-HaKiKaT-
Altın Üye
- Katılım
- 22 Haz 2007
- Mesajlar
- 10,386
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bazı liderler, bazı toplantılarda, değişik yerlerde değişik şekilde rozetler takıyorlar ama düne kadar bakıyorsunuz, eleştirel yaklaşmak değil, hakaret ettikleri şekilde iyice çarşaflamaya başladılar'' dedi.
Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti 49. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin, kendisini milletine adayan bir parti olduğunu ve bu parti çatısı altında ülkeye hizmet etmenin tarihi bir sorumluluk olduğunu söyledi.
AK Parti'nin, ''Türk milletinin vakarından, asaletinden doğan gücün adı'' olduğu görüşünü dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Türkiye, AK Parti ile üzerindeki o ölü toprağını silkelemiş, şaha kalkmıştır'' diye konuştu.
Türkiye'nin, bu iktidarıyla tarihi rekorlara imza atarak birçok ilkle tanıştığını ve mahalli idarelerde büyük bir dönüşüme imza attığını ifade eden Erdoğan, yerel kalkınmada mesafe kat edildiğini belirtti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''AK Parti'li olmak, bu büyük harekete gönül vermek, bu büyük kadroyla birlikte yürümek, bu hareketi, bu misyonu temsil etmek büyük sorumluluktur. İnşallah mahcup olmadan, tökezlemeden sen-ben davasına düşmeden bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu ulvi emaneti, bu sorumluluğu şerefle taşıyacağız. Zira, AK Parti'li olmak, milletten aldığını yeniden millete vermektir. AK Parti'li olmak, halkın emanetini hakkaniyet duygusuyla liyakatle, sadakatle taşımaktır. Ak siyasetin asli özelliği, milletin hukukunu her koşulda korumaktır. Ak siyasetin temeli insan odaklı bir anlayışla insanımızı esenliğe kavuşturmak, ülkemizi adalet ve kalkınmayla yükseltmektir.''
-''HİÇBİR KAVGANIN TARAFI OLACAK DEĞİLİZ''-
Erdoğan, AK Parti'nin muhafazakar demokrat kimliğiyle, toplumsal merkeze oturan hüviyetiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin büyüklüğüne, kazanımlarına sahip çıkan özelliğiyle Türkiye'nin bütün renkleri, desenleri ve fikirleriyle ahenk içinde olduğunu söyledi.
Belli bir dinin, mezhebin, etnik kökenin, dünya görüşünün temsilcisi olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin tüm farklılıklarını, çeşitliliğini aynı samimiyetle sahiplendiklerini ve aynı ruhla kucakladıklarını ifade etti. Farklılıklarının burada ortaya çıktığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Seçim sürecine girdiğimiz için özellikle dikkatinizi çekiyorum; seçim süreçlerinde sinirleri germek için özel programlar düzenlenir. Tahrikler, kışkırtıcı ajitasyonlar, marjinal söylemler seçim atmosferini rehin almak ister. Biz bu tuzaklara karşı daima teyakkuz halinde olacağız. Hiçbir kavganın tarafı olacak değiliz, olmayacağız da. Hakikatin dili, felsefesi, bizim kendimizi anlatmamıza yeter. Bugüne kadarki seçimlerin hepsine demokrasinin, hukukun, ekonominin, siyasetin diliyle konuşarak, yalana, popülizme tenezzül etmeden, toplumun adalet taleplerinin sözcüsü olarak girdik. İcraatlarımız yüz ağartıcıdır.
Merkezi yönetimden yerel yönetimlere kadar ekonomiden uluslararası ilişkilere kadar Türkiye'nin en büyük modernleşme adımlarını attık. AK Parti'nin söylemi hiçbir zaman yürüttüğümüz ak siyasetin felsefesinden ayrı bir söylem olmadı, olmayacaktır. Asla istismar kokan bir söylem olmamıştır, olmayacaktır. AK Parti hükümetinin eylemleri, söylemleri, hiçbir zaman milletimizin hissiyatından, duruşundan farklı olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Zira AK Parti'nin dili, üslubu, milletimizin dili ve üslubudur. Bu üslupla yeni bir seçime gireceğiz.''
