BüLent Uygun!!! Bir Efsane'nin Doğuşu!!! Dev Yazı Dizisi!!!

  • Konbuyu başlatan SiR ReaLiST
  • Başlangıç tarihi
S

SiR ReaLiST

Guest
v3tqrndb.bmp


Öz Geçmişim

1971 yılında Sakarya’da doğdum. Babam Fikret Uygun güreş antrenörlüğü yapmaktadır. Annem Elmas Uygun ev hanımıdır. 14 yaşıma kadar güreş yaptım ve bu süre içinde birçok kez bölgesel birincilik elde ettim. Futbol kariyerime izlemeye gittiğim arkadaşlarım sayesinde şans eseri başladım. Hoca Ekrem Karaberberoğlu kadroda bir kişi boşluk olduğundan beni oynamam için sahaya davet etti. Oyunumu beğenen Ekrem Karaberberoğlu babamla konuşarak babama: “Güreşçi yapıp aç kalacağına; futbolcu yap yıldız olsun. ” dedi.

Babam, Ekrem Hocanın söylediklerinden sonra bana: “Artık güreş idmanına gelmeyeceksin, futbol idmanına gideceksin.” dedi.

17 yaşıma kadar Sakaryaspor’un genç takımlarında oynadım. Genç Milli Takıma seçilip 15 kere 17A genç oldum. Daha sonra Sakaryaspor’da oynatılamayacağımı düşündüğümden Ankara Şekerspor’a transfer oldum ve burada 1 yıl oynadıktan sonra Kocaelisporda profesyonelliğe adımımı attım. Kocaelispor, futbolumun; anlamı , düşüncesi ve sevgisi oldu. Burada şampiyonluklar ve başarılar elde edip eğlenceli 4 yıl geçirdim. Oynadığım futbolla 4 büyüklerin transfer listesine girdim. O zamanda idolu olan Oğuz Çetin’in Fenerbahçeli olması sebebiyle ve yine onun çabalarıyla Fenerbahçe’ye transfer oldum.

Geldiğim ilk yıl 22 golle Gol Krallığı yaşayıp, adımı tarihe altın harflerle yazdırmayı başardım.Ligde rakiplerinden 5 puan, Şampiyonlar Liginde 3 maçta 7 puan alan takımın kaptanı iken Sakaryalı olmam sebebiyle dönemin başkanı Ali Şen tarafından takımdan uzaklaştırıldım. Başkan hatasını anlayıp özür diledi fakat gittiğim Kocaelispor maçında ayağımın kırılması sebebiyle sevdiğim formama dönme şansını bulamadım. Sırasıyla Çanakkale, Trabzonspor, Göztepe, Zonguldakspor ve Sivasspor formalarını giydim ve Turkcell Süper Liginde 85 gol attım ve orta sahada oynamama rağmen Gol Kralı unvanını elde etmeyi başaran tek futbolcu oldum. Attığım her golden sonra verdiğim selamla da bu ülkenin güvenliğini sağlayan Asker ve Polise manevi destek olmaya çalıştım. Centilmen, hayırsever ve idealist bir futbolcu olarak 2001 sezonunda Sivasspor’da 30 yaşımda futbol hayatıma noktayı koydum.

3.5 yıldır menajerliğini yaptığım Sivasspor’un 38 yıl sonra Süper Lige çıkmasını ve başarılı olmasını sağladım. Canımdan çok sevdiğim Sivasspor en alt sırada ve 12 puandayken, alınan Beşiktaş galibiyetiyle deplasmanda teknik direktörlüğe başladım. Hayatımın ilerleyen zamanlarında da başarılı olmayı amaç edindim.

_________________________________________________________________


uygunselam.jpg


Ağustos 1971 tarihinde Sakarya'da doğdu Bülent Uygun. Güreş milli Takımlarında hocalık yapan babası Fikret Bey gibi minderde bir gelecek ve madalyalar düşlemişti. Babasının etkisiyle 7 yaşından 14 yaşına kadar güreş sporuyla uğraştı.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C01.jpg


Güreşçi olmak isterken, futbola tamamen bir tesadüf sonucu başladı. Arkadaşlarını izlemek için gittiği antrenman maçının hayatını değiştireceğini nereden bilebilirdi. Bir kişinin eksik olması nedeniyle antrenör Ekrem Karaberberoğlu'nun isteği üzerine maçta oynadı ve beğenildi. Ailesinden izin çıkınca, futbolu seçti.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C02.jpg


Futbola 14 yaşında Sakaryaspor minik takımında başladı, 17 yaşına kadar yeşil-beyazlı ekibin genç takımlarında oynadı. Hakan Şükür, Oğuz Çetin gibi yıldız isimlerle birlikte Ekrem Karaberberoğlu'nun teknik direktörlüğünde yetişmesi en büyük avantajıydı.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C03.jpg


Sakaryaspor'da forma giymesinin zor olacağını düşünüp, Ankara Şekerspor'a gitti. Burada 1 yıl oynadıktan sonra Kocaelispor'da ilk kez profesyonel oldu. Başarılı bir orta saha oyuncusu olan Bülent Uygun, kısa sürede kendini gösterdi, '4 büyükler'in transfer listesine girdi.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C04.jpg


Galatasaray yöneticisi Adnan Polat'la transfer görüşmesi yaparken objektiflere yakalandı ve bu görüntüler, ilk yarıyı lider bitiren Kocaelispor’da olumsuz bir atmosfer yarattı. Kocaelispor ikinci yarı hızla gerilere düştü ve ligi üçüncü sırada bitirdi.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C05.jpg


1993'te eski takım arkadaşı Oğuz Çetin'in çabalarıyla Fenerbahçe yılları başladı. İlk sezonunda 30 maçta 22 gol atarak, Türkiye Birinci Ligi gol kralı oldu. Türkiye'de orta sahada oynayıp, gol krallığı unvanını elde eden tek futbolcu olma başarısını gösterdi.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C06.jpg


