atn42
New member
Artık seçim zamanı…
Bu ülkenin aydınlık, çağdaş, sade insanları bu pazar günü, karanlığa, hırsızlığa, Amerikancı dinciliğe karşı, ülkenin esenliği, çocuklarımızın geleceği için sandık başına gidecekler, gitmeliler…
Bu seçimin, demokrasinin hiçbir koşuluna uymadığını, seçmen kütüklerinden yüz kızartan yardım adı altındaki seçim rüşvetlerine, tehdit ve şantajlara varıncaya dek her türden oyunun utanmazca oynandığını biliyorum… Ama her şeye karşın bir tek oyun bile ziyan edilmemesi gerektiğini de biliyorum!.. Yukarıdakiler bu işi yine çözemediler, yine kısır hesaplara, bencilliklere, ihtiraslara yenik düştüler… Ben bu kez doğrudan Cumhuriyeti savunanlara sesleniyorum:
- Oyunuz altın değerinde, sahip çıkın!..
***
Eskişehir’in, o güzelim şehrin Tepebaşı başkan adayı DSP’li Ahmet Ataç’la konuştum. 1999-2004 arası aynı ilçenin belediye başkanıydı. Geçen seçimlerde yüzde 40 oy almasına karşın seçimi kıl payı kaybetmişti. Çünkü diğer sağ partiler AKP adayının arkasında kenetlenmişti. Ataç, “Yaptıklarımızın üzerine çivi çakmamışlar, pes” dedikten sonra, bu kez havanın tersten estiğini söyledi. Yılmaz Büyükerşen’in de son derece rahat olduğunun altını çizdi. Seçime birkaç gün kala umutsuzluktan doğan iğrenç iftiraların kendilerini daha da güçlendirdiğini anlattı.
Yeri gelmişken oylarınız bir kara düzeni yıkmak adına çok ama çok önemli. Bu düzenin simgelerine karşı bulunduğunuz kentin, ilçenin kazanması en olası adayı desteklenmesi gereken adaydır. İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli’de Mustafa Sarıgül, Kadıköy’de Selami Öztürk, Beşiktaş’ta İsmail Ünal, Bakırköy’de Ateş Ünal Erzen, Esenyurt’ta Bülent Kerimoğlu, Sarıyer’de Şükrü Genç, Beyoğlu’nda Mustafa Dolu, Kâğıthane’de Zeynel Öztürk, Ankara’da Murat Karayalçın, Çankaya’da Bülent Tanık, Yenimahalle’de Fethi Yaşar, İzmir’de Aziz Kocaoğlu, İzmir’in belki bir ikisi dışında tüm ilçelerinde CHP’nin adayları, Antalya’da Prof. Mustafa Akaydın, Ordu’da Seyit Torun ipi göğüslemeye en yakın adaylar. Ülkenin diğer kentlerinde, ilçelerinde yaşayan aydınlık insanlar, yaşadığınız yeri en iyi siz biliyorsunuz…
- Oylarınız geleceğinizdir!..
Bir yurtsevere mektup (III)
Sevgili kardeşim,
Cumhuriyeti, cumhuriyetçileri, Cumhuriyet Mitingleri’ni karalama kampanyası, medyanın köşe başlarına kurulmuş haysiyet cellatları ve utanma duygusunu yitirmiş tetikçiler tarafından tüm hızıyla sürdürülüyor.
Hafta sonu Ankara’da binlerce okur ve izleyiciyle senin adına kucaklaştık, kitaplarını imzaladık. Kitap fuarında senin yapman gereken konuşmayı da Deniz Som, Serdar Kızık ve ben birlikte yaptık. Şöyle dedik: “Bugüne dek olduğu gibi, bundan sonra da her türlü demokratik hakkımızı kullanarak, yazılarımızla, televizyon ve radyo programlarımızla bu karanlık iktidarın yıkılması için çalışmaya devam edeceğiz.” Ertesi gün Yeni Şafak gazetesi bizi sürmanşete şu sözlerle çıkardı:
- Hükümeti devirmeye yemin ettiler!..
Bunlar gazeteciliğin temel ilkelerinden habersiz oldukları gibi, demokrasinin ne olduğunu da bilmiyorlar, ne yazık!.. Okuyucular, büyük bir merakla senin “Gerilimli Yıllar” dizini beklediklerini söylüyorlardı. Nasıl bir tecrit altında tutulduğunu, sana yapılan saldırılara cevap vermenin nasıl engellendiğini, günlük diye ortaya sürülen “F tipi notların” nasıl bir ahlaksızlık olduğunu, nasıl tahrif edildiğini, eklemeler, çıkarmalar yapıldığını da, ancak avukatların aracılığıyla yapabildiğin açıklamayla öğrendik!..
Bu dizi her ne pahasına olursa olsun sansürü aşıp yayımlandığında, karanlık kaynaklardan servis edilen “günlükleri” temel alıp en ağır saldırıları yapan tetikçiler, dönekler bakalım ne yapacaklar!..
- Sevgili kardeşim, seni tüm okuyucuların, dinleyicilerin ve izleyicilerin adına, bir yurtseverin tüm sıcaklığı, gücü ve özlemiyle kucaklıyorum…
Mustafa Ümit Balbay
K A Y N A K
Bu ülkenin aydınlık, çağdaş, sade insanları bu pazar günü, karanlığa, hırsızlığa, Amerikancı dinciliğe karşı, ülkenin esenliği, çocuklarımızın geleceği için sandık başına gidecekler, gitmeliler…
Bu seçimin, demokrasinin hiçbir koşuluna uymadığını, seçmen kütüklerinden yüz kızartan yardım adı altındaki seçim rüşvetlerine, tehdit ve şantajlara varıncaya dek her türden oyunun utanmazca oynandığını biliyorum… Ama her şeye karşın bir tek oyun bile ziyan edilmemesi gerektiğini de biliyorum!.. Yukarıdakiler bu işi yine çözemediler, yine kısır hesaplara, bencilliklere, ihtiraslara yenik düştüler… Ben bu kez doğrudan Cumhuriyeti savunanlara sesleniyorum:
- Oyunuz altın değerinde, sahip çıkın!..
***
Eskişehir’in, o güzelim şehrin Tepebaşı başkan adayı DSP’li Ahmet Ataç’la konuştum. 1999-2004 arası aynı ilçenin belediye başkanıydı. Geçen seçimlerde yüzde 40 oy almasına karşın seçimi kıl payı kaybetmişti. Çünkü diğer sağ partiler AKP adayının arkasında kenetlenmişti. Ataç, “Yaptıklarımızın üzerine çivi çakmamışlar, pes” dedikten sonra, bu kez havanın tersten estiğini söyledi. Yılmaz Büyükerşen’in de son derece rahat olduğunun altını çizdi. Seçime birkaç gün kala umutsuzluktan doğan iğrenç iftiraların kendilerini daha da güçlendirdiğini anlattı.
Yeri gelmişken oylarınız bir kara düzeni yıkmak adına çok ama çok önemli. Bu düzenin simgelerine karşı bulunduğunuz kentin, ilçenin kazanması en olası adayı desteklenmesi gereken adaydır. İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli’de Mustafa Sarıgül, Kadıköy’de Selami Öztürk, Beşiktaş’ta İsmail Ünal, Bakırköy’de Ateş Ünal Erzen, Esenyurt’ta Bülent Kerimoğlu, Sarıyer’de Şükrü Genç, Beyoğlu’nda Mustafa Dolu, Kâğıthane’de Zeynel Öztürk, Ankara’da Murat Karayalçın, Çankaya’da Bülent Tanık, Yenimahalle’de Fethi Yaşar, İzmir’de Aziz Kocaoğlu, İzmir’in belki bir ikisi dışında tüm ilçelerinde CHP’nin adayları, Antalya’da Prof. Mustafa Akaydın, Ordu’da Seyit Torun ipi göğüslemeye en yakın adaylar. Ülkenin diğer kentlerinde, ilçelerinde yaşayan aydınlık insanlar, yaşadığınız yeri en iyi siz biliyorsunuz…
- Oylarınız geleceğinizdir!..
Bir yurtsevere mektup (III)
Sevgili kardeşim,
Cumhuriyeti, cumhuriyetçileri, Cumhuriyet Mitingleri’ni karalama kampanyası, medyanın köşe başlarına kurulmuş haysiyet cellatları ve utanma duygusunu yitirmiş tetikçiler tarafından tüm hızıyla sürdürülüyor.
Hafta sonu Ankara’da binlerce okur ve izleyiciyle senin adına kucaklaştık, kitaplarını imzaladık. Kitap fuarında senin yapman gereken konuşmayı da Deniz Som, Serdar Kızık ve ben birlikte yaptık. Şöyle dedik: “Bugüne dek olduğu gibi, bundan sonra da her türlü demokratik hakkımızı kullanarak, yazılarımızla, televizyon ve radyo programlarımızla bu karanlık iktidarın yıkılması için çalışmaya devam edeceğiz.” Ertesi gün Yeni Şafak gazetesi bizi sürmanşete şu sözlerle çıkardı:
- Hükümeti devirmeye yemin ettiler!..
Bunlar gazeteciliğin temel ilkelerinden habersiz oldukları gibi, demokrasinin ne olduğunu da bilmiyorlar, ne yazık!.. Okuyucular, büyük bir merakla senin “Gerilimli Yıllar” dizini beklediklerini söylüyorlardı. Nasıl bir tecrit altında tutulduğunu, sana yapılan saldırılara cevap vermenin nasıl engellendiğini, günlük diye ortaya sürülen “F tipi notların” nasıl bir ahlaksızlık olduğunu, nasıl tahrif edildiğini, eklemeler, çıkarmalar yapıldığını da, ancak avukatların aracılığıyla yapabildiğin açıklamayla öğrendik!..
Bu dizi her ne pahasına olursa olsun sansürü aşıp yayımlandığında, karanlık kaynaklardan servis edilen “günlükleri” temel alıp en ağır saldırıları yapan tetikçiler, dönekler bakalım ne yapacaklar!..
- Sevgili kardeşim, seni tüm okuyucuların, dinleyicilerin ve izleyicilerin adına, bir yurtseverin tüm sıcaklığı, gücü ve özlemiyle kucaklıyorum…
Mustafa Ümit Balbay
K A Y N A K