Ayrımcılık yapmadıklarını, zümre, bölge ve rant siyaseti gütmediklerini vurgulayan Erdoğan, ''Seçimden seçime demokrat olmadığımız için ülkemize hizmetlerimizle milletimizin gönlünde taht kurduk'' diye konuştu.
Hakkaniyet duygusundan ayrılmadıklarını, haksızlık karşısında susmadıklarını, çifte standarda ve ayrımcılığa prim vermediklerini dile getiren Erdoğan, bütün şehirlere aynı yakınlıkta olduklarını ve hiçbir zaman ''iktidar sarhoşluğuna kendilerini kaptırmadıklarını'' söyledi.
Hukuku, siyasetlerinin ana ekseni olarak kabul ettiklerini, demokrasiyi halktan esirgemediklerini ve yurt içinde ayrı, yurt dışında ayrı bir siyaset dili kurgulamadıklarını anlatan Erdoğan, ''diplomasi masasına otururken akıl ve vicdanlarını kapının eşiğine bırakmadıklarını'' ifade etti. Siyasi dengeler adına gerçeklerden sapmadıklarını ve gücü milletten aldıklarını ifade eden Erdoğan, açık ve şeffaf bir siyaset izlediklerini kaydetti.
Türkiye'nin her köşesinde ''umudun, değişimin, refahın ve yatırımın yegane siyasi adresi'' olduklarını belirten Erdoğan, hiçbir zaman bir bölge, zümre ya da çıkar grubunun partisi olmadıklarını söyledi. Türkiye'nin ve Türk milletinin partisi olduklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin büyüklüğünü hiçbir zaman akıllarından çıkarmadıklarını söyledi. Erdoğan, ''Buna gölge düşürülmesine asla izin vermeyeceğiz. Birileri Türkiye'nin büyüklüğünü yeterince hissetmiyor, buna yeterince inanmıyor, bir öz güven sorunu yaşıyor olabilir. Biz hiçbir zaman kendimize de milletimize de ülkemize de güvensizlik içinde olmadık. Başkaları ne der diye sancı çeken bir siyasetin, gölgesinden korkan ürkekliğin içinde olmadık'' diye konuştu.
İlk günden bu yana Türkiye'ye ve Türk milletine inandıklarını dile getiren Erdoğan, bu inanç ve öz güven sayesinde yapılamaz denilenleri yaparak içeride ve dışarıda tüm ezberleri bozduklarını, bu nedenle vatandaşla kurdukları yakınlık sayesinde 6 yıldır şehir şehir dolaşarak ''gönülleri fethettiklerini'' söyledi.
-''BEYHUDE BEKLEYİŞ İÇİNDELER''-
Türkiye'de birçok başarıya imza atarak her seçimde demokrasinin çıtasını yükselttiklerini ifade eden Erdoğan, 29 Mart seçimlerinde de bunu sürdüreceklerini söyledi.
''AK Parti'nin tökezlemesini bekleyenler beyhude bir bekleyiş içindedir. AK Parti'nin milletten kopmasını bekleyenler boşuna bir bekleyiş içindedir. Boşuna kürek sallıyorlar'' diyen Erdoğan, eski siyasi argümanlarla Türkiye'nin ''karanlık koridorlara döneceğini bekleyenleri'' büyük bir hayal kırıklığının beklediğini belirtti.
Hedeflerini ''değişim'' olarak belirlediklerini ve bu yola devam ettiklerini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Geçen zaman zarfında hamd olsun Türkiye'de çok şey değişmiştir, değişmeye de devam ediyor ama buna hala alışamayanlar var. Bunu anlayamayanlar, bunu hazmedemeyenler var. Onların sıkıntısı buradan geliyor. Bu kadar kısa zamanda bu değişim, bu dönüşüm nasıl oldu, bunu anlamakta zorlanıyorlar. Türkiye, artık yönetimiyle, ekonomisiyle, diplomasisiyle, yakın geleceğin en güçlü, etkili, ağırlıklı ülkelerinden biri haline nasıl geldi diye bu soruları kendi kendilerine soruyorlar ama meydana gelince meydanda soramıyorlar. Sıkıntıları bu ama halkım bunu görüyor. Öyle bir değişim ki bakıyorsunuz bazı liderler, bazı toplantılarda, değişik yerlerde değişik şekilde rozetler takıyorlar ama düne kadar bakıyorsunuz eleştirel yaklaşmak değil, hakaret ettikleri şekilde iyice çarşaflamaya başladılar. Böyle bir durum içine girdiler. İnsan samimi olmayınca çarşaflıyor. Millet de ne yapıyor bunları hakikaten çarşafa doluyor. Yapılan bu... Onunla da kalmıyor, bakıyorsunuz daha başka şeyler yapıyorlar. Birisi çıkıyor, 'bu açılımı yapmayacağız da ne olacak' diyor, öbürü çıkıyor, 'gericiliğin alameti' diyor. Peki senin liderin gericilere niye gidiyor da rozet takıyor? Bunları anlamak mümkün değil.''