Dönemin Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen tarafından takımdan gönderildi. Ali Şen, şok kararını "Bülent'e Oğuz'u(Çetin) marke et dedik, edemedi" sözleriyle açıkladı. Ancak bu açıklama kimseyi tatmin etmedi, Ali Şen'in, Bülent'i Sakaryalı olduğu için gönderdiği bile iddia edildi. Sarı-lacivertli takımda forma giydiği 4 sezonunda 107 lig maçına çıktı ve 39 gole imza attı.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C07-.jpg


Attığı her gol sonrası tribünlere verdiği asker selamı ile ünlendi. Yaratıcı gol sevinci nedeniyle 'Asker' lakabıyla hafızalara kazındı. Futbolculuğunun yanında efendiliği ve mütevazi kişiliği ile taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandı.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C08.jpg


Bir sonraki durağı eski takımı Kocaelispor oldu. Ayağı kırılan futbolcular kervanına katıldı, 1,5 yıl sahalardan uzak kaldı. Ardından Dardanelspor, Trabzonspor, Zonguldakspor ve Sivasspor formalarını giydi.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C09.jpg


Trabzonspor'a transfer olduğunun 15. gününde 1999 depremi meydana geldi. Depremde birçok arkadaşını, evini ve mal varlığını kaybetti. Kendine olan güveni ve futbol aşkı sayesinde kısa sürede küllerinden yeniden doğmayı başardı.

LiveImages%5CYeniFotoAnaliz%5CTesad%FCfen%20futbolcu%20oldu%5C10.jpg


Ocak 2003'te henüz 30 yaşındayken profesyonel futbol kariyerine nokta koydu. Bir süre Zaman Gazetesi'nde spor yazarlığı yaptı. Gökdeniz Karadeniz ve Fatih Tekke gibi ünlü futbolcuların menejerliğini de yaptı.

11 kez A, 17 kez Ümit, 13 kez A Genç ve 14 kez B Genç olmak üzere toplam 55 defa milli oldu. Milli forma altında 8 gole imza attı.

Bir dönem Sivasspor'un genel menajerliği görevini yürüttü. Bu süre içerisinde Kemal Kılıç, İsmail Kartal, Werner Lorant ve Karol Pecze gibi isimlerle çalışarak, teknik direktörlük konusunda tecrübe kazandı. 2006'da Pecze ile yollarını ayıran Sivasspor'un başına getirildi. 35 yaşında bu görevi üstlenerek, Süper Lig'in en genç teknik direktörü oldu. Takımı ligin 16. sırasında teslim aldıktan sonra sezon sonunda ligi 48 punla 7. sırada tamamlamasını sağladı.

İlerisi için iki hedefini şöyle sıraladı; "Birincisi Fenerbahçe takımında genel menajerlik ya da teknik direktörlük. Diğeri ise Milli Takım'da genel menajerlik ya da teknik direktörlük."

Takıma ait bir otobüs olsun diye Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) yetkilileri ile kıran kırana pazarlığa bile girişti. Otobüs alınması durumunda buna kendisinin de 50 bin YTL katkı sağlayacağını açıklayarak, kulübe ve Sivas şehrine olan bağlılığını gösterdi.

Takımının liderliğe yükseldiği Vestel Manisaspor maçı öncesi saygı duruşu ve İstiklal Marşı sırasında asker selamını verirken, göz yaşlarını tutamadı. Bu görüntüsü ile sevenlerinin gönlünde bir kez daha taht kurdu. Karşılaşma sonrasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt telefonla arayarak, Bülent Uygun'a teşekkür etti.

Bülent Uygun yönetimindeki Sivasspor, bu sezon 17 maçta 12 galibiyet, 4 mağlubiyet ve 1 beraberlik aldı, ligin ilk yarısında 37 puanla zirvede yer aldı. Sivasspor'u, kuruluşundan bu yana ilk kez Süper Lig'de liderliğe taşıyan teknik adam olarak tarihe geçti.

Yeşil sahada Sivas'la tarih yazarken, çatıda intihar etmek isteyen vatandaşın da yardımına koştu. BOTAŞ'tan 123 bin YTL'lik alacağını tahsil edemeyen ve iflas eden Ali Osman Öksüz adlı işadamı rehin kaldığı otelin çatısına çıkarak intihara kalkıştı. Olay yerinden tesadüfen geçen Bülent Uygun, polisin vazgeçiremediği işadamını ikna ederek, çatıdan indirmeyi başardı.

"Şampiyon olmayacağız, bizim böyle bir iddiamız yok. Bununla ne demek istediğimi anlayan anladı. Ben şampiyonlukta falan yokum kardeşim. Ben futbolun gereğini yapmakta varım" şeklindeki açıklması spor medyasında büyük yankı buldu.

Galatasaray-Sivasspor maçı sonrasında basın toplantısına kızıyla birlikte çıktı. Kızı Almina Tude, G.Saray'ın maçı kazandığı halde tarfatarların babasına neden küfür ettiğini anlamadığını söyledi, Bülent Uygun, "Söz konusu dört büyüklerse gerisi teferruattır" sözleriyle bir kez daha gündeme oturdu.

Hürriyet

__________________________________________________________


Bülent UYGUN'u anlamak

fhnj1kcd.jpg


Bu yıl, Bülent Uygun’lu yaşamımızın 3. yılı. Hoş, daha önce de içimizdeydi, ama görmemiştik nedense. Kaderin bir cilvesi olsa gerek, takımın başına geçen Carol Pecze’nin başarısızlığı, onun başarıya giden yolda ilk adımı atmasına sebep oldu.

Emekleyerek geldiği Sivasspor’da şimdi koşar adımlarla giden, hızına milyonlarca dolarlık ayakların yetişemediği bir sprinter oldu çıktı.

Aslında bugün Sivasspor’un başarının arkasında yatan, Pecze’nin başarısızlığıdır dersek, yalan söylemiş olur muyuz?

Hep “abi” diyerek hitap ettiği Mecnun Otyakmaz’ın ona duyduğu sonsuz güven neticesinde, menajerlikle başlayıp, teknik direktörlükle nihayetlenen bir yaşamı anlatmak istedim bugün sizlere.

Henüz tanışmamıştık kendisiyle, ama söylemlerinde ki duygudaşlığımız dikkatimi cezbediyor, bir an önce tanışmanın sabırsızlığını yaşıyordum.

