Askeri irade yetmez, siyasi irade gerekir!

Börteçine9

New member
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
2,162
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
KIZILELMA!!
Irak sınırına dört kilometre mesafede sabitlenmiş Aktütün karakolu 1992’den beri beşinci defa hemen hemen aynı yöntemlerle baskına uğradı. Her defasında PKK, bir bölük büyüklüğünde grupla saldırdı. Son saldırıda, terör örgütü, dağdan gece boyunca 350 kişiyi uçaksavar ve havan topu gibi silahlarla yürütüp, güpegündüz bir karakolu basana kadar hiçbir istihbarat alınamaması gariptir! Bunun sebebi kamuoyuna açıklanmalıdır!
Kuzey Irak’a yapılan son kara operasyonunun örgüte ciddi bir zarar vermediği belliydi. Hava operasyonlarından ise zaten sonuç almak mümkün değil. Çünkü uçaklar Türkiye’den kalktığı an teröristler telefonla haber alarak yer değiştiriyor veya araziye dağılıyor.
Mehmetçikler ise sabit karakolda, toplu halde tutulurken baskına uğruyor veya Irak’ın kuzeyinden yapılan topçu ateşiyle vuruluyor! Bunda bir yanlışlık yok mu?

* * *


Türkiye’nin terörle mücadele konusunda siyasi bir irade zaafı içinde olduğu da ortadadır.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Türkiye, terörle mücadele konusunu yeni bir anlayışla değerlendirmek durumundadır. Bir büyük milli dayanışmayı, toplumsal dayanışmayı bu konularda sergilemeliyiz” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Konu, artık milli güvenliğimizi küresel güçlerin iznine ve müsamahasına bırakamayacak kadar ciddi, vahim ve son derece önemli hale gelmiştir. Terörle mücadelede partiler üstü bir anlayışla milli bir seferberlik başlatılması artık kaçınılmazdır” diye görüş bildirdi.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ise sınır ötesi operasyonlarının fayda getirmeyeceğini ve bunun tekrarlanması durumunda Kürt halkının kabul etmeyeceğini sınır ötesi operasyon anlayışına karşı dimdik ayakta olacaklarını söyledi!
Bırakın küresel güçleri bir tarafa, TBMM’de grubu bulunan bir siyasi partinin genel başkanı, saldırgan teröristlerin takip edilmesine karşı çıkıyor ve hala meşru kabul ediliyor. Meclis açılışında nasıl hürmet gördüğünü hatırlayınız!

* * *


Dışişleri Bakanlığı açıklamasında saldırının Kuzey Irak’tan, ağır silahlarla yapılması üzerinde duruluyor ve bölgesel yönetim ile Amerikan işgal güçlerinin kontrolündeki bölgede saldırganların yakalanması isteniyor!
Hani ne diyordu eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt?
“Bugün açıkça ifade edeyim, müttefik olduğumuz ülkeler arasında PKK terörüne dolaylı ve doğrudan destek veren ülkeler de vardır. Gerçekleri gördüğünüz zaman, onun gereğini yapmak lazım. Onu yok gibi kabul etmek, en büyük tehlikedir. Size somut örnek vereceğim. Türkiye’de teröristler çok çeşitli patlayıcılar kullanmaktadır. Türkiye’de kullanılan ve ‘topuk koparan’olarak isimlendirilen mayınlar, her türlü cinayette kullanılan C4, A3,A4 ve benzeri gibi patlayıcılar, herhalde süpermarketlerden alınmıyor.”
Büyükanıt, daha sonra da bu konunun altını defalarca çizmişti. Son olarak güvenlik konferansında da PKK terörünü bazı müttefik ülkelerin desteklediğini ifade ettikten sonra “Ben bu hususu birçok konuşmamda açıkça ifade ettim. Bu ifadeleri kullandığım zaman, içte ve dışta bazı çevreler, ’bu ifadeler terörle mücadeleye bir yarar sağlamıyor’şeklinde yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bazıları gerçeği görmezden gelmekte veya bunu bazı söylemlerle örtmeye çalışmaktadırlar. Gerçekleri gördüğünüz zaman, onun gereğini yapmak lazım. Onu yok gibi kabul etmek, en büyük tehlikedir” demişti!

* * *

Türkiye, şu ana kadar PKK terörünü müttefik ülkelerin desteklemesi konusunda gereğini yapamadı! Bundan sonra gereğinin yapılması için sadece askeri irade yetmez. Siyasi irade lâzımdır! Kamuoyu oluşturmak lâzımdır! Peki mevcut medya ile nasıl olacak bu? Medya orduları, böyle bir savaşa hazır mı?

