
Bir varmış bir yokmuş; hem varmış hem yokmuş; deve tellal iken, pire berber iken bir ülke varmış.
Dağları, ovaları...
Suları, denizleri...
Rüzgârı, güneşi, bereketli tarlaları; çalışkan, hak bilir, hukuk gözetir, adaletten şaşmaz insanları ile “ne kimse kendisine benzer, ne kendisi kimseye benzer” eşi bulunmaz bir ülkeymiş.
Gelişmeye açık.
Yenilenmeden yana!
Zaman zaman “ekonomik-siyasi-sosyal-kültürel krizlere” girse de IMF’nin, Dünya Bankası’nın, büyük dış sermayenin yardımıyla krizlerden çıkar, ardı ardına 5 yıl süren “kesintisiz ekonomik büyümeyi” başarır, ülkenin başbakanları, bakanları, yönetici büyükleri, her gelen yabancının “Yüzyılın ülkesi siz olacaksınız” övgülerini duymaktan çok mutlu, mesut, bahtiyar olurmuş.
Paradan 6 sıfır atar.
Enflasyonu indirir.
Bütçe açığını kapatır.
İhracatı patlatır.
Elindeki devlet fabrikası, binası, arsası ne varsa hızla özelleştirir; faizleri çok cömertçe yüksek tutup dünyada bol kazanç arayan sıcak-hoppa parayı çeker, yerli parayla büyüyüp şişmiş eski zenginlerinin yanına “dolar milyarderi 25 yeni zengin daha koyar” olmuş.
***
Fakat işsizlik.
Kahrolası işsizlik.
Yakıcı, kavurucu, yapışkan işsizlik, bir türlü düşürülemezmiş. Her şey iyi giderken, bu güzel ülkenin eli iş tutabilir 5 milyondan fazla genci işsiz durumuna düşmüş. Öyle ki; “mezbahada bıçak altına yatırılan koyun başı saymak için boşalan 8 kişilik kadroya alınacakları seçme sınavına” yarısından fazlası üniversite mezunu 800 bin genç katılır olmuş. İş bulmaktan umudunu kesen gençlerin anneleri; “Allah kimsenin oğlunu işsiz koymasın” diye yanıp kavrulurken, işi olan gençler de her gece yatağa “bir gün işsiz kalırsam...” korkusuyla yatar, sabah işe “bugün işsiz kalırsam” ürkekliğiyle gidermiş.
Ne olacak bu işsizlik!
Mucize gerekir!
İşte o mucize olmuş.
Bir gün bu sürekli kalkınan ve kalkındıkça genç işsiz sayısı artan ülkenin Başbakanı’nın işsiz oğlu, babasının bir arkadaşından “500 bin doları peşin 50 bin dolar aylık taksitlerle 2 milyon 350 bin dolara bir kuru yük gemisi alıp armatör” oluvermiş.
***
İşsiz gençler.
İşsiz gençlerin anneleri!
İşsiz gençlerin dedeleri, nineleri, halaları, teyzeleri, amcaları, bütün 72 milyon halk, tekerleme söylemeye başlayıp; “Baban Başbakan olacak, sana gemi alacak, seni armatör yapacak” diye umut yükseltir olmuş. İşsiz gençler de tekerlemeyi; “Babam Başbakan olacak, bana gemi alacak” diye tekrarlayıp güzel günler hayal etmişler.
Tekerleme çok tutmuş.
Söyleyen rahatlıyor.
Umutsuzluğu bitiyor.
İşsizliğini unutuyormuş.
Sonunda işsiz gençler, anneleri, teyzeleri, amcaları, halaları, dedeleri; “İnsan hayal ettiği sürece yaşar” diye düşünüp umut çıtasını yükseltmişler, “Baban Cumhurbaşkanı olacak, sana 3 gemi birden alacak” demeye başlamışlar. İşsiz gençler de; “Babam Cumhurbaşkanı olacak, bana 3 gemi daha alacak” diye kendilerinden geçercesine sevinmiş.
İnsan aklına sığmayan.
Akıl ile anlaşılamayan.
Bu mucize böyle doğmuş!
Bu güzel ülke yakıcı, kavurucu, yapışkan, sürekli büyüyen işsizliği, hafsalanın alamayacağı bu mucizeye sarılarak zihninde bitirivermiş. Bir varmış, bir yokmuş, hem varmış, hem yokmuş!
