AntidepresaN
New member
Ey Bozkurt bakışlı Ata’m!
“Türkiye Türklerindir, öyleyse Türkler tarafından yönetilmelidir” diyerek kurduğun ve yükselttiğin Türkiye Cumhuriyeti’ni, yeni nesillere emanet ederek sana dar gelen bu koca dünyadan ayrıldığın günün 68. yıldönümünde, içimi sana dökmek için bu satırları kaleme alıyorum.
Söylemesi zor ama Ata’m, artık iktidardakiler, senin gibi “Ne mutlu Türk’üm” veya “En değerli varlığım Türk olarak doğmamdır” demiyorlar!.. “Ya istiklal, ya ölüm!” diyerek verdiğin mücadeleler sonucu kurduğun ve gelecek nesillere emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’nde bugün, “Türk olmaktan haya duyarım”, “Türk değiliz, Türkiyeliyiz” diyenler iş başındalar!.. Ve evet, ne yazık ki Türk de değiller. Çünkü artık Türk Devleti’nin, Türkler tarafından yönetilmesine izin verilmiyor.
“İş başındakiler”den yüz bulan ve dış güçler tarafından beslenen ama yine de kendilerine “aydın” sıfatını yakıştırabilen bir takım mahluklar, her gün Türklüğe, Türk Ordusu’na, milli olan her şeye, tüm değerlerimize ve senin ilkelerine kin kusuyorlar, kin kustukça ödüllendiriliyorlar!.. Ne acıdır ki Türkiye, uzunca bir müddettir devleti yıkmaya ve ülkeyi bölmeye çalışanların, devleti savunmaya çalışanlardan daha özgür ve destekli olduğu bir ülke haline getirildi Ata’m!..
Senin emperyalizm canavarının elinden kurtardığın milletimizi, yeniden o canavarın dişleri arasına verdiler…Ve şimdi o canavar, bizi midesine indirip sindirmeye ve Türklüğü yok etmeye çalışıyor Ata’m!..
“Bizim için hayati öneme sahiptir” dediğin Kıbrıs’ı rum’a, yunanlıları döktüğün Ege Denizi’ni ise yine yunanlılara veriyorlar!.. “Ömrüm vefa ederse Türk topraklarına katacağım” dediğin Kerkük ve Musul’u başımıza çuval geçire geçire kürtlere verdiler… Fakat bu da yetmedi, doğu ve güneydoğumuza da göz koydular!..
“Şeyhler, dervişler ve meczuplar devleti olmayacaktır” dediğin Türkiye Cumhuriyeti’nin her kademesinde, bürokraside, eğitim kurumlarında, üniversitelerde, şirketlerde, basında ve medyada senin nefret ettiğin masonlar, gizli yahudiler, nurcular ve çeşit çeşit tarikatçılar kadrolaşmış durumda Ata’m!..
Senin ve kahraman Mehmetçiklerimiz’in, işgalcilerin elinden kanla aldığı bu toprakları, yeniden karış karış “postalsız işgalciler”e satıyorlar. Yani kendi deyimleriyle “Türkiye’yi pazarlıyorlar”!.. Özetle bugün, Türk Gençliği’ne hitabında işaret ettiğin durumdayız Ata’m!.. Bütün tersanelerimize girilmiş ve bütün kalelerimiz zaptedilmiş durumda… En kötüsü de, iktidara sahip olanlar da gaflet, dalalet ve hıyanet içindeler. Ayrıca şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit etmiş durumdalar!..
Sovyetler Birliği’nin er-geç dağılacağını, işte o vakit Sovyet idaresi altında bulunan dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmamız gerektiğini, onlara yaklaşmamız ve onlarla bütünleşmemiz gerektiğini vasiyet etmiştin… Fakat biz Avrupalılaşmak uğruna ve ABD ile ittifak uğruna onlardan daha da uzaklaştırıldık. Onlar da Amerikan misyonerleri tarafından bizden uzaklaştırıldılar. Sonuçta bütünleşmek-birleşmek bir yana, iyice birbirimizden koptuk Ata’m. Yani kardeş, kardeşten koparıldı ve batılılaştıkça kimliksizleştik, kişiliksizleştik ve hiçleştik aslında…
Ata’m!
Bu satırlarda, Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiğin Türk gençlerinden biri, sana içini döktü…Ama sakın bu gencin umutsuzluğa ve çaresizliğe kapıldığını sanma. Çünkü bu genç, Türk istiklal ve cumhuriyetini korumak, kurtarmak ve yükseltmek için muhtaç olduğu kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunun farkında…Ve hiç şüphen olmasın ki Ata’m, bunun farkında olan, Türk vatanının ve Türk Milleti’nin bu durumu karşısında vazifeye atılmak için can atan gençlerden daha çok var. Sen rahat uyu Ata’m… Emanetin namusumuzdur!
Satırlarımı sonlandırırken, karşında eğilip diz vurur ve and içerim ki; 1938’de kaldığın yerden devam edeceğiz! Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın. Ruhun şad olsun yüce Ata’m…
Eray Şengül
“Türkiye Türklerindir, öyleyse Türkler tarafından yönetilmelidir” diyerek kurduğun ve yükselttiğin Türkiye Cumhuriyeti’ni, yeni nesillere emanet ederek sana dar gelen bu koca dünyadan ayrıldığın günün 68. yıldönümünde, içimi sana dökmek için bu satırları kaleme alıyorum.
Söylemesi zor ama Ata’m, artık iktidardakiler, senin gibi “Ne mutlu Türk’üm” veya “En değerli varlığım Türk olarak doğmamdır” demiyorlar!.. “Ya istiklal, ya ölüm!” diyerek verdiğin mücadeleler sonucu kurduğun ve gelecek nesillere emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’nde bugün, “Türk olmaktan haya duyarım”, “Türk değiliz, Türkiyeliyiz” diyenler iş başındalar!.. Ve evet, ne yazık ki Türk de değiller. Çünkü artık Türk Devleti’nin, Türkler tarafından yönetilmesine izin verilmiyor.
“İş başındakiler”den yüz bulan ve dış güçler tarafından beslenen ama yine de kendilerine “aydın” sıfatını yakıştırabilen bir takım mahluklar, her gün Türklüğe, Türk Ordusu’na, milli olan her şeye, tüm değerlerimize ve senin ilkelerine kin kusuyorlar, kin kustukça ödüllendiriliyorlar!.. Ne acıdır ki Türkiye, uzunca bir müddettir devleti yıkmaya ve ülkeyi bölmeye çalışanların, devleti savunmaya çalışanlardan daha özgür ve destekli olduğu bir ülke haline getirildi Ata’m!..
Senin emperyalizm canavarının elinden kurtardığın milletimizi, yeniden o canavarın dişleri arasına verdiler…Ve şimdi o canavar, bizi midesine indirip sindirmeye ve Türklüğü yok etmeye çalışıyor Ata’m!..
“Bizim için hayati öneme sahiptir” dediğin Kıbrıs’ı rum’a, yunanlıları döktüğün Ege Denizi’ni ise yine yunanlılara veriyorlar!.. “Ömrüm vefa ederse Türk topraklarına katacağım” dediğin Kerkük ve Musul’u başımıza çuval geçire geçire kürtlere verdiler… Fakat bu da yetmedi, doğu ve güneydoğumuza da göz koydular!..
“Şeyhler, dervişler ve meczuplar devleti olmayacaktır” dediğin Türkiye Cumhuriyeti’nin her kademesinde, bürokraside, eğitim kurumlarında, üniversitelerde, şirketlerde, basında ve medyada senin nefret ettiğin masonlar, gizli yahudiler, nurcular ve çeşit çeşit tarikatçılar kadrolaşmış durumda Ata’m!..
Senin ve kahraman Mehmetçiklerimiz’in, işgalcilerin elinden kanla aldığı bu toprakları, yeniden karış karış “postalsız işgalciler”e satıyorlar. Yani kendi deyimleriyle “Türkiye’yi pazarlıyorlar”!.. Özetle bugün, Türk Gençliği’ne hitabında işaret ettiğin durumdayız Ata’m!.. Bütün tersanelerimize girilmiş ve bütün kalelerimiz zaptedilmiş durumda… En kötüsü de, iktidara sahip olanlar da gaflet, dalalet ve hıyanet içindeler. Ayrıca şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit etmiş durumdalar!..
Sovyetler Birliği’nin er-geç dağılacağını, işte o vakit Sovyet idaresi altında bulunan dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmamız gerektiğini, onlara yaklaşmamız ve onlarla bütünleşmemiz gerektiğini vasiyet etmiştin… Fakat biz Avrupalılaşmak uğruna ve ABD ile ittifak uğruna onlardan daha da uzaklaştırıldık. Onlar da Amerikan misyonerleri tarafından bizden uzaklaştırıldılar. Sonuçta bütünleşmek-birleşmek bir yana, iyice birbirimizden koptuk Ata’m. Yani kardeş, kardeşten koparıldı ve batılılaştıkça kimliksizleştik, kişiliksizleştik ve hiçleştik aslında…
Ata’m!
Bu satırlarda, Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiğin Türk gençlerinden biri, sana içini döktü…Ama sakın bu gencin umutsuzluğa ve çaresizliğe kapıldığını sanma. Çünkü bu genç, Türk istiklal ve cumhuriyetini korumak, kurtarmak ve yükseltmek için muhtaç olduğu kudretin, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunun farkında…Ve hiç şüphen olmasın ki Ata’m, bunun farkında olan, Türk vatanının ve Türk Milleti’nin bu durumu karşısında vazifeye atılmak için can atan gençlerden daha çok var. Sen rahat uyu Ata’m… Emanetin namusumuzdur!
Satırlarımı sonlandırırken, karşında eğilip diz vurur ve and içerim ki; 1938’de kaldığın yerden devam edeceğiz! Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın. Ruhun şad olsun yüce Ata’m…
Eray Şengül