|| Biz Mi Hakettik BöLe OLmayı? ||

HeLLSPoRT

нα¢кнєℓℓ ѕρσя ѕσяυмℓυѕυ
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
13,343
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
34
Konum
Maraton Üst A Blok

Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı. Okuldan eve
geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç
açmadım. Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem
evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Her yere birlikte
giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta
oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş
merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider,
birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek
gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız
eskirdi. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı
kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu
durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası
bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler
annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da
pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı
bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine girip gelen (
ki sadece çişi gelen giderdi evine ) elinde mutlaka
yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği
şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye bazen
bir meyve olurdu.
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye
çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri
alırdık.
Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar
güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince
barıştılırdık. Polisler gelmezdi kavgalarımıza,
zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgalarımız da öyle ustura,
falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla
falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan
adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin
suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan
parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar
işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner
basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere,
ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız
ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin
camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay
gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç
bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem
kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik
işleri. Evlerimiz var içinde yaşayan yok. Parklarımız
var içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp
yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl
ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar... Ruh yok,
buz gibi buz, bu biz değiliz..
Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara
dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ' vale 'lerin, ' bady'lerin beklediği yerlerden hep korkmuş
çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye
çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın
anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir
bana. Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap
eder. Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş
insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla
yaşar olduk.İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?
.
.Her toplum haketiği gibi yönetilir derler ya, hakettiği
gibide yaşar diyelim mi ?

aLıntı
 
inanır mısın aynı benim çocukluğum ..
Sağolasın hüzünlendim şimdi...
 
çok güzel olmuş emeğine sağlık ayakkabımızın içine kum doldurur kamyon yapardık, ilkbaharda söğüt dallarından babam düdük yapardı.....
 
aslında çocukluğum o kadar uzak olmasada bahsedilen çoğu şeyi yaşadım ve biliyorum şimdi parklar filan boş bahçelerinde top oynanan okullar hep boş artık çocuklar alman kale veya orta kafa gol oynamıo counter strike,cod,knight,silkroad...vs
 
çoğu doğru...

en basitinden...
su içmek için evimize değil ilk gördüğümüz evin kapısını çalardık...

yazdıklarından çoğunuiyiki yaşamışım....

kavga eder bir top görünce beraber oyuna dalardık...

şimdiki çocuklara acıyorum....
 
Şimdiki devir çok değişti.O zamanın şartLarında yapıLabiLecek eLimizin aLtında pekde birşey yoktu.
Ne bilgisayar ne pLaystation vs.Mecbur dışarı çıkıp diğer çocuklarLa bir şekilde iLetişim kurmak kendi eğlencemizi topLu haLde yaratmak zorundaydık çünkü imkanLar kısıtLıydı.
ŞimdiLerde bakıyoruz çocukLarın gençLerin eLLerinin aLtında değerLendirebiLeceği birçok seçenek var.Hani bir söz vardır yaa boLLuk b*kLuğu getirir diye şahsen ben buna çok inanıyorum.
Bizde bu boLLuğun ve teknoLoji denen iLLetin bir hastası oLduk.
O yüzdendir ki aynı apartmandan biri başkasıyLa apartmanda karşıLancı dahi seLamlaşmaz oLdu.
bu sözü başka yorumLarındada hatırlatmıştım.Getirisi çok oLanın götürüsüde çok oLuyor n yazık ki.
Ben şimdi burdan ne demek yada bir başkası ne derse desin bu durum değişmeyecektir.
O yüzden biz izLemeye dewam edeLim.BakaLım daha ne süprizLerLe KarşıLaşacağız ?
 
Benimde çocukluğum geldi aklıma güzel günlerdi ya güzel dostluklar wardı herşeyimizi paylaşırdık birbirimizle tereddüt etmeden. Şimdiki dostluklar internet ortamında feysbukta msn de vb. yerlerde. Çoğu arkadaşlıklarda menfaate dayanıyo maalesef. O günleri özlememek elde değil...
 
Ben de hüzünlendim.Bir o kadar da gururlandım.Sanırım bu mesajı yazan benim yaşlarımda olmalı..Niye gururlandım ? Şimdiki neslin hiç tadamayacağı bu anları yaşadım da onun için.Yamalı ama temiz giyerdik.Okula Tornistan edilmiş ceketle giderdik (tornistanın ne olduğunu biliyorsa yeni nesil hatta 2-3 kuşak üstü çok şaşarım),Ayakkabılarımızın altı pençe yapılırdı.Sucuğu yılda bir yerdik çikolata nedir bilmezdik,ama hiç başkasının elindekilerde gözümüz olmazdı hiç çalmayı- hele öldürüp elde etmeyi -düşünmezdik..En fazla daha çok çalışarak biz de bunları elde etmeyi düşünürdük..Bu da gelişmeyi getirirdi..Şimdiki kolaycı gençlik sanmasın ki o kolayca elde ettikleri son derece gelişmiş ve bol nimetler kendilerine gökten lutuf edilimiş.Hep geçmişteki nesillerin çalışmaları ve uğraşlarının eseridir.Biz de bizden öncekilerin emeklerinin ürünlerini kullanmıştık.Tekamül yani gelişme ve ilerleme budur.Yine tekamül gereği şimdiki nesiller de bizden kalanları daha geliştirerek sonraki generasyonlara aktarmak zorundadır.Ama ne yazık ki sayın HeLLDevil'in anlattığ değer ve mutluluklardan eser bile kalmadı.Yarına çok fazla zenginlik ve teknolojik veriler miras bıraksalar bile bu değerleri ve bu duyguları aktaramayacaklar,,çünkü onlar hiç tatmadılar ve bilmiyorlar..
 