Bu adam ne kadarda tanıdık geliyordu bana.

Kendisinin sıkı bir Fenerbahçeli olduğunu biliyordum.

Güreşçi olacakken tesadüfler neticesinde kendini yeşil çimlerin üstüne bulan, hayatını birazda tesadüflerin belirlediği, artık bizler için aşina, ama bilmeyenler için kapalı bir kutu, benim içinde kalbimde ayrı bir yeri olan bir dost, kardeş, abi olan, Bülent Uygunu anlatmak istedim sizlere.

Önce başarılarıyla tanıdık, ligin orta yerinde, son sıradan teslim aldığı bir takımı, mucizevi bir şekilde 8. sıraya yerleştirerek girdi hayatımıza.

Asker selamıyla girdiği futbol dünyasında iyi bir sporcu portresi verdi hep. Erken yaşta koptuğu futbol yaşamını artık bir futbol adamı olarak devam ettirmek istedi.

Kimdi Bülent Uygun?

Kimi zaman Karadeniz’in dalgaları gibi hırçın, kimi zaman Anadolu’nun uçsuz bucaksız ovaları kadar sessiz ve durgun, kimi zaman eriyen kar sularıyla coşmuş, taşları kayaları önüne alıp kovalayan, yatağından çıkmış bir ırmak, kimi zaman etrafı yalnızlıkla çevrilmiş el değmemiş bakir bir deniz.

Kimi zaman hırpani, bağrı açık başı dik bir Anadolu erkeği, kimi zaman uysal, çaresizlikle harman olmuş ellerini, başının üstüne koyarak teslim bayrağını çeken biçare.

Bülent Uygun’u anlamak kadar anlatmakta zor olsa gerek.

Bir tarafta milyonlarca seveni, gönüldaşı, bir tarafta kıskançlığın imrenmekle karıştığı ve bu karışımı kendisine kisve yaparak gizli gizli husumet besleyen, kusmak için açığını bekleyen diğerleri.

Hiç çekinmeden şehvet dolu gönül mesajları atabilecek kadar gözleri kara genç kızların, hayranlıkla karışık iç çektiği yağız bir delikanlı.

Kendinden büyük adımları atabilen, söyledikleri yaptıkları günlerce medyada kamuoyunda olay olan bir spor adamı.

“İllede vatanım!” diyen bir vatan sevdalısı, bir Türk evladı.

Bayrak, millet, şehit sözcükleri tüylerini diken diken eden, merhametli, yardımsever. Koparmak kolay ondan bir şeyler, ama ondan bir şeyler alabilmenin yolu; sırlarla dolu dünyasında, kendi halinde yaşayan o adamı çözmekten geçiyor.

Onun gibi düşünebilmek, onun gibi bakabilmek gerekiyor.

Hakan Şükür’ün gönül sitemlerine, uhrevi dünyasını açmaya, anlatmaya tercüman olan, samimi bir Müslüman, karşı cepheye meydan okuyacak yiğit bir Anadolu delikanlısı.

Çağdaş yaşamın gereklerini benliğine kazımış modern, adaletsizliğe haykıracak kadar açıkyürekli, şair ruhlu bir genç.

Şiirlerini kimi zaman hayranlıkla gıpta ederek okuduğum, şiirlerinde bence derin bir anlam saklayan bir edebiyat adamı.

Çoğu zaman hayata geçemeyecek projeleri üreterek aslında olması gerekeni anlatmaya çalışan, bir düşünür.

Bülent Uygun'u anlamak kadar anlatmakta zorlaşıyor.

Ama onu anlamanın tek yolu Bülent uygun olmaktan geçiyor galiba.

Milyonlarca dolarlık bir pazarda, elinde avucunda tuttuğu birkaç bin dolarla aynı savaşı vermeye çalışan, yeldeğirmenlerine savaş açmış bir Don Kişot...

Kimi zaman kazandığı üç beş kuruşu hesapsız kitapsız adımlarla sağa sola dağıtan, ihtiyaç sahiplerinin kapısında nöbet tuttuğu bir Robin Hood.

Aile, vatan, millet gibi değerleri asla tartışmaya açmayan, açtırmayan, duygusal bir Türk milliyetçisi.

Vefa’nın İstanbul’da bir semt değil, ona emek, değer veren insanların asla unutulmaması gerektiğinin adı olduğunu kendi adı bilen, iyi bir vatan evladı.

İşte size Bülent Uygun. İyi ki varsın hocam diyorum.

Sağlıcakla kalın.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hocamızın Erkan Çankaya İle Röpörtajı...

wlq3dgd5.jpg


başarının arkasında modern futbolun gerçeklerini bilen ve uygulayan bir irade var. Yönetimin profesyonelliği,futbolcuların azmi en önemlisi teknik direktörün bilgisi ve motivasyon gücü......
Röpörtajımızda Sivasspor’un Teknik Direktörü Sayın Bülent Uygun tüm samimiyeti ile sorularımızı cevapladı.
-2007 – 2008 Sezonunu geride bıraktık.Önemli bir başarı grafiği yakalayan takımınızda hangi bölgelere transfer yapacaksınız ?

2007-2008 sezonuna baktığımızda takımımızın gösterdiği performanstan dolayı inanılmaz derecede mutluyuz tabiî ki.O yüzden takımımızdan ayrılan herhangi bir oyuncu olmadığı içinde yeni sezonla ilgili fazla transfer yapma taraftarı değiliz.Sadece elimizde ki kadroya insanların bazı düşüncelerini değiştirmek ve şehrin hareketliliğini sağlamak adına iki yabancı ve iki genç oyuncu almayı düşünüyoruz.Bunlardan iki tane genç oyuncumuz İbrahim Dağaşan ve Taylan’ı aldık.Sadece iki yabancı oyuncu transferi yaparak hem şehri hem taraftarımızı hem de takımımızın ayakta durmasını sağlayacak hem de heyecanlandıracak transfer olarak takımımıza katacağız ve ondan sonrada yolumuza devam edeceğiz.

