BBP neden ayrıldı?

alperenccc

Banned
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
182
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Yolundayız REİS.. Bırak eşkiya bellesinler.
Forum içerisinde bazı arkadaşlarımız BBP nin, MHP nin küçüğü olduğunu ve birleşmeleri gerektiğini bazıları ise AKP den farkı olmadığını veya SP ye benzetenlere bile rastladık Büyük Birlik Partisinin hepsinden farklı olduğunu bilen bilmeyen arkadaşlara anlatabilmek maksadıyla Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının MHP den ayrılırken yayınlamış oldukları MİLLİ MUTABAKAT METNİ ni paylaşma gereği hissettik umarım moderatör arkadaşlar içinde bir mahsuru olmaz amacımız reklam yapmak değil kafalardaki soru işaretlerine cevap bulabilmektir.

Milli Mutabakat Çağrısı

Yeni bir dünya kuruluyor. İnsanlık yeni bir çağa adım atıyor

Biz bu çağın neresindeyiz ?
Son iki asırda tarihimizin en düşkün dönemini yaşadık. Geri bırakılmışlığımıza "az gelişmiş" damgası vuruldu.
Bütün dünyada Müslümanlar, kendilerine yabancı bir avuç diktatörün zulmü altında ezildiler. İmanlarını kaybetmeleri için bin türlü iğva ve zorlama ile karşılaştılar. Bütün bunlara rağmen ekmel dinimiz İslamiyet`in şerefi ile onurlarını ayakta tuttular.

Her şey mümkün. Her şey bizlerin ferasetine ve basiretine bağlı. Müslüman milletler yeni çağda tıpkı eskisi gibi güç merkezlerinin çevresinde hayat alanı arayabilirler ve müsaade edildiği kadar yaşayabilirler.Ya da kendileri güç merkezi olabilirler, kendi tarihlerine hükmedebilirler. Bir yanda halkı Müslüman olan ama yönetimleri dışa bağımlı bir çok Ortadoğu ülkesi zillet içindeyken, öte yandan bu zilleti parçalayabilecek Müslüman Türk topluluklarının yeniden dirilişine sahne olabilecek bir ufuk önümüzdedir. Dünya küçülüyor, hızlı nüfus artışı ve tabii çevresinin süratle kirlenmesi, azalan iktisadi kaynaklar milletler arası rekabeti şiddetlendiriyor. Adaletimiz, güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya da gelecek huzur ve barış getirmeyecek. Milli kimliklerini yeni keşfeden etnik guruplar gecikmiş ve saldırgan bir kabilecilikle yaşadıkları bölgeyi ateşe boğuyorlar. Güçsüzlere yaşama hakkı tanımıyorlar.
İşte bu noktada Türk milliyetçiliği kendini yenileyerek tarihi fonksiyonunu ifa edebilir. Aleme nizam verme ülküsünü kanatlandırabilir. Milletimizin medeniyet meydana getirmiş olması ona bu görevi kaçınılmaz olarak veriyor. Bizler sadece kendimiz için değil uçuruma yuvarlanan insanlık içinde yeni çağın tarihini yapmak zorundayız. Dünyaya adaleti, huzuru, insanlık şerefini getirmek zorundayız.Tıpkı eskiden olduğu gibi..
Türkiye tarihimizin karardığı iki asır boyunca her çareye başvurarak ayakta kalmaya çalıştık, başardık. Koskoca bir imparatorluğun mağlup çıktığı savaştan kendi azim ve irademizle bağımsız bir devlet kurduk. Bu başarının bedelini milletine yabancı iktidarların tahakkümü altında yaşayarak ödedik. 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyet`in üzerine bina edildiği esaslar yeni çağın eşiğinde yerle bir olmuştur.Türkiye artık güvenliğini güç dengeleri içinde arayamaz. Bu intihar demektir. Güç dengelerine şirin görünmek için halkına dayattığı batıcı-laik politikaları sürdüremez. Bu yeni dünyadaki yerini milletimizin rızası ve gücüyle şahsiyetiyle kazanacaktır. Milletimizi güçlü kılan bin yıldır olduğu gibi İslamiyet`tir. Rejimin tepeden inmeci-seçkinci-laik geleneği artık sona ermiştir. Rejimin pozitivist-laik politikaları ancak şahsiyetsiz, köksüz, milletine değil, kendine bile hayrı olmayan bunalımlı yabancılaşmış bir azınlığa kaynak olmuştur. Laikliğin din ve devlet işlerini ayırma politikası değil, ekmek-su gibi dini için yaşayan Müslüman halkı yönetiminden uzak tutma çabaları olduğu artık üstü örtülemeyen bir hakikat halini almıştır. Müslüman-Türk milleti yeni çağdaki onurlu mevkini, bir avuç oligarşik azınlığın heva ve hevesiyle, milletinden uzak ve zayıf şahsiyetiyle değil, kendi iradesi ve gücüyle elde edecektir.Türkiye, iktidara gelen partilerin değiştiği ama yöneten azınlığın değişmediği dönemlerin sonuna gelmiştir. Bu asalak azınlığın milletimizin sırtına yüklediği kambur artık iyice sırıtmaktadır. Milletimizin kendi gücü ve iradesiyle layık olduğu mevkii alacağı yeni çağda, bu asalak azınlığın hayat alanı kalmayacaktır. Bu mevkiye bin yıldır güç aldığımız kutlu kaynağımız İslamiyet`le varacağız. Görüşümüz Allah`ın birliği ve yüce Peygamberimizin risaleti dışında hiçbir mutlak hakikat tanımıyoruz.

