Bizi geri bırakan sizce islam mıdır?

DeRSaaDeT

Islambol
Altın Üye
Katılım
3 Şub 2006
Mesajlar
6,597
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
118

t18134_filistin11.jpg
t18130_cantoni400.jpg
t18136_305rak.jpg


"Madem El-Hakku Ya'lu haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?" Sözler, 725

Bir zamanlar sıkça gündeme taşınan şimdi de yer yer nükseden bir hastalık var: Dinin, terakkiye mani olduğunu sanmak ve Hıristiyan ülkelerden geri oluşumuzun sebebini İslâm dininde aramak.

Bu iddiaya cevap vermeden önce bazı noktalara işaret etmek isterim. Bunlar arasından geçireceğimiz hat bizi sorunun ilk cevabına ulaştıracaktır.

Birinci nokta:
İslâm dini ilk zuhur ettiği dönemde müslümanlar bir süre müşriklerin baskılarına, zulümlerine maruz kalmışlar, daha sonra devlet haline gelmiş ve bir asır öncesine kadar sürekli ilerlemişlerdir. Asr-ı saadetin bir iman, ahlak, fazilet,adalet ve huzur asrı olması bunun ilk delilidir. Daha sonra Endülüs Emevî devletinin Avrupa’ya ilimde önder olması, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının hem ilim hem de sanatta yükseldikleri şahikalar bu tür iddialarla örtülecek, saklanacak cinsten değildir.

Burada İslâm ve müslüman kavramlarını birbirinden ayırma gereği ortaya çıkıyor. İlerleyen de müslümanlardır, gerileyen de. İslâm ne ise odur.

“Bugün sizin dininizi ikmal ettim (kemale erdirdim). Üzerinize nimetimi tamamladım. Ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim. (İslâm’a razı oldum.)” Mâide Sûresi, 3

O zaman şu sorunun cevabını aramak gerekiyor:
İmparatorluklar kurduğumuz dönemlerde mi İslama daha çok bağlıydık, geri kaldığımız dönemlerde mi?

Bir diğer nokta:
Geri kalışımızın sebebi olarak İslâm’ı gösterenlerin, Müslümanları bir tarafa bırakıp İslâm üzerinde konuşmaları ve “Kur’anın şu hükümleri, Resulullahın şu hadisleri terakkiye manidir.” diye yola çıkmaları ve delillerini ortaya koymaları lazım gelir.

Meselâ, yalanı, zulmü, içkiyi, kumarı, zinayı, stokçuluğu, faizi, gıybeti, ırkçılığı kısacası her türlü kötülüğü yasaklamanın terakkiye engel olduğunu ispat etmeleri gerekir.

Üçüncü nokta:
Hıristiyanların bizden ileri olmalarını İslâm’a hamledenlere bir vazife daha düşüyor. O da, bu günkü teknolojinin, maddî kalkınmanın esaslarını İncil’de arayıp bulmak ve “Biz bunlardan yoksun olduğumuz için geri kaldık.” diye bir gerekçe ile ortaya çıkmak. Bunu yapmaları mümkün değil. Zira İncil’de ne iktisadi hayata ne de devlet yönetimine dair bir tek ayet mevcut değil.

Son bir noktaya da işaret edip cevabına geçelim:
Bu iddiayı ortaya atanların, dünün çalışkan, cevval, hamiyetli, dürüst, vatansever insanını, bugünün hak hukuk tanımaz, soygunculuğu hüner sayan, şehvet düşkünü, her şeyi nefsine feda eden, egoist insanı haline getiren eğitim düzeninin İslâmdan kaynaklandığını da ispat etmeleri gerekir.

Şimdi, söz konusu sorunun cevabını Nur Müellifinin tespitlerini esas alarak ortaya koymaya çalışalım:

Nur Külliyatından Lemaat adlı eserde şöyle bir soruya yer verilir:

Bir zaman bir sâil dedi: "Madem El-Hakku Ya'lu haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?"

Yani, “Madem ki hak üstündür, ona üstün gelinmez. Kâfirlerin Müslümanlara, kuvvetlinin haklıya galip gelmesine ne dersiniz?”
Bu sorunun cevabı dört ayrı yönüyle çok öz ama çok doyurucu olarak verilir.
Önce vesileler ezerinde durulur ve bu hikmet dünyasında vesilelerin, sebeplerin çarpıştığına dikkat çekilir. Müslüman olsun kâfir olsun, her kim ulaşmak istediği sonucun ön şartlarını yerine getirir, sebeplerine vesilelerine tam riayet ederse başarı onun olacaktır. Hangi üründen hangi şartlarda hangi tekniklerle ve nasıl bir planlama ile verim alınacağı bellidir. Bu şartlara kim uyar, bu vesileleri kim yerine getirirse başarı onundur.

