bilhassa Atatürkçüler yorum yazsın.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
bakin arkadaslar ATATURKCU demek gercekten onun dusuncesinden ayrilmayan ve ona saygili olanlar demek ama ne yazikki ona saygisizligi yapanlar belli yoksa kimse sutten cikmis ak kasik degil yoksa ATATURKCULER kadar kimse canli sevgisini bilmez bu boyle biline .. :)
 
Bu senin dedigin farzların cogu tevrattada var incildede...

Kuran'ın onlardan farklı olmasının sebebide her cagda okuyan insana gore iceriginin degismesi...

Bi kere onyargılarınızdan sıyrılıp okusanız..........

Ama yok ! Beyni yıkanmıs bir insandan onyargısız yaklasması beklenemez...

" İnsanların önyargılarını parcalamak, atomu parcalamaktan daha zordur."

Albert Einstein

Kur'an farklı çağlarda yorumlanması belki Kur'an ın yeni mucizelerinin bulunmasını sağlayabilir.Ama Kur'an da yoruma göre değişmeyecek hükümler vardır(namaz,oruç,örtülmesi gereken yerler vb.)Bunlar zamana göre değişmez.
 
Atatürkün devrimlerine gitmişsin sen.ben bunlara bişe demedimki. kıvırma taktiğini bırakalım.diyorumki madem Atatürkçüsünüz.neden Atatürkün benimsediği ceviriyi deilde tamamen Atatürkün benimsediği ceviriyle ters düşen cevirilerle burda din hakkında atıp tutuyonuz.Atatürk başörtüsünü devlet dairesine sokmadı ama başörtüsü için uydurmadır tabirini kullanmadı.

Atatürk yaşamış olsaydı eminimki ilk işi bugünkü cıkarcı chpyi kapatmak olacaktı.


din hakkında tek kelime soyledir boyledir demedim. dedigim tek sey "kendi goruslerimize gore atıp tutmayalım."

ote yandan Atatürk'ün benimsedigi ceviri....vs diyorsun ki bu konuda sorun cikan kısım bu da degil. cunku bahsi gecen tartısma konusunu niteleyen tum cevirilerin odağı: HIMAR kelimesinin anlamı, "gorunmemesi gereken yerler" ve ziynet(çekici) yerleri ortmek cevresinde toplanıyor.

benim bu konuda dedigim ise: 1) Yuce Yaradan insana "özgür irade ve akıl verdim" diyor ondan sonra da "NE/NASIL ANLAYIP UYGULAYACAGINI INSANIN KENDISINE BIRAKTIGI" ayetler gonderiyor. kaldi ki Kur'an herkesin bildigi gibi insana robot modunda hitap etmez. butun calisma komutların detaylarıyla bu demez. her konuda isin temel mantıgını,nicin oyle olması gerektigini soyler ve nasıl yapıcagın temel olarak sana kalır. cunku ortada bahsedilen bir akıl vardır insanda. yani burada kimse kimseye sen yanlıssın dogru yorum bana ait diyemez.dememeli. ama herkes kafasına estigi sekilde birbirini itham ediyor. bunu soyluyorum. yani baktıgın zaman hemfikiriz seninle ama dedigim kafasına gore atıp tutanlar yuzunden ortaya cok yanlıs tablolar cikiyor. kaldı ki bu anlasmazlıklar nasıl hic yoktan ortaya cikiyor en basta onu arastırmak lazım bu haksız tartısmaların nedeni Atatürkçüler mi yoksa "biz dogru muslumanız" diyenler mi o cikar ortaya. o zman da bu mantıksız tartısmalar konusunda Atatürkçüler etiketlemende haksızlık ettigini kabul edersin sanırım.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


ThugNiggaz´isimli üyeden Alinti
Elmalılı Hamdi Yazır'ın orjinal çevirisinin %100 de değiştirildiği bir ortajmda niye ona inanalamki?AKP den ayrılanlar Kur'an ayetlerini nasıl oy birliği ile değiştirdiklerini anlatıyor.Oku biraz kardeşKemalist boş yere birşeye inanmaz hala anlamadınmı?
arkadaş sen hangi dilde okuyorsun o yazıyı burda kur'an yazmıyormu neyi yanlış okumuşum siz önce kendiniz düzgün okuyun..bide utanmadan hakarette bulunuluyor yok böyle bişey ya


adam once neyin degistirildigini ortaya koymus mu. kimlerin degistirtigini de soylemis mi. kimsenin cikip da "Kur'an'ı degistirdim/degistirdiler" diye iddia da bulunamicagi da kabak gibi ortada mı? adamın ne kastettigi gayet acik mi?

