Atatürk'ü Koruma Kanunu niye kalkmalı?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Bak sen şu işe konuyu açanın rumuzuna birde açtığı konuya.
Bilmezler mi ki Mustafa Kemal Atatürk demek sadece bir lider değil,
bir politikacı değil,bir asker değil .Bir milletin Namusu,Onuru,Gelmişi ve Geleceği...
Kısaca herşeyi. O ve onun temsil ettiği anlam ve düşünce bu Türk milletinin
en zor zamanda sarılabileceği tek şey....
Bilirler ama elbet bu milleti çökertmek için bir yerlerden başlamaları gerekecekti
ve O'ndan başladılar yıpratmaya.
Çünkü o kadar büyük manevi değeri var ki ATAMIZIN daha çok uğraşmaları gerekecek..
 
☼«InfernaL»☼;4918041' Alıntı:
Arkadaşım senin piskolojik sorunların mı var? O kadar boş, o kadar AKP tarzı ezbere konuşuyorsun ki insanın midesini bulandırıyorsun... Yok Allah(C.C)'nin yarattığı kuluymuş.
Böyle bir cümle kurmana gerek var mı sence? Bunda zaten Müslüman olan herkes hemfikir değil mi? Laf kalabalığı yapmadan 'Hamd olsun' tarzında kelimeler kullanmadan kendini ifade edemeyecek mi bazıları...?

2+2=4 'dür kardeşim. Öyle olduğu gibi 65 milyon Türk halkı dururken, Atatürk ibaresi de anayasadan kalkmayacak, kaldırılamayacak. dr.mud arkadaşımızın dediği gibi o işe kimsenin g.tü yemez.
Atatürk demek bizim bugün yaşamamızda, burada yaşamamıza neden olmuş insan demek.
Atatürk demek Türk ruhunu en güzel simgeleyen insan demek.
Var mı daha ötesi Atatürk demek "Türkiye" demek.



 


Doğrular insan da hafıza kaybına bile neden olabilir. O senin midesizliğin. Kendi yorumumu fikirlerimi yazıyorum.Hamd olsun' tarzında kelimeler kullanmadım. Kullansamda kimseyi alakadar etmez. Siyasi bir söylem değildir. Dini bir sözdür.

Atatürk demek bizim bugün yaşamamızda, burada yaşamamıza neden olmuş insan demek.

İşte ben bu görüşe karşıyım. Senin burada yaşamana Atatürk'ten önce bir sürü insan vesile olmuştur. Atatürk olmasaydı sen gene burada yaşardın. Hiç öle düşman altında felan hikayeleride sallamadan. Bu ülkeyi bir insan değil. Milyonlarca insan kurtardı. Atatürk olmasaydı. Gene kurtulurdu. Bir tane Mustafa Kemal imiz yoktu bizim. Ben böyle konuşunca beni hemen Atatürk düşmanı gösteriyorsunuz. Ben su anda onu değil sizi eleştiriyorum. Kendisi istemediği halde sizin bir insanı adeta putlaştırmanıza.

Dini bir devlet neden istenmez? Çünkü başa gelicek kişi dini kendi çıkarları adına kullanabilir. Halkın dini görüşlerinin baskın gelmesini sağlayarak kendi istediğini olmasa dahi kabul ettirebilir. Böyle bir tehlike mevcuttur.
İşte din nasıl böyle kullanılabiliyorsa Atatürkcü düşüncede şu anda ülkemizde böyle kullanılıyor. Onun kurduğu partinin başında olan kişi en kral Atatürkcüdür. Ve Atatürkcü düşünceyi yeni benimsemeye çalışanlar hatta eskileri bile o nederse Atatürk de böyle isterdi mantığı güdüyorlar. O bugün gerçekleri görmüyor sizde görmüyorsunuz. Zaten Atatürkcü olsa darbeci zihniyetin avukatı olmaz.

Atatürk demek Türk ruhunu en güzel simgeleyen insan demek.
Yunus Emre ve Mevlana BENCE daha güzel simgeleyenler.

Türklük sadece T.C ile varolmadı arkadaşım. Atatürk yasa ile korunmasının nedeni bile oy avcılığı. O koydurdu mu? HAYIR
Okumadın mı? Sen onu kendinden daha FAZLA sevdiğini mi iddaa edeceksin?
 
Doğrular insan da hafıza kaybına bile neden olabilir. O senin midesizliğin. Kendi yorumumu fikirlerimi yazıyorum.Hamd olsun' tarzında kelimeler kullanmadım. Kullansamda kimseyi alakadar etmez. Siyasi bir söylem değildir. Dini bir sözdür.

Atatürk demek bizim bugün yaşamamızda, burada yaşamamıza neden olmuş insan demek.

İşte ben bu görüşe karşıyım. Senin burada yaşamana Atatürk'ten önce bir sürü insan vesile olmuştur. Atatürk olmasaydı sen gene burada yaşardın. Hiç öle düşman altında felan hikayeleride sallamadan. Bu ülkeyi bir insan değil. Milyonlarca insan kurtardı. Atatürk olmasaydı. Gene kurtulurdu. Bir tane Mustafa Kemal imiz yoktu bizim. Ben böyle konuşunca beni hemen Atatürk düşmanı gösteriyorsunuz. Ben su anda onu değil sizi eleştiriyorum. Kendisi istemediği halde sizin bir insanı adeta putlaştırmanıza.