Soruda geçen kuvvet kavramına da şöyle değinilir: “Kuvvetin bir hakkı var, bir sırr-ı hilkati var.”
Başarılı olmak, düşmanınıza, yahut rakiplerinize galip gelmek istiyorsanız kuvvetli olmaya çalışmanız gerekir. Zira, kuvvetin de bir hakkı vardır. O hakkı kim elinde tutarsa galip gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Çelikle tahtayı çarpıştırırsanız tahtanın mağlup düşeceği bellidir.

İkinci olarak, mesele insandaki sıfatlar alemi yönünden ele alınır. Bütün güzel sıfatlar Allah kelamında zikredilmiş ve Resulullah (asm.) tarafından da en güzel şekilde sergilenmiştir. Şu var ki uygulamada nefsin, şeytanın, bozuk toplum yapısının ve daha nice faktörün tesiriyle, bir Müslüman bu güzel sıfatların tümünü hayatında sergilemeyi başaramayabilir. Yine bir gayr-ı müslimde, gördüğü eğitimin ve toplum yapısının bir ürünü olarak bazı güzel sıfatlar bulunabilir. Bunlar ondaki müslim sıfatlardır. Bir iş görüleceği zaman, kalplerdeki inançlar değil, bu sıfatlar çarpışırlar.

Ticaret hayatını örnek verelim: Bilgi, dürüstlük, çalışkanlık, mesai tanzimi, prensiplilik gibi sıfatlar ticaretin sonucuna doğrudan tesir ederler. Bir gayri müslim bu sıfatlara sahipse ve yine bir müslüman bu sıfatlardan mahrumsa o gayri müslimin müslümandan daha zengin olması beklenen bir sonuçtur. Burada kâfir müslümana değil, müslim sıfatlar gayri müslim sıfatlara galip gelmişlerdir. Ve sonuç, sıfatlar aleminde, yine hakkın olmuştur.

Bu konu işlenirken fikrimize ufuklar açan şöyle bir tespite yer verilir:
“Hem dünyada, hayatın hakkı şamil ve âmmdır. O rahmet-i âmmenin bir cilve-i manidar, onun bir sırr-ı hikmeti var; küfür mani değildir.”

Hayatın hakkı umumidir, şamildir. Yani bu noktada mümin, kâfir, insan, hayvan farkı yoktur. Kime hayat verilmişse ona rızk da verilir. Rızk; imanın ve ibadetin değil hayatın hakkıdır. Onların hakkı ahiret yurdunda ebedi saadettir.

Bu ufukta düşüncelerimizi şöyle sürdürebiliriz:
Allah’ın her isminin tecellisi için farklı aynalar, ayrı zeminler söz konusudur. Bunların çoğu, kişinin inancıyla ilgili değildir. Meselâ, Rezzak isminin tecellisinden daha fazla nasip almak isteyen bir çiftçi bunun için gerekli şartları yerine getirdiğinde tarlasına daha fazla mahsul verilir. Burada kişinin inancına bakılmaz. Yine, Şafi isminin kendisinde tecelli etmesini isteyen birisi, hastalığına faydalı ilacı kullanır. Onun şifa bulmasında da inancına bakılmaz. Çünkü kişi bu ismin tecellisini istemeyi bilmiştir ve bunun karşılığı olarak kendisine şifa ihsan edilmiştir. Bu yola girmeyen bir insan, kâmil bir mümin de olsa, şifaya kavuşmayabilir.

Buna göre bir Müslüman dünya hayatında İlâhî isimlerin feyzinden faydalanmayı diliyorsa, o tecellilere layık bir ayna olma yolunu tutmalıdır. Bunu yapmazsa sonuç alamaz. Ama aynı mümin ibadet, salih amel ve ihlas şartlarını yerine getirmekle ahiret yurdundaki İlâhî lütuflara talip olmuş olur.

Bu şartları yerine getirmeyen bir insan da dünyada ne kadar başarılı olursa olsun, cennetten nasip alamaz.

Aynı parçada konunun bir üçüncü boyutuna da dikkat çekilir:
Allah’ın iki ayrı kanunlar manzumesi olduğu nazara verilir. Bunlardan birisi insanın iradî fiillerini nizam altına alan Kur’an hükümleridir. Diğeri ise kâinatın ve içindeki eşyanın nizamını sağlayan kanunlardır. Birincisi bildiğimiz şeriattır. İkincisine de şeriat-ı tekvini deniliyor. Tabiat kanunları bu ikinci şeriattandır.

