- Katılım
- 25 Haz 2005
- Mesajlar
- 9,652
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Dün, bunca Ergenekon tantanasının yarattığı karanlıkta, Meclis’te görüştükleri Tapu Yasası’na bir son dakika değişikliğiyle, daha önce Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği “Ormanlık alanların yapılaşmaya açılmasını” öngören 2-B düzenlemesini ekleyenlere...
Bundan faydalanacak olanlara...
Ve “garip- gureba”nın hakkını “yasa tanımazlara yedirmek” anlamına gelen bu girişimde emeği geçen hiç kimseye... Hakkımı helal etmeyeceğimi yazmıştım.
Okur soruyor:
“Hakkını helal etmeyeceklerin sadece onlar mı?”
Elbette hayır:
***
- Halkın dinî duygularını siyaset ve ticarete alet edenlere...
- Seksen altı yıl önce kurulan ve laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni “din devleti”ne dönüştürmeye çalışanlara...
- Bu ülkenin en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi tarafından, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” oldukları tespit edildiği halde bu uyarıya aldırış etmeyip devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye çalışanlara....
- “Amacımıza ulaşacağımız güne kadar tüm kurumlara sızacağız ama bunu belli etmeyeceğiz” diye sinsi planlar yapan tarikat ağalarına...
- Devletin olanaklarını kullanıp; bu tarikat ağalarına güç, para ve saygınlık kazandırmak için ellerinden geleni esirgemeyenlere...
- Maaşlarını, bu devletin fakir halkının ödediği vergilerden kazandıkları halde; asıl amaçları bu devleti yıkmak olanlara....
- Hukuk ve adalet kavramlarının içini boşaltanlara...
- Eğitim politikalarıyla oynayarak, çocuklarımızı kaderci bireyler haline getirmeye çalışanlara....
- Rejimi değiştirmek için başka devletlerin yöneticilerinin güdümüne girip, onların ağızlarından çıkan her sözü emir olarak kabul edenlere...
- Deneyimi, bilgisi, eğitimi yeterli olmadığı halde, sırf badem bıyık bırakıp, karısına türban taktırarak makam-mevki elde edenlere ve o makam ve mevkileri onlara verenlere...
- Esrardan, eroinden, silah kaçakçılığından, hortumculuktan, rüşvetten kazandıkları paraları yurda getiremeyenlere, “Allah aşkına getirin o paraları” diye yalvaranlara...
- Hayatında bir gün bile çalışmayıp, ömür boyu siyaset (!) yaptığı halde, torunlarının torunlarına yetecek kadar mal-mülk biriktirenlere...
- Halkı yoksullaştırdıktan sonra, sadaka kültürünü yayarak bununla övünenlere...
- Atatürk’ün gösterdiği “Batılı çağdaş bir ülke” olma hedefini umursamayıp, ABD’nin dayattığı “Ortadoğulu ülke” olma hedefini hayata geçirmeye çalışanlara...
- Bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarından “deccal” diye söz edenlere...
- Ülkenin dört bir yanındaki tarikat odalarında haftada bir buluşup, bugün varlıklarını borçlu oldukları devletin yıkılması için proje üstüne proje üretenlere...
- Kadını hâlâ ikinci sınıf insan olarak görenlere...
- Tüyü bitmemiş çocukları dinci ve bölücü mücadelelerine alet edenlere...
- Kendileri jet-ski’li tatil yaparken, 13-14 yaşlarındaki kızlara cinsel tacizde bulunurken; çevresine ahlak ve erdemden söz edebilenlere...
- Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni savunan aydınların, gazetecilerin, siyasetçilerin, bilim adamlarının katledilmeleri için fetva verenlere...
- Yasadışı dinlemelerle, uyduruk davalara delil toplamaya çalışanlara...
- Tüm güçlü devletlerin “Avrupa Birliği” örneğinde olduğu gibi “birleşerek güç kazanmaya” çalıştıkları bir asırda, yine o güçlerin oyunlarına gelerek ülkeyi bölmeye soyunanlara...
- Kırk bine yakın vatandaşımızın ölümüne neden olanlara...
- Meclis çatısı altında ülkenin bölünmez bütünlüğü üzerine namusları ve şerefleri üzerine yemin ettikleri halde, eli kanlı katillere “Kardeşimiz” diyerek sahip çıkanlara...
n Sırf üç-beş kuruş daha fazla kazanmak için; Türkiye’yi bölmek, parçalamak, güçsüzleştirmek isteyen lobilerin, gizli örgütlerin emirlerine giren sahte aydınlara...
Hakkımı helal etmiyorum...
***
Bugüne kadar tek kuruşluk vergi kaçırmamış, devletine hiçbir borcu olmayan, kendisine düşen bütün vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş “sıradan” bir vatandaş olarak söylüyorum bunları!
Alnı ak ama ülkesinin düşürülmek istendiği durumu gören yüreği isyan dolu biri olarak söylüyorum:
İçimizdeki o satılmışlara...
O yobazlara... O bölücülere, o kan emicilere, o hainlere...
O dini kullanan ateistlere...
Vatan toprağını kimyasal formülle tanımlamaya çalışan o ruhsuz bedenlere...
Hakkımı helal etmiyorum!
***
Peki; helallik vermemem onlar için önemli mi?