Bu tür yaklaşımların ''hesabi olarak yapıldığından'' başarısızlığa uğradığı yönündeki görüşünü dile getiren Erdoğan, ''Bununla da kalmadılar, şimdi daha yeni şeyler çıkarmaya gayret ediyorlar. 'Mahalle evleri' diyorlar, biz bu işi çoktan geçtik beyler, çoktan geçtik. Bizim belediyelere gidip bir semt konakları dersi alırsanız bunu daha iyi öğrenirsiniz'' dedi.
Semt konakları projesinin yıllardır sürdürüldüğünü anlatan Erdoğan, merkezi yönetim ile yerel yönetimin neleri yapabileceğini de çok iyi bildiklerini söyledi. Kendilerinin bazı projelerinin diğer adaylar tarafından kendi projeleri gibi gösterilmeye çalışıldığı yönündeki görüşünü de dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bakıyorsunuz, mahalle evleri deniliyor. Bu da garip bir şey. Zira İstanbul'da semt konakları olarak bu iş zaten uygulamaya çoktan geçmiş. Bunlar yapılıyor ama nedir? Semt konaklarında Kur'an kursu eğitimine yönelik herhangi bir program yok. Niçin? Diyanet İşleri Başkanlığımız, zaten bu işi en başarılı şekilde yürütüyor. Şimdi bunun üzerinden de kendine rant elde etmeye çalışıyor. Hani dini siyasete alet etmeyecektiniz? Ne oldu, hani?
Bunu şimdi şöyle bir mahalli seçimlerde gündeme getirmenin anlamı ne? Bu işi 15 yaşa çıkaranlar siz değil misiniz? Bunun mücadelesini, kavgasını verenler siz değil misiniz? Şimdi nereden çıktı bu böyle? 'Mahalle konaklarının içinde oda tahsis ediyoruz' Diyanet İşleri Başkanlığının sizin odalarınıza ihtiyacı yok. Yeteri sayıda Kur'an kursu var. Buna ihtiyacı yok. Hamd olsun camilerimiz de var. Burada bu tür kursları alacak olanlar gelirler, Diyanet İşleri Başkanlığı onlara gerekli olan kursları verir. Yeterli kadro da bu noktada var. Kimse kimseyi kalkıp da böyle ucuz siyasetle aldatmaya yönelmesin.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''yalan, iftira ile bu süreci sürdürmek isteyenler var. İşte bir tane de İstanbul'a göndermişler'' dedi.
Erdoğan, AK Parti'nin yerel seçimlerde kullanacağı sloganın ''İşte hizmet, işte millet' olacağını da açıkladı.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin, 2004 yılındaki yerel seçimlerde ülke yönetiminden sonra iller ve ilçelerin büyük bir çoğunluğunun da yönetimini üstlendiğini ifade etti. ''Gece gündüz demeden, halka hizmet için çalıştıklarını'' anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''İnanıyorum ki bu seçimden de alnımız ak, başımız dik olarak milletimize mahcup olmadan çıkacağız.
Her ne sonuç olursa olsun başardıklarımızdan daha fazlasını başarmak, ülkemize hizmet adımlarımızı daha da sıklaştırmak, daha da hızlandırmak üzere yola çıkacağız.
Siyaseti polemikle demagojiyle iftirayla yürütmeye çalışanlara, bıkmadan, usanmadan hizmetle, yatırımla bu ülkenin dört bir yanına bıraktığımız dev eserlerle cevap vereceğiz. Çünkü yalan, iftira ile bu süreci sürdürmek isteyenler var. İşte bir tane de İstanbul'a göndermişler.
