terteren
Altın Üye
- Katılım
- 22 Ağu 2005
- Mesajlar
- 4,642
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40

Yahya Baba, II. Beyazıt Hân zamanında, Edirne Beyazıt Külliyesi'nin baş aşçılarından biridir. Arkadaşları hoşaf, kebap, sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübarek, işe girişti mi, ibadet ettiğini sanırsınız. Pirinçleri salavat getire ,getire ayıklar yağını tekbirlerle eritir. Tuzunu besmele ile, suyunu Fatihalarla salar. Zaman, zaman gözünü yumar, enbiyayı, evliyayı aracı yapar, Cenab-ı Haktan bereket arzular. Onun pilavı herkese yeter, hatta artar. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz; artanı Tunca nehrine atar. Balıklar onun geleceği saati bilir, köprü başında toplanırlar. Kilerci, bakar pilav artıyor; pirinci aşçıya az vermeye başlar. Ama Yahya Baba bir kere bile "Bu pirinç yeter mi?" demez. Kilerci şaşkındır. Her gün pirinç miktarını biraz daha kısar ama, pilav azalmaz, aksine çoğalır. Yine herkes doyar, Tunca 'nın balıkları bile nasibini alırlar. Kilerci, bunu izah edecek tek kelime bilir: 'Bu bir keramet!' Ãz çok dener ve emin olunca Padişaha çıkar. 'Bu Yahya Baba boş değil sultanım der, halbuki biz ona amele muamelesi yapıyoruz.' Beyazıt-ı veli gönül ehlidir ve aşçı ile tanışmak ister. Kilerci ile bir plan yaparlar. O gün Yahya Baba' ya çok az, hatta gülünç denilecek kadar az pirinç verilir. O her zamanki gibi okur, Alemlerin Rabbinden Halil İbrahim bereketi diler. Pilavı çok lezzetli olur, üstelik kazanlara sığmaz. Yahya Baba artanları yine yüklenir, Tunca' nın yolunu tutar. Tam kepçeyi daldırıp balıklara atarken Padişah ortaya çıkar. 'Ne oluyor bre der. Yoksa devlet malını israf mı edersin?' Yahya Baba tutulur kalır. Ancak balıklar kafalarını sudan çıkarıp; 'Ayıp olmuyor mu sultanım? derler. Koca devletin artığını bize çok mu görüyorsun?' Yahya Baba öylesine mahcup olur ki, anlatılamaz. Utancından secdeye kapanır, Rabbine sığınır. Beyazıt-i Veli onun kalkmasını bekler, ama geçmiş ola...
Mübarek çoktan ruhunu teslim edip, kavuşmuştur Rahmet-i Rahman'a...