Dini bir devlet neden istenmez? Çünkü başa gelicek kişi dini kendi çıkarları adına kullanabilir. Halkın dini görüşlerinin baskın gelmesini sağlayarak kendi istediğini olmasa dahi kabul ettirebilir. Böyle bir tehlike mevcuttur.
İşte din nasıl böyle kullanılabiliyorsa Atatürkcü düşüncede şu anda ülkemizde böyle kullanılıyor. Onun kurduğu partinin başında olan kişi en kral Atatürkcüdür. Ve Atatürkcü düşünceyi yeni benimsemeye çalışanlar hatta eskileri bile o nederse Atatürk de böyle isterdi mantığı güdüyorlar. O bugün gerçekleri görmüyor sizde görmüyorsunuz. Zaten Atatürkcü olsa darbeci zihniyetin avukatı olmaz.

Atatürk demek Türk ruhunu en güzel simgeleyen insan demek.
Yunus Emre ve Mevlana BENCE daha güzel simgeleyenler.

Türklük sadece T.C ile varolmadı arkadaşım. Atatürk yasa ile korunmasının nedeni bile oy avcılığı. O koydurdu mu? HAYIR
Okumadın mı? Sen onu kendinden daha FAZLA sevdiğini mi iddaa edeceksin?


Atatürk'e saygı sadece lafta, hayalde değil aynı zamanda somut manada da korunması gereken bir unsurdur. Sende ben şunu görüyorum; Atatürk'e bakış açısı... Ben ve benim gibi görüşü olanlar gibi görüşünün olmasını bekleyemem elbette. Ama sen beğensende beğenmesende bu unsur, bu ibare anayasada ilelebet korunacaktır.
Neden mi? Eğer gerçekten nedenini merak ediyorsan, belgelenmiş ve tarih kayıtlarına işlenmiş gerçeklere ve o gerçeklerdeki adam gibi insanı, yani Mustafa Kemal Atatürk'ü bir tanı, tanımaya çalış !! O zaman neden bu ülkede Atatürk'ün anayasayla korunmasına destek veren insanlar var anlarsın.
Biz burda laf zırvalamıyoruz, laf salatası yapmıyoruz, o tvlerde yazılan çizilen zırvalara göre yaşamıyoruz. Gerçek, aslı olan şeyler üzerine burda görüşümüzü yazıyoruz.

Ayrıca kafaya takmışsın şu olayı. Biz elbette Atatürk sayesinde hayattayız veya değiliz bunu kastetmiyorum.
"Türkiye" yani ülkemiz, yani vatan toprağımız, böyle bir kavram varsa ve Lozan Barış Antlaşması'ndan beri, insanlar bu topraklarda hür ve hiçbir dış devletin himayesi ve köleliği altında olmadan hayatını sürdürüyorsa, bunu sen o şerefli insana, vatanına milletine sadık insana, yani Atatürk'e borçlu; bende sende ona borçluyuz!! İster kabul et ister etme; çünkü gerçek böyle !!
 
Ne ararsin Tanri ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsin?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Basi açiga neden türban sorarsin?

Raki, sarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zarari, içerim
Ikimiz de gelsek kildan köprüye
Ben dürüstsem sarhosken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatip kalkip Atatürk'e dua et...
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soguyacak bu millet.

Isgaldeki hali sakin unutma
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çikardin amma
Baban kimdi bilemezdin serefsiz.

Neyzen Tevfik


daha ne denirki adam kaç yıl önce söylemiş
 
Tarih teki bazı şeyler günümüze olduğu gibi doğru bilgiye sahip olarak gelmemiştir.
Mesela benim kafama takılan bazı sorular var. Varsa düzgün cevabınız tabii belgeye dayanarak.

Vahdettin ile Atatürk arasındaki görüşme.

-Vahdettin ingilizlere onların istediği gibi gözüküp alttan Atatürk ü destekliyor muydu?
-Bunu yapmayan adam neden görüşmede "Gerekirse beni bile karşına al" demiştir.
-Anadolu'ya onu göndermeden önce kendi kişisel varlığından yüklü miktarda altın vermiştir?
-İnsanların silahlarını bırakmaları emri para ile yerine getirelemeyeceğine göre o para ne işe yarayacaktı?
-Atatürk ün askerlik rütbesi elinden alındıktan sonra ona ordusunu emanet eden Kazım Karabekir (Yanlış isim hatırlamıyorum di mi?) Atatürk ün gönderilirken verilen padişah fermanına göre mi hareket etmiştir? Halk neye dayanarak bu kendilerinin savaşı bırakması için gönderilen insanı sevgi ile karşılamıştır?
- Savaş sonunda Vahdettin hainse neden Kazım Karabekir ülkeyi yeniden ona teslim etmek istiyordu ve bu yüzden Atatürkle ters düştü?
-Vahdettin isteseydi Atatürk ü öldürtemez miydi?
-VE son sorum Vahdettin neden hazineden bir şey almadan İstanbul'dan ayrılmıştır? Zor şartlar altında ölmüştür.