Bugün gazetelerin bir tanesinde gördüm. (Filanca) diyor (Başbakanın nesidir?) Ben bilmiyorum kimdir, nedir. Söyle bakayım ben de bir tanışayım. Böyle iftira olur mu? Bir isim koymuş, (Filanca, Başbakan'ın nesidir?) Ben ne bileyim ya. Tanımıyorum, bilmiyorum. Ne kanımda, ne nesebimde hiç tanıdığım, bildiğim birisi değildir. Bunların akıl hocaları nerEden ithaldir bilemem.
Bütün kampanyalarını bunun üzerine sürdürüyorlar. Ya senin projen var mı? Onu söyle. Bu adamın benimle alakası varsa çıkar bunun nesebini, soy kütüğünden söyle ya... (Bak işte, Tayyip Erdoğan'ın filancası)... Oğlu mudur, kardeşi midir, nesidir söyle... Biz bu bulaşık işlerde yokuz. Siz bu bulaşık işlerin içindesiniz, siz...
Gerçi bu zat benim muhatabım olamaz, muhatabım olarak da almam. Fakat bu iftiralara dayanılmıyor. Hiç olmazsa bunların ne denli müfteri olduğunu halkım bilsin diye açıklıyorum. İşte yine geçenlerde İstanbul'daki bir inşaatla ilgili açıklıyor. Ya bu inşaat senin partinin geçen dönem milletvekili olmuş olan bir zatın döneminde planı onanmış olan bir proje. Ben İstanbul'a belediye başkanı olmadan önce 12,13,14 emsal verilen yerler vardı. Belediye başkanı oldum 3 emsale indirdim İstanbul'daki yapılanmayı. Hangi yürekli CHP'li belediye başkanı bunu yaptı söylesene. Beton yığınlarıyla işgal edilmiş bir İstanbul istemiyordum. İş Bankası kuleleri, hepsi emsal olarak maalesef almış başını gidiyordu. 13 müydü, 14 müydü kaçtı onlar. Bu denli, hesaba kitaba sağmaz. Rantsa bu sizin mesleğinizdir. Bunu onlar iyi becerir. Çünkü hep geçmişlerinde bunlar var. Yaptıkları iş bu. Bununla yürütmüşler işlerini. Onun için işte İSKİ o pisliklere bulaştı ve o pisliklerden İSKİ'yi biz temizledik. İstanbul halkı seçimi bize nasıl verdi, niçin verdi? Bundan dolayı verdi. O pislikleri yaşadıkları için. Her türlü pislik vardı, susuzluk vardı, affedersiniz hava kirliliği pisliği vardı, çöp pisliği vardı. Niye? Çünkü CHP zihniyetinde bu var da onun için.
Şimdi gelmiş arıyorlar sağda solda, nerede bir şey bulabiliriz de İstanbul'u biz alırız. Acaba nerede bir şey buluruz da Kocaeli'ni alırız. Kocaeli'ni nasıl alacaksın ya? Önce bir Yuvacık'ı hallet. Ankara Büyükşehir Belediyemizin yapmış olduğu barajla senin barajının arasındaki fark ortada. Farka bakıyorsun, 1 değil, 10 değil, 100 değil ya. Bu denli büyük.''
-''İŞTE HİZMET, İŞTE MİLLET''-
Konuşmasında, AK Parti'nin 29 Mart yerel seçim kampanyasında ''İşte hizmet, işte millet'' sloganını kullanacağını da açıklayan Erdoğan, yerel seçimlerden AK Parti'nin başarıyla çıkacağına inandığını ifade etti.
Türkiye'de, ''siyasetin boş laf ve boş vaat demek olmadığını'' kaydeden Başbakan Erdoğan, bunu göstermenin AK Parti için bir gereklilik olduğunu dile getirdi. Yalanların karşısında doğruları söyleyeceklerini belirten Erdoğan, ''yalancının mumunun yatsıya kadar yanacağını'' ancak partililerden yalan söyleyenlere bu kadar bile fırsat vermemelerini istedi.
Başbakan Erdoğan, ''Benim bütün başkan adaylarımızdan, bütün teşkilatımızdan ricam, Türkiye'nin polemik konularına, çatışma başlıklarına, kavga gündemine değil, bu milletin beklentilerine, bu ülkenin ihtiyaçlarına sahip çıkmalarıdır. Nereden nereye geldiğimiz çok önemlidir'' dedi.