Ben söylüyorsam boşa söylemiyorum

react

Admin
Süper Moderatör
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
25,237
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
an insatiable prsn from hell
13 yıl cezaevinde yatan eski ülkücü Taylan Çoklar anlatıyor; " Vatan Millet Sakarya uğruna bize adam öldürttül

136517.jpg


’Tetik çekmeyin’

Taylan Çoklar (46), eski bir ülkücü. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce, Adana Ülkü Ocakları’na kayıtlıydı. 1981’de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde, Adana MHP-Ülkücü Kuruluşlar davasında, "Suç işlemek için teşekkül oluşturmak, adam öldürmek, adam öldürmeye kalkışmak, ev kurşunlamak, patlayıcı madde atmak" suçlarından üçer kez idam ve 36 yıl hapis istemiyle yargılandı. Suçu sabit görüldü, cezaevine gönderildi.

13 yıl hapis yattıktan sonra, af yasasından yararlandı. Yargıtay cezasını bozdu, dosyasını Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Dava hálá devam ediyor. Cezaevi arkadaşları arasında Haluk Kırcı, Nesim Malki cinayetinin tetikçisi Mehmet Sümbül, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi cinayetleri organize etmekten yargılanan ve haraç istediği kişilerce öldürülen Muzaffer Dağdeviren, kendi adamlarınca öldürülen İnci Baba lakaplı mafya babası Nabi İnciler, Dündar Kılıç, Maraş katliamının tetikleyicisi Ökkeş Şendiller (Kenger) gibi isimler var.

Taylan Çoklar, bugün mazisine dönüp baktığında "Vatan Millet Sakarya uğruna bize adam öldürttüler, ama kullanıldığımızı çok sonra anladık" diyor. Konuşmaya karar vermesinin sebebini ise şöyle anlatıyor: "O zaman bizi nasıl kullandılarsa, şimdi de yine ’devlet tehlikede’ diye milli duyguları kuvvetli gençleri kullanıyorlar. Bunları görünce, yaşadıklarımı anlatıp ibret almalarını istedim."

Ortaokula başladığımdan, 13 yaşımdan beri ülkücüydüm. Kıbrıs harekatıyla aynı yıllara denk gelmesi, milli duygularımı daha da güçlendirmişti. Tam bu duygularımın coştuğu dönemde, sağ sol kavgaları başladı. Türkiye’nin tehdit altında olduğunu düşündüğüm için, benim gibi kişilerin toplandığı Adana Ülkü Ocakları’na gitmeye başladım. Çok etkilenmiştim, orada bizim de abilerimiz vardı. Seminerler olur, abilerimizden Türk ve İslam tarihini öğrenirdik. Ama asıl öğrendiğimiz, komünizmin ne kadar kötü olduğu, komünistlerin vatanı bölmek istediğiydi. "Madem vatanı bölmek istiyorlar, o zaman hepsi öldürülmeli" diye düşünüyordum. Solcularla kavga ve dövüşler başlayınca, ben de bu kavganın içinde önce yumrukla, sonra bıçakla, en son da silahla var oldum.

İlk vukuatım 1977’de düğünde bir solcuyu bıçaklamaktı. Sonra bombalamalara başladım. İşte bizim o abilerimiz, elimize bombayı verir, "Git şurayı bombala" derlerdi. Biz de "vatan millet Sakarya" diyerek gözümüzü kırpmadan bombalardık. Sonra aynı abiler bize bomba yapmayı da öğretti. Fakat o abilerden bazılarının daha sonra, içimize sızan polisler olduğunu öğrendik. Bizi solculara karşı en çok dolduruşa getiren onlardı. Şimdi bunlara derin devlet deniyor.

DİNK CİNAYETİNDE, YAŞADIKLARIM FİLM ŞERİDİ GİBİ GEÇTİ GÖZÜMDEN

16 yaşında çocuktum ama tıpkı bugünkü gibi bize silahları yine o abiler temin ederdi. O zaman bizi nasıl kullandılarsa, şimdi de yine "Devlet tehlikede" diye milli duyguları kuvvetli gençleri kullanıyorlar. Zaten bunları görünce anlatmaya karar verdim. Bizim yaşadıklarımızdan ibret alsınlar. Cezaevinde yattığım sürede yaşadıklarımı muhakeme ettim. Aynı silahın hem sağcıyı, hem solcuyu öldürmesi mümkün olmadığı için demek ki arada birileri bizi fena kullanmıştı.

