Azerbaycan küstürülüyor

BağHan

Banned
Katılım
24 Nis 2009
Mesajlar
116
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Bir TÜRK bin TÜRKİYELİYE Bedeldir!
Azerbaycan küstürülüyor

Düşman, kardeşe tercih edildi

Hatırlarsanız, Ermeni sorunu ile yazdığımız her yazıda, dikkat çektiğimiz bir önemli husus vardı; “Türkiye, AB ve ABD’nin baskıları ve istekleri (aslında Ermenilerin isteği) doğrultusunda Türkiye-Ermenistan sınırını açmaya hazırlanıyor Bu açılımın çok olumsuz sonuçları olacağını, bilhassa dost ve kardeş Azerbaycan’ı derinden yaralayacağını, Azerbaycan halkını küstüreceğini üzerine basa basa yazdık ve uyarılarda bulunduk.

En son Gül’ün Irak ziyareti ile yazdığımız yazıda, (TÜRKSOLU gazetesi 30 Mart 2009 sayı, 230) bir Türk vatandaşı olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın Aliyev’e seslenmiş “bunların AKP hükümeti yapacağı açılımlar, dışa bağımlı bir iktidarın icraatından başka bir şey değildir. Sakın bunlara üzülmeyiniz, Türk milleti sizinle beraberdir ve son Azerbaycan toprağı ve Karabağ işgalden kurtarılıncaya kadar sizinle birlikte savaşmaya hazırdır!” demiştim. Şimdi görünen o dur ki, Obama ile birlikte gündem hızlanacak ve çok yakın bir gelecekte Türkiye-Ermenistan sınırı açılacaktır. Bu PKK ile masaya oturmak kadar vahim bir olaydır. Bu Türk milletinin hassasiyetlerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığı, düşmanın, (Ermenistan) dosta, kardeşe (Azerbaycan) tercih edildiği bir karardır.

Ermenistan, Türkiye’nin ve daha ileri giderek söylüyorum Türk halklarının tümünün ortak düşmanıdır. Bunun yüzlerce nedeni vardır ve hepsi de belgelidir. Mesela; bir insanlık suçu olan “Soykırım” iddiasını, yalan yanlış bilgilerle dünyaya duyurmaya ve kabul ettirmeye çalışmak Türk milletine yapılan en büyük düşmanlıktır. Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın sınırlarını tanımamak ve topraklarında hak iddia etmek düşmanlıktır. Nasıl, fırsatını bulduğu anda Azerbaycan topraklarını işgal ettiyse, Doğu Anadolu’da “Batı Ermenistan” adını verdiği Türk topraklarını işgal düşüncesinde olması da bir düşmanlıktır. Anayasalarına bile koydukları “Büyük Ermenistan” hayali de düşmanlıklarının en temel göstergesidir. Şimdi, bizim hükümetimiz, bunların hepsini bir kenara koyarak Ermenistan denilen terörist devleti hem tanıyor, hem de sınırlarını açıyor. Bu hareket, Türk milletinin hassasiyetlerinin dikkate alınmadığının, Türk milletine rağmen düşman ile iş birliği yapmanın ifadesinden başka bir şey midir? Üç kuruşluk ticareti bahane ederek Ermenistan’a psikolojik bir zafer kazandırmak anlamı taşıyan bu işi yapmak (nasıl PKK ile masaya oturmak PKK karşısında yenilgiyi kabul etmek demekse), Ermenistan’a yenilmek, mücadeleyi kaybetmek ve teslim olmak demektir. Soruna bu açıdan baktığımız zaman bile, Türk milletinin onurunun, gururunun ayaklar altına alındığının görmemek kör olmak demektir. Kaldı ki, bu sorunun bu şekilde çözülmeye çalışılmasının sadece Türkiye’yi değil, kardeş dediğimiz, can dediğimiz Azerbaycan Türklerini de yakından ilgilendirdiğini, onların, en azından psikolojik olarak yıkıldığını, güvenlerinin sarsıldığını iyi anlamak gerekir. Ama, Türk milleti için kaygı duymayanların, gönüllerinde Türk milletine karşı en küçük bir sevgi kırıntısı bile taşımayanların, bunları anlamasını beklemek en azından saflıktır. “Ben Türk’üm” demeyenlerin, Türk milletini tarihten silmek isteyenlerle iş birliği yapmaları gayet doğaldır. Bu yüzden, yapılacak olanları, bu açıdan değerlendirmek durumundayız.

