K€LKiTLi
Banned
- Katılım
- 11 Ara 2008
- Mesajlar
- 473
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Beceriksiz olmak suç değildir Kemal Bey
Tamam, Taksim’in yerini bilmiyor diye sarakaya almayalım, ‘Kağıttepe’ benzetmesine kasıklarımızı tuta tuta gülmeyelim, ‘elinde dürüstlükten başka sermaye yok’ diyenlere sunturlu bir ‘hadi ordan’ çekmeyelim...
Bilakis sevelim.
İstanbul’da yolunu şaşırmış bir ‘derviş’ muamelesi yapalım.
Koruyalım.
Suyuna gidelim.
De...
Münderecatına hiç mi bakmayalım?
Müktesebatını hiç mi kurcalamayalım?
Elinde dürüstlükten başka sermayesi bulunmayan, ibraz ettiği kağıtlarla muhataplarını ‘belge manyağı’na çeviren, müstehzi gülüşüyle etrafa Erdal İnönü kokuları saçan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gökten zembille inmiş bir ölümlü değildir...
Nevzuhur da değildir...
İl Başkanı Gürsel Tekin’in buluşu da değildir...
Genel merkezin ‘bozgun siperi’ne sürdüğü bir ‘gönüllü’ hiç değildir.
Bir memurdur...
Müşteriler alınmasın, ‘Hiç yakıştıramadık size Ahmet Bey, memur olmak suç mudur?’ türünden, meseleye ne kadar da yabancı olduklarını gösteren mesajlarla ‘algı kirliliğine’ yol açmasın...
Dünkü yazımdan sonra memur tepkilerinden başımı kaldıramadım.
Bu durumu bir daha yaşamak istemiyorum.
Memur olmak suç ya da ayıp değildir.
Bir ‘tavır’dan söz ediyorum.
Bu tavrı da, en iyi, bir işin tedvirine memur edilen, ama üstesinden gelemeyen bazı bürokratlarımızın durumu özetliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu da, tavrı, edası, iş tutuş şekliyle bir memurdur.
İnisiyatif alamaz, yaratıcı değildir, statükoyu korumak dışında elinden bir iş gelmez.
İnisiyatif aldığında da batırır...
Şimdi biz de, muhataplarını ‘belge manyağı’na çeviren çok değerli Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bazı belgeler sunacağız ve ‘Bu ne?’ diye soracağız.
Kendisi, eski SSK Genel Müdürü’dür.
Hesap uzmanlığından gelmektedir.
Ziya Yalçın döneminde, 1991 yılını 128 bin TL karla kapatan SSK Genel Müdürlüğü, eski bir hesap uzmanı olan ve ‘başarılı bir bürokrat geçmişi’ bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve geldiği 1992 yılını (bugünkü rakamlarla) 2 milyon 556 bin TL zararla kapatmış.
Zararın oranı, yüzde 2 bin 684...
Bu ne?
Kılıçdaroğlu, tam yedi yıl SSK Genel Müdürlüğü yapmış.
Bu dönemde, ‘davetiye usulü’yle yandaş firmalara bol keseden ihaleler dağıtmış. İnşaat sürecinin uzamasıyla da, bu firmalara ihale bedelinin 5 ile 20 katı arasında ödemeler yapmış.
Eh, yedi yılın sonunda da (1999’da) kurumu toplam 1 milyar 111 milyon lira zararla devretmiş.
Bunlar ne?
Diyor ki Kılıçdaroğlu, ‘Emekli olduğumda dokunulmazlığım yoktu, yargılasalardı...’
İyi de, beceriksiz olmak suç değil ki...
Kimi, hangi maddeden yargılayacaksın?
Rahmetli Bülent Ecevit’in de elinde ‘dürüstlük’ten başka bir sermayesi yoktu ama becerisi ve yaratıcılığı sınırlıydı; Türkiye’yi iki kez ‘iflas noktası’na getirmişti.
İlkinde ‘iyi saatte olsunlar’ı, ikincisinde de Kemal Derviş’i yardıma çağırmıştı.
Beceriksizlik suç olsaydı, Ecevit idamla yargılanırdı.
Dolayısıyla, dürüstlük de ekstra bir erdem değildir.
Herkes (zaten) dürüst olmak ödevinde ve mecburiyetindedir.
Dürüstlük, asıl, boyundan büyük işlere kalkışmamak, sınırlı beceriyle bir işin ucundan ‘tutuyormuş gibi’ yapmamaktır.
Elinde dürüstlükten başka bir sermayesi bulunmayan Kemal Kılıçdaroğlu, dürüstçe, SSK’daki yedi yılının hesabını vermelidir.
Bu hesabı mahkemelere değil, Kağıttepe’deki komşularına verecek.