Bir de o zamanlardan bir gazinin yazısını okumuştum. Kendisinin ifade ettiğine göre Atatürk vatan kurtulduktan 6 yıl sonra rahat bir biçimde İstanbul'a girebilmiştir. Bu ne kadar doğrudur bilemem. Sadece doğru mu diye soruyorum.

İnsan bu soruların cevaplarını bilmek istiyor. Bunları sorgulamak ülkemizde suç.
İşte bundan dolayı ben bu kanun kaldırılsın istiyorum.

Sonra da adımız düşmana çıkıyor. Sen benim cevaplarımı verebilirsen beni kazanırsın zaten. Karalayıcı yorum yazarsan insanın yakınlaşmasını bekliyemezsin. Hepsini bilen varsa bir hamlede pm atsın lütfen buraya yazmasın. Konu değişmesin.
 
Tarih teki bazı şeyler günümüze olduğu gibi doğru bilgiye sahip olarak gelmemiştir.
Mesela benim kafama takılan bazı sorular var. Varsa düzgün cevabınız tabii belgeye dayanarak.

Vahdettin ile Atatürk arasındaki görüşme.

-Vahdettin ingilizlere onların istediği gibi gözüküp alttan Atatürk ü destekliyor muydu?
-Bunu yapmayan adam neden görüşmede "Gerekirse beni bile karşına al" demiştir.
-Anadolu'ya onu göndermeden önce kendi kişisel varlığından yüklü miktarda altın vermiştir?
-İnsanların silahlarını bırakmaları emri para ile yerine getirelemeyeceğine göre o para ne işe yarayacaktı?
-Atatürk ün askerlik rütbesi elinden alındıktan sonra ona ordusunu emanet eden Kazım Karabekir (Yanlış isim hatırlamıyorum di mi?) Atatürk ün gönderilirken verilen padişah fermanına göre mi hareket etmiştir? Halk neye dayanarak bu kendilerinin savaşı bırakması için gönderilen insanı sevgi ile karşılamıştır?
- Savaş sonunda Vahdettin hainse neden Kazım Karabekir ülkeyi yeniden ona teslim etmek istiyordu ve bu yüzden Atatürkle ters düştü?
-Vahdettin isteseydi Atatürk ü öldürtemez miydi?
-VE son sorum Vahdettin neden hazineden bir şey almadan İstanbul'dan ayrılmıştır? Zor şartlar altında ölmüştür.

Bir de o zamanlardan bir gazinin yazısını okumuştum. Kendisinin ifade ettiğine göre Atatürk vatan kurtulduktan 6 yıl sonra rahat bir biçimde İstanbul'a girebilmiştir. Bu ne kadar doğrudur bilemem. Sadece doğru mu diye soruyorum.

İnsan bu soruların cevaplarını bilmek istiyor. Bunları sorgulamak ülkemizde suç.
İşte bundan dolayı ben bu kanun kaldırılsın istiyorum.

Sonra da adımız düşmana çıkıyor. Sen benim cevaplarımı verebilirsen beni kazanırsın zaten. Karalayıcı yorum yazarsan insanın yakınlaşmasını bekliyemezsin. Hepsini bilen varsa bir hamlede pm atsın lütfen buraya yazmasın. Konu değişmesin.


Onun tek amacı şuydu:
Sonuçta onun da amacı Türk topraklarını kurtarmak, Atatürk'ün de amacı Türk topraklarını kurtarmak.
Ama en başta yöntem farklıydı. Vahdettin Atatürk'ün sahip olduğu itibardan verdiği güvenden yararlanıp halkı direnişten vazgeçirmeye çalışmaktı ve bunu yapmak için birçok şeyi göze aldı. Halkın direnişini kırmaktaki amaç: Osmanlı'nın içinde bulunduğu durumdan kurtulma ihtimalini %0 olarak gören bir insandı ve bunun kanıtı olarak İngiliz Muhipler Cemiyeti'nde görev almıştı. Yani burada asıl hedeflediği; ülke toprakları Doğu'da Ermenistan, Güneydoğu'da Kürdistan, Karadeniz'in Trabzon kesimlerinde Pontus Rum Devleti, Batı'da Yunanistan vs.. kurulup paramparça olacağına hiç olmazsa bir bütün olarak İngiltere'nin himayesine girip, zamanla birlik olup geliştikten sonra bundan kurtulabileceklerini düşünüyordu.

Fakat Atatürk asla böyle düşünmüyordu. O tam tersi, teslim olmak veya başka bi ülkenin mandası olmak yerine, Türk Halkını direnişe çağırıp; "milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" düşüncesiyle hareket ediyordu. Ve bu amacından ölmek pahasına hiçbir zaman vazgeçmedi ve onun sayesinde destekçisi Türk Halkını da arkasına alarak kazanılan zaferlerle, iş ta Lozan Barış Antlaşmasına kadar gitti. Eğer onun gibi bir 'Ulu Önder' çıkmasaydı, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti asla olmazdı.
 