Aşağıda serdettiğimiz görüşler bizim aklımızın, idrakimizin, hayatı ve dünyayı kavrayışımızın ürünüdür. Bütün samimiyetimizle bu doğruların yanında başka doğruların da yer alabileceğine, zamanın değişebileceğine ve tenkit edilebileceğine inanıyoruz.

1. Hz. Adem atamıza ve Hz. Havva anamıza nisbetle bütün insanlar kardeştir. Bu inanç ve kabul, insanlık anlayışı bakımından sağlam bir ahlaki temel teşkil etmektedir. Kalü Bela`dan beri Müslümanız. Doğduğumuzdan beri Türk milletinin bir ferdi olarak yaşıyoruz. Birincisi mutlak hakikatı, ikincisi hayatın hakikatini ifade etmektedir. Zaman ve mekan içindeki muhteşem manzarasıyla bir tayf halindeki insanlık kemal nişanı olan kültürle ayakta durur. Bu zengin tayf ten "çokluk içinde birlik "prensibine ulaşıyoruz. Anadolu coğrafyasında yeşeren ve bin yıldır bir coğrafyayı şekillendiren değerlerimizi tarih ve kader birliği olarak kavrıyoruz.Türk, Anadolu`da bin yıldır hükümran olan ve İslamiyet`le bir araya, aynı hedefe yönelen büyük bir milletin adıdır. Fatih - Selahaddin Eyyubi - Sokullu - Mimar Sinan - Mevlana - Mehmet Akif bu coğrafyaya İslamiyet`i nakşetmiş Türk ulularıdır. Milletimizle, bin yıldır İslamiyet`in şerefiyle şereflendiği, İslam sancağını zirvelere diktikleri için iftihar ediyoruz. Bu tarihin ve kader birliğinin bu topraklardan yükselecek yeni bir hamleye sağlam bir başlangıç teşkil ettiğine inanıyoruz.

2."çokluk içinde birlik" prensibini Allah`ın birliği ve risalet`i, dışında her türlü farklılığın her türlü görüş ve kavrayış biçiminin meşru kabul edilmesi olarak anlıyoruz. Mutlak hakikatler dışında çoğulcu ve sivil bir islam anlayışına inanıyoruz. İslamiyeti bulunduğu yerden total bir ideoloji olarak görenlerin kendi İslam anlayışının pek ezeli ve edebi hakikat olduğuna inananların yanıldıklarını kendi idraklerini putlaştırdıklarını düşünüyoruz. Bu inanç etrafında kendilerini değişik isimlerle niteleyen İslami cemaatlerin Müslümanların birliğine engel teşkil ettiğini düşünmüyoruz. Ancak gurup taassubunun, kendi dışında yer alan Müslümanların tekfire kadar giden sertliklerini İslam`ın özüne aykırı buluyoruz. Günümüzde evrenselleşmiş çoğulcu ve katılımcı yaklaşımların, cihanşumul değerlerin bütün ülke, toplum ve zihniyetler tarafından karşı konulmaz kabuller olduğunu müşahede ediyoruz. Müslümanların aynı gayeler etrafında bir araya gelmeleri ve kendi tarihlerinin faili olabilmeleri için gerekli ortamın teşekkül ettiğine inanıyoruz.

3. Siyasetin Müslümanların kendi aralarında ve dışlarında yer alan dünya içinde Allah`ın emir ve yasaklarını hakim kılma gayeleri için başvurulması gereken vasıtalardan biri olduğuna inanıyoruz. Siyaseti hiçbir zaman gaye edinemeyeceğimiz kutsal gayelerin vasıta olarak ama önemli ve gerekli vasıtası olarak gördüğümüzü söylüyoruz. Siyasetin sunduğu imkanların "MEŞVERİT" ve "ŞURA" prensipleri etrafında müslümanlar tarafından alabildiğine kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.

4. İnsanların yanılmazlığı esası üzerine inşa edilmiş lider karizmalarını ve lider sultalarını, İslama aykırı bulduğumuz için reddediyoruz. Bunun yerine ilim sahibi olanların gönülleri ve zihinleri aydınlatanların toplum içinde layık oldukları mevkiye getirilmeleri gerektiğine inanıyoruz.

