aytoldi
New member
- Katılım
- 14 Ara 2006
- Mesajlar
- 1,156
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Netleşiyor. Gerçeği arayan yazarlar, tarafsız, objektif, vicdanlı iyi gazete muhabirleri, lehimci oldu. Birbirinden kopuk, bilgileri, belgeleri yan yana getirip lehimliyorlar.
Lehim, parçaları birbirine kaynatıyor.
Bütün aydınlanıyor.
Erzincanın hapse konulan Başsavcısının elindeki adalet çomağını yuvaya soktuğu ortaya çıkıyor.
Bütünü kaçırmayın!
Bütünü atlamayın.
Bütünü yakalayın.
İşte lehimlenen bütün:
İlhan Cihaner, 2007de Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı oldu. Durum şuydu:
Efendiler ve hocaefendiler.
Cübbeliler ve cübbesizler.
Şeyhler ve tarikat ehli olanlar.
Cemaate vidalı şirketler.
Tarikata çivili, hacca gitmiş, her yıl umre yapar yeni tip iş adamları. Cemaatlerle kol kola girmiş ılımlı İslam kremiyle makyajlı iktidar. İktidara firketelenmiş cemaatler; Erzincan ayağının Erzuruma, Erzurum ayağının İstanbuldaki tarikat merkezine; Gümüşhaneden Kelkite, Kelkitten Karsa, oradan Ağrıya ve Bayburta, Bayburttan Kayseriye, Kayseriden Vana, Vandan Trabzona, Trabzondan Bursaya, Bursadan Çankırı ve Sakaryaya, Sakaryadan Konya, Tokat ve Orduya Türkiyeyi 13 bölgeye ayırmışlardı.
***
13 bölge!
Her bölgede bir dernek!
Her bölgede bir vakıf.
Diyeceksiniz ki ne sakınca var bu bölgeleşmede, dernekleşmede ve vakıflaşmada... Gerçekten bir sakınca yok. Bu bir sivil örgütlenme. Yasak da değil. Fakat Erzincanın şimdi içeride olan ve dosyası kaçırılarak İstanbula getirilen birinci sınıf savcısının adalet çomağı gelip, yuvaya girmişti.
Yuvada şunlar oynaşıyordu:
Kara para aklanıyordu, sahte diploma hazırlanıyordu, cemaat liderinin isteği Diyanete gidiyor, imam istenilen yere atanıyordu, 4-6 yaşındaki çocuklara izinsiz Kuran kurslarında eğitim veriliyordu, okul çağındaki çocukların Kuran kursuna değil de Milli Eğitimin okullarına gönderilmesini isteyen MEB görevlileri pasifize ediliyor, korkutuluyor, sindiriliyordu. Siyasi sebeplerle tayin yaptırma ve işe yerleştirme, sahte seçmen kaydı yapma, ihalelere fesat karıştırma, Basın İlan Kurumuna baskı yapma, Danıştaydaki davaya etki etmeye çalışma, bazı belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, iki ayrı bakanla ticari çıkar için görüşme yapılıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, cemaatin ya da cemaate vidalı iş adamlarının bina dikme taleplerine izinler veriyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaşın bu yapıya yardım ettiği şüphesi yükseliyor, cemaat önderlerinden Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ve iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet Albayrakın da bu yapı içinde isimleri geçiyordu.
***
Başsavcının çomağı işte bu yapıya girmişti. Şimdi hapiste olan Başsavcı, belge toplamıştı.
Yasal dinleme yapmıştı.
Kanıtlar bulmuştu.
Bunların ne kadarının doğru, ne kadarının haklı, ne kadarının yanlış ve haksız olduğuna; kimin suçlu kimin suçsuz bulunduğuna mahkeme açılınca hâkimler karar verecekti.
Fakat süreç kesildi.
Diğer savcılar!
Erzurumdakiler!
Erzincanda adalet çomağını yuvaya sokmuş savcının defterini dürmek üzere onu hâkimin karşısına çıkarttılar. İktidar; Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Erzurumdaki yuvaya çomak sokan Başsavcının defterini dürücü savcıları haklı buldular, onları savundular. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun (HSKY) çok tecrübeli hukuk adamları ile Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve Yargıtayın Onursal Başkanı Sami Selçuk da HSYKnın kararını doğru buldu.
