ße YouRSeLF
New member
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtığı günden beri çok ağır bir saldırı altında.
Yalçınkaya’ya karşı sistemli ve ısrarlı bir kampanya yürütülüyor. Bu kampanya içinde eleştiri ölçülerini aşan, hakarete varan ifadeler kullanılıyor. Haksız ve dayanaksız suçlamalar yapılıyor.
Başsavcı hedef gösteriliyor.
Yalçınkaya’nın hedef gösterilmesinin sorumluluğu hiç düşünülmüyor. Hakarete varan yazılar, infiale varan tepkiler, tehdit yüklü konuşmalar, aşağılayıcı hitap tarzları çok dikkat çekici.
Saygısızlık ve sorumsuzluk
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yüksek yargının en üst makamlarından biridir. Başsavcı da mesleğinin zirvesine kadar yükselmiş bir yüksek yargı mensubudur. Anayasa’nın koruduğu bir kurumun ve makamın, sokak diliyle hedef haline getirilmesi çok büyük bir yanlıştır. Saygısızlık ve sorumsuzluktur.
Bir kişi veya kurumu eleştirmek başka şeydir, hakaretler yağdırıp dayanaksız biçimde suçlamak, karalamaya çalışmak başka...
Bu konuda görüş açıklayan herkesin nezaket, saygı ve sorumluluk içinde konuşması gerekir.
Başsavcı, yetkisini kullanmış, görevini yapmıştır. Bir iddianame hazırlamış ve dava açmıştır. Kararı verecek olan Başsavcı değildir. Kararı Anayasa Mahkemesi verecektir.
Medeni kurallar ve ölçüler içinde tartışmak, Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklemek varken, bu hiddet neden?
Tehditler
Son üç gün içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Başsavcı Yalçınkaya’ya tehditler yağdırıldığı haberleri geliyor.
Bu tehdit yoğunluğunda sorumsuzca yapılan konuşmaların, suçlamaların, hakaretlerin, çok yönlü yürütülen kampanyanın payı olduğunu unutmamak gerekir.
Dayanaksız suçlamalar
Yalçınkaya’ya neler denilmedi, ne suçlamalar yöneltilmedi ki...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na kadar yükselmiş 35 yıllık bir yargı mensubu Yalçınkaya için, “Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenler çok önemli yerlere sızmışlar” diyen bakanlar oldu...
Devletin en üst makamlarından birini işgal eden Başsavcı’ya “Abdurrahman” diye hitap ederek -sözümona- küçümsemeye çalışanlar çıktı...
Sanki bu kadar yıllık hukukçu iddianame hazırlamayı bilmiyormuş gibi eski savcılar yazmışlar, yazdırmışlar, dikte ettirmişler diye ahkâm kesenler; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na, hukukçu bile olmadığı halde hukuk dersi vermeye kalkanlar görüldü.
Mesleki geçmişi ortada olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı, yasadışı örgüt mensubu, çete üyesi gibi göstermeye yeltenenler boy gösterdi.
Yargıya saygı
Türkiye’de ilk defa parti kapatma davası açılmıyor.
Bir rejime demokratik karakter veren bağımsız yargıdır.
Yargı organlarına ve yargı kararlarına saygı göstermek herkesin ödevidir.
Panik yaratmadan, yargısız infaz yapmadan, linç kampanyası yürütmeden, olgunluk ve sağduyu içinde yargıyı beklemek gerekiyor.
FİKRET BİLA - YÖN
Yalçınkaya’ya karşı sistemli ve ısrarlı bir kampanya yürütülüyor. Bu kampanya içinde eleştiri ölçülerini aşan, hakarete varan ifadeler kullanılıyor. Haksız ve dayanaksız suçlamalar yapılıyor.
Başsavcı hedef gösteriliyor.
Yalçınkaya’nın hedef gösterilmesinin sorumluluğu hiç düşünülmüyor. Hakarete varan yazılar, infiale varan tepkiler, tehdit yüklü konuşmalar, aşağılayıcı hitap tarzları çok dikkat çekici.
Saygısızlık ve sorumsuzluk
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yüksek yargının en üst makamlarından biridir. Başsavcı da mesleğinin zirvesine kadar yükselmiş bir yüksek yargı mensubudur. Anayasa’nın koruduğu bir kurumun ve makamın, sokak diliyle hedef haline getirilmesi çok büyük bir yanlıştır. Saygısızlık ve sorumsuzluktur.
Bir kişi veya kurumu eleştirmek başka şeydir, hakaretler yağdırıp dayanaksız biçimde suçlamak, karalamaya çalışmak başka...
Bu konuda görüş açıklayan herkesin nezaket, saygı ve sorumluluk içinde konuşması gerekir.
Başsavcı, yetkisini kullanmış, görevini yapmıştır. Bir iddianame hazırlamış ve dava açmıştır. Kararı verecek olan Başsavcı değildir. Kararı Anayasa Mahkemesi verecektir.
Medeni kurallar ve ölçüler içinde tartışmak, Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklemek varken, bu hiddet neden?
Tehditler
Son üç gün içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Başsavcı Yalçınkaya’ya tehditler yağdırıldığı haberleri geliyor.
Bu tehdit yoğunluğunda sorumsuzca yapılan konuşmaların, suçlamaların, hakaretlerin, çok yönlü yürütülen kampanyanın payı olduğunu unutmamak gerekir.
Dayanaksız suçlamalar
Yalçınkaya’ya neler denilmedi, ne suçlamalar yöneltilmedi ki...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na kadar yükselmiş 35 yıllık bir yargı mensubu Yalçınkaya için, “Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenler çok önemli yerlere sızmışlar” diyen bakanlar oldu...
Devletin en üst makamlarından birini işgal eden Başsavcı’ya “Abdurrahman” diye hitap ederek -sözümona- küçümsemeye çalışanlar çıktı...
Sanki bu kadar yıllık hukukçu iddianame hazırlamayı bilmiyormuş gibi eski savcılar yazmışlar, yazdırmışlar, dikte ettirmişler diye ahkâm kesenler; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na, hukukçu bile olmadığı halde hukuk dersi vermeye kalkanlar görüldü.
Mesleki geçmişi ortada olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı, yasadışı örgüt mensubu, çete üyesi gibi göstermeye yeltenenler boy gösterdi.
Yargıya saygı
Türkiye’de ilk defa parti kapatma davası açılmıyor.
Bir rejime demokratik karakter veren bağımsız yargıdır.
Yargı organlarına ve yargı kararlarına saygı göstermek herkesin ödevidir.
Panik yaratmadan, yargısız infaz yapmadan, linç kampanyası yürütmeden, olgunluk ve sağduyu içinde yargıyı beklemek gerekiyor.
FİKRET BİLA - YÖN