Kur’an hükümlerine itaat ve isyan edenlerin mükafat ve cezalarını ekseriyetle ahirette görecekleri, tekvini şeriata uyanların yahut uymayanların ise büyük çoğunlukla karşılıklarını bu dünyada görecekleri ifade edilir. Buna göre tekvini şeriata uymayan bir mümin cezasını başarısızlık, sefalet, perişanlık olarak bu dünyada çeker. Bu kanunlara uyan bir gayr-ı müslim ise İlâhî iradeye bilmeyerek de olsa uygun hareket etmesinin mükafatını bu dünyada görür.

Bu üç madde başarının yahut başarısızlığın telem sebepleridir. Ve olayların çok büyük çoğunluğu bu maddelerin biriyle yahut bir kaçıyla açıklanır. Şu var ki, bazen bütün şartları yerine getirdiğiniz halde mağlup düşebilirsiniz. Burada İlâhî takdirin gizli bir rahmet hikmet cihetini aramakla mükellefiz. İşte cevabın dördüncü bölümünde bu noktaya işaret edilir; konunun kader ve İlâhî irade yönüne dikkat çekilir.

Dördüncü maddede, batılın kısa süreli de olsa bazen hakka galip gelmesinin, hakkın inkişafına yardım ettiği, onu daha da güçlendirdiği, parlattığı nazara verilir.

Bu maddenin şu noktadan önemi büyüktür:
Bir hadisi-i şerifte “Belaların çoğu peygamberlere, sonra derecesine göre Allah’ın diğer sevgili kullarına gelir.” buyrulur. Peygamberlerin çoğunun ümmetlerinden, hakaret görmeleri, ülkelerinden kovulmaları, işkencelere tabi tutulmaları Rabbanî bir sır İlahî bir hikmettir. Onların çektikleri sıkıntılar, Nur Müellifinin ifadesiyle birer menfi ibadettir. Sabır esasına dayanan, tevekkül ve rıza esasına dayanan ama katlanılması oldukça zor olan bu ibadetin mükafatı da aynı ölçüde büyüktür. Bu sıkıntılarla başta peygamberler olmak üzere Allah’ın sevgili kulları hem manen terakki ederler, hem de çoğu zaman bunun karşılığı olarak hak davaları geç de olsa insanların kalplerinde yer tutar. Onlara zulmedenler kabirlerinde azap çekerlerken, onların ümmetleri yer yüzünde hakkı yaşar ve yaşatırlar.

Bir bitkinin gelişmesinde gecenin ve gündüzün ayrı faydaları olduğu gibi insan ruhunun inkişafında da celal ve cemal tecellilerinin, tesirleri öyledir.

Bu bir İlâhî hikmettir. Ve Hak dostlarına, bu sır ile gelen bela ve musibetlerin ilk üç maddeyle bir ilgilisi yoktur.



Prof. Dr. Alaâddin Başar

ALINTIDIR...
 
eLine sağLık Kardeş...
 
yaa bu şekilde din sömürü yapılınca ele ne geçiyo....herkes biliyoki hiç bir din insanlıgın gerilemesinde rol almaz.....Hatta bütün dinler ve mezhepler dogdukları dönemde toplumun gelişimine ivme kazandırırlar.....

geri kalmanın en büyük nedeni insanların düşüncelerine saygı duymayan...Sırf kendisi gibi düşünmüyor die çamur atan...kendisi hariç dünyadaki bütün toplumları ve insanları aşagılık gören...sadece kendisinin haklı oldugunu savunan..yaptıgı hataları telafi etmek daha ii için eleştiri yapmak yerine sürekli kendisini mazlum gösteren düşünce sistematiginden başka bişey degildir......
 
mr.heLL' Alıntı:
yaa bu şekilde din sömürü yapılınca ele ne geçiyo....herkes biliyoki hiç bir din insanlıgın gerilemesinde rol almaz.....Hatta bütün dinler ve mezhepler dogdukları dönemde toplumun gelişimine ivme kazandırırlar.....

geri kalmanın en büyük nedeni insanların düşüncelerine saygı duymayan...Sırf kendisi gibi düşünmüyor die çamur atan...kendisi hariç dünyadaki bütün toplumları ve insanları aşagılık gören...sadece kendisinin haklı oldugunu savunan..yaptıgı hataları telafi etmek daha ii için eleştiri yapmak yerine sürekli kendisini mazlum gösteren düşünce sistematiginden başka bişey degildir......