Netleşiyor!
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bassavcinin_comagi&tarih=22.02.2010&Newsid=288938&Categoryid=4&wid=108
Lehim, parçaları birbirine kaynatıyor.
Bütün aydınlanıyor.
Erzincanın hapse konulan Başsavcısının elindeki adalet çomağını yuvaya soktuğu ortaya çıkıyor.
Bütünü kaçırmayın!
Bütünü atlamayın.
Bütünü yakalayın.
İşte lehimlenen bütün:
İlhan Cihaner, 2007de Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı oldu. Durum şuydu:
Efendiler ve hocaefendiler.
Cübbeliler ve cübbesizler.
Şeyhler ve tarikat ehli olanlar.
Cemaate vidalı şirketler.
Tarikata çivili, hacca gitmiş, her yıl umre yapar yeni tip iş adamları. Cemaatlerle kol kola girmiş ılımlı İslam kremiyle makyajlı iktidar. İktidara firketelenmiş cemaatler; Erzincan ayağının Erzuruma, Erzurum ayağının İstanbuldaki tarikat merkezine; Gümüşhaneden Kelkite, Kelkitten Karsa, oradan Ağrıya ve Bayburta, Bayburttan Kayseriye, Kayseriden Vana, Vandan Trabzona, Trabzondan Bursaya, Bursadan Çankırı ve Sakaryaya, Sakaryadan Konya, Tokat ve Orduya Türkiyeyi 13 bölgeye ayırmışlardı.
***
13 bölge!
Her bölgede bir dernek!
Her bölgede bir vakıf.
Diyeceksiniz ki ne sakınca var bu bölgeleşmede, dernekleşmede ve vakıflaşmada... Gerçekten bir sakınca yok. Bu bir sivil örgütlenme. Yasak da değil. Fakat Erzincanın şimdi içeride olan ve dosyası kaçırılarak İstanbula getirilen birinci sınıf savcısının adalet çomağı gelip, yuvaya girmişti.
Yuvada şunlar oynaşıyordu:
Kara para aklanıyordu, sahte diploma hazırlanıyordu, cemaat liderinin isteği Diyanete gidiyor, imam istenilen yere atanıyordu, 4-6 yaşındaki çocuklara izinsiz Kuran kurslarında eğitim veriliyordu, okul çağındaki çocukların Kuran kursuna değil de Milli Eğitimin okullarına gönderilmesini isteyen MEB görevlileri pasifize ediliyor, korkutuluyor, sindiriliyordu. Siyasi sebeplerle tayin yaptırma ve işe yerleştirme, sahte seçmen kaydı yapma, ihalelere fesat karıştırma, Basın İlan Kurumuna baskı yapma, Danıştaydaki davaya etki etmeye çalışma, bazı belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, iki ayrı bakanla ticari çıkar için görüşme yapılıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, cemaatin ya da cemaate vidalı iş adamlarının bina dikme taleplerine izinler veriyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaşın bu yapıya yardım ettiği şüphesi yükseliyor, cemaat önderlerinden Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ve iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet Albayrakın da bu yapı içinde isimleri geçiyordu.
***
Başsavcının çomağı işte bu yapıya girmişti. Şimdi hapiste olan Başsavcı, belge toplamıştı.
Yasal dinleme yapmıştı.
Kanıtlar bulmuştu.
Bunların ne kadarının doğru, ne kadarının haklı, ne kadarının yanlış ve haksız olduğuna; kimin suçlu kimin suçsuz bulunduğuna mahkeme açılınca hâkimler karar verecekti.
Fakat süreç kesildi.
Diğer savcılar!
Erzurumdakiler!
Erzincanda adalet çomağını yuvaya sokmuş savcının defterini dürmek üzere onu hâkimin karşısına çıkarttılar. İktidar; Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Erzurumdaki yuvaya çomak sokan Başsavcının defterini dürücü savcıları haklı buldular, onları savundular. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun (HSKY) çok tecrübeli hukuk adamları ile Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve Yargıtayın Onursal Başkanı Sami Selçuk da HSYKnın kararını doğru buldu.
Netleşiyor!
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bassavcinin_comagi&tarih=22.02.2010&Newsid=288938&Categoryid=4&wid=108