Askerin ihbarları ciddiye almamaktaki çıkarı ne?

l3adl3oy

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
1,797
Reaction score
0
Puanları
0
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sürekli ağır eleştiriler, hakaretler yağdıran bazı yayın organları PKK saldırılarının daha önceden haber verildiğini, ama askerin hiçbir önlem almadığını ileri sürüyor.

Bu, ilk kez olmuyor. Son iki yıldır ağır kayıplar verilen kanlı baskınların hepsinin daha önceden bilindiği söyleniyor.

Bu medya bir yandan devletin artık PKK ile masaya oturması gerektiğini söylerken, diğer yandan da orduya PKK teröristlerinin hesabını neden görmediğini soruyor.

Aslında ilginç bir çelişki bu. Bir taraftan PKK örtülü biçimde desteklenirken, diğer taraftan neden imha edilmediği sorgulanmış gibi bir durum çıkıyor ortaya.

Ama benim üzerinde durduğum bu değil... Eğer iddialar doğruysa, ki bana pek inandırıcı gelmiyor, Silahlı Kuvvetler neden saldırılar karşısında ağır yara almayı istesin?

Ordu karşıtı yayın yapanlar bunu “Türkiye’nin karıştırılmak istenmesine” bağlıyorlar. Yani PKK saldırıları olacak, şehitler verilecek, bunlar bahane edilerek darbe ortamı yaratılacak. O olmazsa bile durum iktidar aleyhine kullanılacak, referandum ve genel seçimlerde halk iktidara karşı propaganda bombardımanına tutulacak.

Kimileri bu senaryolara çok inanıyor ve ciddi ciddi savunuyor.

Ama unutulan şu: Asker şehit verse de vermese de PKK saldırıyor. Yani asker PKK ile anlaşıp kendine saldırtmıyor ki...

Bu durumda, asker neden adeta şehit vermek için davranmış olsun? PKK saldırıları anında püskürtülür, hatta askeri deyimle teröristler “etkisiz hale getirilir” bu arada doğal kayıplar da verilir. Sonuçta PKK saldırıları bahane edilerek kamuoyu yine etkilenir.

Yani bu medyanın ileri sürdüğü gibi kaos ortamı yaratmak için ille de sadece askerin kayıp vermesi gerekmez. Saldırıların sürmesi başlı başına kaos değil midir?

Anladığım kadarıyla bitmek tükenmek bilmeyen PKK saldırılarına kılıf uyduramayanlar “asker biliyordu ama engellemedi” diyerek hem kafaları karıştırıyor, hem halkın zihninde şüphe uyandırıyor hem de askerin moralini bozuyor.

Dörtyol’un ilginç tarihi

Terör saldırısı sonrası 4 polisimizin şehit olduğu Dörtyol, çıkan olaylar nedeniyle son birkaç günün gündemine oturdu. Olayların yaşandığı Dörtyol, tarihine bakıldığında da ilginç bir yerleşim merkezi. Dörtyollu okurum Bilal Karaca, Dörtyol’un tarihinden tarihten bir özet yapmış. Sizlere de aktarmak isterim:

“Dörtyol Osmanlı döneminde Adana vilayetine bağlı, Yörük Türkmen-Ermeni nüfustan oluşan bir yerleşim alanıdır. Bölge, 600 yıllık Osmanlı otoritesini ve yerleşik düzeni hiçbir dönemde tamamen kabullenememiştir. Dadaloğlu’nun “ferman padişahınsa dağlar bizimdir” deyişi bu durumu özetler.

Ermenilerin ilk ve en önemli isyanı bu bölgede (Zeytun) yaşanmış ve Ermenilere karşı ilk sivil direniş savaşı da bu bölgede başlamıştır.

Osmanlı Batı’nın baskısı üzerine Çukurova’da devlet otoritesini tesis, Türkmen başkaldırısını bastırmak ve Ermeni nüfusun can güvenliğini temin etmek amacıyla “Fırka-i İslahiye” (Bölgeyi ıslah etme anlamındadır, Gaziantep’in İslahiye ilçesinin adı bu ordunun adından gelir, ordu karargâhı burada kurulmuştur.) adında bir ordu oluşturarak bölgeye gönderir.

1. Dünya Savaşı esnasında Fransızların ilk asker çıkardığı yer yine İskenderun ve Dörtyol’dur. Ermenilerden oluşan Fransız lejyonları işgale ve katliamlara buradan başlamışlardır.

