Bahçeliyi çözemeyince gittim, yakın arkadaşına sordum!..
Ecevitin yardımcılığını yaptığı dönemde kendisini ziyaret eden başörtüsü mağdurlarını bir azarlamıştı ki Devlet Bahçeli... O kadar olur!..
Oracıkta resmen tahrikçi-kışkırtıcı sınıfına yerleştirilen küçük hanımefendiler, böyle bir tavrı beklemiyorlardı elbette...
Şaşkınlık içinde sorduklarında, Suçumuz ne?.. diye... Azar faslı devam etti, şöyle bir cümleyle: Sokaklarda eylem yaparak hak aranmaz, devletin nizamına, kanunlarına karşı gelerek hak aranmaz!..
E, tabii... Bahçelinin mensup olduğu hareket, Devleti yönetenlere -zâlim bile olsalar- kayıtsız şartsız itaati öngörüyor. İtiraz yok...
Madem ki Türk büyüğü, madem ki Devletin başı, kelleler kıldan ince.
Zaman zaman ağır eleştiriler alan bu Devlet tavrı da, göstermelikmiş meğer; duruma ve de adamına göreymiş.
Baksana; Anayasa var, kanun var, nizam var...
Devlet var!..
Lâkin, itaat yok!..
Sayın Bahçeli, Meclis gizli oturumu filan takmazmış!..
Anayasa, kanun, nizam...
Aldırmazmış...
Çıkarmış dışarı ve içeride ne konuşulduysa faş edermiş!..
Madem budur usûl; bir gizli oturumda konuşulanları (yazmak için de değil) duymak için Genel Kurul salonundan odasına kablo uzatan AKİT muhabirinin günahı neydi?..
Madem içeridekileri dışarı çıkarmanın sakıncası yok; bazı MHPliler niçin Akit muhabirinin yaptığı, hukuka, nizama, gazetecilik etiğine yakışmayan bir davranıştır filan demişti?..
Muhterem Bahçeli; Cumhurbaşkanını yerine göre takmıyor...
Muhterem Bahçeli; Anayasayı, kanunu çiğneyeceğini açıklamakta sakınca görmüyor.
Yazımızın başına dönelim; küçücük kızcağızları, biçare mağdureleri, Bu memlekette kanun var, nizam var, öyle sokaklarda hak aranmaz!!! diyerek fırçalayan Muhterem Bahçeli... Üç beş oy için mi ne; Anayasaymış, kanunmuş, nizammış takmam; gizli oturumda olan biteni faş ederim tavrına girebiliyor.
Sözün bittiği yer!..
ARKADAŞINA SORDUM
Böyle sözümün bittiği yerlerde, henüz söyleyeceklerini tüketmemiş dostlarıma giderim... Biraz nasihat almak, biraz da olan biteni onların açısından izlemek isterim.
Bu duygu ve düşüncelerle gittiğim Gazi Üniversitesinde, muhterem Bahçelinin dâvâ arkadaşı-hemşerisi, Üniversite Asistanları Derneği Genel Başkanlığından selefi olan Prof. Dr. Turan Güven Hocayı buldum...
Ve dahi, hoş beş faslına fazla vakit bırakmadan sordum: Hocam, siz kendisini çok iyi tanırsınız. Ne oluyor, Devlet Beye... Niçin böyle yapıyor?.. Cumhurbaşkanıymış, Meclismiş, gizli oturummuş niye çiğneyip geçiyor?.. Bu mübarek Ramazan günü niçin hepimizi gerim gerim geriyor?..
Devlet Beyin bu kadar geriyor olmasına ben şaşırmışım, bir şey değil;
Onu yarım asırdır çok yakından tanıyan dâvâ arkadaşı Turan Hocanın şaşırmasında esas mesele...
Yakınları bile tanıyamıyor, Sayın Bahçeliyi...
Turan Güven Hocaya bak...
Bana soruyor: Sayın Bahçeli, -merhum- Ecevitin karşısında ayak ayak üstüne atmayacak, yanında sigara içmeyecek kadar nâzik bir devlet adamı değil miydi?..
Aramızdaki sohbetin devamı üç aşağı beş yukarı şöyle:
Ben: Evet, öyleydi ama...
Güven Hoca: E, Serdar şimdi yaptığı ne öyleyse?.. Cumhurbaşkanımıza karşı, devletin başına karşı takındığı tavır ne?..