5. Türkiye`de mevcut hukuk sisteminin ve demokratik prensiplerin, siyasi mücadele için gerekli çerçeveyi verdiğini, sınırlamaların demokratik mücadele ile kaldırılabileceğini düşünüyoruz. Bu sebeple siyasi görüş ve teşekküllerin gayeleri için şiddete başvurmalarını yanlış buluyoruz ÇAĞRIMIZ Yukarıda serdettiğimiz görüşlerin de içinde yer aldığı ve tartışmaya açıldığı bir zeminde "ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİK" ilkesi etrafında, Allah`ın birliği ve peygamberimizin risaletine inanalar arasında bir "milli mutabakat" arıyoruz. Bu mutabakatı sağlayacak esasların belirlenmesini, çerçevesinin çizilmesini istiyoruz. Bunun için herkes elinden geleni yapmalıdır. Hareketimiz ve yeni oluşum için ortaya çıkışımız bütün milli güçler tarafından bir "vesile" addedilmelidir. Bir ihtilal, bir işgal, bir dış baskı vs. olmadan da ülkemizdeki milli güçlerin sivil toplum içinde kendi yollarını kendilerinin aydınlatabileceği, açabileceği bir oluşumu hazırlamaları mümkündür. Yarın artık bu gündür. İnsanlarımız, umut dolu bir çağın eşiğinde başkaları tarafından yapılan bir tarihin akışı içinde sürüklenirken birbirlerine küsme, birbirlerini mahkum etme lüksüne sahip değildir. Küfrün, riyanın, ahlaksızlığın başını alıp gittiği, kendi çocuklarımıza bizimkinden daha kötü bir dünya bırakmanın muhtemel göründüğü gezegenimizde müslümanlar birlik olup geleceklerini kurmak zorundadır. İhtilafi rahmet olarak niteleyip "milli mutabakat" ın oluşacağı zemini bütün samimiyetimiz ve dürüstlüğümüzle kurmaya azmettiğimizi beyan ediyoruz. ÇAĞRIMIZ BÜTÜN İNSANLARADIR.
HAZİRAN 1992
 
BBP neden ayrıldı?

Sorusunun yanıtı "Yeni bir dünya kuruluyor. İnsanlık yeni bir çağa adım atıyor" bumudur ?

Şimdi bu uzun metin yerine. Neden ayrıldığınızı tek cümle ile açıklasanız. Böyle uzun ve anlatmak istediğiniz şeyin dışındaki metinler yerine vaktinde size kol kanat germiş insanları nasıl bir kalemde harcadığınızı karalama kampanyaları ile tabanını almaya çalıştığınızı açıklasanız iyi olacak.


Türk Milliyetçiliğinin Günümüz mihenk taşlarından nasıl koptuğunuzu. Türk milliyetçiliğinin Liderinden kopup başına buyruk olduğunuzu anlatsanız(İhanet dicem ağır kaçtı diyeceksiniz.)
 
Hah bende nerde kaldı diyordum:)

Yehovan kardeş ayrılık yaşandığına göre demekki kafa yapılarında farklılıklar varmış değil mi?
Tıpkı atsız hocanın türkeşten ayrıldığı gibi...

Eğer yazıda bir haklılık payı alabiliyorsan o taban sensin, yok alamıyorsan hitap edilen senin tabirinle kandırılmaya çalışılan taban sen değilsin üzülme. Ha dersenki bu yazılanı kabul ediyorum ama mhp de bu yoldadır, Allah yolunuzu açık etsin.

Türk Milliyetçiliğinin liderinden kopuş, başına buyruk olmak demek değildir, başına buyruk olanlar islamın emir ve yasaklarından kopanlardır.
Konuya son mesajım tartışmanın anlamı yok. saygılarımla.
 
Muhakkaktır ki kardeşler arasında baba oğul arasında bile görüş ayrılıkları olacaktır. Fakat bu görüş ayrılıklarını aileden kopuş ve bu kopuşun üstüne eskiden bulunduğu camiayı pervasızca eleştirmek hiç bir kardeşe oğula yakışmaz.

Muhsin beyin ve arkadaşlarının(Yanılmıyorsam ya 3 idi yada 4) görüş ayrılıkları ve camiadan kopuşu doğru değildir. Herkes biliyorki her partinin için muhalefet vardır. Her adım doğru değildir.Parti içindeki muhalefet ile bu adımların kontrolu yapılır. Bunu yapmak yerine muhsin bey ve arkadaşları kimseye yakısmıcak şekilde ayrılmış ve bugunlere uzanan Anti-MHP taraftarı olmuştur.

Bugün BBP'ye yakın sitelerde sürekli MHP'yi karalama kampanyası başlatıldığını biliyoruz. Muhsin beyin söyledikleride çok açık.

Zamanında Türkeşle beraber bu dava uğrana çarpışmış ve partinin yönetiminde olmuş kişilerle omuzomuza çalışmış insanların bu tür davranışlarını anlamak çok güç. Siz çıktığınız yuvayı öyle hırpalamaya çalışıyorsunuz ki ? Siz bunu yapıyorsanız diğerleri daha neler yapar.

BBP'in tabanını kimler oluşturuyor. BBP az sayıdaki tabanını ne şekilde genişletmeye çalışıyor bunun için neler yapıyor gün gibi ortada.

Yakışıksız her davranışın bedelini ÜLKÜCÜ camia ödemektedir. Davranışlara ve söylevlere dikkat edelim.


Saygılar.
 