Vahdettin in bu düşünce tarzına sahip olduğunu ispatlayan bir belge var mı? Benim yazdığım soruların içinde geçen kısımlar mantığıma dayalı değil ortada cevaplanmayı bekleyen sorular.

Belge var mı elinde? Dümdüz yazmışsın ben senin diğer yorumlarına katılmıyorum ki bunu alıp kabul edim.

Lütfen p.m ile konuşalım çünkü konu bu değil.
 
Vahdettin in bu düşünce tarzına sahip olduğunu ispatlayan bir belge var mı? Benim yazdığım soruların içinde geçen kısımlar mantığıma dayalı değil ortada cevaplanmayı bekleyen sorular.

Belge var mı elinde? Dümdüz yazmışsın ben senin diğer yorumlarına katılmıyorum ki bunu alıp kabul edim.

Lütfen p.m ile konuşalım çünkü konu bu değil.



Arkadaşım ben üniversite öğrencisiyim ve daha birkaç gün öncesine kadar üniversitede işlediğimiz Atatürk İlkeleri ve İnklapları Tarihi dersinde elinde belgelerle ders anlatan Doçent hocamız var. Yani öyle belgeler dediğim, hani medyada Ermeni soykırımı yapmadığımıza dair ve yalan olduğuna dair deliller sunan, önemli tarihçiler var (isim olarak bilmiyorum) yani o düzeyde bilgi sahibi ve sahip olduğu bilgiyi tastikleyen arşivlerin elinde kopyaları var. Ve bize bunlarla anlatıyor dersi ve yorumu bize bırakıyor. Yani orada yazdığım cevap yüzlerce yorumun ve fikrin sentezi gibi düşün... Yani fazlalıkları sadeleştirip özünü bulmak gibi.

Ama hiçbir tarih kitabında kişisel ifadeler bulunmaz. Bulunursa o tarih kitabı olmaz zaten. Anladın mı yani, ben sana bi yemek sunuyorum, nasıl yersen ye... Kapı benim yazdığım yoruma çıkıyor. (Benim yazdığım değil, mevzunun açıkları o yolu gösteriyor özetle, tarafsız tarih yorumuyla...)

Bu arada sana PM yollayamıyorum. Account ayarlarınla ilgili bi problem var.
 
Tarih teki bazı şeyler günümüze olduğu gibi doğru bilgiye sahip olarak gelmemiştir.
Mesela benim kafama takılan bazı sorular var. Varsa düzgün cevabınız tabii belgeye dayanarak.

Vahdettin ile Atatürk arasındaki görüşme.

-Vahdettin ingilizlere onların istediği gibi gözüküp alttan Atatürk ü destekliyor muydu?
-Bunu yapmayan adam neden görüşmede "Gerekirse beni bile karşına al" demiştir.
-Anadolu'ya onu göndermeden önce kendi kişisel varlığından yüklü miktarda altın vermiştir?
-İnsanların silahlarını bırakmaları emri para ile yerine getirelemeyeceğine göre o para ne işe yarayacaktı?
-Atatürk ün askerlik rütbesi elinden alındıktan sonra ona ordusunu emanet eden Kazım Karabekir (Yanlış isim hatırlamıyorum di mi?) Atatürk ün gönderilirken verilen padişah fermanına göre mi hareket etmiştir? Halk neye dayanarak bu kendilerinin savaşı bırakması için gönderilen insanı sevgi ile karşılamıştır?
- Savaş sonunda Vahdettin hainse neden Kazım Karabekir ülkeyi yeniden ona teslim etmek istiyordu ve bu yüzden Atatürkle ters düştü?
-Vahdettin isteseydi Atatürk ü öldürtemez miydi?
-VE son sorum Vahdettin neden hazineden bir şey almadan İstanbul'dan ayrılmıştır? Zor şartlar altında ölmüştür.

Bir de o zamanlardan bir gazinin yazısını okumuştum. Kendisinin ifade ettiğine göre Atatürk vatan kurtulduktan 6 yıl sonra rahat bir biçimde İstanbul'a girebilmiştir. Bu ne kadar doğrudur bilemem. Sadece doğru mu diye soruyorum.

İnsan bu soruların cevaplarını bilmek istiyor. Bunları sorgulamak ülkemizde suç.
İşte bundan dolayı ben bu kanun kaldırılsın istiyorum.

Sonra da adımız düşmana çıkıyor. Sen benim cevaplarımı verebilirsen beni kazanırsın zaten. Karalayıcı yorum yazarsan insanın yakınlaşmasını bekliyemezsin. Hepsini bilen varsa bir hamlede pm atsın lütfen buraya yazmasın. Konu değişmesin.


Ecevit demedi mi Vahdettin hain değil diye...