- Sivasspor’da yakalamış olduğunuz başarı teknik direktörler için yeni bir jenerasyonun başlangıcı olabilir mi ? (Rotasyon kültürünün başlangıcı)

Şimdi Sivasspor’un yakaladığı başarıya baktığımızda yeni jenerasyon için tabiî ki bir başarı göstergesi.Çünkü Bülent Uygun olarak başardığımız bazı olgular ve neticesinde 50 yıllık tarihinde ilk defa başaran ve Türkiye’de en genç teknik direktörü olmam itibariyle diğer yöneticilerin de benim jenerasyonumun hepsine yönelmeyi sağladı.Bunda başta Tolunay hocanın Türkiye Kupası’nı kazanması Mesut hocanın finalini oynamış olması Hakan Kutlu’nun yönetimsel anlamda yaşadığı sıkıntıya rağmen takımını başarılı oynatmış olması bizle birlikte çıkan bu jenerasyonun inanılmaz derecede Türk futboluna yeni bir ivme kazandırmasını sağladı.Bununla birlikte de hep beraber tecrübemizle hem bilimi hem de içimizdeki futbola olan aşkımızı perçinleyerek daha da ileri noktalara taşıyacağımızı düşünüyorum.O yüzden bu konuda mutluyuz.

-Uefa’nın resmi internet sitesinde Sivasspor’un yakalamış olduğu başarıdan övgüyle bahsedildi.Bu konuda ki düşüncelerinizi öğrenebilirmiyiz ?

Tabii Türkiye’de sizinle ilgili düşünceleri 3. 5. 7. hafta düşer diye düşünen insanların maalesef düşmediğini görmesine rağmen kendi söylemlerine ters düşmemek adına yaptığımız başarıyı çok fazla kabullenmek istemiyorlar.
Dolayısıyla her şeyi kendilerinin bildiğini hiçbir zamanda hata yapamayacaklarını düşünme felsefesine sahip oldukları için de Sivasspor ile ilgili de açıkçası yapılan başarıyı çok fazla takdir etmek düşüncesinde olmuyor bazıları.Ama biz tabiî ki ne kadar güzel şeyler başardığımızın farkındayız.Elimizdeki kısıtlı bütçeye ve kısıtlı kadroya rağmen bu kadarda sakatlık yaşamamıza rağmen bundan dolayı da mutluyuz.Uefa yakalamış olduğumuz bu başarı neticesinde ne şartlarda hangi antrenman methodlarıyla ve nasıl bir sistem uygulandığı ile ilgili defalarca gelip araştırmalar yaptılar.Buda Türk sporu adına çok güzel Sivasspor adına da çok mutluluk verici.Nitekim bizim yaptığımız diğer dünyada hiç kimsenin yapmadığı analiz anlamında ki bu stratejik değişiklik bize de oynadığımız 9 maçın 7 sini kazanmamızı sağladı.Bunun da bizim açımızdan için önemli bir unsur olduğunu düşünüyorum.Dolayısıyla Türkiye’de başarılı olmuş insanlara bazı kesimler çok takdir etmekle birlikte bazı kesimler de sadece o insanlara belli şekilde iftira veya herhangi bir şekilde laf atarak kendi popülizmini en iyi şekilde yapıyorlar.Türkiye de maalesef bu sistem çok fazla en basiti diğer hocaların bir çok başarısında bile onların başarısı konuşulmadan kimin ne giydiği kimin ne yaptığı kimin nasıl davrandığı konuşuluyor.Türkiye’nin maalesef kanayan bir yarası.Ama çokta önemli değil sonucunda biz Türk sporuna hizmet eden insanlar olarak yolumuza devam ediyoruz.Kendimizi daha çok geliştiriyoruz ve bu geliştirmeyle birlikte çok şeyler yapabileceğimizi biliyoruz.

-Galatasaray Futbol Takımı Karl Heinz Feldkamp’la yollarını ayırdıktan sonra sezonu şampiyon olarak tamamladı.Bu konuyla ilgili neler düşünüyorsunuz ?

Galatasaray Futbol Takımı Karl Heinz Feldkamp’ın gitmesiyle bana göre şampiyonluğu kazandı.Normalde kendisi burada olsaydı futbolcular arasında ki yaşadığı problemler hem futbol takımının belli ölçülerde dağılmasını sağlayacaktı ama hocanın gitmesine önayak olarak futbolcuların gösterilmesi futbolcuları daha fazla sorumluluk almaya itti.Nitekim Hakan Şükür gol attıktan sonra 60 metre koşarak benim kulübemin önünde gol sevinci yaşayabilecek ki Hakan Şükür ilk defa da gol atmıyor sırf bu olayı sahiplenmek adınaydı.Ama futbolun ahde vefasızlığı her tarafta olduğu gibi 1996 da biz Fenerbahçe’de şampiyon olduğumuzda da Oğuz’a,Aykut’a,Engin’e ,bana ve İlker’e de yapılan aynısı.Galatasaray’da da aynısı oldu.Yani bugün şampiyonluğun esas baş mimarı Hakan Şükür,Hasan Şaş ve Okan Buruk gibi düşünceleriyle büyük katkı sağlayan bu ağabeyler sezon sonunda da kapının önüne koyulabiliyor.Bu futbolun da cilvesinde var.Ama bir gerçek ki Galatasaray Takımı bu tarzda ki stratejik bir hamleyle başarıyı yakaladı.Ama her zaman bu hamle tutar mı ? Hayır kesinlikle tutmayacağını düşünüyorum.Çünkü bir takım için teknik direktörün çok fazlasıyla önemli olduğunun bilincindeyiz.

-Yabancı Teknik Direktörlerin ülke futboluna katkıları ne kadardır ?