dostum ilk önce bütün dinlerin böyle bi misyonunun(ivme kazandırmak gibi) olması mümkün değil sadece gerçek doğruları gösteren ilahi dinleri kasdettin heralde yukarıda,ayrıca biraz daha açık konuşurmusun bu bölüm islam ve insan bölümüdür siyaset ve fikir çatışması bölümü değil ben müslümanların geri kalmaları hakkında yazı yazmış bi profesörün yazısını koydum.Bu benim fikrim değil bu konuda yüksek tahsil yapmış bir alimin fikridir.kaldıki ben burda bi duygu sömürüsü bulamadım.Ne demeye çalışıyosun anlamadım açık konuş benimle....
 
Osmanlıda islam ön plandaydı ,adalet vardı eşitlik vardı ve osmanlı dünyanın en büyük devletiydi.Ama Türkiyede islam zayıfladı ve halimiz ortada...
Peki diyeceksiniz İran Irak şeriatla yönetiliyor niye geri...
Cvb: Irak'la İran'ın yönetiminin islam ve müslümanla alakası olmadığını hepimiz görüyoruz.

Ben şahsen böyle düşünüyorum.
 
bu ve bunun gibi yazılarda anlatılanların doğru olduğunu eşşek gibi biliyolar o yüzden böyle düşünmeyen insanlar bu konulara yorum yapamıyolar ve bilmeyen insanlarında kafalarını saçma sapan şeylerle karıştırarak insanların dinlerinden uzaklaşmalrını ve soğumalarını sağlıyorlar bu millet bu yüzden ateistliğe gidiyor. allah yardımcımız olsun.
 
İslam Neyse Odur. Ne İran Gibi Abartmak, Nede Türkiye Gibi Nerdeyse Tamamen Unutmaktır. İslamı Oldurğu Gibi Yaşamak Uygarlığın Anahtarıdır. Osmanlılar Dine Kulp Takmadıkları İçin Uygar ve Çalışkan Bir Yönetim Sonucunda Bu Kadar İlerlemiştir. Türkiyede En Basit Bir Örnek Vereyim (Namaz Kılmak İçin Devlet Memuru Amiriden İzin Almak Zorunda. Amiri İzin Verirse Namaz Kılabiliyor. Diğer Taraftan Namazı Serbest Bırakınca Namaz Kılmayanlar Bile İşten Kaytarıp Bunu Fırat Bilerek El Ense Yapıyor.) İştye Bu Sebeplerden Dolayı Bizim İlerlememiz Bir Mucize.
 
Bizi geride bırakan örümcek beyinlilik,
Sadece kendi evinin önünü,kendi kazancını düşünen sığ beyinliler
Dinlerle, toplum huzur sağlanır, huzur doğruyu seçmeye yönlendirir
Kötü olanı yapmayız.
 
mr hell adındaki arkadaş kanımca altta kalmamak adına bi cevap yazıyo ama onn şuan ve bundan sonra bu konuya yazdığı tartışmaya yol açacak yazılarına karşılık vermicem ona sadece bu bölümün genel sebebini anlatan yazıyı okutmak istiyorum

>>>>>>>>''İslam ve İnsan Dinimizin güncel hayata etkileri ve çağımızda İslam üzerine yorumlarınızı paylaşabileceğiniz bölümümüz...''<<<<<<<<<
 
tarihe bakın,
yokolan kavimler inançsız kavimlerdir,
Allah ın gönderdiği resule ve kitaplara inanmayanlardır..
 
dinimiz bizi geri bırakmadı biz dinimizi geri pılana attık dinimizi yanlış yorumladık
rabbimde bizi geri kalmışlıkla imtihan ediyor
 
Selamü Aleyküm benim güzel kardeşlerim... Böyle tartışmaları görünce çok üzülüyorum... Hepimizi birlikte Kur'an'ı Kerim'i okumaya ve anlamaya davet ediyorum... Allah(c.c.) yardımcımız olsun...
 
aleyküm selam ben böyle tartışmaları görünce çok seviniyorum
eğer doğru düşündüğüne eminsen (inancının genel kabul görmüş yada farklı olduğu fark etmez ) hak budur diyosan her zaman tartış konuş ve yine tartış sırf tartışmak için konu aç bir daha konuş emin ol faydasını görürsün
ama susarsan herkes kendi kümesinde öterse nasıl yayıla bilirsin bu nasıl bir medeniyet olur emin olun medenilik tartışmadan geçer
BU ARADA HERHALDE TARTIŞMA USLUBUNUN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ YAZMAMA GEREK YOK
 
okumuş bi insanın kalemindeki mürekkeb bi şehit kanı kadar degerlidir

ki sölemişti bunu hatırlayan varmı
 
Bence Bizi Geride Birakan Islam Değildir Islami Yanliş Yorumlayanlardir
Hacilara Hocalara Inanlardir

