbeyi bahane ederek, yaratmaya çalıştıkları baskı ve terör havasıdır.
Önümüzdeki günlerde karşılaşacağımız en büyük tehlike bu olacağı için dikkatle hareket etmekte yarar var.
Borazanlara göre, bir kısım gazeteciler, siyasetçiler vesair kanaat erbabı iktidar oyununa meraklıymışlar (sanki iktidar oyununa bigâne politikacı varmış gibi); işte bunlar da kışlayı baştan çıkarıcı tahrikler, teşvikler, yardımlar yapmakta, yataklık etmekteymişler. Bunlar büyük tehlikeymişler ve Ergenekon davası hiçbir şeye hizmet etmeyecekse bile buna etmeliymiş.
Darbe heveslisi sivillerin fikirleri demokrasiye karşı suç oluşturmaz mıymış?
Suçluya bilerek su vermek yardım ve yataklığa girermiş de, fikir vermek girmez miymiş?
Silivri’deki mahkeme işte bunlara karar verecekmiş.
Borazanlar, Silivri’deki mahkemenin yetki ve görev alanını da belirlemişler. Zaten soruşturmayı sürdüren zihniyet, AKP iktidarının eleştirilip, işlerin kötüye gittiğinin açıklanmasını, hükümet aleyhinde hava oluşturup, darbe ortamı yaratmak olarak değerlendirme eğiliminde…
***
Sevgili okurlarım, borazanların bu çağrısı ile soruşturmanın bu zihniyeti birleştikleri zaman Türkiye tam bir cehenneme dönüşecektir.
Çünkü bu durumda Türkiye’de iki tür insan olacaktır:
AKP’nin iyi işler yaptığına, ülkeye yararlı olduğuna ve iktidarının devam etmesi gerektiğine inananlar. Bunlar iyi vatandaşlar yani masumlar olacaklardır.
Öbürleri, yani AKP’nin ülke için yararlı olmadığını, iktidarının devamının halkın zararına olduğuna ve gitmesi, iktidardan uzaklaştırılması gerektiğini düşünen ve savunanlar ki, bunlar da suçlular grubuna gireceklerdir.
Bunların AKP’nin halkın demokratik bilinci ve tepkisiyle alaşağı edilmesini savunmalarının da bir önemi yoktur. Nitekim, halkın demokratik laik sivil bilincini, tepkisini dile getiren Cumhuriyet Mitingleri de, bu zihniyet tarafından suç olarak görülüp ilan edilmişti.
Şimdi bu zihniyet, “Mustafa Balbay’ın günlükleri”ni kullanma peşindedir.
Evet son zamanlarda medyada moda şarkı şu:
“Borazan nağmeler ufkumu sardı.
Bir şarkı ki, orada hep, fitne, yalan, iftira vardı.”
K A Y N A K
“Borazandan nağmeler ufkumu sardı…
Bir şarkı ki, orada hep yalan, fitne, iftira vardı…”
Eskiden sureta da olsa, bir yansızlık gösterisiyle, zevahiri kurtarmaya çalışırlardı. Şimdi ise artık bunlara hiç ihtiyaç kalmadı, kadrolu borazanlıktan medya borazanlığına yatay geçiş olağan sayılmaya başlandı.
Hangi borazanın nereye alınacağı, nereye çağrılacağı, nereye konuşlandırılacağı, neyi çalacağı konusunda danışman olanlar, şimdi “müstakil borazan” olarak “kendilerine has ve özgün fikirlerini” ortaya döküyorlar.
Mustafa Balbay’a ait olduğu söylenen ve asılları Cumhuriyet’te yayımlanacak olan notlar son zamanlarda borazanların en büyük ilgi alanını oluşturuyor.
O ifadelerin elde ediliş şeklini, Balbay’a ait olduğu ileri sürülen notların alınışındaki usulsüzlükleri bir yana bırakıyorum.
Bu alçakça sızdırılmaları, bu yolla, hem sızdıranın hem yayımlayanın suçlarını, bunların ısrarla kovuşturulmamasını ve bu durumların demokrasi açısından ortaya çıkardığı tehlikeleri de koyuyorum bir yana…
Borazanların yargısız infazcılık çabalarına da çok dokunduk, bu iğrenç ef’ali de şimdi söz konusu etmiyorum.
***
Bugün üzerinde durmak istediğim, gürültüleriyle sivil darbenin duyulmasını engellemeye çalışan ve durmadan “askeri darbe geliyor” çağrısı yapan borazanların, Türkiye’de muhal bir darbeyi bahane ederek, yaratmaya çalıştıkları baskı ve terör havasıdır.
Önümüzdeki günlerde karşılaşacağımız en büyük tehlike bu olacağı için dikkatle hareket etmekte yarar var.
Borazanlara göre, bir kısım gazeteciler, siyasetçiler vesair kanaat erbabı iktidar oyununa meraklıymışlar (sanki iktidar oyununa bigâne politikacı varmış gibi); işte bunlar da kışlayı baştan çıkarıcı tahrikler, teşvikler, yardımlar yapmakta, yataklık etmekteymişler. Bunlar büyük tehlikeymişler ve Ergenekon davası hiçbir şeye hizmet etmeyecekse bile buna etmeliymiş.
Darbe heveslisi sivillerin fikirleri demokrasiye karşı suç oluşturmaz mıymış?
Suçluya bilerek su vermek yardım ve yataklığa girermiş de, fikir vermek girmez miymiş?
Silivri’deki mahkeme işte bunlara karar verecekmiş.
Borazanlar, Silivri’deki mahkemenin yetki ve görev alanını da belirlemişler. Zaten soruşturmayı sürdüren zihniyet, AKP iktidarının eleştirilip, işlerin kötüye gittiğinin açıklanmasını, hükümet aleyhinde hava oluşturup, darbe ortamı yaratmak olarak değerlendirme eğiliminde…
***
Sevgili okurlarım, borazanların bu çağrısı ile soruşturmanın bu zihniyeti birleştikleri zaman Türkiye tam bir cehenneme dönüşecektir.
Çünkü bu durumda Türkiye’de iki tür insan olacaktır:
AKP’nin iyi işler yaptığına, ülkeye yararlı olduğuna ve iktidarının devam etmesi gerektiğine inananlar. Bunlar iyi vatandaşlar yani masumlar olacaklardır.
Öbürleri, yani AKP’nin ülke için yararlı olmadığını, iktidarının devamının halkın zararına olduğuna ve gitmesi, iktidardan uzaklaştırılması gerektiğini düşünen ve savunanlar ki, bunlar da suçlular grubuna gireceklerdir.
Bunların AKP’nin halkın demokratik bilinci ve tepkisiyle alaşağı edilmesini savunmalarının da bir önemi yoktur. Nitekim, halkın demokratik laik sivil bilincini, tepkisini dile getiren Cumhuriyet Mitingleri de, bu zihniyet tarafından suç olarak görülüp ilan edilmişti.
Şimdi bu zihniyet, “Mustafa Balbay’ın günlükleri”ni kullanma peşindedir.
Evet son zamanlarda medyada moda şarkı şu:
“Borazan nağmeler ufkumu sardı.
Bir şarkı ki, orada hep, fitne, yalan, iftira vardı.”
K A Y N A K