o bahsettigin "hangi dil kısmına" gelince. Türkçe okudum yazıyı. sana da biraz ders veriyim istersen. bizim dilde "ad aktarması" diye bisey var. herkesin bildigi bisey. Şöyleki; "Sobayı yak" dediğinde sobanın icindeki odunları kastedersin. sobanın kendisini degil. yani tam olarak neden bahsettigin belliyse veya "onceden belirlemissen" kolaylık olsun diye/agiz alıskanlı itibarıyla onu kapsayanı onun yerine kullanırsın. onceden de belirttigim gibi algı meselesi bu. isin hakaret kısmına hic girme bence kucumsemelerle, kisisel ithamlarla dolu bi suru yazıların varken. kal saglicakla.
 
din hakkında tek kelime soyledir boyledir demedim. dedigim tek sey "kendi goruslerimize gore atıp tutmayalım."

ote yandan Atatürk'ün benimsedigi ceviri....vs diyorsun ki bu konuda sorun cikan kısım bu da degil. cunku bahsi gecen tartısma konusunu niteleyen tum cevirilerin odağı: HIMAR kelimesinin anlamı, "gorunmemesi gereken yerler" ve ziynet(çekici) yerleri ortmek cevresinde toplanıyor.

benim bu konuda dedigim ise: 1) Yuce Yaradan insana "özgür irade ve akıl verdim" diyor ondan sonra da "NE/NASIL ANLAYIP UYGULAYACAGINI INSANIN KENDISINE BIRAKTIGI" ayetler gonderiyor. kaldi ki Kur'an herkesin bildigi gibi insana robot modunda hitap etmez. butun calisma komutların detaylarıyla bu demez. her konuda isin temel mantıgını,nicin oyle olması gerektigini soyler ve nasıl yapıcagın temel olarak sana kalır. cunku ortada bahsedilen bir akıl vardır insanda. yani burada kimse kimseye sen yanlıssın dogru yorum bana ait diyemez.dememeli. ama herkes kafasına estigi sekilde birbirini itham ediyor. bunu soyluyorum. yani baktıgın zaman hemfikiriz seninle ama dedigim kafasına gore atıp tutanlar yuzunden ortaya cok yanlıs tablolar cikiyor. kaldı ki bu anlasmazlıklar nasıl hic yoktan ortaya cikiyor en basta onu arastırmak lazım bu haksız tartısmaların nedeni Atatürkçüler mi yoksa "biz dogru muslumanız" diyenler mi o cikar ortaya. o zman da bu mantıksız tartısmalar konusunda Atatürkçüler etiketlemende haksızlık ettigini kabul edersin sanırım.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





adam once neyin degistirildigini ortaya koymus mu. kimlerin degistirtigini de soylemis mi. kimsenin cikip da "Kur'an'ı degistirdim/degistirdiler" diye iddia da bulunamicagi da kabak gibi ortada mı? adamın ne kastettigi gayet acik mi?

o bahsettigin "hangi dil kısmına" gelince. Türkçe okudum yazıyı. sana da biraz ders veriyim istersen. bizim dilde "ad aktarması" diye bisey var. herkesin bildigi bisey. Şöyleki; "Sobayı yak" dediğin de sobanın icindeki odunları kastedersin. sobanın kendisini degil. yani tam olarak neden bahsettigin belliyse veya "onceden belirlemissen" kolaylık olsun diye/agiz alıskanlı itibarıyla onu kapsayanı onun yerine kullanırsın. onceden de belirttigim gibi algı meselesi bu. isin hakaret kısmına hic girme bence kucumsemelerle, kisisel ithamlarla dolu bi suru ithamların varken. kal saglicakla.

arkadaş burda direk kur'an ayeti sözü var onu bunu geveleme kur'an ayetten oluşur yarumdan değil tasfirden değil ayet değiştiriyorsan kur'an da değişir bu kadar basit..ha mevzu ithamsa o zaman o boş beynini fazla yorma ne derecede olduğun belli !!!
 