-Mondros imzalandıktan sonra çesitli Türk subaylarının adı , milli mücadele başlatmak için geçer , Vahdettin M.Kemal de karar kılar ...
Padişahım o cumhuriyet getirir derler , padişah da bu millet kurtulsunda der
9.Ordu müfettişi olarak yollanır Atatürk , bu rütbe Atatürke geri kalan tüm Osmanlı askeri birlik ve jandarma kuvvetlerini idare etme yetkisini verir , İngilizlerde Damat Ferit ile kendi siyasi emellerini şekillendirmeye çalışırlar
-Altın olayı kesin değil... ama Afganlardan yüklü altın geldi bize
-K.Karabekir istese Atatürk ve tüm arkadaşlarını yokederdi o denli güçlü konumdaydı ve doğu orduları kumandanıydı , rütbesi alınmış Atatürk e de biat etmesinin sebebi padişah isteğidir ... K.Karabekir İnönü gibi değildir , rütbesini kendi kazanmış bir Türk askeridir , İnönü ise hayali İnönü savaşlarında ( inönü Savaşlarında toplam ölü sayısı 13) önce Albaylıktan Generalliğe sonra ise Paşalığa yükseltilir tabi masonik oyunlar etkilidir...
-İstanbul olayını bilmiyorum , ama Osmanlı da hiçbir padişah mason olanı dahi hain değildir , Allah affetsin ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah bizlerde gidip ellerini öpebilelim...
 
Atatürk'ü korumayı bırakın


Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, yarın açıklayacağı İlerleme Raporu'nda Türkiye'de ifade özgürlüğünü kısıtlayan birçok yasal düzenleme bulunduğunu bildirecek.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANAMIYOR
İlerleme Raporu taslağında, "Türkiye'deki yasaların ifade özgürlüğü için yeterli güvence sağlayamadığı ve bunun sonucunda, savcı ve yargıçların genelde kısıtlayıcı yorumları tercih ettikleri" dile getiriliyor. Taslak metinde, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar arasında Atatürk'ü Koruma Kanunu da anılıyor.

Yapılan değişikliğe rağmen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301'inci maddesine dayanılarak hala soruşturma ve yargılamaların devam ettiği aktarılan raporda, TCK'da ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer maddeler arasında namus suçları, (125'ten 131'e kadar) kamu düzeni, (214,216, 217, 218, 220) devletin güvenliği (312, 314) ve müstehcenlik (226) sayılıyor.

YASAL BELİRSİZLİK
Taslak AB belgesinde, "Bunlara ilaveten, halkı askerlikten soğutmayı düzenleyen TCK'nin 318'nci maddesi yanında Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun ve Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanuna dayanılarak yargılamalar ve mahkumiyetler devam etmektedir. Bu yasal belirsizlik nedeniyle gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, siyasetçiler, akademisyenler ve diğerleri soruşturulma, kovuşturulma, yargılanma, mahkumiyet ve hapsedilme riski altındadırlar ve bu nedenle otosansür yapmak zorunda kalabilirler" deniliyor.
 
Atatürk'ü korumayı bırakın


Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, yarın açıklayacağı İlerleme Raporu'nda Türkiye'de ifade özgürlüğünü kısıtlayan birçok yasal düzenleme bulunduğunu bildirecek.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANAMIYOR
İlerleme Raporu taslağında, "Türkiye'deki yasaların ifade özgürlüğü için yeterli güvence sağlayamadığı ve bunun sonucunda, savcı ve yargıçların genelde kısıtlayıcı yorumları tercih ettikleri" dile getiriliyor. Taslak metinde, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar arasında Atatürk'ü Koruma Kanunu da anılıyor.

Yapılan değişikliğe rağmen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301'inci maddesine dayanılarak hala soruşturma ve yargılamaların devam ettiği aktarılan raporda, TCK'da ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer maddeler arasında namus suçları, (125'ten 131'e kadar) kamu düzeni, (214,216, 217, 218, 220) devletin güvenliği (312, 314) ve müstehcenlik (226) sayılıyor.

YASAL BELİRSİZLİK
Taslak AB belgesinde, "Bunlara ilaveten, halkı askerlikten soğutmayı düzenleyen TCK'nin 318'nci maddesi yanında Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun ve Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanuna dayanılarak yargılamalar ve mahkumiyetler devam etmektedir. Bu yasal belirsizlik nedeniyle gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, siyasetçiler, akademisyenler ve diğerleri soruşturulma, kovuşturulma, yargılanma, mahkumiyet ve hapsedilme riski altındadırlar ve bu nedenle otosansür yapmak zorunda kalabilirler" deniliyor.

sen onların milli liderlerine bir küfret bak sana ne yapıyorlar.hapishanede nasıl çürütüyorlar seni. AB her zamanki gibi iki yüzlülüğünü yapıyor.
dinciler ve hristiyan birliği (AB) bir olmuş ATATÜRK'e saldırıyor.
 
sen onların milli liderlerine bir küfret bak sana ne yapıyorlar.hapishanede nasıl çürütüyorlar seni. AB her zamanki gibi iki yüzlülüğünü yapıyor.
dinciler ve hristiyan birliği (AB) bir olmuş ATATÜRK'e saldırıyor.