Yabancı teknik direktörlerin ülke futboluna çok fazla katkısı olmuyor.Sadece üç dört tanesi çok şeyler katıyor.Özellikle dört büyüklere gelen hocaların katkısı oluyor.Çünkü onlar dünya çapında hocalar olduğu için onların belli birikimlerinden bir çok şekilde yararlanabiliyorsun.Ama Anadolu’ya gelen herhangi bir yabancı hoca ne altyapısıyla ne onun sosyal yapısıyla ne projeleriyle nede diğer şeyleriyle ilgileniyor.Tamamen kendi kişisel başarısıyla ilgilenip kendi yoluna bakmaya çalışıyor.Buda Anadolu takımlarına hem zarar veriyor bununla birlikte de Türk gençlerinin önünün açılmasının engellendiği düşüncesindeyim.Nitekim biz bu şansları bulamasaydık hiçbirimiz bu başarıyı yakalayamazdık.Yabancı hocalar arasında Piontek , eski zamanda Feldkamp,
Hiddink gibi insanlar evet Türk sporuna çok şeyler kattı.Ama çokta götüren insanlar da olduğu düşüncesindeyim.


-Uzun yıllardır altyapıdan yıldız oyuncu yetiştirmekte sıkıntı yaşıyoruz.Size göre altyapının gelişmesi için neler yapılmalı ?

Uzun yıllardır altyapıdan yıldız oyuncu çıkmıyor.Çıkmamasının ana sebeplerinden bir tanesi de maalesef biz her platformda söylesek de altyapıya gerekli önemin verilmemesi.Altyapı hocalarının maaşlarının yeterli düzeyde olmaması altyapı hocalarının bilgi birikimlerinin üst seviyede olmaması işte bunların hepsinin olmaması dünya çapında bir yıldız çıkmasını her seferinde,her ortamda engellemiş oluyor.Şimdi bu konuyla ilgili Federasyon Başkanımız yeni bir boyuta doğru taşıyor.İşte bu çalışmaların neticesinde yeni yıldızların çıkabileceği düşüncesindeyim.

- Kariyerinizde en büyük hedefiniz nedir ?

İnsanlar kendi kişisel başarılarını çok isteyebilirler,arzulayabilirler ama benim için kendi kişisel başarımın çok esprisi ve önemi yok.Benim için askerlik yaşının 38 yaşına çıkartılması bununla birlikte sendikalaşmak,futbolcuların emeklilik hakları dediğimiz sigorta priminin her futbolcu başına yıllık 2000 dolar yatırıp futbol hayatları bittiklerinde onların bir emekli maaşı olmasını sağlamak,tam teşekküllü bir sporcu sağlık hastanesi ve rehabilitasyon merkezi kurmak,huzur evi şeklinde bir tatil köyü kurmak,hakemlerin yarı profesyonel olmasını sağlayıp onların birer antrenörleri birer mentörleri ve analizcilerin olduğu sabit maaşlarıyla birlikte yarı profesyonel bir hakemlik sisteminin gelmesini sağlamak,alt yapı hocalarının maaşlarının Futbol Federasyonu tarafından verilerek onların kriterlere uygun Türkiye ekolünü yaratacak bir alt yapı eğitimine doğru yönlendirmek ve bunun gibi bazı projeleri başarmak benim esas idealim.Ben bunları başardığım zaman Türk sporuna ve memleketimizin insanlarına faydalı olabiliriz düşüncesindeyim.Onun için bütün hedefim ve idealim bunu başarabilmektir.

-Kulüplerin sezon içerisinde bir çok kez teknik direktör değişikliği yaptıklarını görüyoruz.Size göre bunun sebepleri nelerdir ?

Kulüplerin sezon içerinde çoğunluğu teknik direktör değişikliği yapıyor ama bunların ana sebeplerinden bir tanesi öncelikle suçlu teknik direktör sonrasında futbolculardan birkaç tanesinin kadro dışı bırakılması ve sonrasında taraftar baskısı sonucunda yönetimin kendiliğinden istifa etmesi.Dolayısıyla böyle olduğu bir ortamda teknik direktörler en çabuk kurtulma yolu olarak düşünülebiliyor.Birde şöyle bir problem var aslında Türkiye’de kendi yapınal sistemine ve tarzına uygun antrenör seçememe problemi var.Sistemin doğru kurulamaması var.Hocayı getiriyorsunuz transfere bir hafta on gün kala adama diyorsunuz ki işte transfer yap hocada yabancı futbolcuları izlemediği için alınan yabancıların kötü tarafı var.Halbuki kulüplerin scout sistemleri olması lazım kulüplerin o sisteme göre tarzına göre seçicileri olup hocaların sadece gelip çalıştırıcı olması gerekir.Ama bizim Türkiye’de hoca dedin mi çalıştıran ,futbolcuyu bulan,kulübe maddi imkan bulan,kulübü kaostan kurtaran,kulübü yönlendiren diyen diyen diyen de diyebildiğin kadar ne dersen de.Dolayısıyla böyle bir problem var.O yüzden kulüplerde yöneticilerin en büyük sıkıntıya düştüğü anlarda bir an önce hocayı kovma düşüncesine sahipler.Ama Sivasspor için bunun tam tersini söyleyebiliriz.Ben altı seneden beri buradayım.Dört yıldan beri genel menajer olarak bütün transferlerin izlenmesini,yapılanmasını ve sistemini kurmuştum.Bugünde bir buçuk seneden beri antrenör olarak Allah’ta bize nasip etti güzel şeyler yaptığımızı düşünüyorum.En azından yaptıklarımıza bakarsak 50 yıllık tarihinde en alttan alıp en üst seviyeye kadar çıkartan hoca olmuşum.23 tane galibiyet alarak Türkiye’de Anadolu da en fazla galibiyet alan hoca olmuşum.Bu bir buçuk yıllık kariyerimde başardığım bu güzel şeyler.Bu benim genel sistemde ki Başkanımın duruşu ,taraftarımızın bize olan desteği ve futbolcu kardeşlerimizin bizdeki olan bilgiye inanmış olmalarından dolayıdır diye düşünüyorum.

-Dünya futbolunda ekol olabilmek için neler yapmalıyız ?