Hiç sanmam... Çünkü bunca kötülüğü yapabilenlerin gerçekten dindar olduklarına bile ihtimal vermiyorum!
Mustafa Mutlu
Bende HaKKIMI Helal Etmiyorum
Bundan faydalanacak olanlara...
Ve “garip- gureba”nın hakkını “yasa tanımazlara yedirmek” anlamına gelen bu girişimde emeği geçen hiç kimseye... Hakkımı helal etmeyeceğimi yazmıştım.
Okur soruyor:
“Hakkını helal etmeyeceklerin sadece onlar mı?”
Elbette hayır:
***
- Halkın dinî duygularını siyaset ve ticarete alet edenlere...
- Seksen altı yıl önce kurulan ve laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni “din devleti”ne dönüştürmeye çalışanlara...
- Bu ülkenin en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi tarafından, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” oldukları tespit edildiği halde bu uyarıya aldırış etmeyip devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye çalışanlara....
- “Amacımıza ulaşacağımız güne kadar tüm kurumlara sızacağız ama bunu belli etmeyeceğiz” diye sinsi planlar yapan tarikat ağalarına...
- Devletin olanaklarını kullanıp; bu tarikat ağalarına güç, para ve saygınlık kazandırmak için ellerinden geleni esirgemeyenlere...
- Maaşlarını, bu devletin fakir halkının ödediği vergilerden kazandıkları halde; asıl amaçları bu devleti yıkmak olanlara....
- Hukuk ve adalet kavramlarının içini boşaltanlara...
- Eğitim politikalarıyla oynayarak, çocuklarımızı kaderci bireyler haline getirmeye çalışanlara....
- Rejimi değiştirmek için başka devletlerin yöneticilerinin güdümüne girip, onların ağızlarından çıkan her sözü emir olarak kabul edenlere...
- Deneyimi, bilgisi, eğitimi yeterli olmadığı halde, sırf badem bıyık bırakıp, karısına türban taktırarak makam-mevki elde edenlere ve o makam ve mevkileri onlara verenlere...
- Esrardan, eroinden, silah kaçakçılığından, hortumculuktan, rüşvetten kazandıkları paraları yurda getiremeyenlere, “Allah aşkına getirin o paraları” diye yalvaranlara...
- Hayatında bir gün bile çalışmayıp, ömür boyu siyaset (!) yaptığı halde, torunlarının torunlarına yetecek kadar mal-mülk biriktirenlere...
- Halkı yoksullaştırdıktan sonra, sadaka kültürünü yayarak bununla övünenlere...
- Atatürk’ün gösterdiği “Batılı çağdaş bir ülke” olma hedefini umursamayıp, ABD’nin dayattığı “Ortadoğulu ülke” olma hedefini hayata geçirmeye çalışanlara...
- Bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarından “deccal” diye söz edenlere...
- Ülkenin dört bir yanındaki tarikat odalarında haftada bir buluşup, bugün varlıklarını borçlu oldukları devletin yıkılması için proje üstüne proje üretenlere...
- Kadını hâlâ ikinci sınıf insan olarak görenlere...
- Tüyü bitmemiş çocukları dinci ve bölücü mücadelelerine alet edenlere...
- Kendileri jet-ski’li tatil yaparken, 13-14 yaşlarındaki kızlara cinsel tacizde bulunurken; çevresine ahlak ve erdemden söz edebilenlere...
- Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni savunan aydınların, gazetecilerin, siyasetçilerin, bilim adamlarının katledilmeleri için fetva verenlere...
- Yasadışı dinlemelerle, uyduruk davalara delil toplamaya çalışanlara...
- Tüm güçlü devletlerin “Avrupa Birliği” örneğinde olduğu gibi “birleşerek güç kazanmaya” çalıştıkları bir asırda, yine o güçlerin oyunlarına gelerek ülkeyi bölmeye soyunanlara...
- Kırk bine yakın vatandaşımızın ölümüne neden olanlara...
- Meclis çatısı altında ülkenin bölünmez bütünlüğü üzerine namusları ve şerefleri üzerine yemin ettikleri halde, eli kanlı katillere “Kardeşimiz” diyerek sahip çıkanlara...
n Sırf üç-beş kuruş daha fazla kazanmak için; Türkiye’yi bölmek, parçalamak, güçsüzleştirmek isteyen lobilerin, gizli örgütlerin emirlerine giren sahte aydınlara...
Hakkımı helal etmiyorum...
***
Bugüne kadar tek kuruşluk vergi kaçırmamış, devletine hiçbir borcu olmayan, kendisine düşen bütün vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş “sıradan” bir vatandaş olarak söylüyorum bunları!
Alnı ak ama ülkesinin düşürülmek istendiği durumu gören yüreği isyan dolu biri olarak söylüyorum:
İçimizdeki o satılmışlara...
O yobazlara... O bölücülere, o kan emicilere, o hainlere...
O dini kullanan ateistlere...
Vatan toprağını kimyasal formülle tanımlamaya çalışan o ruhsuz bedenlere...
Hakkımı helal etmiyorum!
***
Peki; helallik vermemem onlar için önemli mi?
Hiç sanmam... Çünkü bunca kötülüğü yapabilenlerin gerçekten dindar olduklarına bile ihtimal vermiyorum!
Mustafa Mutlu
Bende HaKKIMI Helal Etmiyorum