Muhsin Başkan ayrıldığında camia içerisinde en fazla sorulan soru buydu... neden?
Ancak hiç kimse bu sorunun cevabını net veremedi, tek bildiğimiz islami duyarlılığı olanların daha doğrusu islamcıların mhp den ayrılması oldu.
Ayrılanlardan önemli bir kısım tekrar mhp ye dönerken ayrılmayan kişiler daha sonra bbp ye geçti yani sürekli geliş-gidişler oldu. Aslında önemli olan ülkücülerin kimi tercih ettiği değil fikrin hangi alanda doğru anlatıldığı ve doğru savunulduğudur.
Yukardaki metin aslında Türk-İslam ülküsünün özetidir. Peki türk-islam ülküsünü savunduğunu idda eden bir partiden, aynı düşünce mazeret gösterilerek neden ayrılınmıştır?
Yıllardır şahsımında kafasını kurcalayan bu konulara ancak işe mhp cephesinden değilde, bbp cephesinden bakınca cevap buldum.
Ülkücüler cumhuriyet tarihinde az veya çok türk milliyetçisi olan herkesi savundular ve sahip çıktılar işin tuhaf tarafı burada, çünkü kendi zamanında fikren çatışan insanlar mesela ziya gökalp ve mehmet akif, necip fazıl ve nihal atsız, ittahat ve terakki subayları ve abdulhamit han bir ülkücünün kafasında kaynaştı barıştı.
Fikir kesin ve net bir zemine oturtulmadı milliyetçiliğin bütün fraksiyonlarında gezindi durdu. Anadoluda başka Ankarada başka, doğuda ayrı batıda ayrı bir dil kullanıldı. Belkide oy arttırmak için yapılan bu girişim aynı zamanda ayrılıklarada gebe kalmaktadır.
1969 da MHP kurulurken atsız yanlısı türkçüler küstürüldüğü gibi, 1990 larda ise rejim yanlısı siyaset islamcıları küstürmüştür. Gidenleri hain olarak nitelendirmek yerine neyi nasıl savunacağına karar vermek daha doğru olurdu.
Türklük üzerine herkesi ve her fikri savunma içgüdüsüne dur diyen Seyyid Ahmed Arvasi oldu, hareketi Türk-İslam ülküsü adlı eseriyle fikri zeminine oturttu ve türklüğü, ülkücülüğü savunduğunu izah edenlerin yanlışlarını tespit etti, atsızın, ziya gökalpin nerde yanlış yaptığını yeni cumhuriyetin hatalı yönlerini, bir müslümanın türk milliyetçiliğini ve teşkilatını nasıl dizayn etmesi ve anlaması gerektiğini müthiş bir eserle deklare etti.
Ülkücü ya arvasi hocanın çizdiği yolda Türk-İslam ülküsünü benimseyecek yada her rüzgara yelken açmaya devam edecektir, işte bu yol ayrımının sebebi budur.
Aradaki fark sadece fikir olarak değil tavır olarakta belirgindir. Şöyleki bunu nizamı-alem ülkücüleri " Nizam-ı Âlem Ülkücülerini ayıran fark, Kur’an ve Sünnet’i, helal ve haramı farklı anlayışımız değil, bu değerler karşısındaki tavrımızdır. Nizam-ı Âlem’i artık davamız olarak anlatmayacağız diyenler, aslında Nizam-ı Âlem’i inkâr etmemişler, ancak bundan sapmaları; kitlelerle buluşmanın önünde "kemiyet değil keyfiyet" anlayışından vazgeçmiş olmalarından kaynaklanmıştır.
"Bizim İslâm’ın yayılması diye bir davamız yoktur, ancak yayılmasının karşısında da değiliz" diyenler ifadeden de anlaşılacağı üzere, İslâm’ın yayılmasına karşı oluştan değil,
kitleleşmek adına keyfiyeti terk edip tavır değişikliğine gitmiş olmalarındandır."
Diye izah ederler.
 
türk ocağına katılıyorum demekki anlamak için çabalayan anlıyo:goz:

İ'lay-ı Kelimetullah Davasına gönül vermiş bir insan olarak; Allah'ın bize seçtiği dine yeminle söylüyorum...
Bizi zindanlara attılar, adına YUSUFİYE dedik;
Bizi sürgünlere yolladılar, adına HİCRET dedik,
Bizi ölümlere uğurladılar, adına ŞEHADET dedik;
Küfrün, İslamı engemek için yapabileceği bu üç önemli müeyyide, imanımızın bizlere vermiş olduğu bir imtiyazla bizleri Allah'ın Rızasına götüren yollar olmuştur.
Ateşi Gül bahçesine çeviren"İbrahimi teslimiyete" esir olmuş insanlara kim ne yapabilir?
Zindanlarda durdurulamayan, süngülerle dizginlenemeyen, ölümlerle öldürülemeyen bir hareketin durak noktası Millet Meclisi değildir.
Varlık sebebimiz olan,iki cihan serveri Peygamberimizin yanı başı olacaktır inşallah...
Müslüman Türk'e kalmış son kara parçası olan Anadolu'da inançlarımıza, bin yıllık Nizam-ı Alem misyonumuza uygun, Devlet, Millet bütünlüğünü inanç ekseninde sağlamış yeni bir nizam fikrinin taşıyıcısı olacak Aziz Anadolu Gençliği...
Seni kendi memleketinde öksüz bırakan, namus anlayışının biricik remzi olan başörtüsüne tahammül edemiyecek kadar senin değerlerine düşman olan, bu dünya ile beraber ahiretine ipotek koymaya yeltenen, haklıyı değil, zengini haklı sayan, tarih boyunca istikbalinden zerre pay vermemiş bir milleti emperyalizme peşkeş çeken, mazlumun yanında yer almak davasının yüzyıllarca bayraktarlığını yapmış bir milleti zulme seyirci pozisyonuna sokan ve bunlara eklenebilecek sayısız şeneatin sahibi bu sistem, heyhat ki, bunca şerefsizliğine rahmen bizleri yine kendisine muhtaç duruma sokmaya çalışmaktadır...
İcra merci olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Müslüman Türk kimliğini ve onun ulvi misyonunu taşıyabilecek kanunlarla engellenmeye çalışılmaktadır...
Kurtuluş şavaşında Maraş'ı, Antep'i, İzmir'i kurtaran ecdadımız istiklalimizden sonra memleketlerine dönmüşler, Ankara'yı likayetsiz ellere bırakmışlardı. 70 yıllık tecrübelerimiz göstermiş ki, müslümanlar yönetimde söz sahibi olmadıkca huzursuzluk devam edecektir.
Ankara'yı fethetme vazifesi ve şerefi boynunda olan gençlik...
Tarihteki Alperenlik ruhunu Meclise taşıyacak, kıvırmadan siyaset yapacak insanları, icra makamı olan Meclis'e sokmadıkça bu vurguncu düzen devam edecektir. Türk yusuflarının kuyudan çıkma vaktidir.
"Allah nurunu tamamlayacaktır"
Muhsin YAZICIOĞLU


Sayın Bahçeli ve ekibi bu yazının altına atsın imzasını o zaman anlayalım hangi yolda olduğunu :melek
 
BBPye oy vermedim ama mecliste olsun başka bir platformda olsun
BBPyi MHPye her zaman tercih ederim. Hatta BBPyi her zaman olarak
2. partim olarak görmüşümdür. İslam Türk sentezi ile samimi olduklarını
düşünüyorum ve türk ocağının da özetlediği gibi MHPden ayrılma sebepleri
bana da makul geldi. Yazıcıoğlu Çatlı zamanında bile bu işin militanlık
ile çözülmüyeceğini anlamış o yıllarda bile Çatlı ile arasında soğuk
rüzgarlar esmişti.
Zaten İslamın da savunduğu hoşgörü platformunu herkes savunsa sorunların
çoğu çözülür.

...namus anlayışının biricik remzi olan başörtüsüne tahammül edemiyecek kadar senin değerlerine düşman olan...

Türkiyedeki bazı yanlışlar bu cümle ile yine bir şamar gibi geldi..
 
alperenccc' Alıntı:
türk ocağına katılıyorum demekki anlamak için çabalayan anlıyo:goz:

İ'lay-ı Kelimetullah Davasına gönül vermiş bir insan olarak; Allah'ın bize seçtiği dine yeminle söylüyorum...
Bizi zindanlara attılar, adına YUSUFİYE dedik;
Bizi sürgünlere yolladılar, adına HİCRET dedik,
Bizi ölümlere uğurladılar, adına ŞEHADET dedik;
Küfrün, İslamı engemek için yapabileceği bu üç önemli müeyyide, imanımızın bizlere vermiş olduğu bir imtiyazla bizleri Allah'ın Rızasına götüren yollar olmuştur.
Ateşi Gül bahçesine çeviren"İbrahimi teslimiyete" esir olmuş insanlara kim ne yapabilir?
Zindanlarda durdurulamayan, süngülerle dizginlenemeyen, ölümlerle öldürülemeyen bir hareketin durak noktası Millet Meclisi değildir.
Varlık sebebimiz olan,iki cihan serveri Peygamberimizin yanı başı olacaktır inşallah...
Müslüman Türk'e kalmış son kara parçası olan Anadolu'da inançlarımıza, bin yıllık Nizam-ı Alem misyonumuza uygun, Devlet, Millet bütünlüğünü inanç ekseninde sağlamış yeni bir nizam fikrinin taşıyıcısı olacak Aziz Anadolu Gençliği...
Seni kendi memleketinde öksüz bırakan, namus anlayışının biricik remzi olan başörtüsüne tahammül edemiyecek kadar senin değerlerine düşman olan, bu dünya ile beraber ahiretine ipotek koymaya yeltenen, haklıyı değil, zengini haklı sayan, tarih boyunca istikbalinden zerre pay vermemiş bir milleti emperyalizme peşkeş çeken, mazlumun yanında yer almak davasının yüzyıllarca bayraktarlığını yapmış bir milleti zulme seyirci pozisyonuna sokan ve bunlara eklenebilecek sayısız şeneatin sahibi bu sistem, heyhat ki, bunca şerefsizliğine rahmen bizleri yine kendisine muhtaç duruma sokmaya çalışmaktadır...
İcra merci olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Müslüman Türk kimliğini ve onun ulvi misyonunu taşıyabilecek kanunlarla engellenmeye çalışılmaktadır...
Kurtuluş şavaşında Maraş'ı, Antep'i, İzmir'i kurtaran ecdadımız istiklalimizden sonra memleketlerine dönmüşler, Ankara'yı likayetsiz ellere bırakmışlardı. 70 yıllık tecrübelerimiz göstermiş ki, müslümanlar yönetimde söz sahibi olmadıkca huzursuzluk devam edecektir.
Ankara'yı fethetme vazifesi ve şerefi boynunda olan gençlik...
Tarihteki Alperenlik ruhunu Meclise taşıyacak, kıvırmadan siyaset yapacak insanları, icra makamı olan Meclis'e sokmadıkça bu vurguncu düzen devam edecektir. Türk yusuflarının kuyudan çıkma vaktidir.
"Allah nurunu tamamlayacaktır"
Muhsin YAZICIOĞLU