Ben: Onun sebebini siz bilmezseniz ben nereden bileyim Muhterem Hocam?
Güven Hoca: Bu işlerden çok oy bekleniyor herhalde. Baksana, birkaç ankete göre oyları artmış.
Ben: Devlet Bey bu kadarını yapar mı yani; Terör belâsının sona ermesi için çare aranıyorken ve Mehmetçiklerimiz haftada en az 10 hesabıyla gidiyorken... Öyle küçük hesaplar yapar mı?..
Güven Hoca: Yapmaması lâzım ama...
Ben: Yok, sadece oy hesabı da değil, bir sıkıntısı var da ne?..
Güven Hoca: Özel olarak Devlet Bey için konuşmam ama...
Ben: Siz ortaya atın lafı, alan alsın!..
Güven Hoca: Kurandan Sünnetten uzak milliyetçilik olmaz...
Ben: Ya ne olur?..
Güven Hoca: Milliyetçi, Kuran ve Sünnete göre hareket etmedi mi başka bir şey olur...
Ben: Ne olur?..
Güven Hoca: Ulusalcı olur!..
Ben: Devlet Bey, Milliyetçi gibi değil de Ulusalcı gibi mi davranıyor yani?..
Güven Hoca: Ben o konuda yorumda bulunmam. Ulusalcılık yapan bundan vazgeçsin derim, o kadar!..
Vay beeee... Üzerinde düşünmek lazım... Kuran ve Sünneti referans almadın mı, Milliyetçi olmuyorsun, Ulusalcı oluyorsun!..
Ulusalcı ile Milliyetçi arasında ne fark var?..
Mesela; konu Açılım ise... Ulusalcı ne yapar, Milliyetçi ne yapar?..
Silivride yargılanmakta olan Ulusalcılar ile kırk çatallı sesiyle bağırıp duran Bahçeli arasında ne gibi bir fark var?..
Yani Muhterem Turan Hocam; kafamı amma karıştırdınız şu mübarek Ramazan günü.
http://www.habervaktim.com/yazar/17530/bahceliyi_cozemeyince_gittim_yakin_arkadasina_sordum.html
Ecevitin yardımcılığını yaptığı dönemde kendisini ziyaret eden başörtüsü mağdurlarını bir azarlamıştı ki Devlet Bahçeli... O kadar olur!..
Oracıkta resmen tahrikçi-kışkırtıcı sınıfına yerleştirilen küçük hanımefendiler, böyle bir tavrı beklemiyorlardı elbette...
Şaşkınlık içinde sorduklarında, Suçumuz ne?.. diye... Azar faslı devam etti, şöyle bir cümleyle: Sokaklarda eylem yaparak hak aranmaz, devletin nizamına, kanunlarına karşı gelerek hak aranmaz!..
E, tabii... Bahçelinin mensup olduğu hareket, Devleti yönetenlere -zâlim bile olsalar- kayıtsız şartsız itaati öngörüyor. İtiraz yok...
Madem ki Türk büyüğü, madem ki Devletin başı, kelleler kıldan ince.
Zaman zaman ağır eleştiriler alan bu Devlet tavrı da, göstermelikmiş meğer; duruma ve de adamına göreymiş.
Baksana; Anayasa var, kanun var, nizam var...
Devlet var!..
Lâkin, itaat yok!..
Sayın Bahçeli, Meclis gizli oturumu filan takmazmış!..
Anayasa, kanun, nizam...
Aldırmazmış...
Çıkarmış dışarı ve içeride ne konuşulduysa faş edermiş!..
Madem budur usûl; bir gizli oturumda konuşulanları (yazmak için de değil) duymak için Genel Kurul salonundan odasına kablo uzatan AKİT muhabirinin günahı neydi?..
Madem içeridekileri dışarı çıkarmanın sakıncası yok; bazı MHPliler niçin Akit muhabirinin yaptığı, hukuka, nizama, gazetecilik etiğine yakışmayan bir davranıştır filan demişti?..
Muhterem Bahçeli; Cumhurbaşkanını yerine göre takmıyor...
Muhterem Bahçeli; Anayasayı, kanunu çiğneyeceğini açıklamakta sakınca görmüyor.