Dağları, ovaları...
Suları, denizleri...
Rüzgârı, güneşi, bereketli tarlaları; çalışkan, hak bilir, hukuk gözetir, adaletten şaşmaz insanları ile “ne kimse kendisine benzer, ne kendisi kimseye benzer” eşi bulunmaz bir ülkeymiş.
Gelişmeye açık.
Yenilenmeden yana!
Zaman zaman “ekonomik-siyasi-sosyal-kültürel krizlere” girse de IMF’nin, Dünya Bankası’nın, büyük dış sermayenin yardımıyla krizlerden çıkar, ardı ardına 5 yıl süren “kesintisiz ekonomik büyümeyi” başarır, ülkenin başbakanları, bakanları, yönetici büyükleri, her gelen yabancının “Yüzyılın ülkesi siz olacaksınız” övgülerini duymaktan çok mutlu, mesut, bahtiyar olurmuş.
Paradan 6 sıfır atar.
Enflasyonu indirir.
Bütçe açığını kapatır.
İhracatı patlatır.
Elindeki devlet fabrikası, binası, arsası ne varsa hızla özelleştirir; faizleri çok cömertçe yüksek tutup dünyada bol kazanç arayan sıcak-hoppa parayı çeker, yerli parayla büyüyüp şişmiş eski zenginlerinin yanına “dolar milyarderi 25 yeni zengin daha koyar” olmuş.
***
Fakat işsizlik.
Kahrolası işsizlik.
Yakıcı, kavurucu, yapışkan işsizlik, bir türlü düşürülemezmiş. Her şey iyi giderken, bu güzel ülkenin eli iş tutabilir 5 milyondan fazla genci işsiz durumuna düşmüş. Öyle ki; “mezbahada bıçak altına yatırılan koyun başı saymak için boşalan 8 kişilik kadroya alınacakları seçme sınavına” yarısından fazlası üniversite mezunu 800 bin genç katılır olmuş. İş bulmaktan umudunu kesen gençlerin anneleri; “Allah kimsenin oğlunu işsiz koymasın” diye yanıp kavrulurken, işi olan gençler de her gece yatağa “bir gün işsiz kalırsam...” korkusuyla yatar, sabah işe “bugün işsiz kalırsam” ürkekliğiyle gidermiş.
Ne olacak bu işsizlik!
Mucize gerekir!
İşte o mucize olmuş.
Bir gün bu sürekli kalkınan ve kalkındıkça genç işsiz sayısı artan ülkenin Başbakanı’nın işsiz oğlu, babasının bir arkadaşından “500 bin doları peşin 50 bin dolar aylık taksitlerle 2 milyon 350 bin dolara bir kuru yük gemisi alıp armatör” oluvermiş.
***
İşsiz gençler.
İşsiz gençlerin anneleri!
İşsiz gençlerin dedeleri, nineleri, halaları, teyzeleri, amcaları, bütün 72 milyon halk, tekerleme söylemeye başlayıp; “Baban Başbakan olacak, sana gemi alacak, seni armatör yapacak” diye umut yükseltir olmuş. İşsiz gençler de tekerlemeyi; “Babam Başbakan olacak, bana gemi alacak” diye tekrarlayıp güzel günler hayal etmişler.
Tekerleme çok tutmuş.
Söyleyen rahatlıyor.
Umutsuzluğu bitiyor.
İşsizliğini unutuyormuş.
Sonunda işsiz gençler, anneleri, teyzeleri, amcaları, halaları, dedeleri; “İnsan hayal ettiği sürece yaşar” diye düşünüp umut çıtasını yükseltmişler, “Baban Cumhurbaşkanı olacak, sana 3 gemi birden alacak” demeye başlamışlar. İşsiz gençler de; “Babam Cumhurbaşkanı olacak, bana 3 gemi daha alacak” diye kendilerinden geçercesine sevinmiş.
İnsan aklına sığmayan.
Akıl ile anlaşılamayan.
Bu mucize böyle doğmuş!
Bu güzel ülke yakıcı, kavurucu, yapışkan, sürekli büyüyen işsizliği, hafsalanın alamayacağı bu mucizeye sarılarak zihninde bitirivermiş. Bir varmış, bir yokmuş, hem varmış, hem yokmuş!
gazetevatan.com