Ayrılık acısından nasıl kurtulurum?

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя



Biten ilişkiniz sonrasında sevdiğiniz insandan ayrılmak, onun artık her zaman yanınızda bulunmayacak olması, ayrılık acısının sinyallerini verir.

Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Mine Eren, ayrılık acısından kurtulmanın ipuçlarının aslında “ayrılık” kelimesinde gizli olduğunu söylüyor. Ve bu duygudan kurtulabilmek için neler yapmanız gerektiği konusunda ipuçları veriyor.

Biten bir ilişkinin ardından yaşanan ayrılık acısı, çoğu insanın kurtulmak istediği fakat bir türlü yenemediği durumlardandır. Bu dönemde ağlar, sinirlenir, nedenleri sorgular ya da sadece susarak içimize kapanabiliriz. Ayrılık acısından kurtulmak ve tekrar kendimizi iyi hissetmek isteriz. Uzman Psikolog Mine Eren, ayrılık acısını nasıl geçirebileceğiniz hakkındaki ipuçlarının aslında “ayrılık” kelimesinin baş harflerinde gizli olduğunu söylüyor.

Uzman Psikolog Eren, ayrılık acısını geçirebilmek için ipuçlarını şöyle sıralıyor: “Ayrılık kelimesi aslında ayrılık acısını da nasıl geçirebileceğimiz hakkında bize ipucu verir. “Ayrılık” kelimesinin ilk harfi: “A” - Acı: Ayrılıkların hemen ardından hep acı gelir. Ağlamak içinizden gelebilir. Bu durumda ağlamak, ilk adımda önemlidir. Ona karşı olan hislerinizi kağıda dökebilirsiniz, daha sonra bu yazdıklarınızı ona göndermek yerine yok edin. Acıyı yaşamak ve ayrılığı kabullenmek önemlidir. Sevdiğimiz kişinin gittiğini anlamak, onun geri geleceğine dair ümit beslememek adına gereklidir. Ayrıldığınızdan haberi olmayan arkadaşlarınıza, sorduklarında "Biz ayrıldık" diyebilmek ve bunu gerektiği kadar yakın çevrenize tekrar tekrar anlatmanız da kabullenme sürecinizi hızlandıracaktır. Acı çekmiyormuş gibi davranıp, kendinizi ve çevrenizi kandırmaya çalışmayın. Acı çekiyor olmanız, bunu etrafınıza da yansıtmanız zayıf olduğunuz manasına değil yaşadığınız aşkın arkasında durduğunuz anlamına gelir. Ayrılığın ikinci harfi "Y" - Yalnızlık: Bu harf, yalnızlığın habercisi olsa da, sevdiğiniz olmadan bir hayata devam ettiğiniz gerçeğini taşısa da, yalnız olmadığınızın farkına varın.

Cosmotürk'ün haberine göre, ailenizin ve arkadaşlarınızın sizi ne kadar çok sevdiklerini ve yanınızda olmaktan keyif aldıklarını anımsayın. Onlarla vakit geçirmeye çalışın. Aile ve arkadaşlarınızdan da beklediğiniz desteği bulamadıysanız veya onları kaybettiyseniz, tek başınıza da hayatınıza devam edebilirsiniz. İçinizdeki gücü, yeteneklerinizi keşfedin. Kendinizi dinleyin ve kendinize güvenin. Unutmayın ki o hayatınıza girmeden önce de hayat devam etmekteydi. Yeni biri için acele etmeyin, ruh eşiniz olsa mutlaka ilişkiniz devam ederdi. Bunu sorgulamayın. Ayrılığın üçüncü harfi "R" - Rekabet: Ayrılığın ardından yapılan en büyük yanlışlardan biri de kendimizle rekabet etmemizdir. Neden ayrıldığını, neden sizi bıraktığını ya da neden aldattığını düşünerek kendinizde sürekli eksik aramanız doğru bir hareket olmayacaktır. Siz bu dünyada teksiniz ve eşsiz özelliklere sahip bir benliğiniz var. Bunun bilincinde olup özsaygınızı koruyun. Onun sizi artık sevmiyor olması, sizin sevilmeye layık biri olmadığınız anlamını taşımaz. Böyle duygulara kapıldığınızda, zamanında sizi sevilmeye değer bulduğunu hatırlayarak kurtulabilirsiniz.