Hangi Avrupa ülkesinde hakkında koruma kanunu olan la yusel sayılan milli lider var?

Belki Rusya olabilir

Ama Rusya AB de değil üstelik komünizm de çöktü
 
bENDE artık rakı bira içmeyeceğim.

Alkolü bırakıyorum...

Oturup HUU çekeceğim bu tarikat ehilleri gibi.

Baksanıza iyi kafa yapıyor herhalde akılları başlarında değil ne dediklerini bilmiyorlar.

Ben bi 70 liğin dibini bulduğumda bile bunlar kadar kafam iyi olmuyor en azından ne dediğimi biliyorum.
 
Atatürk'ü korumayı bırakın


Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, yarın açıklayacağı İlerleme Raporu'nda Türkiye'de ifade özgürlüğünü kısıtlayan birçok yasal düzenleme bulunduğunu bildirecek.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANAMIYOR
İlerleme Raporu taslağında, "Türkiye'deki yasaların ifade özgürlüğü için yeterli güvence sağlayamadığı ve bunun sonucunda, savcı ve yargıçların genelde kısıtlayıcı yorumları tercih ettikleri" dile getiriliyor. Taslak metinde, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar arasında Atatürk'ü Koruma Kanunu da anılıyor.

Yapılan değişikliğe rağmen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301'inci maddesine dayanılarak hala soruşturma ve yargılamaların devam ettiği aktarılan raporda, TCK'da ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer maddeler arasında namus suçları, (125'ten 131'e kadar) kamu düzeni, (214,216, 217, 218, 220) devletin güvenliği (312, 314) ve müstehcenlik (226) sayılıyor.

YASAL BELİRSİZLİK
Taslak AB belgesinde, "Bunlara ilaveten, halkı askerlikten soğutmayı düzenleyen TCK'nin 318'nci maddesi yanında Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun ve Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanuna dayanılarak yargılamalar ve mahkumiyetler devam etmektedir. Bu yasal belirsizlik nedeniyle gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, siyasetçiler, akademisyenler ve diğerleri soruşturulma, kovuşturulma, yargılanma, mahkumiyet ve hapsedilme riski altındadırlar ve bu nedenle otosansür yapmak zorunda kalabilirler" deniliyor.

Atatürk'ün kurduğu ülke yani
ATATÜRK = TÜRKİYE + CUMHURİYET = DEMOKRASI + HALKLARIN KARDEŞLİĞİ - said nursi SÜRÜSÜ
 
Fazla özgürlük bizim ülkemizde şarlatanların işine yarar diye boşuna demiyoruz.

Bu yazıyı yazan adam, meclisteki pkk sempatizanları adam, yalaklar adam olur işte.

Sonra İslam' a, Türklüğe, Atatürk' e laf edenleri böyle izlersiniz.
Devleti yönetenlerde izler, bu forumu yönetenlerde.. Neden özgürüz???
 
Hangi Avrupa ülkesinde hakkında koruma kanunu olan la yusel sayılan milli lider var?

Belki Rusya olabilir

Ama Rusya AB de değil üstelik komünizm de çöktü

AB sadece geçmişte liderlerini değil bugünkü liderlerinide aynı yasalarla korur.milli lider, bugünkü yöneticileri,devletlerini, anayasalarını,cumhuriyeti,milli değerlerini eleştirenler aynı yasa üzerinden cezalandırılır.

İşte AB ülkelerinde 301 benzeri uygulamalar

TCK'nın 301'nci maddesine ilişkin teklif, Meclis Adalet Komisyonu'nda geçen hafta değiştirilerek kabul edilirken, AB Genel Sekreterliği de, AB ülkelerindeki 301 benzeri düzenlemelerle ilgili bir çalışma hazırladı.

Çalışmada, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya, İsveç, Finlandiya ve Fransa'da, ceza kanununun ilgili maddeleri çerçevesinde mahkemelerce verilen çeşitli kararlar da yer aldı.

Kamuoyunda büyük tartışmalara yol açan TCK'nın 301'nci maddesine ilişkin teklif, Meclis Adalet Komisyonu'nda, "Cumhurbaşkanına verilen kovuşturma yetkisi" Adalet Bakanı'na verilerek ve kovuşturma ifadesi de "soruşturma" olarak değiştirilerek kabul edilirken, teklifin de önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu gündemine gelmesi bekleniyor. AB Genel Sekreterliği ise çeşitli Avrupa ülkelerindeki TCK 301 benzeri düzenleme ve uygulamaları kapsayan bir çalışma hazırladı.