Aslında bizim ekolümüz kendimizde var ama biz daha kendimizin farkında değiliz.Altyapımıza gereken bütün bu önemi vermediğimizden dolayı da bizde iyi defans yapabilme sürat anlamında,çabukluk anlamında motorik özellikler anlamında ve futbolcunun kendisiyle ilgili bütün özelliklere sahip ülke olmamıza rağmen kendimizi marketing anlamında veya pazarlama anlamında bir türlü pazarlayamadık.Bugün Brezilya’nın dünya liglerinde oynayan 12.000’i aşkın futbolcusu varken bizim sadece iki elin sayısını geçmeyecek kadar futbolcumuz var.İşte buradaki pazarlama işini iyi yapamamamızın vermiş olduğu bir sıkıntı diye düşünüyorum.Halbuki bütün liglerimizde oynanan maçların gollerinin görüntülerini bütün dünya ülkelerine göndererek bedavadan bile olsa göndererek Türkiye’nin pazarını yapabiliriz.Menajerlik sisteminin iyi olmaması itibariyle birçok futbolcu kardeşimiz yurtdışına gidemiyor.Maalesef çantacılar menajerlik yapıyor. Dolayısıyla biran önce bu yapılanmaya gitmemiz lazım.Aslında bu bizim için çok büyük bir avantaj diye düşünüyorum Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan futbolun içinden gelen ve futbolu çok seven o konuda inanılmaz derecede yardım etmeye çalışan bir insan,Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu’nun da spora çok güzel bir şekilde destek olması ayrıca bütün Kulüpler Birliği’nin tam desteklediği Hasan Doğan gibi dürüst,idealist ve birçok projeleri gerçekleştirebilecek bir başkana sahip olmamız bizim kendi ekolümüzü yaratmakta ve bütün projeleri de bir araya getirmekte inanılmaz bir güzellik katacağı düşüncesindeyim.Dolayısıyla artık bir bilgi bankası gibi proje bankası kurulmalı ve orada bulunan konusunda uzman olan insanların da o projeleri geliştirerek Türk futboluna sunmamız gerektiği düşüncesine hakimiz tabiî ki.

-Euro 2008 de ilk maçımızı Portekiz takımıyla oynuyoruz.Bu maçla ve şampiyonada ki şansımızla ilgili düşünceleriniz nelerdir ?

Portekiz takımı belki de Avrupa Şampiyonası’nın en yetenekli futbolcularından kurulu bir ekip.Çok yetenekli olmasıyla birlikte zaten biliyorsunuz futbol bir takım oyunu olduğu için sadece yetenek bir şeyleri değiştirmiyor ama bu maçtan alacağımız bir beraberlikle birlikte bu gruptan çıkacağımızı düşünüyorum.
Buradaki göstereceğimiz performansla en az yarı final yada finali hedefliyorum.Çünkü lejyoner oyuncularımız çok formda Türkiye’den giden futbolcularımız çok formda.Sayın Fatih Terim hocamızın yaşadıkları Uefa ve bir çok Lig Şampiyonlukları aynı zamanda önceden gittiği Avrupa Şampiyonasında ki tecrübeleri bunla orantılı olarak da Amerika’lı kondisyonerler tarafından değişik bir antrenman metoduyla hazırlanmış bir Milli Takım’ın bu Avrupa Şampiyonası’nda çok güzel şeyler yapacağını hatta final bile oynayacağını içimden hissediyorum,düşünüyorum ve arzuluyorum.

-Avrupa takımlarının önemli kaynaklar ayırdıkları görsel antrenman teknolojisi hakkındaki düşünceleriniz ?

Avrupa takımlarının önemli kaynaklar ayırdıkları görsel antrenman methodları ile ilgili bir çok şey yapılsa da bizim Türkiye’de daha altyapı hocalarının maaşlarının bile 300 Ytl 500 Ytl olduğu bir ortamda bu dediğimiz tarzda ki şeylerin gelmesi çok zor.Türkiye’de altyapı takımlarının iki tane bilgisayarının bile bulunmadığı bir yerde çalışacak antrenman sahasının olmadığı bir ortamda bizim görsellikten bahsetmemiz açıkçası çok zor.Bilimi maalesef biz alt yapımıza daha katamadık.İşte bunu katamadığımız için bir ekolümüz yada biz bunları iyi yapamadığımız için bir Avrupa Şampiyonluğumuz veya Dünya Şampiyonluğumuz yok biran önce Türk sporuna işte bu saydığım etkenlerden dolayı sayın Federasyon Başkanımızla birlikte bütün kulüp başkanları bu tarzda bir yapılanma ve bu yapılanmanın sonucunda da bilimi futbolun içine çekerek Türk sporcularının ,Türk gençlerinin önünü açarak hedeflerimize doğru gitmemiz gerekir diye düşünüyorum.

-Dünyada ve Türkiye’de yıldız oyuncuların teknik direktörlük kariyerlerinde inişli çıkışlı bir grafik sergilediklerini görüyoruz.Ama size baktığımızda bunun tam tersi sürekli ivme kazanan başarılı bir performansa sahipsiniz.Bu başarınızı neye borçlusunuz ?

Şimdi bakın ben futbol hayatıma başladığım günden itibaren her çalıştığım hocanın iyi taraflarını not aldım.Yani 18 yaşında ben futbol oynarken bir antrenör gibi düşünen ama bir futbolcu olarak sahada uygulayan insan oldum.Bunun iyi taraflarını hep bir kenara not aldım.O yüzden futbolcu kardeşlerim de bunu iyi yapsın.Her çalıştığı hocanın iyi tarafını,kötü tarafını not alarak kendi gelişimlerini sağlasınlar.Yani benim 20 yıllık bir antrenörlük kariyerim oldu.Bu 20 yıllık kariyerimin son 3 yılında gerek Avrupa’da ki gelişmeleri gerek Türk Futbol Federasyonunun açmış olduğu kurslarda ki bilgileri derledim topladım.Ondan sonra araştırmacı olarak Avrupa’da ki bir çok maçları izleyerek portföyümü genişlettim.Bilimi bu işin içine yani analiz programlarından tutunda görsel anlamdaki bir çok konuları bilgisayarımızda arşivleyerek onları da futbolcularımıza sunum olarak hazırlayarak hem onların bizim kendi bilgimizin ne kadar çok olduğunu hem de inandıkları zaman neler yapabileceklerinin göstergesi olduğunu hep anlattık.Kendi başarmak istediklerimizi de onlara çok güzel bir şekilde dile getirdikten sonra antrenman methodu ve sistem olarak çok daha değişik şu anda başka kimsenin uygulamadığı işte bu tecrübeden gelen bir antrenman methoduyla da bunları uygulayarak son bir buçuk yılda başladığım antrenörlük kariyerimde ki bütün her şeyimi bu tarzda uyguladım ve karşılığında da şu ana kadar yaptığım başarıyı elde ettim.İnşallah bir iki sene daha bu tarzda ki düşüncem devam ederse buda demek ki benim yaptığım tarz doğru bir tarzdır.Dolayısıyla o tarzı daha da geliştirmek için var gücümle çalışacağım.