Batı’nın hedefi, Türkleri geldikleri yere geri göndermek

Şimdi ne yapılmak istendiğinin daha açık görmeye çalışalım. Burada, zaruri olarak bir hususu belirtmek istiyorum; söyleyeceklerimizi, hayal, kuruntu, parayona ya da ırkçıların görüşü, milleti aldatmak istiyorlar diyerek eleştirmeye çalışacaklar bulunacaktır. Onlara şunu hatırlatmak istiyorum; daha önceleri TÜRKSOLU gazetesinin değişik sayılarında, arkadaşlarımla birlikte Kürt Sorunu, PKK sorunu, Ermeni sorunu, özür dileme safsatası ile ilgili, yazdıklarımızın hepsi nasıl doğrulandıysa ve sizler utanmadan onları alıp yazılarında kullandıysanız, bu söyleyeceklerimizin de doğrulanacağını göreceksiniz. Bu bizim, müneccim olduğumuz anlamına gelmez. Bu, bizim olayların gidişine milletimiz açısından bakmamızın, yabancı gözlüğü ile değil, Türk gözlüğü ile bakmamızın sonucudur!

Yapmaya çalıştıkları şey, Türk milletini geldiğini söyledikleri topraklara geri göndermekten başka bir şey değildir. Bu Hıristiyan ülkelerin tarihi misyonudur. 1994 yılında Roma’da yapılan Hıristiyan Ülkeler kardinaller toplantısının sonunda açıklanan sonuç bildirisinde “ … Son Hıristiyan toprağı kurtarılıncaya kadar bu mücadele tüm olanaklar kullanılarak sürdürülecektir!” diye bir ifade yer almıştır. Buradaki son Hıristiyan toprağı ifadesi ile Anadolu (Türk yurdu) kastedilmektedir. Yapılmak istenen işin ana amacı budur. 1994 yılından beri yapılanları şöyle bir göz önüne alırsanız şunları göreceksiniz (burada sadece bizimle ilgili olanları belirtiyorum). Kıbrıs topraklarını işgal ettiğimiz ve adadan ordumuzu çekmemiz, hem AB, hem de ABD tarafından sıkça tekrar edilmekte ve istenmektedir. Kısa bir zaman sonra da bu istek gerçekleşecektir. Aynı AB ve ABD Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini ve topraklarının yüzde yirmisini işgal eden Ermenistan’ı işgalci görmüyor. Ona “işgal ettiğin topraklardan çık!” demiyor. Kuzey Irak’a PKK terör örgütünün saldırılarını önlemek için bile girmemize izin vermiyorlar. Ama, terör örgütünün açık destekçisi Barzani yönetimini tanımamızı istiyorlar. Ege’de Yunanistan petrol arayabiliyor, ama sıra bize geldiği zaman “Olmaz! Burası Yunan denizidir” diyorlar. Kıbrıs Rum kesimi bile Kıbrıs kara sularından çok dışarıda denizlerde petrol arama çalışması yapıyor, ama biz yapamıyoruz, bize engel oluyorlar. Romanya’yı, Bulgaristan’ı, Hırvatistan’ı AB’ye alıyorlar, ama bize kapı önünde bekle diyorlar. Bütün bunlar, onların bize bakış açısını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor.