Benim birini vurduğumu gören polis, arkasını dönüp gidiyordu. Silah elimde, yaptığımı görüyorsun, beni niye almıyorsun. Böyle olunca "Ulan bize kimse dokunamıyor" diye düşünüp, kendimizi bir şey sanıyorduk. Ama zamanla, "Aferin vatan için yaptın" diyenler bu kez bize de terörist demeye başladı. O yüzden gençler hiçbir konuda gaza gelmesin, akıllı hareket etsinler.

Ülkü Ocakları artık pasifize olduğu için, milli duyguları kuvvetli gençlerin bir araya gelip bu duygularını paylaşacağı ortam yok. O yüzden mahallede birbirleri gibi düşünenlere yanaşıyorlar. Artık eski ülkücülerin bu tür olaylarda kullanılması mümkün değil, çünkü ülkücüler provokatörlere karşı tecrübelendi. Vurmuyorlar, kırmıyorlar, akıllandılar. Şimdi sadece siyaset yapıyorlar.

Hrant Dink cinayetini gördüğümde, eski günlerim film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Arkasında ne olduğunu görebiliyorsun. Biz, kendimizi bilinçsizce kullandırdık. Ülkücüleri "vatan millet Sakarya" diyerek, solcuları da "hak, ekmek" diyerek kullandılar. Dikkat edin şimdi solcuların ileri gelenlerinin hepsi kapitalist oldu. Gariban solcuların hepsi içerde çürüdü, boşuna idam edildi.

Aynı şey sağcılarda da oldu. Vatan için deyip adam öldürdük, yıllarca süründük. Ama bize o adamları öldürtenler bir gün bile cezaevlerinde yatmadan işadamı oldu.

TETİK ÇEKMEKLE VATANA FAYDA DEĞİL, ZARAR VERİLİYOR

Kahraman olmaya hevesli çok genç var. Biz de zamanında kahraman olmak istiyorduk, kendimize vatanı kurtarma misyonu yüklemiştik. Yıllarca yattık çıktık, ailelerimiz bizimle birlikte perişan oldu, zor günler geçirdiler. Şu gün hálá mağduriyetimiz devam ediyor. Şimdi de o gençlerin başına aynı şeyler gelecek. Onları kullananlara hiçbir şey olmayacak. Bu çocuklar zannetmesin ki, yatıp çıktıktan sonra hayatları aynen devam edecek. Bundan sonraki her olayda yine onların parmağı aranacak. Meselá, Danıştay saldırısından sonra evimi polis bastı. O yüzden hayatlarının hiçbir döneminde rahat yüzü görmeyebilirler.

O günün şartlarında ya sağı ya da solu seçmek zorundaydık, alternatifimiz yoktu. Ama şu anda böyle bir zorunluluk yok. O gençler milli ve manevi değerlerine düşkünse okuyup, memleket için çalışsınlar. Tetiği çekerek bu vatana, millete yarar değil zarar veriyorlar. Memlekete faydalı olmanın yolunun tetik çekmek olmadığını, adam öldürmüş, bıçaklamış, bombalamış bir adam olarak ben söylüyorsam boşa söylemiyorum. Hrant Dink’i öldürmekle Türk Devleti’ni mi kurtardılar, Türk tarihini mi kurtardılar? Neyi kurtardılar? Sadece tepki çektik, altında ezildik. Bakın olay kilitlendi bunu yapanlar da birbirine düştü

Mafyanın içinde hiç bulunmadım. Ama benim gibi yüzüstü bırakılan arkadaşlarımın çoğu mafya oldu. Nesim Malki cinayetinin tetikçisi Mehmet Sümbül, dört yıl cezaevinde birlikte yattığım eski ülkücü arkadaşlarımdandı. Cezaevinden çıktıktan sonra ona da kimse sahip çıkmadığı için, mafyaya bulaştı ve para için Nesim Malki’yi vurdu. Sonra o da öldürüldü. Yine cezaevinden arkadaşım ve Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi cinayetleri organize etmekten yargılanan Muzaffer Dağdeviren, haraç istediği kişiler tarafından öldürüldü. Hepimiz boşlukta kalmıştık, "Bunlar nasıl olsa adam öldürmüş insanlar, yine kullanılırlar", diye düşünüyorlardı. Kendini kullandırtmak istemeyenler de, "Olan oldu" diyerek kendi mafya gruplarını kurdu.