Onun hiçbir zaman sevmediği kanısındaysanız, size, hiç kimsenin bir şeyler hissetmediği biriyle ilişki yaşamadığını hatırlatmalıyım. Ayrılığın dördüncü harfi “I”- Izdırap evresi: Izdırap evresi olarak adlandırdığım bu evrede, her baktığınız yerde ona dair bir anı hatırlayıp bulma eğilimi içinde olabilirsiniz. Daha da kötüsü, aynı yerde çalışıyor ya da aynı yerlerde bulunmak zorunda da olabilirsiniz. Bu daha da acı verici olabilmektedir. Bu durumda ilk yapılması gereken, sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği eşyalardan derhal kurtulmaktır. Hediyeler, notlar, mektuplar vs. gibi nesneleri ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın. Satılabilecek olduklarınızı (giysi, yüzük vs.) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun. Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın.

Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. varsa o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz. Ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde ondan bahsetmeyin ve ona dair özel paylaşımlarınızı anlatmayın. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa, nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın. Ayrılığın "L" Harfi - Lüzumsuz yemek ve alkol, sigara tüketimi: Ayrılık sonrası aşırı yemek tüketimi ya da tatlı tüketiminiz hızlanabilir. Bilinçaltına yemeği onun bıraktığı boşluğu dolduracak bir neden olarak kodlayabilirsiniz, bu da kilo almanıza ve zedelenen özsaygınızın daha da düşmesine sebep olacaktır. Ya da yememeyi tercih edip iyice zayıflayıp sağlığınızı kaybedebilirsiniz. Alkol tüketimine başlayıp, madde bağımlısı da olabilirsiniz ama bu durum tüm hayatınızı tüketmek, hemen vazgeçmek olur. Bunun ne feci bir sonuç olacağını, sizin de iyi bildiğinizi biliyorum. Bunlar yerine, kendinize daha çok vakit ayırabilirsiniz, egzersiz yaparak fiziksel görünüşünüzde büyük bir fark yaratabilirsiniz.

Saç stilinizi değiştirip, gardırobunuzu yenileyebilirsiniz. Odanızın dekorasyonunu değiştirebilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre, hareketli şarkılar dinleyenler, slow şarkılar dinleyenlere göre, depresif ruh haline daha az girmektedir. Bunu da mutlaka göz önünde bulundurup aşk şarkıları dinlememeye özen gösterin. Ayrılığın ikinci "I" Harfi - Israrla dost olmayı istemek: Sevdiğiniz kişinin hayatınızda olmadığını kabullenmiş olabilirsiniz, ama ona bir birey olarak hala sevip saygı duyuyor olabilirsiniz. İlişki yaşamasaydık, hala hayatımda olabilirdi diye aklınızdan geçiriyor da olabilirsiniz. Ayrılırken "dost kalmak" nazik bir temennidir. Ama unutmamak gerekir ki insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler. Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar vermelisiniz. Şu an aldığınız karar, çok da duygu yoğunluğundan arınmış bir karar olmayacaktır. Ayrılığın ardından bunu istemek ve bunun oluşmasına zemin hazırlamaya çalışmak sizin yararınıza olmayacaktır. Ayrılığın son harfi: "K" - Kararlılıkla yoluna devam etme: Bu aşamada belki hala kahkahalar atıyor olmayabilirsiniz ancak bir altı ay öncesine göre kendinizi çok daha iyi hissediyor, ayrılığın ilk zamanlarında, ne berbat bir durumda olduğunuzu anımsıyorsunuzdur. O günlere dair belirsiz bir dehşeti hissedebilirsiniz fakat acıyı aynı yoğunlukta yaşayamazsınız. Bu da şüphesiz, zamanın yapıcı etkisi oluyor. Artık rahatlamanın etkisiyle şimdi kendinize neden böyle bir acı yaşamak zorunda kaldığınızı soruyor olabilirsiniz. Çekilen acıda bir mana aramanıza gerek yok, farkında olsanız da olmasanız da ruhunuz derinleşti, olmadığınız kadar hayata karşı farkındalığınız arttı. Şimdi yola karalılıkla devam etme zamanıdır.”

