Evet Arkadaslar Sizin icin iyi bir arastirma yaptim.İnsallah sizi bu konuda aydinlatmis olurum.
Bir deniz tabip albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır. Orada Atatürk’e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk’e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı “kinin” yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor mason locası üstadı azamlarından doktor Mim Kemal’dir.
Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar’ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur.
İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona’da nemli sıcaktan durumu daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı’na götürülmüştü.Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?
Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi. Mason locaları 1935’de kapatılmasına rağmen Mecliste hala mason milletvekilleri vardı. “Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım…” denir ve kabul edilir. Arkasından Yeşilay icad edilir, tarih kitaplarına da böyle girer…
Başka Bir Gerçekte:Atatürk’ün en yakınlarının anılarını okuduğunuzda, Atatürk’e siroz hastası olduğunun söylenmemiş olduğunu görürsünüz! Hastalığının adı, tanımı, Atatürk’ten saklanmıştır!
Asker, siyasetçi ve devrimci olarak her zaman gerçeklerle yüzleşerek her zaman gerçek olan olguları hesaba katarak yürümüş olan Atatürk’ten, hastalığının adinin gizlenmiş olmasının mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
Daha Bizim Bilmediğimiz Bircok Şey var.
Bir deniz tabip albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır. Orada Atatürk’e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk’e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı “kinin” yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor mason locası üstadı azamlarından doktor Mim Kemal’dir.
Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar’ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur.
İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona’da nemli sıcaktan durumu daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı’na götürülmüştü.Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?
Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi. Mason locaları 1935’de kapatılmasına rağmen Mecliste hala mason milletvekilleri vardı. “Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım…” denir ve kabul edilir. Arkasından Yeşilay icad edilir, tarih kitaplarına da böyle girer…
Başka Bir Gerçekte:Atatürk’ün en yakınlarının anılarını okuduğunuzda, Atatürk’e siroz hastası olduğunun söylenmemiş olduğunu görürsünüz! Hastalığının adı, tanımı, Atatürk’ten saklanmıştır!
Asker, siyasetçi ve devrimci olarak her zaman gerçeklerle yüzleşerek her zaman gerçek olan olguları hesaba katarak yürümüş olan Atatürk’ten, hastalığının adinin gizlenmiş olmasının mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
Daha Bizim Bilmediğimiz Bircok Şey var.