Ahmet KEKEÇ /STAR
Tamam, Taksim’in yerini bilmiyor diye sarakaya almayalım, ‘Kağıttepe’ benzetmesine kasıklarımızı tuta tuta gülmeyelim, ‘elinde dürüstlükten başka sermaye yok’ diyenlere sunturlu bir ‘hadi ordan’ çekmeyelim...
Bilakis sevelim.
İstanbul’da yolunu şaşırmış bir ‘derviş’ muamelesi yapalım.
Koruyalım.
Suyuna gidelim.
De...
Münderecatına hiç mi bakmayalım?
Müktesebatını hiç mi kurcalamayalım?
Elinde dürüstlükten başka sermayesi bulunmayan, ibraz ettiği kağıtlarla muhataplarını ‘belge manyağı’na çeviren, müstehzi gülüşüyle etrafa Erdal İnönü kokuları saçan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gökten zembille inmiş bir ölümlü değildir...
Nevzuhur da değildir...
İl Başkanı Gürsel Tekin’in buluşu da değildir...
Genel merkezin ‘bozgun siperi’ne sürdüğü bir ‘gönüllü’ hiç değildir.
Bir memurdur...
Müşteriler alınmasın, ‘Hiç yakıştıramadık size Ahmet Bey, memur olmak suç mudur?’ türünden, meseleye ne kadar da yabancı olduklarını gösteren mesajlarla ‘algı kirliliğine’ yol açmasın...
Dünkü yazımdan sonra memur tepkilerinden başımı kaldıramadım.
Bu durumu bir daha yaşamak istemiyorum.
Memur olmak suç ya da ayıp değildir.
Bir ‘tavır’dan söz ediyorum.
Bu tavrı da, en iyi, bir işin tedvirine memur edilen, ama üstesinden gelemeyen bazı bürokratlarımızın durumu özetliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu da, tavrı, edası, iş tutuş şekliyle bir memurdur.
İnisiyatif alamaz, yaratıcı değildir, statükoyu korumak dışında elinden bir iş gelmez.
İnisiyatif aldığında da batırır...
Şimdi biz de, muhataplarını ‘belge manyağı’na çeviren çok değerli Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bazı belgeler sunacağız ve ‘Bu ne?’ diye soracağız.
Kendisi, eski SSK Genel Müdürü’dür.
Hesap uzmanlığından gelmektedir.
Ziya Yalçın döneminde, 1991 yılını 128 bin TL karla kapatan SSK Genel Müdürlüğü, eski bir hesap uzmanı olan ve ‘başarılı bir bürokrat geçmişi’ bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve geldiği 1992 yılını (bugünkü rakamlarla) 2 milyon 556 bin TL zararla kapatmış.
Zararın oranı, yüzde 2 bin 684...
Bu ne?
Kılıçdaroğlu, tam yedi yıl SSK Genel Müdürlüğü yapmış.
Bu dönemde, ‘davetiye usulü’yle yandaş firmalara bol keseden ihaleler dağıtmış. İnşaat sürecinin uzamasıyla da, bu firmalara ihale bedelinin 5 ile 20 katı arasında ödemeler yapmış.
Eh, yedi yılın sonunda da (1999’da) kurumu toplam 1 milyar 111 milyon lira zararla devretmiş.
Bunlar ne?
Diyor ki Kılıçdaroğlu, ‘Emekli olduğumda dokunulmazlığım yoktu, yargılasalardı...’
İyi de, beceriksiz olmak suç değil ki...
Kimi, hangi maddeden yargılayacaksın?
Rahmetli Bülent Ecevit’in de elinde ‘dürüstlük’ten başka bir sermayesi yoktu ama becerisi ve yaratıcılığı sınırlıydı; Türkiye’yi iki kez ‘iflas noktası’na getirmişti.
İlkinde ‘iyi saatte olsunlar’ı, ikincisinde de Kemal Derviş’i yardıma çağırmıştı.
Beceriksizlik suç olsaydı, Ecevit idamla yargılanırdı.
Dolayısıyla, dürüstlük de ekstra bir erdem değildir.
Herkes (zaten) dürüst olmak ödevinde ve mecburiyetindedir.
Dürüstlük, asıl, boyundan büyük işlere kalkışmamak, sınırlı beceriyle bir işin ucundan ‘tutuyormuş gibi’ yapmamaktır.
Elinde dürüstlükten başka bir sermayesi bulunmayan Kemal Kılıçdaroğlu, dürüstçe, SSK’daki yedi yılının hesabını vermelidir.
Bu hesabı mahkemelere değil, Kağıttepe’deki komşularına verecek.
Ahmet KEKEÇ /STAR