Sayın Bahçeli ve ekibi bu yazının altına atsın imzasını o zaman anlayalım hangi yolda olduğunu :melek

Bahçelinin Hangi yolda olduğu açıktır. Neyin üzerine imza attığıda. Fakat Muhsin beyin Türkeş'in sağlığında neyin üzerine imza attığını biz çok iyi biliyoruz.

Siz "Türk yusuflarının kuyudan çıkma vaktidir." diyorsunuz yaptığınız propagandalar ile Bu ülkedeki Milliyetçiliğinden ülkücülüğünden şüphe duyulmayacak insanları iğneli fıçılara atıyorsunuz. Bu haraketinizle anlıyoruzki sizin derdiniz sadece bu karanlık devirden kendi paçanızı sıyırmaya çalıştığınızı.

Muhsin Bey bu dava uğruna zindana atılan sürgünlere yollanan idam sephalarına gönderilen insanlara ayrılırken ve ayrılma sürecinde kuyu kazmayı denedi.

Misyonunuzu "Devlet, Millet bütünlüğünü inanç ekseninde sağlamış yeni bir nizam fikrinin taşıyıcısı olacak Aziz Anadolu Gençliği" olarak belirtiyormuşsunuz. Siz sizin gibi davranmayan Milliyetçi ülkücü anadolu gençliğini eleştirir neredeyse boğazlar küfreder hala gemişsiniz. Bu ülkücü gençlik size nedesin nasıl inansın ?

Kıvırmadan siyaset diyorsunuz: Muhsin bey ayrılırken bir demecinde Kafatascıların partisinde yer alamam derken. Şuan Milliyetçi Hareketin Milliyetçiliğini Ülkücülüğünü soft olarak nitelendiriyorsunuz. Bunun adı nedir ?

Meclise sokacağınız Alperenlerden söz ediyorsunuz. Meclise giren bozkurtları ezmeye çalışıyorsunuz. Bozkurtun ayak izlerini takip ederken arkanızdan bu izleri silmeye çalışıyorsunuz ?

Bu NE YAMAN CELISKI ?



Şunu da belirmet istiyorum bir iki örnek ile.

2 insan aynı yuvayı paylaşmak istediğinde memur açık şekilde sorar. Kocalığa-karılağa kabul ediyormusun diye. Cevap verirsin Evet Yada Hayır. Uzatmak kelime ebeğili yapmak yoktur. Cevap kısa ve nettir.

Eşler ayrılırkende Hakim açık ve net şekilde nedenini sorar. Kıvırmadan açık şekilde Cevap verirsin. Afilli allanmış pullanmış cümlelere gerek yoktur.


Muhsin bey Şimdi neden ayrılığı seçtiğini açık şekilde açıklasın ? Net konuşsun.
 