ARSLAN BULUT
KaynaK
 
Terörle mücadele için herşey yerli yerinde anlatılmış.Terörle mücadele
için ulusal bir yapılanmaya ihtiyaç var hangi parti iktidar olursa olsun
ortaya konan mücadele neyse onun arkasında durmalıdır.
 
Cumhurbaşkanı Gül, terör uzun bir süreçtir diyor eyvallah.. peki ben de bir şey demek isterim. bir avuç iti 6 senelik uzun bir iktidar süreci bitirmek için yetmiyor muydu?

yoksa giderek güçlenmesi, yayılması için mi uzun bir süreç lazım. ben anlayamadım da.
 
Bu saatten sonra ‘terörle mücadelede kararlılık’ nutku atmak vicdansızlıktır!

Dün yine karanlık bir sabaha uyandık... Eli kanlı katil şebekesi, Şemdinli’deki Aktütün Sınır Karakolu’na düzenlediği baskında 15 evladımızı daha öldürdü...

Kusura bakmayın açık açık yazmak gerekiyor artık:

“Şehitlik mertebesine erdiler” gibi yaldızlı laflara devam ettiğimiz sürece, Ankara’daki birileri de uyumayı sürdürüyorlar çünkü...

Bu yüzden en doğal haliyle HAYKIRIYORUM gerçeği:

15 çocuğumuz daha öldü!

Neden?

Çünkü vatani görevlerini yapıyorlardı!

İyi de bu ülkede vatani görev, ölmeden yapılamayacak mı artık?

Milyarlarca dolarlık askeri yatırım, tanklar, uçaklar, füzeler, toplar erlerimizi, erbaşlarımızı, astsubaylarımızı, subaylarımızı korumaya ne zaman yetecek?

Meclis’ten aldığı sınır ötesi operasyon yetkisini bir yıldır kullanan ordumuz, sınırın bu yanında kendi çocuklarının can güvenliğini sağlamayı ne zaman başaracak?

Daha kim bilir kaç karanlık sabaha uyanmamak için ne yapmamız...

Ve daha kaç “ölü” vermemiz gerekiyor?

***


“Terörün üzerine kararlıkla gitmeye devam edeceğiz” diyor olup bitenleri duyduğunda üzüldüğüne emin olduğum Başbakan!

Üzüldüğünü biliyorum da...

Ölen çocuklarımız, onların sönüp giden hayatları, geride kalan anaları, babaları, eşleri, nişanlıları, çocukları için mi üzülüyor yoksa, “Eyvah, yine muhalifler bu baskını fırsat bilip yüklenecekler” mi asıl derdi?

İşte onu bilmiyorum!

***


Biz artık onun üzülmesini değil, çözüm üretmesini istiyoruz!

Her ölüm haberinden sonra “Terörün üzerine kararlılıkla gideceğiz” diye nutuk atmasını değil 6 yıldır bir türlü gösteremediği kararlılığı göstermesini bekliyoruz.

Patlaması an meselesi olan ekonomik başarı balonlarına tutunup uçmasını değil, ayaklarının yere basmasını umuyoruz...

***


Danışmanlarına sorsun da öğrensin Başbakan:

Yılbaşından bu yana kaç ocak söndü?

Kaç çocuğumuz pisi pisine can verdi?

Milyarlarca dolarlık savunma harcaması, baldırı çıplak birkaç katilin bitip tükenmek bilmeyen baskınlarını durdurmaya neden yetmiyor bir düşünsün!

Ve biran için...

Bilal’i, Burak’ı getirsin aklına...

Onların da bu hain saldırıların birine kurban gittiğini farz etsin...

Yine kameraların karşısına geçip, “Terörle mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz” diyebilir miydi?

Ya da o sırada bizim gibi sıradan vatandaş olsaydı bu sözleri söyleyen Başbakan hakkında ne düşünürdü?

Bu soru, günün, haftanın, ayın değil, son 30 yılın sorusudur...

Haydi yanıt ver Başbakan:

O ölüm haberleri dün bir “baba” olarak sana gelseydi...

Yine de “kararlılık nutku” atabilecek miydin böyle?

Duy bu sesi Başbakan, artık duy...

Askere gitmeyen oğulların askerdeymiş gibi duy...

Ve ne yapacaksan yap artık!


Mustafa Mutlu
 
Geri
Üst