Türkiye, Azerbaycan Büyük Ermenistan

Son dönemde yapılanlar (Kuzey Irak yönetimini tanıma, PKK’ya yenilme, Ermenistan’a teslim olma) yukarıda işaret ettiğimiz, son Hıristiyan toprağının kurtarılmasına yönelik küçük adımların, dikkatimizi çekmeyecek şekilde atılmasıdır. Önce Kuzey Irak tanınacak, yerel yönetimler yasası çıkarılacak, federal yapıya geçilecek ve self determinasyon hakkı kullanılarak “Sevr’de yer alan” Büyük Kürdistan kurulacaktır. Ermenistan ile sınır kapıları açılacak, soykırım yaptığımız kabul edilecek, tazminat ödenecek ve “Sevr’de yer alan” Büyük Ermenistan kurulacaktır. Bu iki devlet Türk topraklarında yer bulacak ve topraklarımız, yukarıda istendiği şekilde kurtarılacaktır.Buna razı oluyorsak oturup bekleyeceğiz ve göreceğiz! Biraz da, “Sınır açılması” hareketinin, kardeşimiz, dünya üzerinde kendimizi yabancı hissetmediğimiz tek ülke Azerbaycan’ı ilgilendiren yönlerine bakalım; iki-üç yıldır, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın Azerbaycan’ı sıkça ziyaret etmelerini ve Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türkiye ziyaretlerini değerlendirerek şöyle ifedeler kullandığımı anımsarsınız; “Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i ABD planı için ikna turları” Bu turların sonuç vermediği, İlham Aliyev’in İstanbul’da yapılan güya “Medeniyetler Arası İttifak” konferansına katılmama kararı ile açıkça görülmüştür. Aliyev’i bu kararından vazgeçirebilmek için konferans sırasında İstanbul’da olacak olan ABD Başkanı Obama ile görüştürme rüşveti de para etmedi. Ve Aliyev, ne kadar kırıldığını, ne kadar üzüldüğünü Türkiye’yi yöneten zevata çok net olarak gösterdi. Aynı zamanda Azerbaycan Milli Meclisi, bu kararın doğuracağı sonuçları görüşmek üzere toplanacak. Milli Meclis Başkanı Sadıkov, kararın çok olumsuz etkileri olacağına işaret ederek “hiç kimse Azerbaycan’ın bu karardan olumsuz etkilenmeyeceğini düşünmemelidir” dedi. Nedir bu olumsuz etkiler;

Birincisi, Ermenistan’ı barışa zorlayacak önemli engellerden biri ortadan kalkıyor. Ermenistan ile kapalı tutulan sınırlar, Ermenistan’ın ekonomisini zorlamaktaydı. Bu hiçbir ödün alınmadan, Ermenistan’ın lehine bir karar alınarak ortadan kalkıyor. İkincisi, Azerbaycan, bu sorunda kendisine en yakın müttefik olarak gördüğü Türkiye’nin bu davranışını güvenin kaybolması olarak görüyor ve aldatıldığını düşünüyor. Çünkü, bu güne kadar, tüm Türk yetkililer, bu hükümetin cumhurbaşkanı ve başbakanı da dahil, “Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkıncaya kadar, sınır açılmayacaktır” sözleri ile Azerbaycan’a garanti verdiler. Bu sözlerin içi boş vaatler olduğu artık kesin olarak ortaya çıktı ve Azerbaycan Türkiye’ye olan güvenini kaybetti. En azından bu güven sarsıldı.

Üçüncüsü; Azerbaycan bu karar ile, elinde tuttuğu psikolojik üstünlüğü Ermenistan’a kaptırdı. Ermenistan, bu karar ile, Azerbaycan’ın en doğal müttefik olarak gördüğü Türkiye’nin yardımı ile psikolojik bir zafer kazandı. Eli güçlendi. Azerbaycan’ın barış görüşmeleri ile topraklarını kurtarabileceğine olan inancı sarsıldı. Çünkü, barış görüşmelerinde, yanında olduğuna inandığı tek ülke Türkiye idi. Dördüncüsü; Azerbaycan bu sorunda artık yalnız kaldığı inancına kapılacaktır. Bu da Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine belki de önemli ölçüde zarar verecektir.

