Öncelikle Moderatörümüze bu ince hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum. Arkadaşlar;Video'da işte Nutuk'un 1959 baskısına göre Atatürk tesettürü savunuyor şeklinde, nutuktan sözde pasajlar verilmiş.Hemen araştırmaya giriştim daha bir çok sitede ve basında bu konu,haber,makale şeklindede işlenmiş ve ben bunların Ülkemizdeki hain odaklarının,dezenformasyon kuruluşlarının oldugunu bildigimden,onların bir ürünü oldugunu anladım.Arkadaşlar;O kadar hata,falso yapan Akp iktidarı yüzde 47 oyu bu tür oyunlarla aldı ve daha önce bir numaralı Atatürk düşmanı olan bunlar, tek merkezden yönlendirildiklerinden sanki agız birligi etmişçesine,hepsi birer sahte fanatik Atatürkçü kesilmişler ve tarihimizide çarpıtmaya uzun süredir devam etmektedirler.Örnegin bu konuda bir köşe yazısında şöyle denmektedir.
"1959 tarihli “Nutuk”un 149. ve 151. sayfalarında der ki;
“...Filhakika memleketimizin bazı yerlerinde, en ziyade büyük şehirlerinde tarzı telebbüsümüz, kıyafetimiz, bizim olmaktan çıkmıştır!..
Dinimizin tavsiye ettiği tesettür (örtünme) hem hayata, hem fazilete uygundur... Tarzı telebbüsümüzü ifrata vardıranlar, kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını taklid edenler düşünmelidir ki, her milletin kendine mahsus ananesi, kendine mahsus âdeti, kendine göre millî hususiyetleri vardır."http://www.haber5.com/artikel.php?artikel_id=2313
Bunlar o kadar dezenfermasyon konusunda uzmanlaşmışlardır ki,tarihimiz didik edilmekte,neredeyse yeniden yazılmaktadır(tabi işlerine geldigi gibi).1959 tarihli Nutuk diyerek doksana yakın kişi ve kurumların çıkartmış oldugu nutukta geçen tarihlerden baskı olarak, en fazla olanlardan biridir.Gerçekte bakın Atatürk yukarıdaki söylevininde içinde olan bu konudaki sözleri ve görün düşmanın ne kadar çetin oldugunu,elbet bu konuda okuyan,araştıran kesim tarafından anlaşılacak fakat o zamana kadarda,Atatürk nedeniyle kendilerine karşı olan, bir çok saf ve dindar vatandaşımızıda saflarına katmaya çalışacaklardır.
Bakın bu konuda neler demiş;
KADIN KIYAFETI VE ÖRTÜNME
Atatürk, 31 Ocak 1923 tarihinde Izmir Eski Gümrük binasinda halk ile yaptigi konusmada sunlari belirtmektedir :
"Kasaba ve sehirlerde yabancilarin dikkati ençok örtünme sekli üzerinde toplaniyor. Buna bakanlar kadinlarimizin hiçbirsey görmediklerini saniyor. Bununla beraber din geregi olan örtünme, kisaca belirtmek gerekirse, denebilir ki; kadinlarin sikinti çekmesine yol açmayacak ve adaba aykiri olmayacak sekilde basit olmalidir. Örtünme sekli kadini hayatindan, varligindan tecrit edecek bir sekilde olmamalidir."Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II. Cilt,s. 87
21 Mart 1923 tarihinde Konya Hilaliahmer Kadinlar Subesi'nin tertip ettigi çay ziyafetinde söyle söylüyor:
*** "Muhterem Hanimlar, düsmanlarimizi aldatan bu dis görüntü bilhassa kadinlarimizin seklinden, giyim tarzindan ve örtünme seklinden kaynaklaniyor. Onlarin aldanmalarina yol açan diger bir nokta da yabancilarla temas edebilecek mevkide bulunan kadinlarimizin tavir ve hareketlerinin millî tavir ve hareketlerimizin timsali olmayip, belki Avrupa tavir ve hareketlerinin taklitçisi olarak görülmesidir. Filhakika, memleketimizin bazi yerlerinde, en ziyade büyük sehirlerinde giyim tarzimiz, kiyafetimiz bizim olmaktan çikmistir. Sehirlerdeki kadinlarimizin giyim tarzi ve örtünmesinde iki sekil tecelli ediyor; ya ifrat, ya tefrit görülüyor. Yani ya ne oldugu bilinemiyen, çok kapali, çok karanlik bir dis görünüm gösteren bir kiyafet, - veyahut Avrupanm en serbest balolarinda bile dis kiyafet olarak arzedilemiyecek kadar açik bir giyim. Bunun her ikisi de seriatin tavsiyesi, dinin emri haricindedir. Bizim dinimiz kadini o tefritten de, bu ifrattan da tenzih eder. 0 sekiller dinimizin muktezasi degil, muhalifidir. Dinimizin tavsiye ettigi tesettür hem hayata, hem fazilete uygundur. Kadinlarimiz seriatin tavsiyesi, dinin emri mucibince örtünselerdi, ne o kadar kapanacaklar, ne o kadar açilacaklardi. Dînî örtünme, kadinlar için zorluk çikarmayacak, kadinlarin toplum hayatinda, ekonomik hayatta, çalisma hayatinda ve ilim hayatinda erkeklerle ortak çalismalar yapmasina mani bulunmayacak bir normal sekildedir. Bu normal sekil, toplumumuzun ahlak ve terbiyesine aykiri degildir."