Teşekkür ederiz ve başarılarınızın devamını dileriz.

Ben teşekkür ederim.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hocamızın Rıfkı SOYSAL'la ropörtajı

yvld3cc1.JPG


Tüm insanlığın huzur içinde yaşadıkları gibi ibadetlerini de bu ayda daha çok yaparlar. Oruçlarını tutarlar, zekatlarını verirler, fakirlerle zenginler arasındaki paylaşım doruğa ulaşır.

Ramazan'ın sizin için anlamı nedir?

Ramazan ayı müslümanların dinini en yoğun yaşadığı aydır. Tüm insanlığın huzur içinde yaşadıkları gibi ibadetlerini de bu ayda daha çok yaparlar. Oruçlarını tutarlar, zekatlarını verirler, fakirlerle zenginler arasındaki paylaşım doruğa ulaşır. Ben Ramazan ayını çok seviyorum.

Ramazan ayını nasıl geçirirsiniz?

Futbolculuk zamanımda maalesef istediğimiz düzeyde yaşayamadık. Ancak şimdi eskiye nazaran çok daha güzel geçiriyoruz. Orucumuzu tutuyoruz. Maç ve idmanlar dışında kalan zaman dilimlerinde teraviye gidiyoruz. Ben genelde türbelere gidip huzur bulurum. Türbede yatanları vesile ederek Allah'tan isterim. Allah da bugüne kadar istediklerimi verdi. Manevi yoğunluk içinde bu havayı yaşarım.

Ramazan için özel alışveriş yapar mısınız?

Tabi ki yaparız. Bu ayda dostlarımıza ve fakir kardeşlerimize iftar vermeyi çok severim.

İftar sofrasının olmazsa olmazı sizin için nedir?

İftar sofrasından yiyeceklerden çok özellikle benim için gönül dostlarımla, muhabbeti güzel insanlarla birlikte olmak daha önemlidir. Buna çok dikkat ederim.

Sahura kalkmak için önlem alır mısınız?

Almam çünkü geç vakte kadar uyumam. Dolayısıyla sahurumu yapar yatarım.

Ramazan davulcuları hakkında ne düşürsünüz?

Ramazan'a mahsus bir özelliktir, sahuru müjdeler. O gözle bakmak lazım. Davulcusuz ramazan olmaz.

Ramazan'la ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?

Sivasspor'da oynarken saat 03:00'te kalktık şimdiki kaptan Mehmet Yıldız o zaman da kaptandı. Ben domatesleri o biberleri kesti. Tam sofraya oturacağız baktık 1 kişi eksik. Futbolcu arkadaşımızın kampı terk ettiğini öğrendik. Sahurumuzu yaptık ama arkadaş da kadro dışı kaldı.

Esnafın Ramazan'da fiyat artırdığı söylenir bu konuda görüşünüz nedir?

Türkiye'de genel manada bir ekonomik sıkıntı var. Dolayısıyla esnaf da Ramazan ayını dört gözle bekliyor. Çok olmasa da bir fiyat artışı yaptıkları görülüyor. Bu konuda da pek fazla sıkıntı verdiklerini söyleyemem.

Röportaj: Rıfkı SOYSAL

-------------------------------------------------------------------------------------------------------

Teknik direktörümüz Sayın Bülent UYGUN ile yapmış olduğumuz röportajı yayınlıyoruz...

2obla54f.JPG


Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
01.08.1971 Sakarya doğumluyum, evliyim bir kız çocuğum var.
Futbola Sakaryaspor altyapısında başladım. Sonrasında Kocaelispor da profesyonel oldum. Sırayla Kocaelispor’da 4 sene, Fenerbahçe’de 4 sene, tekrar Kocaelispor’da 4 sene, sonrasında Trabzon Göztepe Zonguldakspor ve Sivasspor’da futbol hayatımı yaklaşık 30 yaşında noktaladım.

Futbol yaşantımdan sonra 1 sene ara verdikten sonra sivasspora menejer olarak geldim ve su anda teknik direktör olarak görevimi sürdürmekteyim.

Sizce Sivas halkı Sivasspor’a yeterli ilgiyi gösteriyor mu? Taraftar hakkında ne söyleyebilirsiniz ?
Türkcell süper ligde bulunan 18 takım arasında taraftar ortalamalarında biz ilk 5’e giriyoruz. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’dan sonraki 5. takım biziz. Seyirci hâsılatına göre bu durumdayız.

Seyirci hâsılatında iyi durumda olmamıza rağmen taraftar anlamında yeterli desteği bulamıyoruz. Seyirci anlamında hicbir sıkıntımız yok, ancak tezahurat anlamında sıkıntı yaşıyoruz. Bunun haricinde taraftarımızın fair-play anlamında olsun, dua anlamında olsun bütün katkılarından memnunuz. Dünya çapında 6 milyon nüfusumuz olmasına rağmen şehir merkezinde yasayan az sayıdaki gencimiz henüz taraftarlı kültürünü tam anlamıyla sahaya yansıtamıyor.
Başkanımız bu konuyla ilgili olarak İstanbul’daki taraftar profilini oluşturmak için özellikle liseli gencleri bu düzeye cıkarmak bir takım çalısmalar yapıyor. Bu calışmalar neticesinde ileriki yıllarda cok güzel taraftara sahip olacagımıza eminim.
Teknik direktör olarak taraftarlardan beklentileriniz nelerdir.
Biliyorsunuz Sivaslılar yıllarca kime sorsanız kangallıyım, Yıldızeliliyim Zaralıyım gibi ilçeleri ön plana çıkararak cevap vermişlerdir. Simdi Sivasspor 1. lige çıktığından beri, Sivassporluyum Sivaslıyım sonrasında ilce isimlerini söylemeye başladılar. Sivasspor son yıllarda Sivaslıya Sivaslıyım deme sevkini tattırmaya başladı. Dolayısıyla biz onlardan stada gelerek gösterdikleri ilgiden memnunuz, tezahüratı da zamanla ilerleteceklerdir. Maddi olarak tabiî ki onlardan cok bir beklentimiz yok, ancak bizlerde diğer illerinde olduğu gibi belediye başkanı ve şehrimizin zengin esnaflarından desteklerimizi bekliyoruz. Örnek verecek olursak komsumuz kayserinin belediye başkanı 6 trilyonu iki takıma eşit olarak paylaştırıyor. Bunun yanı sıra işadamları 1er trilyonu her iki takıma bölüştürerek yardım ediyorlar.