Arkadaşlar siz bırakın Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerini; daha doğru dürüst Atatürkçülük ya da diğer adıyla Kemalizm'in temelini oluşturan Atatürk İlkeleri hakkında bilgi sahibi olmadan Atatürkçü geçinmeye çalışan kişiler (bence zırtapozlar) var bu ülkede...
Atatürk'ü bilmeden, anlamadan kulaktan dolma bilgilerle yorumlamaya kalkışan kişiler azınlıkta değil bu ülkede. Böyle yaptığımız sürece biz değil Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerini; kendisinin kim olduğunu bile öğrenemeyiz!!!
Atatürk'ü tanımadan kulaktan dolma bilgilerle yorumlamaya çalışanlara bir tek sözüm vardır: "Bilmediğin b..'u git mektebinde oku!!!"...
 
bana kalmadı tabi ben sabahtan beri zorlama yok diyorum
sende kimseye kemalist olacaksın diye zorlayamasın

Sabahtan beri zorlama yok diyosun akşam olunca değişiyorsun.

Kardeşim sen kim oluyon da insanların ne yapacaklarını sorguluyorsun.

Bak bir yapabileceğin şeyler vardır bir de yapmayacağın.

Sana şöyle açıklayayım. Kimse kalkıp din bu ülkeye gerekmiyor diyemez, aynı şekilde kimse bu ülkeye Atatürk gerekmez diyemez. Bu kadar basit. Sevip sevmemek bırakacaksın içinde patlayacak.
 
Sabahtan beri zorlama yok diyosun akşam olunca değişiyorsun.

Kardeşim sen kim oluyon da insanların ne yapacaklarını sorguluyorsun.

Bak bir yapabileceğin şeyler vardır bir de yapmayacağın.

Sana şöyle açıklayayım. Kimse kalkıp din bu ülkeye gerekmiyor diyemez, aynı şekilde kimse bu ülkeye Atatürk gerekmez diyemez. Bu kadar basit. Sevip sevmemek bırakacaksın içinde patlayacak.

arkadaş kimse kimseye islamıda kabul ettiremez atatürküde
kimseyi zorlayamassın
bu ülkede kimse dinide kötülüyemez atatürküde olay bundan ibaret
atatürkü sevmeye bilirsin ama o önderimiz olduğu gerçeğini değiştirmez ve ona hakaret etme hakkı da vermez islamda da öyle islamın kurallarını içine sindirmessin ama ona hakaret edip bu ayetler olmamış çağımıza uymuyor değiştirelim diyemessin
üstelik hangi yazımdan birilerini bişeye zorladığımı çıkardın onuda anlamadım
islamın kuralını çiğneyemediğin gibi (değiştirilmezliğini)
atatürküde bu ülkede silemesin
benim dediğim bazı atatürkçü geçinenler islamın herşeyini her temelini tartışmaya açarken
bundan da utanmazken bazıları bırakın kemalizmi kemalislerin davranışlarını bile tartışma konusu yapmıyor
 
arkadaş kimse kimseye islamıda kabul ettiremez atatürküde
kimseyi zorlayamassın
bu ülkede kimse dinide kötülüyemez atatürküde olay bundan ibaret
atatürkü sevmeye bilirsin ama o önderimiz olduğu gerçeğini değiştirmez ve ona hakaret etme hakkı da vermez islamda da öyle islamın kurallarını içine sindirmessin ama ona hakaret edip bu ayetler olmamış çağımıza uymuyor değiştirelim diyemessin
üstelik hangi yazımdan birilerini bişeye zorladığımı çıkardın onuda anlamadım
islamın kuralını çiğneyemediğin gibi (değiştirilmezliğini)
atatürküde bu ülkede silemesin
benim dediğim bazı atatürkçü geçinenler islamın herşeyini her temelini tartışmaya açarken
bundan da utanmazken bazıları bırakın kemalizmi kemalislerin davranışlarını bile tartışma konusu yapmıyor

Senin anlayamadığın farkı ben ortaya koyayım.

Kardeşim İslam ı bir çok din bilgini kendi yorum farkıyla sunar. Onu tartışabiliriz. Olay bu değil.

Bu ülkede Atatürk ilke ve inkilaplarının birilerine batması. Sen yorum farkından bahsediyorsun ben birilerinin Atatürkü bu ülke ile düşünemeyenlerden bahsediyorum.
 
Senin anlayamadığın farkı ben ortaya koyayım.

Kardeşim İslam ı bir çok din bilgini kendi yorum farkıyla sunar. Onu tartışabiliriz. Olay bu değil.

