Başbuğ ATATÜRK (Mülakatlar)

DayWalkerr

ABDUSSABUR


Başbuğ Atatürk'ün Dış basına Türkçü Mülakatları

TÜRKÇÜ MÜLAKAT (1)

Chicago Tribune'ün İzmir'e özel olarak göndermiş olduğu muhabiri John Clayton, İzmir'de Başbuğ Atatürk'le aşağıdaki mülâkat'ı yapmıştır:

- Mustafa Kemal Paşa'nın yüz hatlarından yaşını tahmin etmek müşküldür. Otuz yaşında, kırk yaşında tahmin edilebilir.
Bugün kendisini ziyarete gittiğim zaman kartımı yaverine verdim.

''Paşa Hazretleri birkaç dakika meşguldür. Şimdi sizi kabul edecekti'' dedi. Yaver yanımdan ayrılarak gelişimi paşaya haber verdi. Dönüşünden sonra beş dakika kadar bekledim. Nihayet Milli Ordular Başkumandanı bizzat odaya girdi. Teklifsiz ve tekellüfsüz oturdu.

Kemal Paşa ordunun zaferlerinden, Türklerin ulusal isteklerinden garp devletleriyle yakında bir konferansta toplanmak isteğinde bulunduğundan söz açarak dedi ki:

''- Muzafferiyetlerimiz bizim taleplerimizi değiştirmemiştir. Evvelce istediğimiz şeylerden ne daha ziyade, ne daha az şey talep ediyoruz. Misak-ı Millimizde sebat ediyoruz.''

- Müttefiklerle müzakereye hazır mısınız?

''- Onlarla bir arada toplanıp müzakere etmeye ötedenberi âmade (hazır) bulunuyoruz. Misak-ı Milli'nin muhteviyatı bir sayfadan daha az yer tutuyor. Bütün Türk arazisinde hakiki istiklâl istiyoruz. Bizim için artık kapitülasyonlar mevcut değildir. İstanbul'u, Edirne'yi ve Trakya'nın ekseriyeti Türk olan kısmını istiyoruz.''

- İstanbul'da iken beş sene için adli kapitülasyonların bırakılmasına razı olduğunuzu işitmiştim.

''- Kapitülasyonların hiçbir kısmına istisnayı kabul etmiyoruz. Adli, mali veya askeri kapitülasyonların hiçbirini tanımıyoruz.''

- Bahis, ordunun İzmir'e girişinden beri Türk askerinin ve sivillerinin harekâtına intikal etti.

''- Görüyorsunuz ki İzmir'de hiçbir katliam vâki olmadı. Münferit yağma ve katil vukuatını menetmek gayri kabildir. Bir ordu 450 kilometre yol yürüdükten sonra bir şehre girer, sonra geçtiği yerlerde kendi evlerinin yakıldığını, yağmaya uğradığını, akrabasının öldürüldüğünü gözleriyle görürse böyle bir askeri zaptetmek müşküldür. Maamafih intizamın ihlâl edilmediğini görüyorsunuz. Buraya eski hesapları araştırmaya gelmedik. Bizim için mazi gömülmüştür.''

(Başbuğ Atatürk - 20 Eylül 1922)


TÜRKÇÜ MÜLAKAT (2)

Bursa: Sekizyüz Amerikan gazetesi namına hareket eden United Press muhabiri Doktor Edward King İstanbul'dan Başbuğ Atatürk'le telgraf aracılığıyla bir mülâkat yapmıştır.

- Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sulh programındaki esaslı noktalar nelerdir?

''- Misak-ı Milli.''

- Boğazlar meselesinin halli için teklif buyurduunuz suret-i hal (çözüm şekli) nedir?

''- İstanbul ve Marmara'nın emniyeti masun kalmak (korunmak) şartıyla Boğazların cihana açık bulunması esas maksadımızdır. Bu hususta alâkadar devletler ile beraber bulacağımız şekil, mâkul ve muteber olacaktır.''

- Amerika ve Avrupa efkâr-ı umumiyesine daha bazı şeyler bildirmek arzu buyuruyor musunuz?

''- Amerika, Avrupa ve bütün medeniyet cihanı bilmelidir ki Türk milleti her medeni ve kabiliyetli millet gibi bilâ kay-ü şart (kayıtsız şartsız) hür ve müstakil yaşamaya kat'iyyen karar vermiştir. Bu meşru kararı ihlâle (bozmaya) müteveccih (yönelik) her kuvvet Türkiye'nin ebedi düşmanı kalır. Memleketimizin uğradığı tahribatı imar ve senelerdenberi türlü türlü maniler altında tazyik edilen hayat-ı iktisadiyemizin meşru inkişafını temin ve fen ve irfan içinde çalışan bir hayata kavuşmak umde-i sulhiyemizdendir.''

(Başbuğ Atatürk - 24 Ekim 1922)

Derleme: Türkiye Atatürkçüler Birliği Teşkilatı
Savaşan Atsız
Kaynak:







Başbuğ Atatürkün Balıkesir Hütbesi


Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah ın selâmeti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygemberimiz Efendimiz, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara hakâyık-ı diniyyeyi tebliğe me mur rasûl olmuştur.

Kanun-u Esâsîsi, cümlemizce malûmdur ki, Kuranı azümişşan daki nusustur. İnsanlara feyz vermiş olan dinimiz, son dindir. Ekmel dindir.

Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâfuk ve tetâbuk ediyor. Eğer akla, mantığa, hakîkate tevâfuk etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-i tabiiyye-ı ilâhiyye beyninde tezad olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyenin menbaı Cenab-ı Haktır.


Arkadaşlar; Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dâra, iki hâneye mâlik bulunuyordu. Biri kendi ikâmet eylediği hânesi, diğeri din işleriyle iştigal buyurduğu Allah ın evi idi. Kendi husûsi işlerini kendi evinde görür, âmmenin, ümmetin hizmetini de Allah ın evi olan câmi-i şerîfte ru yet eylerdi.

Biz de hazret-i peygamberin usûlüne ikdida ederek, milletimize teallük eden husus için şu Beytullah ta toplandık. Şimdi Hazret-i Allah ın huzurundayız. Bunu bana müyesser eden Balıkesirin dindar ve kahraman insanlarına arz-ı şükran ederim. Çok memnunum ve bu vesile ile büyük bir sevâba nâil olacağımı ümid ediyorum.

Efendiler, câmiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Her şeyden evvel itâat ve inkıyâd-ı tâmme ile ibâdet, din ve dünya için neler yapılması lâzım geldiğini düşünmek için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferd başlı başına bir hizmet ifa etmelidir.

İşte biz de burada din ve dünya için istiklâl ve istikbâlimiz için, bilhassa hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum.mal-i milliyye, irâde-i milliyye yanlız bir şalısın düşüncesinden değil, bil umum efrâd-ı milletin arzularının, emellerinin muhassalasından ibârettir.

Binaenalyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk
07.02.1923



Birkaç Ata'dan Resim...








 

HTML

Üst