AntidepresaN
New member
Başbakan'ı dinlerken aklıma nedense "Gençliğe Hitabe" geldi!
Başbakan Erdoğan'a dün bir ricada bulunmuş ve "Hiç olmazsa bu kez şaşırt bizi" demiştim...
Ama o, yine şaşırtmadı!
Başbakan gibi değil, AKP Genel Başkanı gibi konuştu...
Hukukun üstünlüğünü reddedip, "millet"i kafa sayısından ibaret gören siyasi anlayışın uzantısı olduğunu kanıtladı...
Belki iki yüz kere "millet" kelimesini kullanarak, "milli irade"yi kendisine kılıf yaptı da... "Değiştirilemez" denilen maddelerini bile değiştirmeye kalkıştığı Anayasa'yı, yine aynı milletin yüzde 92 "Evet" oyuyla kabul ettiğini görmezden geldi!
"Mahkeme kararları da eleştirilebilir" diyerek ağzına geleni söyledi de... "Saygıyla kabul edilir" kuralını yok saydı...
Hukukun karşısına seçmen gücünü koyup, ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmeye devam etme arzusunu bir kez daha bağıra bağıra anlattı!
Oysa millet desteğini alan iktidarlar da ihanet içinde olabilir...
Bunu ben söylemiyorum, "Gençliğe Hitabe"sinde Atatürk söylüyor...
Unutanlar, özellikle siyahla yazdığım bölümleri iyi okusun:
"Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün istiklal ve cumhuriyetini müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk İstikbalinin Evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!"
***
Aradan bunca yıl geçtikten sonra bu sözleri unutmaya ve...
Cumhuriyetin temel ilkelerini değiştirmeye kalkıştığı Yüce Mahkeme tarafından tespit edilen bir zihniyeti, "Canım, milli irade öyle istiyor" diyerek masum görmeye, göstermeye hakkımız var mı?
Mustaya Mutlu
Başbakan Erdoğan'a dün bir ricada bulunmuş ve "Hiç olmazsa bu kez şaşırt bizi" demiştim...
Ama o, yine şaşırtmadı!
Başbakan gibi değil, AKP Genel Başkanı gibi konuştu...
Hukukun üstünlüğünü reddedip, "millet"i kafa sayısından ibaret gören siyasi anlayışın uzantısı olduğunu kanıtladı...
Belki iki yüz kere "millet" kelimesini kullanarak, "milli irade"yi kendisine kılıf yaptı da... "Değiştirilemez" denilen maddelerini bile değiştirmeye kalkıştığı Anayasa'yı, yine aynı milletin yüzde 92 "Evet" oyuyla kabul ettiğini görmezden geldi!
"Mahkeme kararları da eleştirilebilir" diyerek ağzına geleni söyledi de... "Saygıyla kabul edilir" kuralını yok saydı...
Hukukun karşısına seçmen gücünü koyup, ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmeye devam etme arzusunu bir kez daha bağıra bağıra anlattı!
Oysa millet desteğini alan iktidarlar da ihanet içinde olabilir...
Bunu ben söylemiyorum, "Gençliğe Hitabe"sinde Atatürk söylüyor...
Unutanlar, özellikle siyahla yazdığım bölümleri iyi okusun:
"Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün istiklal ve cumhuriyetini müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk İstikbalinin Evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!"
***
Aradan bunca yıl geçtikten sonra bu sözleri unutmaya ve...
Cumhuriyetin temel ilkelerini değiştirmeye kalkıştığı Yüce Mahkeme tarafından tespit edilen bir zihniyeti, "Canım, milli irade öyle istiyor" diyerek masum görmeye, göstermeye hakkımız var mı?
Mustaya Mutlu