Bu ülkede Atatürk ilke ve inkilaplarının birilerine batması. Sen yorum farkından bahsediyorsun ben birilerinin Atatürkü bu ülke ile düşünemeyenlerden bahsediyorum.

bu ülkenin değiştirilmezleri olduğu gibi (atatürk) islamından değiştirilmezleri var ben bunu anlatmaya çalışıyorum.

zaten islamda yorum farkı olmassa mezhepler doğmazdı
 
bu ülkenin değiştirilmezleri olduğu gibi (atatürk) islamından değiştirilmezleri var ben bunu anlatmaya çalışıyorum.

zaten islamda yorum farkı olmassa mezhepler doğmazdı

Yani.

İşte bu yüzden kimse kimseye nerde senin İslamcılığın, senin yaptığın gibi nerde Atatürkçülüğünüz diyemez.

Benim düşüncem.
 
Atatürk ün elmalılı hamdi yazırdan tefsir almasının sebebi kuran ı daha iyi anlamaksa.. ondan önce mehmet akif ersoy yaptığı tefsiri neden imha etti ? aklına ne geldide imha etti ?

kardeş mehmed akif o tefsirini kendi imha etmiştir .bişey bilmiyorsan burda yorum yazma .mehmet akif kuranı zaten tamamen çevirmemiştir .bir kaç tane ayeti çevirmiştir ama bu işin tamamını yapmak için bir çok ilim bilmek gerekir diyerek kendisi bu işi yapmamıştır ve çevirdiği ayetleride imha etmiştir .bişey bilmeden ortalığı bulandırmayın
 
Ataturk bu istekle Hamdi Yazırın yanına gittiginde Kuran'ın her 50 yılda bir tekrar yorumlanması gerektigi cevabını aldı...

Ama nedense bugun hala 100 yıl onceki yorumlarına bakarak yobazlıkta sınır tanımıyorsunuz...

Kuran'ın her donemde farklı mesajlar verdigi cok acık ama onu tekrar turkceye cevirmek kimsenin isine gelmiyor...

Bu arada bu forumda bir kutuplasma yaratmaya calısıyorsanız bunu dinciler Ataturkculer gibi sacma bir bicimde yapmayın...

Unutmayın ki bu ulkede herkes ATATURKCUDUR... (seve seve) :goz:

İsrail Kuran'ı tefsir etmeye başladı


İsrail, Kur'an-ı Kerim'i tefsir etmek amacıyla bir internet sitesi kurdu. Yahudi bir profesörün yönettiği çalışma, Quranet isimli internet sitesi üzerinden yapılacak. Çalışmanın amacı ne? İsrail Dışişleri Bakanlığı Kurân-ı Kerim’i tefsir etmek için kurduğu site İslam dünyasında tepkiyle karşılandı. İsrail Quranet'le ne amaçlıyor? Tefsirin içeriği ne?

İran Kurân Haber Ajansı İkna'nın timeturk'ün A bridge between the Islamic world and the West'i kaynak göstererek naklettiği haberden yaptığı alıntıya göre İsrail Dışişleri Bakanlığı, İslam dünyasıyla batı arasında bir iletişim köprüsü oluşturmak için internet üzerinde Kur'an-ı Kerim'i yorumlatıyor. Projede birçok İsrailli Arabın yer alacağı bildirildi. Dünyanın birçok yerindeki Müslüman kişi ve kuruluşlar, İsrail'in bu girişimiyle Kur'an ayetlerini İsrail ve ABD'nin istediği şekilde yorumlatacağı uyarısında bulundu.

Yahudi bir profesör olan Ofer Grosbard’ın yönettiği ve üç Müslüman araştırmacının danışmanlığını yaptığı Quranet isimli projenin hazırlanışında 15 Müslüman akademisyenin yer aldığını vurgulandı. Ber-Sabaa Üniversitesi tarafından ilk nüshası yayınlanan proje İsrail'de geleceği değiştirebilecek en iyi 60 icattan biri olarak Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in himaye ettiği ve 13-15 Mayıs tarihleri arasında Kudüs’te düzenlenen Gelecek Ufukları Konferansına da katıldı.

TEFSİRİN İÇERİĞİ

İsrail Dışişleri Bakanlığı Quranet’in kendi alanında tek olduğunu her eğitimci ve aile reisinin bunu bir eğitim aracı olarak kullanabileceğini söyledi. Kullanıcı sitede yer alan “index” sayesinde, ilgilendiği eğitim konusuyla ilgili ayetlere ulaşabilir. İsrail Dışişleri Bakanlığı sitesine göre kitap okura kendisini ilgilendiren terbiye konusunda yardımcı olduğunu bu konuyla ilgili bir ayeti kerime seçtiğinde konuyla ilgili günlük hayattan kısa bir hikâye göreceğini böylece en sonunda öğretmen ya da aile reisinin önünde ilgili Kur’an ayetini kullanmak için hissi bir rehber, çocuğuyla konuşurken ayetin içerdiği mesajın bilincinde olacağını ve en sonunda da olup bitenlerin nedenlerini açıklayan eğitimsel-psikolojik bir açıklama ya da analiz elde edecek.