çok mükemmel bi şiir

aklıma çocukluk arkadaşlarım geldi hemen tele sarıldım....

tşklr bu güzel şiir için.....
 

HepiMizZz TeknoLojinin esirLeriyiz...evLerimize o eski mutLuLuktan ve huzuRda eser yok....
Sohbet desen hiç yok...
SaoL...​
 
GüzeL Bi Yazı oLmuş..Fakat Ne Şimdi ki Zamanın KaynakLarını eLimizin TersiyLe İtmeLiyiz Nede Geçmişi UnutmaLıyız..2'sinin Ortasında BuLuşmak En Doqrusu Diye Düşünüyorum..Abartmadan..
 
bu işlerde önce ruhu yok edeceksinki sonradan tekrar o güvenilir paylasımcı günler geri gelmesin herkes herkesten şüpelenir olsun

hemen hemen hepsini cocuklugumda yasadım hatta hepsini ve simdide teknolojik imkanları kullanıyoruz inanın ozamanki arkadaslıklar dostluklar daha samimi daha içten daha gercekti
 
gerçekten güzel anlar ve günlerdi kaybeden biziz geri getirecekse yine biziz unutmayalım bunu
 
çocukluğumuzda

Bizim çocukluğumuzda Annelerimiz çalışmazdı.
> Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç
> açmadım.
> Hatta Babamın bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir
> parçası gibiydi, hep evdeydi.
> Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek
> bir yer yoktu
> ki.....
>
> En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
> Sokakta oynamak diye bir kavram
> vardı yani.
> Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
> Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya,
> zıplaya yürüyerek gelirdik.
> Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
> Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara
> koyar oyuna bile
> dalardık.
> Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle
> bizlere ekmek
> arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
> Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi. Susayınca girer
> evlerine su
> içerdik.
> Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,
> hepimiz aynı bardaktan
> kana kana
> içerdik.
> Kısacası
> evine gidip gelen (
> ...ki ;
> sadece çişi gelen
> giderdi evine
> )
> elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
> Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de
> gönderirdi.
> Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve
> olurdu.
>
> Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin
> diye çıkarır
> çantamızın
> üstüne koyar oyun bitince geri
> alırdık.
>
> Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız
> evimiz kadar güvenli idi.
> Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı
> bizi.... Polisler gelmezdi
> kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
> Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
> onlar nedir
> bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla
> saçlarımızdan
> çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine
> oyuna dalardık.
> Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
> Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop
> kapmazdık.
> Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek
> çiğner basarlardı
> alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara
> girmezdik.
>
> Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
> Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum
> ama evinin
> camında,
> temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin
> der konuşurum.
> Onun dışında orada kim oturur hiç
> bilmem.
> Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç
> kuruş
> hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
> Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var,
> içinde oynayan çocuk
> yok.
> Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks
> binalar, ışıl ışıl
> vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
> Ruh yok, buz gibi buz, bu biz
> değiliz..
>
> Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız,
> onlara dede, nene
> diye
> hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
> Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady '
> lerin beklediği yerlerden hep
> korkmuş çekinmişimdir.
> Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp,
> taksidini bitiremediği
> arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek
> ters gelir bana.
> Benim değildir bu kültür.
> Ne ruhuma, ne kültürüme ne de
> cüzdanıma
> hitap eder.
> Nedir bunlar?
> Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele
> geçirilmiş
> insanlar olduk.
> Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
> İyi de neden böyle olduk ?
> Biz mi
> istemiştik? Yoksa birileri mi böyle
> istedi.......

:crying:
 
Özlenmeyecek yaşanmışlıklar değil bunlar....... yazık ki değişmeyen tek şey değişimin kendisi.
 
öyle biskletin futbol topun(o zaman naylon toplar vardı) olmasına gerek yoktu.kibit kutuları veya gazoz kapakları bile yeterdi.kapakları düzleştirip yere dizip oynardık.
herksin tv si yoktu akşam bi Türk filmi varsa tv si olan komşuya biraz kek biraz kaynamış karpuz çekirdeği.biraz haşlanış nohutla çat kapı gidilebilirdi.
hey gidi günler hey
 
yıLmaz erdoğan şiiri gibi oLmuş

artık kız çocukLar bebekLe
erkek çocukLar topaçLa faLan oynamıyor
şimdi Pc başından kaLkmıyorLar
bazıLarı hayatLarıyLa oynuyor:(
 
Geri
Üst