Başkalarinin Dinlerine Saygi Göstermeyenlerdir

Din Ve Devlet Işini Bir Tutanlardir Bu Taa Osmanlidan Gelen Bişe Orada Da

Halifelik Vardi

Neyse
şunu Unutmayin Ki

yaradan Varken Yaratanilandan Medet Ummak Olmaz
 
arkadaşlar tabiki herkes fikrini yazacak islamiyet din ve vicdan özgürlüğünü en iyi yansıtan dindir dinimizin hak dini olduğu tabiki tartışılmaz .günümüze kadar bozulmadan gelmiş tek dindir ve kimse bunu inkar edemez inkar edenler nasıl tarihte inançsızlar yok olmuşsa türlü felaketlere uğramışsa onu yaşarlar müslümanların geri kalmış olmasıda dini yaşıyor değil yaşamıyor olmamızdır eğer kuran-ı kerimde yazanlara uysaydık hiçbir şekilde geri kalmazdık çünkü islam bilime ve yeniliğe açıktır tabiki çerçevesi dahilinde bunun kuralları vardır osmanlının neden çöktüğünü hatırlayınız asla dünya hayatına zevk i sefaya aldanmayalım ne yaparsak Allah için neslimizin devamı ve refahı için yapalım teşekkürler
 
hak hukuk sahibi olmayan insanlardan ve yaradanın hak ve hukukuna uymayan bi kanundan meded ummak nasıl bi akıl karıdır

osmanlı gibi dunya capında kabul edilmiş ve örnek alınmış bi ırkkı ki bu ben ve benim gibi insanların ırkıdır bi bakın halinize ne yapmışlar siz ne yapıyorsunuz
 
bizi geri bıraqan tabiqi islam olamaz..islam nedir_? Allah(cc) ın insanların mutlu, huzurlu, düzenli bi şekilde yaşaması için yolladığı son dindir... bu din çarpıtılmadığı, kitabımız kuran-ı kerim we peygamberimiz hz. Muhammed(sav) hadisleri ışığında yorumlandığı sürece bizi ileri götürebileceq en önmli kaynaqtır..ama insnlar değerini bilmiyo o ayrı mesele...Allah yardımcımız olsun...
 
Valla ArkdaŞlar Bence İslam Bİzİ Gerİ Birakti Demek Tamamen İnsafsizlik Ahlaksizliktir
Ama Şahislarin İslam Kİsvesİ Altinda Bazi Olumsuz Şeyler YaptiĞida Yatsinamaz
Vede Kİm DemİŞ Gerİyİz Dİye Tamam Fakİrİz GÜnÜmÜzdekİ İcatlarin %99,9 Unu Hirİstİyanlar Yapti Kabul Mİlletcek Cok BaŞarili DeĞİlİz
Ammaaaaa
Bakin Bİzdekİ Dostluk Onlarda Yok
Bİzdekİ AkrabalaŞma YardimlaŞ Ma Onlarda Yok
(muradİye Dekİ Alanyadakİ Antalyadakİ TecavÜz Olaylarinida Unutmayin Bunlarda Bİzİm YÜz Karalarimiz )
Yada Bana Öyle Gelİyo Saygilarla

Vede Aklima Geldİ Medenİ İlerİ Gİbİ GÖzÜken Avro. Medenİyetİ Arkasindakİ Cesetlerİ, Katlİyamlari Gİzlİyemİyo Tarİhİnde Tek Bİr Leke Bİle Olmayan Bİr Dİnİn Mensublariyiz
 
Değil İslam Dini, bozulmuş olsa da hiç bir Semavi din veya güzel ahlağı emreden diğer dinler insanları geri bırakmaz.
İnsanların geri kalmasının sebepleri çok olmakla beraber,Ülkemiz çoğunluğunun sahip olduğu,tembellik,güzel ahlaktan uzak olma,vurdum duymazlık,çekememezlik,hukuksuzluk vs bunu çoğaltabiliriz.Bu tür sebeplerdir.....Haşa! İslam dini bizi geri bırakmamıştır.Malesef yukarıda saydığım hasletler bizi geri bırkmıış ve bırakmaya da devam ediyor.
 
Geri
Üst