Proje hizmetlerini Arapça’nın yanı sıra İbranice, Türkçe, Farsça ve Fransızca olarak sunmayı hedefliyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı Quranet sitesinde yayınlanan tefsire örnek olarak Fussilet Suresi 34. Ayet olan “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” ayetinin tefsirini örnek olarak verdi. İsrail tefsirinin bu ayet hakkındaki yorumu ise şöyle: “düşmanın gün gelir en iyi dostun olabilir.”

FİKİR NASIL ORTAYA ÇIKTI

Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinde yayınlanan habere göre bu projenin fikir babası bedevi öğrenci Büşra Mezarib’tir. Büşra fikrin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “Biz 15 bedevi öğrenci geçen sene master tezimiz için eğitim danışmanlığı konusunu seçmiştik. Hazırladığımız tez arasında Dr. Ofer Grosbard’in verdiği “Evrimsel Psikoloji” diye bir dersimiz de vardı. Ders normal seyrinde devam ederken hocaya döndüm dedim ki “size bir gerçeği söylememi ister misiniz? Bize öğrettiğiniz hiçbir şeyin bize ne faydası ne de yardımı oluyor” Hoca şaşırarak “neden peki?” dedi. Dedim ki örneğin ben yarın eğitim danışmanı oldum diyelim.Biri bana gelse dese ki “beni cin çarptı” ya da bizim müslüman toplumda yaygın olan buna benzer bir şey söylese. Söyler misiniz Allah aşkına bize öğrettiğiniz bu derslerin bu konuda bize nasıl yardımı olacak ?”

Hoca bana peki sana ne yardımcı olur? diye sordu. Dedim ki “Kur’an-ı Kerim” Bana konuyu açıkça anlatsana” dedi. Dedim ki "bu konuda bir ayetin Müslümanlar üzerinde yaptığı etkiyi başka bir şey yapmaz.”

Öğrencinin anlattığına göre Ofer bir sonraki derse elinde Kur’an-ı Kerim’in 30 cüzü olduğu halde geldi. Bunları bize dağıtarak eğitici ve psikolojik tedaviye yardımcı olacak ayetleri bulmamızı istedi. Bu tarz ayetlerin oldukça fazla olduğunu bilmemiz pek zamanımızı almadı. İnsanı sorumluluk taşımaya, her zaman gerçeği ve doğruyu söylemeye ve başkalarına saygılı olmaya çağıran ayetler o kadar çoktu ki

Sonra Ofer seçtiğimiz ayetlere uygun günlük hayatımızdan birer kısa hikâye yazmamızı istedi. Hikâye aile reisinin ya da öğretmenin (veya eğitimcinin) ayetin mesajını ya da içeriğini çocuğuna nasıl aktarması gerektiğini ortaya koyacaktı.

Yaklaşık 300 kadar hikâye toparladık. Ofer ise her hikâyeye kısa ve kolay psikolojik-eğitici bir analiz ekliyordu. İşte buradan Quranet böyle ortaya çıktı.

PROJENİN AMACI

İsrail Dışişleri Bakanlığı sitesine göre kitap okura kendisini ilgilendiren eğitim konusunda yardımcı olduğunu bu konuyla ilgili bir ayeti kerimeyi seçtiğinde günlük hayattan kısa bir hikâye göreceğini böylece en sonunda öğretmen ya da aile reisinin önünde ilgili Kur’an ayetini kullanmak için hissi bir rehber olacak, çocuğuyla konuşurken ayetin içerdiği mesajın bilincine varacak ve en sonunda da olup bitenlerin nedenlerini açıklayan eğitimsel-psikolojik bir açıklama ya da analiz elde edecek

Dışışleri Bakanlığı projenin sağlayacağı ayrıcalıkları sıralarken “hikmetli öğüt” diye tanımladığı Kur’an-ı Kerim’in bu proje sayesinde her mürebbi ya da aile reisinin kullanabileceği bir eğitim aracına dönüşeceğini ve daha önce hiç olmadığı kadar Kur’an'ın büyüklüğünün ortaya çıkacağını böylece tüm insanlığa hizmet edeceğini savunuyor.