Yazımızın başına dönelim; küçücük kızcağızları, biçare mağdureleri, Bu memlekette kanun var, nizam var, öyle sokaklarda hak aranmaz!!! diyerek fırçalayan Muhterem Bahçeli... Üç beş oy için mi ne; Anayasaymış, kanunmuş, nizammış takmam; gizli oturumda olan biteni faş ederim tavrına girebiliyor.
Sözün bittiği yer!..
ARKADAŞINA SORDUM
Böyle sözümün bittiği yerlerde, henüz söyleyeceklerini tüketmemiş dostlarıma giderim... Biraz nasihat almak, biraz da olan biteni onların açısından izlemek isterim.
Bu duygu ve düşüncelerle gittiğim Gazi Üniversitesinde, muhterem Bahçelinin dâvâ arkadaşı-hemşerisi, Üniversite Asistanları Derneği Genel Başkanlığından selefi olan Prof. Dr. Turan Güven Hocayı buldum...
Ve dahi, hoş beş faslına fazla vakit bırakmadan sordum: Hocam, siz kendisini çok iyi tanırsınız. Ne oluyor, Devlet Beye... Niçin böyle yapıyor?.. Cumhurbaşkanıymış, Meclismiş, gizli oturummuş niye çiğneyip geçiyor?.. Bu mübarek Ramazan günü niçin hepimizi gerim gerim geriyor?..
Devlet Beyin bu kadar geriyor olmasına ben şaşırmışım, bir şey değil;
Onu yarım asırdır çok yakından tanıyan dâvâ arkadaşı Turan Hocanın şaşırmasında esas mesele...
Yakınları bile tanıyamıyor, Sayın Bahçeliyi...
Turan Güven Hocaya bak...
Bana soruyor: Sayın Bahçeli, -merhum- Ecevitin karşısında ayak ayak üstüne atmayacak, yanında sigara içmeyecek kadar nâzik bir devlet adamı değil miydi?..
Aramızdaki sohbetin devamı üç aşağı beş yukarı şöyle:
Ben: Evet, öyleydi ama...
Güven Hoca: E, Serdar şimdi yaptığı ne öyleyse?.. Cumhurbaşkanımıza karşı, devletin başına karşı takındığı tavır ne?..
Ben: Onun sebebini siz bilmezseniz ben nereden bileyim Muhterem Hocam?
Güven Hoca: Bu işlerden çok oy bekleniyor herhalde. Baksana, birkaç ankete göre oyları artmış.
Ben: Devlet Bey bu kadarını yapar mı yani; Terör belâsının sona ermesi için çare aranıyorken ve Mehmetçiklerimiz haftada en az 10 hesabıyla gidiyorken... Öyle küçük hesaplar yapar mı?..
Güven Hoca: Yapmaması lâzım ama...
Ben: Yok, sadece oy hesabı da değil, bir sıkıntısı var da ne?..
Güven Hoca: Özel olarak Devlet Bey için konuşmam ama...
Ben: Siz ortaya atın lafı, alan alsın!..
Güven Hoca: Kurandan Sünnetten uzak milliyetçilik olmaz...
Ben: Ya ne olur?..
Güven Hoca: Milliyetçi, Kuran ve Sünnete göre hareket etmedi mi başka bir şey olur...
Ben: Ne olur?..
Güven Hoca: Ulusalcı olur!..
Ben: Devlet Bey, Milliyetçi gibi değil de Ulusalcı gibi mi davranıyor yani?..
Güven Hoca: Ben o konuda yorumda bulunmam. Ulusalcılık yapan bundan vazgeçsin derim, o kadar!..
Vay beeee... Üzerinde düşünmek lazım... Kuran ve Sünneti referans almadın mı, Milliyetçi olmuyorsun, Ulusalcı oluyorsun!..
Ulusalcı ile Milliyetçi arasında ne fark var?..
Mesela; konu Açılım ise... Ulusalcı ne yapar, Milliyetçi ne yapar?..
Silivride yargılanmakta olan Ulusalcılar ile kırk çatallı sesiyle bağırıp duran Bahçeli arasında ne gibi bir fark var?..
Yani Muhterem Turan Hocam; kafamı amma karıştırdınız şu mübarek Ramazan günü.
http://www.habervaktim.com/yazar/17530/bahceliyi_cozemeyince_gittim_yakin_arkadasina_sordum.html