Aslolan fıtratta verileni hikmete uygun kullanmak

Kopuk Dadı

Moderatör
Moderatör
Katılım
18 Eyl 2006
Mesajlar
12,388
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Görelim Mevlam Neyler / Neylerse Güzel Eyler!
.



Dinimiz, hiçbir istidât ve kabiliyeti güdükleştirmediği gibi hiçbir istidât ve kabiliyete sorumsuzca bir yücelme ve yükselme hakkı da vermemiştir. O, istidatları kayıt altına almış ve hepsinden âzâmî derecede istifade yolunu göstermiştir.

İslam, ruhun yanında ceset, maddenin yanında mânâ, bütün bunların yanında bir ahlâk ve terbiye demektir. Onun içinde topyekün bir hayatın solukları duyulur, nefesleri hissedilir. Beşerin ve beşeriyetin nabzı Kur'anla atar. O'da beşere ait ihmâle uğramış hiçbir nokta yoktur. Kur'an-ın içinde bir boynuz gibi çıkan hiçbir sivrilik de mevcut değildir. O'nda itidal vardır.

Efendimiz bir ömür boyu sırat-ı müstakimde kalmanın, itidalli olmanın mücadelesini vermiştir. Ümmetini ifrat ve tefritten koruma O'nun en hassas olduğu meselelerden biridir. Onun içindir ki, zahiren takva gibi görülen davranışlara dahi Allah Resûlü müdahale etmiş ve insanları istikamette tutmaya çalışmıştır.

Mesela Hz. Abdullah b. Amr. b. As, bütün seneyi oruçlu geçiriyordu. Allah Resulü bunu duyunca hemen onu karşısına aldı ve sordu:

- Bütün seneyi oruçlu geçiriyormuşsun. Bu doğru mu?

- Evet, Ya Rasulallah!.

- Hayır öyle yapma! Pazartesi ve perşembe tut.

- Ey Allahın Resulü ben daha fazlasına güç yetirebilirim!

- Öyle ise bir gün ye, bir gün tut. Bu Hz. Davudun orucudur. Ve Allah katında en makbul nafile oruçtur.


Hz. Abdullah b. Amr işi daha fazlasına gücüm yeterse noktaladı. Allah Resûlünün huzurunda söylediği son söz bu olduğu için de ömrünün sonuna kadar bayram günleri hariç hep oruç tuttu. Ancak ömrünün sonuna doğru onun dudaklarından dökülen sözler şunlar olmuştu:

- Keşke Rasûl-i Ekremin sözünü dinleseydim. O gün üzerime aldığım mükellefiyeti götürebilecek durumdaydım. Halbuki şimdi bu işte çok zorlanıyorum: Ama O'nun huzurunda söylediğim söze muhalefet etmek de hoşuma gitmiyor. O'nun için bu duruma katlanıyorum. (Buhari, Savm, 54-59; Müslim, Siyam, 181-194)

Hz. Osman b. Ma'zun, kendisini hadım ettirmek istediğini ifade edince Allah Resulü bunun doğru olmadığını, sünneti içinde böyle bir davranışın bulunmadığını söylüyor ve sonunda da, "kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir."(Buhari, Nikah, 1; Müslim, Nikah, 5) hükmünü veriyor.

Her şeyin bir hikmeti vücudu vardır. Esas olan fıtratta olanı, ortadan kaldırmak değil, yaratılış hikmetine uygun kullanabilmektir. Neslin devamını netice veren bir duygu ortadan kaldırılamaz. En makul şekilde kullanılır ve ondan istifade edilir. İşte Efendimiz bizlere hep bu prensibi talim etmiştir.



ALi DemireL
 
Geri
Üst