Davutoğlu: Kimseye Aşırı Bir Söz Vermedik
Hep iftira,karalama, insafınız kurusun.
M.ALİ BİRAND
Dün bu köşede yayınlanan yazı üzerine, Başbakanlık Baş danışmanı Ahmet Davutoğlu aradı ve bazı yanlış anlamaları düzeltmek istediğini söyledi.
Yazıda ben, özellikle Davutoğlunun, Obama ziyareti öncesindeki Washington gezisi sırasında, Amerikalı yetkililerin beklentilerini arttıran ve sanki Türkiyenin kapıyı açmaya hazırmış izlenimi veren bir tutum sergilediğinin söylendiğini yazmıştım.
Hele Clinton ve Obama ziyaretlerinde de, Ankaranın bu konuya çok sempatiyle baktığı görüntüsü de medyaya yansımıştı.
Bu izlenimlere dayanarak Acaba, Türk tarafı Obama yönetimine abartılı yaklaşımlarla fazla bir ümit mi verdi? Eğer böyle ise, yani Washington yönetimi kandırıldığı hissine kapılırsa bu yıl kongreden bir Soykırım kararı geçebilir demiştim.
Ahmet Davutoğlu Kesinlikle böyle birşey yok dedi. Ne Washingtondaki temaslarda, ne de Clinton ve Obama ziyaretlerinde kapının açılacağı yolunda hiçbir söz verilmediği gibi, yerine getirilemeyecek taahhütlerde de bulunulmadığını ısrarlı biçimde tekrarladı.
Yanlış anlamalara yol açmaması için hemen sizi aradım dedi.
Peki, Amerikalılar bizim bazı konuşmalarımız veya vücut dilimizden böyle bir sonuç çıkarmış olabilir ler mi?
Davutoğlu, Amerikan yönetimini yanıltıcı hiçbir tutum sergilenmediğini vurguladı.
Azeriler neden böylesine sert bir tutum aldı?
Davutoğlu, bu konuda da çok net.
Tüm gelişmeleri Azeri kardeşlerimizle paylaştık. Onlardan hiçbir şey saklamadık. Zaten saklamamız söz konusu da olamaz. Azerilere rağmen bir adım atar mıyız?
Şimdi yeni bir süreç başlıyor
Davutoğlu, konuşmamızın bu noktasından sonrasına girmek istemedi. Sadece Bizim Amerikalılarla konuştuğumuz, dün gece yapılan açıklamayla ortaya çıktı. Ermenilerle müzakere ettik, Azerileri bilgilendirdik ve yeni bir süreç başlattık dedi.
Amaç, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır kapılarının açılması, ilişkilerin normalleşmesi ve aynı zamanda Karabağ sorununun çözülmesi.
Çift gidişli bir yol düşünün.
Ermenistan bir adım atacak, Türkiye ona göre bir başka adımla yanıt verecek. Türkiye bir jest yapacak, Ermeniler Karabağda buna yanıt verecekler.
Bunu bir paket anlaşma olarak görmek gerekiyor. Paketin içindeki bölümlerde birbirine bağlı.
İlişkileri normalleştirme sürecinin içeriği sır gibi gizli tutuluyor. Süresi de yok.
Türkiye, sabit bir taşı zorluyor
Azerbaycanın böylesine cezalanması ve bu yeni süreç konusunda inanılmaz spekülasyon yapılması çok doğal. Zira, başlatılan yeni süreç ile 17 yıldır artık kemikleşmiş olan Karabağ sorunu yerinden kıpırdatılmak isteniyor. Bu sorunu çözmek için kurulmuş olan 10 üyeli Minsk gurubu (eşbaşkanları ABD, Fransa, Rusya) da 17 yıldır bu statükoyu değiştiremiyor. Doğru dürüst adım atılamıyor. ABD ve Fransa gibi Ermeni diasporası barındıran ülkeler de statükoyu özellikle değiştirmek istemiyorlar. Zira statüko, Ermenistanın işine geliyor.
Türkiye ile Ermenistan arasında varılan anlaşmanın hayata geçebilmesi, Karabağ konusunda Azerilerle Ermenilerin anlaşmalarına bağlı. İşte bunu sağlamak için Minsk grubunun çabası gerekiyor. Yani Washington ve Fransanın kollarını sıvaması ve destek vermesi kaçınılmaz.
Azeriler neden telaşlılar?
Baküdeki tepkileri anlayışla karşılamak gerekir. Onlar da 17 yıllık bir statükonun değişme sürecine girmesine biraz kuşku ve kaygıyla bakıyorlar. Yeni oluşacak dengelerde kendilerini sağlama almak istiyorlar.
Ankara, diyaloğu arttırır ve Azeri kardeşlerimizin duyarlıklarına iyi yanıtlar verirse sorun çıkmaz.
Yine de, bu çok uzun bir süreç olacaktır. Tünelin sonuna varılıp varılamayacağı ilerde anlaşılacaktır.
Özetle, Türkiye iyi bir adım atmış ve akıllı bir süeç başlatmıştır.
kaynak:
http://www.samanyoluhaber.com/yazar-147172.html