MaYdOnOz
New member
- Katılım
- 23 Haz 2005
- Mesajlar
- 1,072
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır geçmez.
Bir iki gün bekler, ağrı devam eder.
Doktor çağrılır.Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin
Osman Efendi'nin baş ağrısı artarak sürer.
Üstüne üstlük baş ağrısı yanısıra gözleri de yaşarmaya başlar.
Başka doktorlar çağrılır...
Osman Efendi Uşak'ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaad eder.
Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev
halkı birbirine karışır, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman
Efendi'yi İstanbul'a götürmeye karar verirler.
İstanbul'da en iyi doktorlar seferber olur.Röntgenler, beyin
tomografileri çekilir, testler yapılır...
Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe
zorlaşan baş ağrısı ve göz yaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir. Ağrı
kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar
yurtdışına götürülür.
O devirde Amerika değil İsvicre moda, Zürih'e gidilir.Haftalarca hastanede
kalınır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır...
Sonuç:
Efendi'ye teşhis konulamaz.
Artık yerinden kalkamayan Osman Efendi'ye ağrı kesici iğneler verilir,
altmışlarını süren adamın ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu son
günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir. Osman Efendi bitkin, aile
perişan. "Kader" denilir, Uşak'a dönülür.
Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle
ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi'nin eski berberi "Berber
Mehmet" cağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendi'yi traş ederken,
adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler. Berber Mehmet bir
an düşünür.
"Beyim" der, "Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?
" Bir bakar, "Hah işte" der "Kıl dönmüş.
"Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı
kaptığı gibi kılı çeker.
Ev halkı Osman Efendi'nin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar.
Berber Mehmet, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda
tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir. Osman Efendi'nin kanayan
burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar
yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir
uykudan uyanır.
Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Başağrısından ise eser kalmamıştır. Dönen
kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını
doktorlar ancak o zaman keşfeder. Çözümün bu kadar basit olabileceği
kimsenin aklına gelmemiştir.
Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet'i çağırtır ve ona bir
servet bağışlar.
Şimdi bu gerçek hikayeyi niye anlattık?
1. Berber Mehmet efendilerin fikirleri var, dinlemek gerek.
2. Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olur.
3. Burnundan kıl aldırtmayanların başı çok ağrıyabilir ?!
Bir iki gün bekler, ağrı devam eder.
Doktor çağrılır.Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin
Osman Efendi'nin baş ağrısı artarak sürer.
Üstüne üstlük baş ağrısı yanısıra gözleri de yaşarmaya başlar.
Başka doktorlar çağrılır...
Osman Efendi Uşak'ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaad eder.
Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev
halkı birbirine karışır, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman
Efendi'yi İstanbul'a götürmeye karar verirler.
İstanbul'da en iyi doktorlar seferber olur.Röntgenler, beyin
tomografileri çekilir, testler yapılır...
Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe
zorlaşan baş ağrısı ve göz yaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir. Ağrı
kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar
yurtdışına götürülür.
O devirde Amerika değil İsvicre moda, Zürih'e gidilir.Haftalarca hastanede
kalınır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır...
Sonuç:
Efendi'ye teşhis konulamaz.
Artık yerinden kalkamayan Osman Efendi'ye ağrı kesici iğneler verilir,
altmışlarını süren adamın ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu son
günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir. Osman Efendi bitkin, aile
perişan. "Kader" denilir, Uşak'a dönülür.
Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle
ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi'nin eski berberi "Berber
Mehmet" cağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendi'yi traş ederken,
adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler. Berber Mehmet bir
an düşünür.
"Beyim" der, "Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?
" Bir bakar, "Hah işte" der "Kıl dönmüş.
"Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı
kaptığı gibi kılı çeker.
Ev halkı Osman Efendi'nin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar.
Berber Mehmet, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda
tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir. Osman Efendi'nin kanayan
burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar
yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir
uykudan uyanır.
Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Başağrısından ise eser kalmamıştır. Dönen
kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını
doktorlar ancak o zaman keşfeder. Çözümün bu kadar basit olabileceği
kimsenin aklına gelmemiştir.
Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet'i çağırtır ve ona bir
servet bağışlar.
Şimdi bu gerçek hikayeyi niye anlattık?
1. Berber Mehmet efendilerin fikirleri var, dinlemek gerek.
2. Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olur.
3. Burnundan kıl aldırtmayanların başı çok ağrıyabilir ?!