Aranızdaki tartışmaya girmek istemiyorum hatta tartışmanızı bile tuhaf buluyorum konuyla ilgili bir şahıs olarak bazı şeylere açıklık getirmek ortamı yumuşatmaya yeter zannediyorum.
Öncelikle mhp ve bbp ayrı iki partidir yani rakiptir birbirlerinin yanlışlarını halka izah etmede bir tuhaflık aranmamalı.
İkincisi mhp yi en iyi tanıyan, içini bilen o camidan kopmuş bir hareket olan bbp lilerdir. MHP bir yerde hata yapar başkası bunu görmez ama BBP ülkücü bakış açısına sahip olduğu için hatayı ilk gören ve tepki veren olur, tabi aynı şey tam tersi içinde geçerli.
Şimdi yapılan eleştirilere bakıldığında bbp ye yakın sitelereden bahsedilmiş, bunlar ölçümüdür? MHP ile ilgili ağır eleştiriler yapan milliyetciler.de adında bir site var, bu sitenin ne olduğunu ben daha önce açıklamıştım aktif bir site olmasından dolayı gündemde olan bu site yaptığı açıklama ve dosyalarla nizamı alem ülkücülerinin tepkisini çekmektedir.
Bir defasında üç-hilal üzerine çarpı atılmış, yoğun eleştirilerden dolayı kaldırılmıştır, üç hilal, ülkücü için sadece mhp amblemi değil türk sancağıdır üstüne çarpı atılamaz. Gene aynı sitede bediüzzaman hz ile ilgili talihsiz dosyalar bulunmaktadır, sözün özü ciddiye alınacak bir fikir platformu değildir.
Muhsin Başkan aslında tüm sağ partilere karşı yıkıcı eleştirilerde bulunmayan bir siyaset anlayışı güder hatta bir seferinde mhp nin de faziletinde aslında sıkar suyunu çıkarırım ama tabanlarına saygı ve sevgim vardır demiştir. Belkide büyüyememesinin sebebi budur.
Hiç düşündünüzmü tüm sağ partilerin tabanında BBP ve Muhsin Başkan sevilmektedir, oy verilmesede gönüllerin partisi olabilmektedir bunun sebebi nedir? Yıkıcı değil yapıcı eleştiri üreten siyaset değilmidir?
MHP ile ilgili eleştirilerin sebebi vardır elbette nedir o sebep: ÜLKÜCÜ isminin, sıfatının sulandırılmaması, kirletilmemesi orjinalliğinin korunması. MHP ülkücülerin partisi olduğunu idda ettiği müddetçe ülkücü siyasetin gereğini yerine getirmelidir taviz verdiği veya yanlış yaptığı yerde bbp liler bu yapılan ülkücü siyaset değildir deme hakkına vede imtiyazına sahiptir diye düşünüyorum. Bu tavır oy avcılığı olarak değil, misyonun doğru telafuz edilmesi sebebiyle oluşmaktadır.
Bu rekabet ortamında tuhaf kaçan durum elbette bir zamanlar aynı cephede mücadele edenlerin hasım durumuna düşmesidirki işte zor olan camiayı üzen budur genel ahlak kaidelerine uyularak ülkücü edebe yakışır bir tavır takınılması gerekmektedir. MHP li veya BBP li farketmez bu duruma ehemmiyet vermek mecburiyetindedirler.
 
türk ocağı

İyi güzel hoş söylüyorsun da. Eleştiri vardır karalama vardır. alperenccc nin açıtğı konularda ve MHP'nin aleyhinde açılan her konuda kendisini en ön saflarda pervasızca eleştirdiğini gördük. Bahsettiğin Milliyetçiler.de adresinde ise BBP li bagımsız milletvekili adaylarının boy boy fotoğraflarını o sitede gördük. Oradaki üye olan kullanıcıların tamamı yakının alperen ocaklarında görevli olduğu aktif yada pasif olarak bbp partisi altında siyasi yaşamını sürdüren insanlar olduğunu gördük.

Muhsin Beyin ayrılık öncesi ve sonrasında söylemleri öyle hiçte yapıcı eleştiriler değildi. Partinin üst kurmaylarından biri partinin kalbinden biri partiden ayrılıyor ve akla mantığa sığmayacak derece acıklama yapıyor. Yaptırıyor yapanlara müdahale etmiyor. Eğer muhsin bey ve arkadaşları yapıcı bir siyasi yol izleselerdi bunu parti için olağan şekilde yapabilirlerdi. Onlar bunun tam aksi yöne yol izlemişlerdir.


Bugün alperenccc ve onun gibi düşünenlerin. MHP'li ülkücü kardeşlerimze bakış acısı nedir ?
Sürekli sorgulamakta. Yapılan her adımı dehşet derece eleştirmekte. Bazen vatan haini ilan edecek kadar ileri gitmektedir.


Yapıcı eleştiride bulunan kimdir efendim. Sayın Devlet Bahçelinin Muhsin beye benzeyen tek davranışı varmıdır ?

Peki şunu sorarım. Mhp den kopan sadece Muhsin Bey değildir. Yaşar Okuyan beğefendide Chp saflarına geçmesine rağmen ve onun öncesinde Muhsin bey ve kurmayları kadar öyle aşşağılayıcı ileri gidici eleştirilerde bulunmamıştır. Bunun diğer örneği Ankara Belediye başkanıdır. Yanı mhp den kopup AKP li olduğundan bu yana hiç Muhsin beyve kurmaylarının dozu kadar eleştirmemiştir. Eleştiri hep yapıcı olmuştur. Devlet beyin ağızındanda onlarlarla ilgili yıpratıcı ezici küçük düşürü sözler duymamışsınızdır. Bu yaman çelişki nedir. Muhsin Beyin Agresifliği nedendir ? Mhp yönetimini ele geçiremediği içinmidir? İçindeki Eski uhteler bulunduğu için midir ?


Siyasette Usul edep ve adap vardır. Muhsin bey onun kurmayları ve davada muhsin beyin izini takip edenler sürekli bu kuralları çiğnemekte. Neredeyse ayrılığı düşmanlığa getirecekler. BBP koskoca 1 aylık seçim maratonunda herşeyi bırakıp MHP devlet bahçeliyi eleştirmiştir ? Bunlar gerçek değil midir ?

BBP ye gönül vermiş arkadaşlarımı biraz daha usul edep ve adaba davet ediyorum.

Şunuda belirmet isterim ki ; Rahmetli Türkeş ve Devlet Bahçelide geçmişlerinde Milliyetçi Arkadaşlarıyla görüş ayrılıkları yaşamışlardır. Fakat hiç biri denli eleştiri yapmamıştır. Bugün atsızcıların sitesine bakıyoruz boy boy afişler şöyle böyle. Milliyeciler.de ye bakıyoruz ordada aynı. Kendilerine gösterdiğimiz saygıyı kendilerinden beklemekteyiz.
 