İstanbul’daki Sivaslı iş adamları kendi bütçelerine göre yardımda bulunuyor, ancak asıl yapması gereken Sivaslı iş adamları hiçbir yardımda bulunmuyorlar. Sivasspor Sivas’ın ufkunu açtı, Sivasımızda 4 yıldızlı otelimiz yokken simdi birden fazla otelimiz oldu, havaalanımızın açılmasındaki en büyük etkenlerden birisi yine Sivasspor.
Sivaslı Sivaspor’una sahip çıkmak zorundadır.

Başkanımız Sayın Mecnun Odyakmaz hedefimiz için UEFA açıklamasında bulundu, siz ne düşünüyorsunuz? Mecnun başkan hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Öncelikle Sivaslılara sunu söylemek istiyorum, her Sivaslı birey olarak tek tek olmak üzere Aldullatif Şener gibi bir bakana sahipler ve bakanımıza sahip çıkmak zorundalar bugün muhalefet partileri de dahil bir çok kişi tarafında Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmiş, Sivas için birçok yatırımlar yapmış bakana sahipken, bunu görsel ve internet gibi her platformda kendisini tanıtmak,sahip ve destek çıkmak zorundadır.

İkinci olarak, Sivasspor’u bu hale getiren, her manada Sivas ve Sivasspor’a destek çıkan Mecnun baksan gibi bir imparatora sahipler, bu kişilerle birlikte Sivas’ın gelişmesi için caba sarf eden insanları sahiplenmek zorundalar. Sivas için Mecnun Odyakmaz büyük bir şanstır her ile her takıma nasip olmayacak bir kisidir, tabiî ki bu destekler neticesinde Sivasspor’un UEFA gitmesinde hiçbir engel yoktur, bu destekler verilmediği takdirde taraftar o kişilere gerekli protestoyu yerine getireceğini düşünüyorum.
İleriki yıllarda hedefleriniz nelerdir.
İlerisi için iki hedefim var, birincisi Fenerbahçe takımında genel menajerlik veya teknik direktörlük, diğeri ise milli takımda genel menajerlik veya teknik direktörlük. Tabiî ki bunlar i zamanla ve tecrübeyle olacak isler, ben erken yaşta futbolu bıraktığım için yeterli tecrübeye sahip olmam için önümde uzun zaman olacak.Su andaki hedefim sivasspora nasıl faydalı olabilirim, kendi bilgi ve tecrübelerimden sivasspora neler verebilirim. Sayın Mecnun Odyakmaz ve yönetimine her türlü destek verilirse inanıyorum ki takımımız her türlü hedefine rahatça ulaşabilecektir.

Sizce kadromuz hedeflerimiz için yeterlimi?
Tabiî ki insanlar her zaman daha fazlasını isteyeceklerdir. Ancak ben su anda elimdeki kadrodan memnunum. Diyeceksiniz ki daha fazla takviye gerekiyor mu? O zaman para lazım… Burada konu yine desteğe geliyor.

Para olmadan takviye yapmanın mümkün olmadığını herkes biliyor. Buğun Bursaspor’un bütçesi 18 trilyon, 3–2 yendiğimiz V. Manisa’nın bütçesi 32 trilyon, bizim bütçemiz 9 trilyon. Burada önemli olan hangi bütçeyle hangi isi başardığındır. Bizlerde o kısıtlı bütçeyle kurulmuş en iyi takımla, en iyi şekilde mücadele ediyoruz ve o kadroyla da başarılı bir şekilde mücadele ettiğimiz inancındayım.
Sivaslı işadamlarımız hakkında söyleyecekleriniz nelerdir?
Her Sivaslı Sivas’ına sahip çıkmak zorunda, tabiî ki bizler dışarıdan gelip Sivas için çalışmaya çalışıyoruz, ama her Sivaslı Sivas’ı daha güzel hale getirmek için, doğduğu yere az da olsa hizmetini etmek zorundadır. Sivaslı iş adamları olarak karınca kararınca az çok demeden, ama Sivas’a ama Sivaspor’a Sivas haklına, Sivas’ın eğitimine yani herhangi bir alanına bir şekilde yardım etmek zorunda. Doğduğu bu şehire ufakta olsa bir yatırım yapma mecburiyeti var. Artı olarak sunuda unutmamak lazım, birçok devlete başkentlik yapmış bir şehir, bizler için çok önemli olan cumhuriyetin temellerini attığımız ve Türkiye de kurtuluş savaşımızı kazandığımız bir yerdir Sivas. Özel bir şehrin özel insanları olarak buraya borçlu olduklarını düşünüyorum. Sivaslılığın gururunu yasayan, Sivaslıyım deme şerefine sahip olan insanlar buraya yardım yapmak zorundadır. Miktarı önemli olmadan her türlü yardımı yapmaları gerekmektedir. Yaptıkları bu yardımlar ve faydalar neticesinde Sivas halkı hem kendilerine dua edecek hem de kendisini sahiplenecektir diye düşünüyorum.
 
tesekkürLer orti :goz:
 
Teşekkürler Kanka :goz:
 
alkışlanması gereken hocalardan
hayat hikayesini okumak güzel oldu eline sağlık
 
Teşekkürler bilgi için...
 
eline sağlık detaylar ve hayatından kısa anekdotlarla güzel bir çalışma olmuş ...
 
Geri
Üst