Genelkurmay resmi kayıtlarına göre milli mücadele Dörtyol’da başlamış ve Fransızlara karşı ilk silahlı direniş hareketi burada, Özerli Köyü’nde (dört polisimizin şehit edildiği mahalle) örgütlenmiştir. Bu nedenle Dörtyol’a ilk kurşun anıtı dikilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, Suriye cephesi dönüşü buradan geçmiş ve bu direnişten haberdar olmuştur. Atatürk’ün “Bende milli mücadele azim ve kararlılığı bu vilayette doğmuştur” sözleri Dörtyol direnişi üzerine söylenmiştir.

Dörtyol’daki Kürt nüfus Cumhuriyet döneminde tarım işçiliği ve göç yoluyla oluşmuştur. Dörtyollular Kürtlere karşı belki de Türkiye’nin hiçbir yerinde görülmemiş ölçüde hoşgörü göstermiş, kız almış vermiş, akrabalık tesis etmiş, ticari alanlar açmış, kendisinin ayrılmaz bir parçası olarak görmüştür.

Bugüne kadar Kürtler’le yerli halk arasında hiçbir etnik ihtilaf yaşanmamıştır. 2002 yılında bölgede başlayan terör hadiselerine rağmen yerli halkın doğudan gelen yurttaşlarımıza karşı tutumu asla değişmemiştir.”

*****


Bülent Arınç, Kılıçdaroğlu için, “Şu kadar boyuyla bir şeyler söylüyor” demiş. Kılıçdaroğlu, özlenen muhalif çabayı sergiliyor ve bu noktada önemli olan boyu değil işlevi! (Gani Yıldız)

*****


‘Hayır’ diyenlerin farklı gerekçeleri

Anayasa referandumuna kafalar çok karışık olarak gidiyoruz. Öncelikle yapılan araştırmalar halkın yüzde 82’sinin “neyi oylayacağını” bilmediğini ortaya koyuyor. Muhalefet referandumu iktidarın istenip istenmediği oylaması olarak görüyor.

İktidar, “demokrasi ve darbe karşıtlığı” ile varlığını korumayı amaçlıyor. Bugün sizlere “hayır” oyu vereceğini söyleyenlerin öne sürdükleri gerekçelerden bazılarını sunmak istiyorum:

- Habur görüntüleri hazmedilemedi.

- Valiler kapı kuluna çevrildi.

- Tarikatlara yeşil ışık yakıldı.

- Şehit sayısı 8 yılda hızla arttı.

- Yoksulluk edebiyatı yapılırken lüks araba kullanan türbanlı sayısı arttı.

- Güneydoğu’da sınırdaki mayınların temizliği İsrail’e peşkeş çekilmek istendi.

- Arap şeyhleri, kralları otel odalarında ziyaret edildi.

- ‘’Ananı da al da git’’ sözü hiç unutulmadı.

- Makarna, kömür dağıtımıyla oy almak ahlaklı değil.

- Madencilerin ölümü için ‘’kader’’ dendi.

- TSK sistematik biçimde yıpratıldı.

- Mustafa Balbay çocuklarının büyüdüğünü göremiyor.

- İlhan Selçuk ve Türkan Saylan’ın ölümü hızlandırıldı, cenazelerine hükümet katılmadı.

- Hızlı tren kazasına neden olanlar cezalandırılmadı ve Bakan görevden alınmadı.

- Çocuklara oyuncak dağıtılması etik bulunmuyor.

- Her yer iş bilmez badem bıyıklılarla dolduruldu.

- Milletin çocukları imam hatipe giderken kendi çocuklarını Amerika’ya gönderdiler.

- 3 çocuk yapın diyerek eğitimsiz ve kalitesiz nüfus yaratmak istiyorlar.

- Alçak iskemleye oturtulan İsrail Elçimiz hemen geri çekilmedi.

- Çin’deki Türkmen katliamına duyarsız kalınırken, Gazze için aşırı tepki gösterildi.

- Başına çuval geçirilen askerlerimiz korunmadı.

- Havalimanında apronda deve kesildi.

 
Askere dil uzatanlara , askere iftira atanlara bu zemini hazırlayanlar utansın.
 
insan bakınca tuaf oluyor içi tsk bukadar baskı yapan tam basımızda nankorlerle devlet yurutuyoz super iş oldu acılım acılım dedıler ne gorduk ? soyleyen bılıcek varmı oten olur onlarda onların yoldası hepsı aynı bok kardes yukarı tukursen sakal asaya tukursen bıyık
 
ekonomik krizden global kriz sorumlu, işsizlikten işsizler sorumlu, madendeki kazalardan Allah sorumlu, tabii ki pkk sorunundan da asker sorumlu olacak; hükümet değil ya.
 
Geri
Üst