kaynak









 
Sayın Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Mine Eren'e sormak lazım kendisi bu anlattıklarını uygulayabiliyor mu? :biggrin:


her şey zamanla zaten çözülür. insan yeter ki ilk günlerde biraz güçlü davranabilsin. : )

sağol kent.
 
buda devami olsun ayrildiktan sonraki durum üzerine baslayan kiskanclik benim düsüncem bu

Kıskançlık bir çok insanın yaşamını etkileyen rahatsız edici duygulardan birisidir. Kıskançlık, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da bir ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara değersizlik ve özgüvensizlik ile ilgili düşünceler eşlik eder.

Kıskançlık hem sahip olduğunu yitirebileceği (başkalarına kaptıracağı), hem de başkalarının sahip olduğuna kendisinin de sahip olması gerektiği düşünüldüğünde hissedilebilen bir duygudur. Bazen günlük yaşamın bir cilvesi olarak gelip geçici biçimde, bazen de yaşamı alt üst edecek biçimde; bazen yersiz yere ortada hiçbir neden yokken bazen de gerçek bir tehdit ya da yitim söz konusu olduğunda yaşanır. Kıskançlık yaşayan kişiler kıskançlıkların yersiz olup olmadığı araştırmalı ve kendi kendilerine sorgulamalıdırlar. Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır.

Kıskanmak kuşkusuz insanoğlunun doğasında olan bir duygudur. Fakat günlük yaşamda kıskançlık yaşayan kişilerin pek çoğunun yaşadıkları bu duygu ile baş edemedikleri; kıskandıkları kişi ile ilişkilerinin bozulduğu ve ilişkilerinin eski güzelliğini yitirdiği görülür. Başka bir deyişle tam da korkulan gerçekleşir.

Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları konulardan ilki ilişkiyi korumak ve sürdürmektir. Bu noktada yapıcı yaklaşım zorlayıcı olmayan ve kendi haklarından tümüyle özveride bulunmadan daha fazla yaşantıyı paylaşmaya çalışmaktır. Fakat kıskançlık yaşayan bir çok kişi ilişkiyi korumak ve geliştirmek için yapıcı çaba harcamak yerine gizli gizli öç alarak, küserek, ilişkiyi keserek ya da tehdit ederek, zor kullanarak ve kaba kuvvete başvurarak amacına ulaşmaya çalışmaktadırlar.

Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları konulardan ikincisi özgüvenlerini ve özsaygılarını korumaktır. Kıskançlık yaşayan kişiler yaşandığını düşündükleri rekabette yarışı kaybedeceklerini düşünerek kendilerini değersiz, önemsenmeyen, sayılmayan ve sevilmeyen bir insan gibi hissederler.

Kimlerin daha kıskanç olduğu eskiden beri ilgi çeken bir konudur. Genel olarak bakıldığında kendisini yetersiz ve değersiz gören ya da değerlilik duyguları dış etkilerden çok kolay etkilenen kişilerin daha kıskanç oldukları görülmektedir.

Kadın ve erkeklerin yaşadıkları kıskançlık duyguları ile baş etme yöntemleri büyük farklılık bulunmaktadır. Kadınlar görece daha yapıcı bir yaklaşım göstermekle birlikte genel olarak kendi hak ve isteklerinden vazgeçen ve alttan alan bir yaklaşım göstermektedirler. Erkekler ise genellikle tehdit ederek ya da kaba kuvvet kullanarak sonuç elde etmeye çalışmaktadırlar.

arastirmalar bunu gösteriyor
 

Ben Değilde Karşımdaki Beni Bırakmış İse Niye Ayrılık Acısı Çekeyin Ki,
Yaşanmışlıkları Bir Kalemde Silip Atmam Birlikte Olmuyorsada Bundan Sonrası İçin Önüme Bakarın.
Beni Bırakan Çeksin Acıyı Ben Değil :)
 
hemen yenisini bulursun acı falan kalmıyo
 
Geri
Üst