Aslında eleştiriyi herkes yapıyorda yanıbaşındaki gönüldaşının eleştirisi koyar adama mesela sadece inanki bu.
Allah Rahmet Eylesin kamuoyu önünde Alparslan Türkeşin hiç bir parti yada genel başkanı hakkında olumsuz demeç verdiğine şahit olmadım bilhassa siyasi yasağı kalktıktan sonra.
Sözün özü partiler, isimler, liderler gelir geçer müslümanların gelip geçici şeyler için birbirini kırması hoş değil. Allah rızası yolunda her kim çaba gösteriyorsa o cepheyi kollamak mecburiyetindeyiz sen hiç merak etme yeri gelir bir bbp li en nihayetinde baba ocağı olduğu için mhp için çekinmeden kavga eder. O kızgınlık, o sitem sevgidendir kardeşim. üç hilali gönderde görüpte kalbi titremeyen tek bbp li olduğunu sanmıyorum. Nasılki bu milletin evlatları alevi - sünni, türk - kürt demeden kendilerini boğmak isteyenleri istiklal ateşiyle söküp atmıştır. Yarında memleket sevdası yolunda bir olmaya mecburuz ve bir olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Değerli kardeşim akp ile mhp de seçim öncesi birbirini yedi seçmenlerine baksan inanki fark göremezsin öyleyse bu kavga niye? Yani bu sebepler insanları kıracak, müslümanlar arasında husumet oluşturacak duruma gelmemeli. İnternet sitesinde teşkilat içinde insanlar var demişsin doğrudur bende üyeyim ancak üyeliği sadece site yönetimine serzenişte bulunmak için aldım, ayrıca bbp camiası maddi açıdan zayıftır güncel bir site bulunca orda toplanmak ihtiyacı hissetmiş olduğundan oradadır diye düşünüyorum.
Son söz : Eski dost düşman olmaz.....
 
MHP ile BBP arasında artık birleşme söz konusu olamaz , tavan farklı taban farklı zaten devlet beyde pek fazla takdir etmiyor malum Muhsin başkanı kendileri başkanın mhp de başa geçtiğinde itibarları koltukları sallanacaklarını anladıkları için hemen herkese hain damgalarını vurdular halbuki davaya zamanında kimin ihanet ettiği ortada ..

Büyük Birlik Partisi ve Alperen Ocakları şu anda Türkiye'de Türk-İslam ülküsünün canlı ve ayakta tutuldugu tek fikir yuvalarıdır ..

öl de ölelim muhsin başkan ..
 
ewt arkadaslar herkes birşeyler söylemiş ama isn aslını ve gerçeğini söyleyen yadan iyi bir araştırma yapan olmamış. Sorulması gereken sorular bu partiden ayrılma ne zaman olmuş ve hangi olaydan sonra olmuş? Kimlerle beraber olmuş? sene 92de mçp ismiyle refah yol beraber hükümetteyken abd devletleri çekiç güç harekatı söz konusu idi. bu çekiç gücün ülkeye girmesi tamamen zararlı ve ülkeye ihanet olacağı söyleniyordu. Bunun üzerine o zaman ki adıyla mçpde çok hararetli toplantılar yapıldı ve bir karar alındı. o karar abd çekiç gücü türkiyeye girmeyecekti. Herkesin gönlü rahattı ve yarın herkes oyunu kullanacaktı. Fakat bir gece yarısı ne olduysa artık sayın alparslan türkeş tüm milletvekillerini arayarak çekiç gücün türkiyeye girmesine ewt oyu kullanacaz der. Muhsin bey beraberindeki dava arkadaşları buna isyan eder bu vatana ihanettir der. çekiç gücün pkk ya yardımları ilerleyen yıllarda ortaya çıkmıştır açıkça zaten. Bu olay üzerine mecliste olaylar olmuş. hükümete güven oyu verilmesi istenmistir. Bu noktada Muhsin bey ve değerli dava arkadasları Esat BÜTÜN ve Saffet Topaktaş hükümete güven oyu vermediler. bu olaydan kısa bir süre sonra ayrılık yaşandı ve bu üç dava arkadaşına 3 isim daha eklenerek bbp kuruldu. bu verdiğim isimlere bakarsanız zaten zamanında bu dava için yaptıkları mücadaleleri görürsünüz. saygılar sunarım.
 
Devlet Bahçeli,
İmam Hatiplerin ve başörtülü müslümanların
üniversiteler başta olmak üzere, o kutsal
kamusal alanlardan atılmasında bil fiil rol almış,
apo denen
(gecenin bir vakti ana arvat küfretmiyeyim şimdi kısaca)
yamyamı ipten kurtarmış, yetmemiş ecevit affına imza atmış
biridir.

Bu adamın yolundan gitmek?
Sonra dava adamıyım demek?

Elbetteki sonuna kadar BBP!...
 
muhsin baskanı severiz biz de.
 
Geri
Üst