Nabi İnciler, Dündar Kılıç gibi mafya babalarıyla aynı cezaevinde yatmama rağmen, çok kararlıydım ve girmedim mafyaya. Doğru düzgün bir iş aradım, bulamadım. Şimdiki Başbakan’dan, TBMM Başkanı’na kadar herkesten iş istedim ama yine olmadı. Benim gibilerin mafyaya girmekten başka çaresi yok mu? Eski hükümlülerin kolay işe girebilmesi için bir kanun var, ama davam hálá devam ettiği için hükümlü de değilim. 1981’de hakkımda açılan davalar hálá devam ediyor. 1981’de cezaevine girdim, 1991’de afla çıktım. Çıktıktan sonra Haluk Kırcı’yla birlikte benim için tekrar aranma emri çıktı. Bizi bir daha aldılar, iki yıl daha yattım.

BİZİ DUYGULARIMIZI KULLANARAK GAZA GETİRDİLER

Abilerimizden biri bana bir gün geldi ve "Bir adam var, bu adam azılı komünist, vatan için bunun ortadan kalkması lazım" dedi. Verdiği adrese gittim, adam yoktu. Birkaç gün sonra yine gittim, adam yine o adrese gelmemişti. Vuramadan geri döndüm. Sonradan öğrendim ki, öldürülmesini istediği kişi MHP’den milletvekili adayıymış. Bana, "Bunu vurun" diyen kişi de milletvekili olmak istediği için rakibini bize öldürtmek istemiş. Bir başkası da, bize adresleri verir, "Bu kişiler komünist, bunları bu evden çıkarttırın, orada barınamasınlar" derdi. Giderdik, silah zoruyla, tehditle çıkartırdık ama sonradan öğrenirdik ki, o kişiler onun kiracısı ve kirayı ödemediği için bunu bize yaptırıyor. Bizi duygularımız kullanarak gaza getirdiler, kullandılar.


Şermin Terzi/Hürriyet
 
"Abilerimizden biri bana bir gün geldi ve "Bir adam var, bu adam azılı komünist, vatan için bunun ortadan kalkması lazım" dedi. Verdiği adrese gittim, adam yoktu. Birkaç gün sonra yine gittim, adam yine o adrese gelmemişti. Vuramadan geri döndüm. Sonradan öğrendim ki, öldürülmesini istediği kişi MHP’den milletvekili adayıymış. Bana, "Bunu vurun" diyen kişi de milletvekili olmak istediği için rakibini bize öldürtmek istemiş. Bir başkası da, bize adresleri verir, "Bu kişiler komünist, bunları bu evden çıkarttırın, orada barınamasınlar" derdi. Giderdik, silah zoruyla, tehditle çıkartırdık ama sonradan öğrenirdik ki, o kişiler onun kiracısı ve kirayı ödemediği için bunu bize yaptırıyor. Bizi duygularımız kullanarak gaza getirdiler, kullandılar."



ins. sovenler okur bunu .. paylasimin icin tskler ....
 
16 yaşında çocuktum ama tıpkı bugünkü gibi bize silahları yine o abiler temin ederdi. O zaman bizi nasıl kullandılarsa, şimdi de yine "Devlet tehlikede" diye milli duyguları kuvvetli gençleri kullanıyorlar. Zaten bunları görünce anlatmaya karar verdim. Bizim yaşadıklarımızdan ibret alsınlar. Cezaevinde yattığım sürede yaşadıklarımı muhakeme ettim. Aynı silahın hem sağcıyı, hem solcuyu öldürmesi mümkün olmadığı için demek ki arada birileri bizi fena kullanmıştı.

Taylan Çoklar'ın bu sözlerinden sonra daha fazla yoruma gerek olduğunu düşünmüyorum
 
Adam Daha Gençlik İçin Ne Yapsın, Tüm Yaşadığı Tecrübeleri Kısaca Anlatmış...
 
Birde bu tarz kisilerin Avrupadaki Gurbetcilerimizi
para icin nasil kullandiklarini, somurduklerini duysaniz..
Vatan millet sevdasi ugruna elindeki herseyi verenleri..
Ama aslinda o parayla, o zamanlarda, yeralti dunyasindaki
kisilere aktigini bilselerdi verirlermiydi acaba.. Turklugumuzden
olsa gerek, Din, Dil, Irk, Bayrak, Vatan, Millet.. bu gibi unsurlar
cok duygusal oldugumuz yerler kollayca kullanilabiliyoruz..
 
yaşamda her zaman "av ve avcı" ilişkisi vardır.
milli duygular bir yana, eger aklınızı kullanamazsanız "avcı"lar sizi "av"lar...
artık bundan sonra nasıl kullanılacagınız "avcı" ya kalmıstır...