Azerbaycan’ın Türkiye’ye olan güveni sarsılmıştır

Zarar vereceği aslında çok açıktır; İlham Aliyev’in daveti reddetmesi, güven kaybının çok açık ifadesinden başka bir şey değildir. 1990 yılndan bu yana, Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin ebedi olması için çalışanların inşa etmeye çalıştıkları yapı, maalesef, kendilerini Türk hissetmeyen, Türk olduğunu söyleyemeyen bir takım yöneticilerin aldıkları bir karar ile yıkılmak üzeredir. Bu yapı, en küçük bir sallantıda yıkılacak kadar çürükse, varsın yıkılsın, diye düşünenler olabilir. Şunu açık olarak söylemeliyim; bu yapı, sadece hükümetler arasında kurulan çürük bir yapı değildir. Halklar arasında sağlam temeller üzerine kurulmuş bir yapıdır. Peki, o zaman niçin yıkılabileceğinden endişe duyuyorsunuz, diye bir soru akla gelebilir. Hemen yanıtlayayım; bu sorun, yani Ermenistan sorunu, Azerbaycan için hayati bir sorundur. Milletin kılcal damarlarına kadar işlemiştir. 1829 tarihinden bu yana sürüp gelen yaklaşık iki yüz yıllık bir sorundur ve hep kaybeden Azerbaycan olmuştur. Her Azerbaycan evinden en az bir şehit verilen bir sorundur. Yani, Ermeni sorunu, Azerbaycan halkı için “var olma-yok olma” sorunudur. Rusların ve Batılıların hep Ermenilerin yanında olduğunu biliyorlar. Bağımsızlıklarından sonra, yanlarında Türkiye’nin yer alması onları ne kadar sevindirdiyse, şimdi alınan bu karar da o kadar yıkmıştır. Yani burada hükümetler arası bir alış veriş söz konusu bile değildir. Bu karar, Azerbaycan halkının tümünü derinden yaralamıştır. İlham Aliyev, daveti reddederken sadece kendi hükümetinin değil, halkının hassasiyetini göz önüne alarak böyle bir karar almıştır. Bu yüzden, alınan kararın etkileri çok büyük olacaktır ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine büyük zarar verecektir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev konu ile ilgili çok ciddi açıklamalar yaptı ve bazı önemli noktalara işaret ederek devlet güvenlik komitesini toplantıya çağırdı;

“Biz bağımsız bir devletiz. Bize hiç kimse istemediğimiz bir şeyi zorla da olsa yaptırtamaz. Türkiye’de bağımsız bir devlet, kendi kararını kendisi alır. Bizim hiçbir devletin iç işlerine karışma hakkımız yoktur. Azerbaycan kendi çizdiği politikada sonuna kadar devam edecektir” Bu açıklama da, yukarıda bizim işaret ettiğimiz gidip gelmelerin sırrı da çözülmüş, Azerbaycan’a istemediği bir şeyi kabul ettirme çabalarına işaret edilmiş ve “biz bağımsız devletiz ve kendi kararımızı kendimiz alırız” mesajı Türkiye’ye iletilmiştir. Elbette istemediğimiz bir gelişme, ama bunda Azerbaycan devletinin, hükümetinin, halkının hiçbir kusuru yoktur. Kusur tamamen Türk hükümetine aittir.

Türk hükümetinin bu kabul edilemez kararını bir daha gözden geçirmesini diliyorum. Ama, kerametin kendilerinde olduğunu zannedenler, yanılgıyı kabul etmezler. Bu hükümetin başı da, “her şeyi bilen” birisi olarak kararı bir daha gözden geçirmez gibime geliyor. İnşallah yanılırım.

Sonuç olarak Türk milletinin geleceğine yönelik bir operasyonla karşı karşıya olduğumuz açık. Bu kararı protesto ediyor ve Türk milletinin birliğinin bu tür küçük hesaplarla bozulamayacağına inancım tamdır diyorum.
http://www.turksolu.org/232/adiguzel232.htm
 
27yxr1e.jpg


adamlar daha dün bayrağımızı yaktılar hala bizimkiler anlaşma derdindeler

oldu olacak ağrı dağınıda verinde tam olsun ..

yazıklar olsun be kardeşi sattılar ermeniyle anlaştılar
 
27yxr1e.jpg


adamlar daha dün bayrağımızı yaktılar hala bizimkiler anlaşma derdindeler

oldu olacak ağrı dağınıda verinde tam olsun ..

yazıklar olsun be kardeşi sattılar ermeniyle anlaştılar

Amerika gibi Avrupa dostumuz varken kardeş kardeşi vururda satarda.

Başımızdaki Türk Büyükleri hala AB hala ABD diyor.

Asıl sorun başımızdaki Türk Büyüklerinde kimisi çöllere düşer kaddafinin çadırlarında yaltaklanır kimisi avrupa amerika dolaşır.
 
Geri
Üst