Bakanlık projenin Kur’an-ı Kerim’i modern eğitim metotlarıyla birleştirip İslam Dünyasıyla Batı Medeniyeti arasında bir köprü kuracağını, Kur’an-ı Kerim’in güzelliğini yansıtarak insanoğlunun onurunu ortaya çıkardığını ve insanın onurunu merkeze yerleştirdiğini böylece Kur'an-ı Kerim’i terör amaçlı kullananlara çok iyi bir cevap olacağını iddia etti.

FİLİSTİNLİ MÜSLÜMANLAR PROJEYE KARŞI ÇIKTI

Öte taraftan Filistin İslami Hareket sözcüsü Şeyh Zahi Nüceydat yaptığı açıklamada İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın duyurduğu Kur’an-ı Kerim tefsir projesinin çok tehlikeli bir girişim olduğunu bu projenin asıl amacının Kur’an-ı İsrail ve ABD’nin istediği tarzda anlayan müslüman bir nesil yetiştirmek olduğunu vurguladı.

İsrail ve ABD’nin Kur’anı istedikleri kalıba sokma girişimiyle bu hoşgörülü akideden tamamen uzak bir nesil yetiştirmenin amaçlandığını kaydeeden Şeyh Nüceydat konunun ciddi bir araştırma ve incelemeye ihtiyaç duyduğunu İsrailli Bakanlığı çalışmasının Kur’anı Kerim için merci olarak sayılan din âlimleriyle danışıldığı anlamına gelmediğini bunun İsrail’in bir oyunu olduğunu ileri sürdü.

Bu arada, Filistin Evkaf Bakanlığı bu tarz projelerin takdim ettiği tefsirlerin doğru olduğunu kabul etmenin çok zor olduğunu zira böyle bir zamanda bu tarz bir tefsirin çıkarılmasını gerektirecek her hangi bir neden olmadığını zaten Kur’anı Kerim’in doğru yorumluyan birçok islami tefsirin olduğunu ve bu tarz kitapların yayınlanmasının bu tefsir hakkında kuşkulara neden olduğunu açıkladı.

Öte yandan, Şeyh Hüseyin Ebu Ermile yaptığı açıklamada İslam ve Müslümanların düşmanı bu İsrailli Bakanlığı’n hedeflediği çarpıtma ve tahrife örnek olarak Fussilet Suresi’nde yer alan ayeti örnek vererek bu ayetin doğru tefsirinin insanların tümü sadakalarını vermeli ki hiç kimse fakir kalmasın ve böylece insanlar arasında sevgi bağları güçlensin dedi.

MISIR EVKAF BAKANLIĞI’NDAN UYARI

Öte yandan Mısır’ın dini müessesesi Evkaf Bakanlığı yetkilileri İsrail’in bu projesine karşı müslümanları uyanık olmaya çağırdı. Evkaf Bakan yardımcısı ve Din İşleri Bölüm Başkanı Dr. Şevki Abdullatif yaptığı açıklamada “ bu projenin asıl amacı müslümanlar arasında kutuplaşma sağlamak ve onları İsrail tuzağına düşürmektir, çünkü İsrailliler düşünceleri ve planlarıyla örtüşecek ayetleri seçmişler” dedi.

Dr. Abdullatif Vakıflar Bakanlığı’nın birkaç gün içerisinde bu projeye ve içerdiği yalan ve zehirli fikirlere karşı çok net bir cevap vereceğini, ayrıca bu tefsirin İslam Dünyası’nda dikkate alınmasını önlemek için bakanlığın her türlü tedbiri alacağını ve herkesin haberdar olması için bakanlığın internet sitesinde Kur’an-ı Kerim’in bu sahte tefsirinin iç yüzünü ortaya konan bir uyarı yazısı yayınlayacağını” söyledi.

KUŞKU DUYMAK GEREK

Kahire Ayn Şems Üniversitesi İsrailiyat uzmanı Dr. İbrahim el-Bahravi de yaptığı açıklamada “bu tefsire ilişkin iyi niyetlere güvenmek mümkün değil, böyle bir tefsirin pazarlamasını yapanların iyi niyetli olduklarını söyleyemeyiz, dolayısıyla “gerçeğe ulaşmak için şüphe etmek gerek” prensibini uygulamakta fayda var” dedi.