"Giyim tarzimizi ifrata vardiranlar, kiyafetlerinde aynen Avrupa kadinini taklit edenler düsünmelidir ki, her milletin kendine mahsus ananesi, kendine mahsus adetleri, kendine göre millî hususiyetleri vardir. Hiçbir millet aynen diger bir milletin mukallidi olmamalidir. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettigi milletin ayni olabilir, ne kendi milliyeti dahilinde kalabilir. Bunun neticesi süphesiz ki hüsrandir."
"Bizim örtünme meselesinde nazari itibare alacagimiz sey, bir yandan milletin ruhunu, diger yandan hayatin icabatini düsünmektir. Örtünmedeki ifrat ve tefritten kurtulmakla bu iki ihtiyaci da temin etmis olacagiz. Giyim tarzimizda milletin ruhi ihtiyacini tatmin için, Islam ve Türk hayatini baslangiçtan bugüne kadar layikiyle tetkik ve etrafiyle açiklamamiz lazimdir. Bunu yaparsak görürüz ki, simdiki giyim tarzimiz ve kiyafetimiz onlardan baskadir, lakin onlardan daha iyidir diyemeyiz. Bizim kadin hayatimizda, kadinin giyim tarzinda yenilik yapmak söz konusu degildir. Milletimize bu hususta yeni seyleri bellettirmek mecburiyeti karsisinda degiliz. Belki ancak dinimizde, milliyetimizde, tarihimizde zaten mevcut olan begenilir adetlere uygunlugu saglamak mevzübahs olabilir. Biz baslibasina ferden her türlü sekilleri tatbik edebilir, kendi zevkimize, kendi arzumuza, kendi terbiye ve seviyemize göre istedigimiz kiyafeti seçebiliriz. Ancak bütün milletin sayani kabul görecegi sekilleri, bütün milletin hayatinda uygulanmasi mümkün olan kiyafetleri herhalde genel temayülde aramak ve o sekillerin gerçeklesmesini de genel temayüle uygunlukta görmek lazimdir. Bazi milletlerin zevk alemlerini memleketimizde tatbike kalkmak süphesiz ki hatadir. Bu yol toplum hayatimizi feyz ve fazilete ulastirmaz."
"Daha selametle, daha dürüst olarak yürüyecegimiz yol vardir. Büyük Türk kadinini mesaimizde müsterek kilmak, hayatimizi onunla birlikte yürütmek, Türk kadinini ilmi, ahlakî, içtimai, iktisadi hayatta erkegin ortagi, arkadasi, yardimcisi ve destekçisi yapmak yoludur. Eger kadinlarimiz dinin tavsiye ve emrettigi bir kiyafetle, faziletin icabettirdigi hareket tarziyla içimizde bulunur; milletin ilim, sanat, içtimaiyat hareketlerine istirak ederse bu hali, emin olunuz; milletin en mutaassibi daha takdir etmekten geri duramaz. Bilakis o halin aleyhinde söylenecek sözlere karsi, belki onun mütesebbislerinden daha fazla savunucusu olur."Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 11. Cilt, s. 149-151
*** "Gezilerim sirasinda köylerde degil özellikle kasaba ve sehirlerde kadin arkadaslarimizin yüzlerini ve gözlerini çok siki ve özenle kapatmakta olduklarini gördüm. Özellikle bu sicak mevsimde bu durumun kendileri için mutlaka iskence ve istirap nedeni oldugunu tahmin ediyorum. Erkek arkadaslar bu biraz bizim bencilligimizin eseridir. Çok namuslu ve dikkatli oldugumuzun geregidir. Fakat saygideger arkadaslar, kadinlarimiz da, bizim gibi anlayisli ve düsünceli insanlardir. Onlara ahlakla ilgili kutsal kavramlari asilamak, millî ahlakimizi anlatmak ve onlarin beynini isikla, temizlikle donatmak esasi üzerinde bulunduktan sonra fazla bencillige gerek kalmaz. Onlar yüzlerini dünyaya göstersinler. Ve gözleriyle dünyayi dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir sey yoktur."Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II. Cilt, s. 211.
*** "Bazi yerlerde kadinlar görüyorum ki basina bir bez veya bir pestemal veya buna benzer bir seyler atarak yüzünü gözünü gizler ve yanindan geçen erkeklere karsi ya arkasini çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrin anlami ve isareti nedir? Baylar uygar bir millet anasi, millet kizi bu garip sekle, bu vahsi duruma girer mi? Bu durum, milleti çok gülünç gösteren bir görüntüdür. Derhal düzeltilmesi gerekir."Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II. Cilt, s. 217
*** "Bizim kadinlarimiz, bazi yerlerde Avrupa kadinlarini bile giptaya sevkedecek kadar ilerlemislerdir ve eger kadinlarimiz yalniz bu yönü düsünür ve yalniz siklikta, zerafette Avrupa kadinlarini bile geçmeyi amaç kabul ederse kadinlik hayatinda, dolayisiyla bütün milletin hayatinda varmak istedigimiz mutlu inkilaba ulasmakta kolaylik saglayamayiz."
"Kadinlik meselesinde dis görünüs ve kiyafet ikinci derecededir. Asil mücadele alani, kadinlarimiz için görünüs ve kiyafette basaridan daha çok, asil basarili olunmasi gereken alan isikla, kültürle, gerçek faziletle süslenmek ve donanmaktir. Ben saygideger hanimlarimizin Avrupa kadinlarindan daha asagida kalmayacak, tersine pek çok yönlerde onlarin üstüne çikacak isik ve kültürle donanacaklarina kesinlikle kusku duymayan ve buna kesinlikle emin olanlardanim."Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II. Cilt, s. 151 - 153.