AB Genel Sekreterliği'nin çalışmasında AB ülkelerindeki 301 benzeri uygulamalar hakkında "Fransa'nın ceza kanununun Türkiye'ye benzemediği, İsviçre'de bu konuda açılan davaya rastlanmadığı gibi mahkumiyet ve para cezası alan olmadığı, Finlandiya'da bu tür davalardan mahkumiyete rastlanmadığı" tespitinde bulunuluyor. AB Genel Sekreterliği çalışmasına göre, bazı Avrupa Birliği ülkelerindeki TCK 301 benzeri düzenleme ve uygulamalar şöyle:

ALMANYA'DA CUMHURBAŞKANINA HAKARETE 5 YIL, BAYRAĞA VE MİLLİ DEĞERLERE HAKARETE PARA CEZASI

Almanya'da 301 benzeri düzenleme, 13 Kasım 1998 yılında yürürlüğe girerken, düzenlemede de, Federal Cumhurbaşkanını kamuya açık bir şekilde sözlü ve yazılı bir biçimde aşağılayan kişiye 3 aydan 5 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Bu tür eylemler ise Cumhurbaşkanının izniyle kovuşturuluyor. Federal Almanya Cumhuriyetini, eyaletlerini ya da anayasal düzenini kamuya açık bir şekilde sözlü olarak ya da yayın yoluyla aşağılayan kişi de üç yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da para cezası ile cezalandırılıyor. Almanya'daki istatistiklere göre, 301 benzeri düzenleme uygulamada fazla kullanılmazken, verilen mahkumiyet sayısı da sınırlı. Almanya'da bu tür davalarda ağırlıklı olarak beraat kararı verilirken, 2005'te bir davada verilen en ağır ceza; "Sanık 16 olayda devleti tahkir ve tezyif etmek,4 olayda halkı kışkırtmak, dini cemaatlere sövmek gibi suçlardan 2 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı" olarak dile getiriliyor.

İTALYA-TÜRKİYE BENZERLİĞİ

AB Genel Sekreterliği'nin hazırladığı AB ülkeleri ve Türkiye TCK 301 karşılaştırmasında, İtalya cezaları ile Türkiye arasındaki benzerliğe dikkat çekiliyor. İtalya'da, Cumhuriyete, yasama organına, hükümete, Anayasa Mahkemesi'ne, adli düzene veya silahlı kuvvetlere karşı, alenen hakaret, sövme veya aşağılayıcı sözler sarf etme bin Avro'dan 5 bin Avro'ya kadar para cezası ile cezalandırılıyor. İtalya'da (2000-2004) yılları arasında bu suçlardan mahkumiyete rastlanmazken, 5 yılda sadece 4 kişi "aşağılama" suçundan para cezası ile cezalandırıldı.

POLONYA'DA MİLLETE VE CUMHURİYETE HAKARET SUÇ

AB Genel Sekreterliği'nin çalışmasına göre, Polonya'da ise TCK 301 benzeri uygulamalara ağırlıklı olarak para cezası veriliyor. Polonya Milletine ve Polonya Cumhuriyetine hakaret suçu ise 3 yıla kadar özgürlükten mahkumiyet cezası ile cezalandırılıyor.

İSPANYA'DA KRALA HAKARET 1 YIL

İspanya'da da TCK 301 benzeri uygulamaların yapıldığı vurgulanıyor. İspanya'da krala/kraliçe veya eşine veliaht prens veya prenses ve eşine hakaret cezalandırılıyor. Ağır hakaret olması durumunda 7 aydan 12 aya kadar paraya çevrilebilen hapis cezası veriliyor.

KAYNAK
 
AB sadece geçmişte liderlerini değil bugünkü liderlerinide aynı yasalarla korur.milli lider, bugünkü yöneticileri,devletlerini, anayasalarını,cumhuriyeti,milli değerlerini eleştirenler aynı yasa üzerinden cezalandırılır.

İşte AB ülkelerinde 301 benzeri uygulamalar

TCK'nın 301'nci maddesine ilişkin teklif, Meclis Adalet Komisyonu'nda geçen hafta değiştirilerek kabul edilirken, AB Genel Sekreterliği de, AB ülkelerindeki 301 benzeri düzenlemelerle ilgili bir çalışma hazırladı.

Çalışmada, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya, İsveç, Finlandiya ve Fransa'da, ceza kanununun ilgili maddeleri çerçevesinde mahkemelerce verilen çeşitli kararlar da yer aldı.

Kamuoyunda büyük tartışmalara yol açan TCK'nın 301'nci maddesine ilişkin teklif, Meclis Adalet Komisyonu'nda, "Cumhurbaşkanına verilen kovuşturma yetkisi" Adalet Bakanı'na verilerek ve kovuşturma ifadesi de "soruşturma" olarak değiştirilerek kabul edilirken, teklifin de önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu gündemine gelmesi bekleniyor. AB Genel Sekreterliği ise çeşitli Avrupa ülkelerindeki TCK 301 benzeri düzenleme ve uygulamaları kapsayan bir çalışma hazırladı.