Biz, kendimizi bilinçsizce kullandırdık. Ülkücüleri "vatan millet Sakarya" diyerek, solcuları da "hak, ekmek" diyerek kullandılar. Dikkat edin şimdi solcuların ileri gelenlerinin hepsi kapitalist oldu. Gariban solcuların hepsi içerde çürüdü, boşuna idam edildi.

bu sozleri okumak gercekten cok mutluluk verici umarım dar beyinli insanlar bu cumlelerden ders cıkarır...

tesekkurler react0r
 
Ama geçen varmış varsa yazıktır..
GafLettense döner zaten eziktir..
GafLetten değiLse kanı bozuktur..
GEÇEN GEÇSİN BEN VAZGEÇMEM DAVAMDAN!

Kan bozuk oLmasa mazi satıLmaz..
Takım tutar gibi dava tutuLmaz..
Moda da değiLdir her yıL atıLmaz..
GEÇEN GEÇSİN BEN VAZGEÇMEM DAVAMDAN!

ÜLkücüyü bey yapsanız bey
Diyecektir bu beyLikte ney
Davaya köLeLik daha güzeL şey
GEÇEN GEÇSİN BEN VAZGEÇMEM DAVAMDAN!

TayLan ağa bahsettikLeri gibi eski bir üLkücüymüş.. Önüne hazır bir metin vermişLer aL bunu oku senin verdiğin bir demeç oLarak yayınLayacağız demişLer cebine de harçLığını koymuşLar.. Bak TayLan ağa Ozan Arif sen gibiLer için ne demiş..
Kendini harcamışsın ama davayı ne sen ne sen gibiLer harcayamaz.. Sen gibiLer dava adamı oLamaz..
 
Taylan Çoklar gibi bütün ülkücüler mazinin hesabını yapmış nerede hata yapmış nerede doğru yapmış tecrübe etmişlerdir. Haluk kırcıda bu muhasebeyi kitaplarında yazmıştır. Ancak yukardaki açıklamalar inanılan dava uğruna talihsiz açıklamalardır.
Her kurum veya camianın içinde ajanlar, muhbirler, provakotörler olmuş. Ülkücü camiada da maalesef olmuştur. Ancak bu istenmeyen durumlar koskoca hareketin şanlı mazisini karalamaya yetmez.
Taylan Çoklar hapiste iken kendisi ve ailesiyle ilgilenilmediğinden yakınan ülkücülerden biriydi, bu talihsiz açıklamalarıyla belki yönetimden, belkide devletten aklınca intikam almış.
Ama uğruna mücadele verdiği davayı lekelemiş keşke yapmasaydı.
Son paragraf ise tam bir muamma:
O dönemde mhp zaten kaç milletvekili çıkaracakta bu adaylar tanınmayacak? Üstelik teşkilatta aktif olduğunu söyleyen biri tarafından bilinmemesine tanınmamasına imkan varmı?
Bu kadar bilgisizce hareket eden bir şahıs babasını bile tanımaz vurur o zaman. Bence bu hareketin problemi değil, taylan beyin kendi zeka problemi.
Birde burada şu değerlendirmeyi iyi yapmak lazım ''içimize sızan polisler'' bu polis türk polisi huzuru sağlamakla görevli bir memur nasıl ve neden cinayet işlenmesini istiyor?
Polis teşkilatı yoksa dış mihrakların kontrolündemiydi?
Eğer ülkücü hareket silahla adam vurmayı, sorunların böyle çözüleceğini savunsaydı ogün samastada sahip çıkar kınamazdı.
 
üLkücünün yenisi eskisi diye birşey oLmaz..
üLkücü her dönem aksiyonun içersindedir..
Bu saçmaLığa da hiç bir üLkücünün ihtiyacı yoktur..
madem öyLe faLandan fiLandan bahsetçeğine
kendince erkekLik yapmış beyanatta buLunmuş
o öLdürme görevini veren miLLet vekiLinin ismini yazsın
ispatLasın bunu..
Siyasi oyunLar girmez bizim biLdiğimiz yaşadığımız davaya
öyLe kirLi oyunLara yer vermeyen
siyasi tarihinde barındırmayan bir hareketten böyLesine bahsetmek
BedbahtLıktan öte gitmez

ve bu hiç bir üLkücüye örnek teşkiL etmez
aksine güLerLer adama
 
aradan yıllar geçti ama türkiyenin durumu hala aynı. Vatan elden gidiyor diye gençleri ne ateşlere atıyorlar.
 
demek birazcık kafasını kullanması için 46 yaşına gelmesi, onca insanı öldürmesi, 13 yıl hapiste yatması, idamın kıyısından dönmesi gerekiyormuş..cık cık
 
react0r uzun zamandır okudugum en iyi roportajlardandı adam cok haklı paylastıgın icin saol.. kimse istedi diye tetik cekilmio bu ulkede cekenlerin hali gorunuo işte..
 
Geri
Üst