|| Biz Mi Hakettik BöLe OLmayı? ||

Ben aynen böyle bir çocukluk yaşadım İstanbul da ...

Şimdi düşünüyorum da çocuklar mahalle maçlarını falan nerede yapıyordur acaba :saskin
 
Can dündarın güzl bir yazı dizisi notlarıma arsında var nerde eskiler özlemini bu yaşıma geldim hala duyuyorum
 
Eline sağlık kardeşim
 
Şanslıyım ki bunların birçoğu benim çocukluğumda yaşadığım şeyler.Şimdiki çocuklara bakıyorum da abi faysde bi vidyo gördüm süper, senin çarın kaça level oldu vs vs.Biz zamanında sende kaç misket var sakızlardan cıkan araba kartları vay be özledim o günleri :D
 
AnLattıkLarına Çok Benzer Bir tarzda Büyüdüm Ankarada. Bu Kadar GüzeL AnLatıLamzdı;)
 
Duygulandım Ya :smile:Emeğine Sağlık...
 
güzel olmuş emeğine sağlık
 
Ama her yıl sökülüp
yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl
ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar... Ruh yok,
buz gibi buz, bu biz değiliz..

Ey gidi günler....
 
kendimi şansı saymaLıyım anLatıLanLarın bir çoğunu yaşama fırsatım oLdu
 
Benim Çocukluğum....:(





Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.
Heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.

Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine girip gelen ( ki sadece çişi gelen giderdi evine )




eli nde mutlaka yiyecekle dönerdi.

Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır,çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.

Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.

Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.

Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.

Evlerimiz var içinde yaşayan yok. Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.

Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..


Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady ' lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.

Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.

Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma,ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.


Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni,ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.




Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?
Yoksa hak mı ettik?
Ne dersiniz.... .?



Bugününüz dünden daha iyi olsun. Huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle..
 
ne söyene bilirkı
 
Öyle güzel anlatılmış ki laf düşmez bizlere...

Emeğinize sağlık.
 
Gerçekten özlenen günler.. Hepsini tek tek yaşadım az çok.. Şimdi herşey yazıda da olduğu gibi Yapay.
 
Geri
Üst