El-Bahravi burada üzerinde durmamız gereken birkaç husus var. Bunlardan en önemlisi piyasada bulunan bu tefsirin yeniden gözden geçirilmesi, Kur’an ayetlerinin ve yapılan tefsirinin ilgili islami üniversiteler tarafından incelenmesi, Kur’an-ı Kerim ayetlerinden seçilen ayetlerin niteliği gibi konular. Bütün bunlar incelendikten sonra böyle bir katabın arkasında saklı olan gerçeği öğrenmiş oluyoruz” dedi.

El-Bahravi İsrailli araştırmacının cin çarpmanın tedavisinde Kur’an’dan faydalanma konusuyla ilgili ise şunları söyledi: “Bu konu müslüman ya da hristiyan tüm Arap toplumlarında yaygın sosyal bir gelenektir. Arapların dini semboller kullanarak cin çarpma konusunu tedavş etme girişimleri dinle bir ilgisi yoktur. Örneğin Mısır’da müslümanlar el-Azra ve Ma Gergis gibi kıpti kiliselerine hristiyanlarsa Seyyide Zeyneb’e giderek birbirlerinin dini sembolleriyle tedavi görmeye çalışıyorlar. Ancak Cin ve cin çarpmanın tedavisi İsraillilere kafalarına göre Kur’anı tefsir etme imkânı vermiyor. Çünkü Kur’an ibadet kitabı olup hayatın tüm alanlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla sadece bu cin çarpma konusu açısından tefsir edilemez”

Bu arada bilindiği gibi Medine-i Münevvere’de bulunan Kral Fahd Mushafı Şerif Merkezi 2001 yılında Kur’an-ı Kerim’i düzgün bir şekilde İbranice’ye çevirmişti.

haber7

bu tefsir belki senin dediğindir ne dersin.unutmayalımki bu ülkeyi gerçekten sevenler türkler ve müslümanlardır.unutulmamalıdır ki KURAN-I KERİM kıyamete kadar değiştirilemeyektir,içindeki kurallar ve kaideler hiç bir devirde değişmeyecektir.yani bir ayeti ha asrı saadet döneminde ha 2500 yılında çevirmişsiniz yani çeviri 2500 yılında olunca farklı bir şey söylemeyecektir.bunu yobazlıkla bir alakası yoktur.çeviriyi yapan kişi ile alakası vardır.kişiler işlerine geldiği gibi çeviri yapıp işlerine gelenlerde bu çeviriyi benimserler işte bu bizim çağın çevirisi derler ama islamın farzıda günahıda ha asrı saadet döneminde ha 1000 yıl sonra değişmeyecektir.
SAYGILAR
 
bu arada beni akp şakşakcısı olarak görenler ılımlı islam diye bi konu actım oraya baksınlar.



var. mesela kargta.Hz Muhammed (s.a.v) efendimize sadece muhammed diye hitab eden bi Atatürkçü olurmu.



karqta atatürkçü değil zaten atatürkte atatürk değildi öylemiii????

iyi oku kim ne demiş iyi bak ,atatürk'ü hayallerindeki kalıba sığdıramazsın buna gücünde yetmez

gerçekler acıdır malesefff....


1-) Muhammed'in peygamberlik vazifesinin nasıl başladığını izah etmek en nazik ve en müşkül meseledir. Muhammed'in bir melek ve Allah ile hakikaten konuşmuş olduğu kanaatinde bulunanlar olduğu gibi, Muhammed'in isteyerek böyle söylediğini ileri sürenler de olmuştur. Bu faraziyeleri bir tarafa bırakmak ve meseleyi ilmi ve mantık çerçevesi içinde mutalaa etmek daha doğru olur.

2-)Din birliğinin'de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır.
Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda
bunun aksini görmekteyiz.

3-) Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve nede Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etme hiçbir şekilde tesir etmedi..

Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu.
Bu pek tabii idi çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arab milliyeti siyasetine muncer oluyordu. Bu Arab fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu.

Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdurlar.

Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık cahil hocalar ağzıyla ateş ve azap ile müthiş bir muamma halinde kalan dini hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupa'da Allah kelimesinin ilası parulası altında, ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar, ne onlarla birleşerek bir bir kuvvetli millet yaptılar. Mısır'da belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular.

"Türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)
"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)
"... din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk, cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra..."

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
(Yeni bir Medeni Bilgiler 1931) Atatürkün el yazısından medenî bilgiler // Sayfa 300 - 368


"Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, sâf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir."

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (Ankara, 1923)
 
karqta atatürkçü değil zaten atatürkte atatürk değildi öylemiii????

iyi oku kim ne demiş iyi bak ,atatürk'ü hayallerindeki kalıba sığdıramazsın buna gücünde yetmez

gerçekler acıdır malesefff....


1-) Muhammed'in peygamberlik vazifesinin nasıl başladığını izah etmek en nazik ve en müşkül meseledir. Muhammed'in bir melek ve Allah ile hakikaten konuşmuş olduğu kanaatinde bulunanlar olduğu gibi, Muhammed'in isteyerek böyle söylediğini ileri sürenler de olmuştur. Bu faraziyeleri bir tarafa bırakmak ve meseleyi ilmi ve mantık çerçevesi içinde mutalaa etmek daha doğru olur.

2-)Din birliğinin'de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır.
Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda
bunun aksini görmekteyiz.

3-) Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve nede Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etme hiçbir şekilde tesir etmedi..

arkadaş bilim adamları maddenin varlığını dahi ispatlayamazken sen neyi neyle ispatlamaya çalışıyorsun...

islam dinini kabul eden hiç bir millet hiç birşey kaybetmemiştir tersine yer yüzündeki en şerefli toplumlar haline gelmişlerdir.

senin o bilimsel davranıyo uygar dediğin insanlar bir çok insanı menfaati uğruna katliamdan geçirmiş para uğruna dünyayı kana bulamış adamlardır...islamı kabul eden hiç bir millet kendine zulmedildiği halde aynı karşılığı vermemiştir...

eğer islam milli bilinci zedeleseydi gevşetseydi 1000 yıldan fazladır islamı kabul etmiş türkler çoktan türk kelimesini unutmuş olurdu ama dinle insanı kandırmak var dersiniz ama ilimlede insanı kandırmaya çalışırsınız.

bide arap dini ne ya islam evrensel bir dindir allah onu araplara değil tüm insanlığa göndermiştir.biz yahudimiyizki islamı sadece türkler veya araplar sahiplensin.

üstelik kur'an da zaten allah diyor ben sizi kavimlere ayırdım.islam bu kavimlerin birleşip yeni bir tolum oluşturmak için gelmedi evet onların ortak noktasıdır ama birleşmek için sebep değildir.hz. muhammetin amacıda bu değildi onun isteği ölmeden olabildiğince insanı müslüman yapmaktı.


hepsi palavra ve islamla alay edilmiş bir yazı
 
karqta atatürkçü değil zaten atatürkte atatürk değildi öylemiii????

iyi oku kim ne demiş iyi bak ,atatürk'ü hayallerindeki kalıba sığdıramazsın buna gücünde yetmez

gerçekler acıdır malesefff....


1-) Muhammed'in peygamberlik vazifesinin nasıl başladığını izah etmek en nazik ve en müşkül meseledir. Muhammed'in bir melek ve Allah ile hakikaten konuşmuş olduğu kanaatinde bulunanlar olduğu gibi, Muhammed'in isteyerek böyle söylediğini ileri sürenler de olmuştur. Bu faraziyeleri bir tarafa bırakmak ve meseleyi ilmi ve mantık çerçevesi içinde mutalaa etmek daha doğru olur.

2-)Din birliğinin'de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır.
Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda
bunun aksini görmekteyiz.

3-) Türk'ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve nede Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etme hiçbir şekilde tesir etmedi..

Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu.
Bu pek tabii idi çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arab milliyeti siyasetine muncer oluyordu. Bu Arab fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu.

Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdurlar.

Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık cahil hocalar ağzıyla ateş ve azap ile müthiş bir muamma halinde kalan dini hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupa'da Allah kelimesinin ilası parulası altında, ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar, ne onlarla birleşerek bir bir kuvvetli millet yaptılar. Mısır'da belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular.

"Türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)
"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)
"... din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk, cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra..."

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
(Yeni bir Medeni Bilgiler 1931) Atatürkün el yazısından medenî bilgiler // Sayfa 300 - 368


"Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, sâf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir."

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (Ankara, 1923)

yaw sen salakmısın yoksa milletle alaymı ediyosun.Hz. Muhammed (s.a.v) efendimize hala herhengi birisiymiş gibi muhammed diyosun.yanlışın burda işte. biz Atatürke ulu önder Atatürk derken sen peygambere sadece muhammed demekle yetinmeye calışıyosun. senin amacın zaten islamı kötülemek. belgelemiş oldun.
 
konu kapalıdır
birbirilerine hakaret edenleri tekrar uyarma gereği duymadan ceza vereceğiz
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst