Atatürk'ün Sofra Arkadaşları

No-Panix

New member
Katılım
30 Tem 2006
Mesajlar
121
Reaction score
0
Puanları
0
Atatürk’ ün Sofra Arkadaşları

Atatürk'ün, özellikle akşam sofrası, çok konuşulmuş ve hala da konuşulan bir konudur. Halbuki, bu sofrada, yapılacak bütün işler ele alınır ve enine boyuna ciddi olarak konuşulurdu. Ayrıca, hangi konu ele alınacaksa, o konuyu iyi bilen üniversiteden veya dışarıdan şahıslar da yemeğe çağırılır ve o konu iyice tartışılıp karara bağlanırdı. Toplantıyı Atatürk idare eder ve konuşmaları da kesinlikle şahsiyete dökmezdi. Eğer o konuyla ilgili kişi yoksa, hemen getirtilir veya konu başka bir güne bırakılarak o kimse de toplantıya çağırılırdı. Toplantılarda, daima bir kara tahta ve tebeşir bulundurulur, bazen de dünya ve Türkiye haritaları astırılırdı. Genellikle bazı kimseler, Atatürk’ün sofrasında hemen daima bulunurlardı. Atatürk, bu kişilere ya not aldırır, ya makale yazdırır veya elçi gibi kullanarak gidip araştırma ve tetkik etme görevi verirdi. Sofrada bulunan kimselere, her zamanki kişiler; bilinen, belirli kişiler anlamında Zevat-ı Mutade denirdi. Bu kimseler ya hükümet üyesidirler veya zamanın en ileri gelen fikir ve kalem üstatlarıdır. Bu sofra başı sohbetleri bazen sabaha kadar sürerdi. Herhangi bir konu görüşülürken o konuyu iyi bilene Atatürk sualler yöneltir ve onu konuşmaya zorlardı. Bilmediği konuları can kulağı ile dinler ve öğrenmek isterdi. Sofrada genellikle mevsim sebzeleri dışında, pilav ve kuru fasulye mutlaka bulunurdu. Lüks sayılan yemekler genellikle sofrada bulunmazdı. Kendileri meze olarak peynir, leblebi ve kavunu tercih ederdi. Hala da konuşulanların tam aksine, böyle gecelerde, en az eğlenceye yer verilirdi. Sırf misafir ve dostlar için çağırılan ses ve saz toplulukları, pek çok defalar hiç sazlarını bile açmadan evlerine geri dönmüşlerdir.
 
Geri
Üst