AB Genel Sekreterliği'nin çalışmasında AB ülkelerindeki 301 benzeri uygulamalar hakkında "Fransa'nın ceza kanununun Türkiye'ye benzemediği, İsviçre'de bu konuda açılan davaya rastlanmadığı gibi mahkumiyet ve para cezası alan olmadığı, Finlandiya'da bu tür davalardan mahkumiyete rastlanmadığı" tespitinde bulunuluyor. AB Genel Sekreterliği çalışmasına göre, bazı Avrupa Birliği ülkelerindeki TCK 301 benzeri düzenleme ve uygulamalar şöyle:

ALMANYA'DA CUMHURBAŞKANINA HAKARETE 5 YIL, BAYRAĞA VE MİLLİ DEĞERLERE HAKARETE PARA CEZASI

Almanya'da 301 benzeri düzenleme, 13 Kasım 1998 yılında yürürlüğe girerken, düzenlemede de, Federal Cumhurbaşkanını kamuya açık bir şekilde sözlü ve yazılı bir biçimde aşağılayan kişiye 3 aydan 5 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Bu tür eylemler ise Cumhurbaşkanının izniyle kovuşturuluyor. Federal Almanya Cumhuriyetini, eyaletlerini ya da anayasal düzenini kamuya açık bir şekilde sözlü olarak ya da yayın yoluyla aşağılayan kişi de üç yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da para cezası ile cezalandırılıyor. Almanya'daki istatistiklere göre, 301 benzeri düzenleme uygulamada fazla kullanılmazken, verilen mahkumiyet sayısı da sınırlı. Almanya'da bu tür davalarda ağırlıklı olarak beraat kararı verilirken, 2005'te bir davada verilen en ağır ceza; "Sanık 16 olayda devleti tahkir ve tezyif etmek,4 olayda halkı kışkırtmak, dini cemaatlere sövmek gibi suçlardan 2 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı" olarak dile getiriliyor.

İTALYA-TÜRKİYE BENZERLİĞİ

AB Genel Sekreterliği'nin hazırladığı AB ülkeleri ve Türkiye TCK 301 karşılaştırmasında, İtalya cezaları ile Türkiye arasındaki benzerliğe dikkat çekiliyor. İtalya'da, Cumhuriyete, yasama organına, hükümete, Anayasa Mahkemesi'ne, adli düzene veya silahlı kuvvetlere karşı, alenen hakaret, sövme veya aşağılayıcı sözler sarf etme bin Avro'dan 5 bin Avro'ya kadar para cezası ile cezalandırılıyor. İtalya'da (2000-2004) yılları arasında bu suçlardan mahkumiyete rastlanmazken, 5 yılda sadece 4 kişi "aşağılama" suçundan para cezası ile cezalandırıldı.

POLONYA'DA MİLLETE VE CUMHURİYETE HAKARET SUÇ

AB Genel Sekreterliği'nin çalışmasına göre, Polonya'da ise TCK 301 benzeri uygulamalara ağırlıklı olarak para cezası veriliyor. Polonya Milletine ve Polonya Cumhuriyetine hakaret suçu ise 3 yıla kadar özgürlükten mahkumiyet cezası ile cezalandırılıyor.

İSPANYA'DA KRALA HAKARET 1 YIL

İspanya'da da TCK 301 benzeri uygulamaların yapıldığı vurgulanıyor. İspanya'da krala/kraliçe veya eşine veliaht prens veya prenses ve eşine hakaret cezalandırılıyor. Ağır hakaret olması durumunda 7 aydan 12 aya kadar paraya çevrilebilen hapis cezası veriliyor.

KAYNAK

Arkadaşım senin verdiğin örnekler de hiç şahıs adı var mı?

Atatürk bir şahıs.5816 nolu kanun başkomutana veya cumhurbaşkanına karşı işlenen suçlar demiyor ki.

Hepsi makamlara karşı yapıldığı takdirde suç teşkil ediyor...Alfonsoya hakaret demiyor,krala hakaret diyor.ı Sarkozy e hakaret demiyor,cumhurbaşkanına diyor.Burada ince bir fark var ve bunu anlamak istemiyorsunuz.

Ama bizdeki olay şahsın hukuku meselesidir.

Şahıslar geçici devlet ve kurumlar bakidir.

Türkiye M.Kemal için değil,M.Kemal Türkiye için çalıştı.

Yalanse yalan deyin
 
şimdi bütün dertler tasalar bitti pkk ortadan kaldırıldı ekonomik kriz geçti işsizlik bitti eğitim düzeldide bunamı kaldınız.

bizde saf'ız yedik.

cidden acınacak haldesiniz
 
Arkadaşım senin verdiğin örnekler de hiç şahıs adı var mı?

Atatürk bir şahıs.5816 nolu kanun başkomutana veya cumhurbaşkanına karşı işlenen suçlar demiyor ki.

Hepsi makamlara karşı yapıldığı takdirde suç teşkil ediyor...Alfonsoya hakaret demiyor,krala hakaret diyor.ı Sarkozy e hakaret demiyor,cumhurbaşkanına diyor.Burada ince bir fark var ve bunu anlamak istemiyorsunuz.

Ama bizdeki olay şahsın hukuku meselesidir.

Şahıslar geçici devlet ve kurumlar bakidir.

Türkiye M.Kemal için değil,M.Kemal Türkiye için çalıştı.

Yalanse yalan deyin

Atatürk Türkiye için çalışmadı Türkiyeyi kuran kişi zaten kendisi yalansa yalan de... :closedeyes:
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst